4 Ekim 2019
Sayı: KB 2019/36

Kapitalizm sömürü ve ölüm düzenidir!
Savaş tamtamları saray rejiminin bekası için çalınıyor
Nereye baksan hırsızlık, yağma, talan…
Elektrik zamlarının nedeni özelleştirme ve piyasalaştırma
Direnişler sadece direnenlerle değil, sınıf dayanışması ile güçlüdür!
“Eaton’da sendika yönetimi ve patron iş birliğiyle işten atıldık”
Petrol-İş İzmir Şube’de neler oluyor?
MİB MYK Ekim ayı toplantısı sonuç bildirgesi: “Kazanmak için safları sıklaştıralım!”
Birleşik Metal-İş bürokrasisinin son dönemdeki pratiğine dair birkaç hatırlatma!
Yeni Ekonomi Programı: Daha fazla yoksulluk, sefalet, kölece çalışma koşulları!
Yeni Ekimler ve sosyalizm için ileri! - Teslim Demir
Wuppertal’da Teslim Demir’i anma etkinliği
Son nefeslerine kadar devrim için mücadele edenlere…
Habip, Ümit ve Sinan yoldaşlar için mezar anmaları
Sınıf devrimcileri Ulucanlar şehitleri ile Teslim Demir’i andı
ABD başkanlık seçimleri ve Trump’ı azletme krizi
Çapa’da öğrenciler hasarlı binaya girmedi
“Memleketimden İnsan Manzaraları”
Ankara Katliamı ve katil devlet gerçeği
Bahçelievler Katliamı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Eaton’da sendika yönetimi ve patron iş birliğiyle işten atıldık”

 

Eaton’daki işçi kıyımı üzerine, direnişçi bir işçiyle konuştuk…

- Eaton’da çalışma koşulları nasıl, ne tür sorunlar var?

Eaton’da çalışma koşulları tozlu ve ağırdır. Çalışanların büyük çoğunluğu bel fıtığı ve boyun fıtığından rahatsız. Kanser tedavisi gören arkadaşlarımız bile var. Rapor alan arkadaşlar daha raporu bitmeden işten atıldı. Bir arkadaşımız kalp krizi geçirdi, tedavisi devam ederken işten çıkarıldı. Sebep olarak da ağır iş yapamaz bahanesi ileri sürüldü. Birçok kez yönetim tarafından ödül almış arkadaşımızdı. Eaton, bunun önlemini almayı kârlı bulmuyor demek ki. İşten atma Eaton için daha kârlı galiba.

- Bu işten atma saldırısı ve öncesinde sendika yönetiminin ve sizlerin bir hazırlığı oldu mu?

Sendika yönetiminin herhangi bir hazırlığı olmadı. Bu saldırıya onay verildi. İşçilerin bekleyişlerine rağmen, sendika yönetiminin “rahat olun” sözleri
dışında bize bilgi verilmedi. İşten atılma süreci 23 Eylül’de başladı. Öncü isçiler ve raporlu olanlar hedef alındı. Sendika temsilciliği seçimlerinde aday olan arkadaşlarımızı hedef aldılar. İŞKUR’dan aldığımız bilgilere göre 400 civarı arkadaşımız atıldı.

- Patron işten çıkarma saldırısı ile ne hedefliyor, asıl amaç nedir? Bu saldırıyı nasıl bu kadar kolaylıkla uyguladı?

Şube Başkanı Ahmet Baranlı patron vekilleriyle bu süreçleri takip ediyor. Bu sebeple sendika yönetimi fabrikaya istediğini aldırıp istemediğini attırıyor. Toplu İş Sözleşmesi %31 iyileştirme ile sonuçlandı. Aynı zamanda saat ücreti yüksek olan işçileri atıp, yerine İŞKUR ile asgari ücretli işçi alarak, kârına kâr katıyor. Kriz ve daralmadan bahsediyor ama içeride bazı arkadaşlar 12 saat çalışıyor. Patron bu sözleşmeden rahatsız oldu. “Gerekirse 700 kişiyi atarım” demiş. Patron işten atmaları hayata geçirince, sendika yönetimi sessiz kalmış, işçilerin karşısında durmuştur. Bu saldırılar TİS kitapçığına aykırı bir biçimde yapılmıştır.

- Sözleşme sonrası işten atmaların sendika yönetimi ile birlikte mi planlandığını düşünüyorsunuz?

Sendika yönetimi, patrona 35 kişilik bir liste vermiştir. Bunları attığın müddetçe diğer çıkarılanlara karşı sessiz kalacağım demiştir. Bu saldırıda sendika
yönetiminin parmağı olduğunu düşünüyoruz. Patron ve sendika yöneticileri Silivri’de yemek yiyip bu süreçleri planlamıştır.

- Şu anda nasıl bir süreç işletiyorsunuz? Temel hedef ve talepleriniz nelerdir?

İşe geri dönmek istiyoruz. Temel hedefimiz budur. İşe geri dönene kadar fabrika önünde direnişimizi sürdüreceğiz. Tüm emekçi ve emek dostlarını yanımızda görmek istiyoruz.

Kızıl Bayrak / Trakya

 

 

 

 

Hiçbir yerde yalnız değiliz!

 

Türkiye işçi sınıfına merhaba! Çalışma ve yaşam koşullarımız sürekli kötüye gidiyor. Sömürü çarkı her gün daha acımasız dönüyor. Ben daha önce tekstil sektöründe çalıştım. Tekstil sektöründe birebir satış yok, verilen iş var. Gıda ve giyim ticareti sektöründe ise birebir satış söz konusu. Bu da insanın insan tarafından sömürülmesine daha fazla tanık olmama neden oluyor.

Biraz bundan söz etmek istiyorum. Ben şu anda HD Holding’e bağlı HD İskender şubesinde, haftalık 65 saati bulan çalışma koşullarında garsonluk yapmaktayım. Bizlere verilen görev satış yapmak: “Patates alır mısın?”, “İçecek alır mısın?”, “Künefe alır mısın?” Bunların satışını yaptırmak için neredeyse garsonlara izin bile vermeyecekler. Buradaki püf nokta, maliyetini bildiğimiz bir ürünü “müşteriye” çok fazla kâr payı ile satmayı başarmak. Yani onu sömürmeye aracı olmamız gerekiyor. Aynı zamanda bizler de düşük ücretle çalıştırılıyoruz.

Garsonluk mesleği böyle bir meslek değildir. Tekelleşmiş HD Holding bütün işyerinde bu politikayı uygulamaktadır. HD Holding’in bünyesinde HD İskender, HD Döner, Pidem, Pideko ve Cızgara markaları yer alıyor. En yaygın olanı, Türkiye genelinde 161 tane şubesi olan Pidem’dir. Biz işçilerin sırtından zenginliklerine zenginlik katmaya devam eden bu insanlık dışı sistem için hep beraber her alanda mücadelemizi sürdürmemiz gereklidir.

Her açıdan bizler birebir sömürülme ve sömürme aracı haline geliyoruz. Bunların tamamen bertaraf edilmesi ancak ve ancak sistemin tamamen değişmesi ile mümkün. Bunu başaracak olanlar da biz işçi ve emekçileriz. Biz işçiler birlik olursak her şey insanlık için güzel olur. Acilen yapılması gereken, biz işçilerin örgütlü hareket etmesidir. Ben bu yazıyı Eskişehir’den yazıyorum ama Mersin’deki işçi bu yazıyı okuyup kendinin yalnız olmadığını bilmelidir. Biz işçiler, emekçiler, yoksul köylüler hiçbir zaman yalnız değiliz. Yeter ki işçi olmamızın büyük edasını bilelim.

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Yaşasın işçilerin örgütlü mücadelesi!

Eskişehir’den bir işçi

 

 

 

 

Vem İlaç insan sağlığını hiçe sayıyor!

 

İşçilerin sağlıksız koşullarda çalışmaya mahkum edildiği Vem İlaç fabrikasında, şikayetler üzerine Sağlık Bakanlığı sözde denetim yaptı. Denetimin ardından fabrika yönetimi göstermelik adımlar atarken, işçiler üzerindeki baskıyı arttırdı.

Çerkezköy Organize Sanayi’de kurulu olan Vem İlaç fabrikasında insan sağlığını hiçe sayan çalışma koşulları mevcut. İşçilerin kullandıkları tuvaletler kırık dökük. İşçilere verilmesi gereken iki çift kıyafet verilmemekte, terlense de, kirli de olsa, yırtık da olsa tek kıyafetle çalışılıyor, yenisini veya ekstrasını almak için epey uğraşmak gerekiyor. Aynı şekilde fabrikanın sorumluluğu dahilindeki terlikler de verilmemekte. İşçiler genellikle kendi getirdikleri terlikle her alana
girebiliyor. “Önlem” olarak galoş takılmakta, fakat her alanda aynı galoşla dolaşmak zorunda bırakılan işçiler çok sık kaymakta ve iş kazası geçirmekte. Fabrikada bu sene başında bir işçi cinayeti yaşandı.

Vem İlaç’ta yemekler ise çok kötü durumda. İşçilerin belirttiğine göre yemeklerin içinden jilet dahil olmak üzere her türlü madde çıkmakta.

İşçilerin şikayeti üzerine Sağlık Bakanlığı’ndan denetime gelindi ve fabrikada mikrop bulundu.

Bu sorunları Petrokimya İşçi Birliği sayfasında dile getiren Vem İlaç işçileri patronunun baskılarına maruz kaldı. İşçilerin giysi dolapları arandı, kimi özel eşyaları çöpe atıldı, telefonlar karıştırıldı vb...

İşçiler, patronun fabrikada mangal yaparak, ayakkabılık koyarak, tuvaletleri düzelterek göz boyamaya çalıştığını ifade ettiler.