Sınıf devrimcileri Ulucanlar şehitleri ile Teslim Demir’i andı
Sınıf devrimcileri, çeşitli bölgelerde düzenlenen etkinliklerle, Ulucanlar Katliamı’nda şehit düşen devrimcileri ve geçtiğimiz yıl ölümsüzlüğe uğurladığımız Teslim Demir’i (Sinan) andı.
Kocaeli
Kocaeli’de sınıf devrimcileri, birinci ölüm yıldönümünde Teslim Demir’i (Sinan) ve Ulucanlar Direnişi’ni andı. Sinan’ın, Habip’in ve Ümit’in ölüm yıldönümünlerinde devrimci kimlik ve yaşam üzerine söyleşi yapıldı.
Türkiye devrimci hareketinin 50 yıllık çınarı Sinan’ın partili, örgütlü kimliğinden, gündelik yaşamından örneklerle bir dava insanı olmasına değinildi. Habip’in, Ümit’in, Sinan’ın zor dönemin koşullarında; dünyada ve Türkiye’de tasfiyeciliğin, devrimden kaçışın yoğunlaştığı bir dönemde, sınıfın devrimci partisini kuran ve geliştiren devrimci iradeleri üzerine konuşuldu.
Devrimci kimlik ve yaşamları ile “partinin özü ve özeti” olan üç devrimcinin hayatlarından öğrenmenin partiyi tanımanın, partinin ihtiyacı olan kadro olmanın, partinin birikimi ile açı farkını kapatmanın ısrarlı çabası içerisinde olmanın gerekliliğinin belirtildiği söyleşide sınıf mücadelesinin, devrimin ve sosyalizmin ihtiyaçlarına göre yaşamı şekillendirme vurgusu yapıldı.
Gebze
Ulucanlar Direnişi’nin 20. yılı, Sinan yoldaşın aramızdan ayrılışının 1. yıldönümü vesilesiyle sınıf devrimcileri söyleşi gerçekleştirdiler.
Devrimci mirası yaşatmanın, parti-sınıf-devrim mücadelesini ileriye taşımakla mümkün olduğu, kapitalizmin yarattığı tahribata karşı mücadele etmekten başka çıkar yol olmadığı söylenerek söyleşi başladı.
Mücadelede partinin önemi ve onu yaşatan kadroların öneminden bahsedildi. Habip, Ümit, Hatice, Alaattin ve Sinan yoldaşlar şahsında partili kimliğin önemi ortaya kondu.
Bugün yürütülmesi gereken mücadeleye herkesin omuz vermesi gerektiği, bunun omuzlarımızdaki sorumluluk olduğu vurgulanarak konuşma bitirildi.
Ardından söz alanlar da farklı yönleriyle konuşmaya katkılarda bulundular.
Tuzla
Anmada ilk olarak, Ulucanlar Katliamı dönemi anlatıldı. Sonrasında Habip, Ümit ve Sinan yoldaşlar şahsında örnekler verilerek devrimci kimlik ve partili kimlik üzerine konuşmalar yapıldı. Yoldaşların öne çıkan üstünlüklerini her daim devrim davası için kullandıkları yine örnekler üzerinden anlatıldı.
Sonrasında anma programı karşılıklı sohbet ile devam etti.
Ümraniye
Anma, Ulucanlar Katliamı’nın yaşandığı dönemde sermaye devletinin toplumsal muhalefete yönelik saldırıları anlatılarak başladı. Devletin, dışarıyı teslim alabilmek için içerisinin ezilmesi ve öncelikle devrimcilerin teslim alınması gerektiği yaklaşımıyla hareket ettiği söylendi. Ancak sermaye devletinin Ulucanlar’a saldırısının güçlü bir direnişle karşılandığı vurgulandı.
Anma, devrimci kimlik üzerine konuşmalarla devam etti. Habip, Ümit ve Sinan yoldaşların yaşamları baz alınarak devrimci kimlik ve partili kimlik üzerine örnekler verildi. Anmada son olarak, sınıf devrimcilerine düşen sorumluluklara işaret edildi.
Küçükçekmece
26 Eylül’de yapılan Anma programı Ulucanlar Katliamı’nı anlatan sinevizyon gösterimi ile başladı. Sinevizyon gösteriminin ardından söyleşi bölümüne geçildi. Söyleşide ilk olarak Ulucanlar Katliamı ve arka planı değerlendirildi. Bu kapsamda devletin katliamcı geleneği üzerinde duruldu. Sermaye devletinin benzer saldırıları bugün de sistematik olarak devreye soktuğu söylendi. Ardından Habip, Ümit ve Sinan (Teslim Demir) yoldaşların yaşamları ve bıraktıkları miras üzerine anlatım gerçekleştirildi.
Söyleşi bölümünde Ulucanlar Katliamı’nın gerçekleştiği dönemde sermaye devletinin içerisinde olduğu kriz, savaş ve saldırganlık politikaları üzerinde duruldu. Sermaye devletinin krizin bedelini işçi ve emekçilere ödetmeye yönelik politikalarının en ağır faturasının katliamlarla devrimcilere kesilmeye çalışıldığı vurgulandı. Devrimcilerin ise direnmeyi seçerek teslim olmadıkları belirtildi.
Söyleşi Habip, Ümit ve Sinan yoldaşların bıraktığı mirası daha da ileri taşıma kararlılığı ile sonlandırıldı.
Esenyurt
26 Eylül’de gerçekleştirilen anmada, açılış konuşmasının ardından Ulucanlar’da katledilen devrim savaşçılarının şahsında mücadelede yitirilen bütün devrim şehitleri anısına saygı duruşu gerçekleştirildi, ardından Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun hazırladığı ve Ulucanlar Katliamı’nı anlatan sinevizyonun gösterimi gerçekleştirildi.
Sinevizyondan sonra BDSP temsilcisi, devletin planlı bir şekilde gerçekleştirdiği Ulucanlar Katliamı’nın arka planına yönelik bir değerlendirme konuşması yaptı.
Konuşmanın ardından karşılıklı sohbetler edilerek, sınıf mücadelesini geliştirmenin yakıcı önemine değinilip hangi koşullarda neler yapılabilir, toplumsal ve sosyal sorunlara devrimci tarzda nasıl çözümler üretilebilir gibi sorulara yanıtlar aranan bir tartışama ortamı yaratıldı.
Ankara
29 Eylül’de Mamak İşçi Kültür Evi’nde emekçiler, kahvaltı ve ardından da ‘Ulucanlar Katliamı ve Direnişi’ başlıklı söyleşide bir araya geldi.
Kolektif bir şekilde hazırlanan kahvaltının ardından söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide ‘90’lı yıllardaki toplumsal harekete değinilerek bu dönemde kamu emekçileri ve gençlik hareketinin giderek büyüdüğü aktarıldı. Devletin iç ve dış politikalardaki çıkışsızlığının ve buna çözüm arayışlarının üzerinde durulan konuşmalarda, devletin devrimci hareket başta olmak üzere toplumsal muhalefeti bastırma girişimleri ve bunun bir ön ayağı olan Ulucanlar Katliamı ele alındı.
Ulucanlar Katliamı’nda sergilenen büyük direnişin, devrimci dayanışmanın bugün de her alanda büyütülmesi gerektiğini gösterdiği vurgulandı. F tiplerinin ve tecrit uygulamalarının sadece cezaevleriyle sınırlı olmadığına dikkat çekilen konuşmalarda, birçok işçi ve emekçinin tecrit altında tutulduğu belirtildi. İşçi sınıfını ve emekçileri saran bu ablukayı dağıtmak için tüm emekçilerin birleşmesi gerektiğinden söz edilerek etkinlik sonlandırıldı. |