12 Ekim 2018
Sayı: KB 2018/38

Kriz derinleştikçe saray rejimi saldırganlaşıyor
Kriz derinleşiyor, enflasyon artıyor
İşçi ve emekçiden alınan vergiler gericiliğe akıtılıyor!
“Enflasyonla mücadele programı” faturayı emekçilere ödetme seferberliğidir!
Sağlık hakkına erişim giderek zorlaşıyor
“Sağlıkta dönüşüm” sağlık çalışanlarına şiddet ve ölüm getiriyor!
Teslim Demir yurtdışında kitlesel bir etkinlikle sonsuzluğa uğurlandı
Teslim Demir İzmir’de sonsuzluğa uğurlandı: Mücadelemizde yaşayacak!
4 ilde gözaltı terörü
Yasını tutmayacak, bize bıraktığın bayrağı her yerde dalgalandıracağız!
EKİM: Yeni bir çizgi, yeni bir kültür, yeni bir gelenek! - Teslim Demir
Siper yoldaşlarından Teslim Demir’e...
İşsizlik fonu yağması devam ediyor
Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek için örgütlenelim!
“Greif işgaline açılan dava, sınıfın mücadelesine karşıdır”
Tutuklama saldırıları işçiler başını kaldırmasın diyedir
“Tüm işçi sınıfına gözdağı verilmek isteniyor”
IMF büyüme beklentilerini düşürdü
Özgürlüğüne ve geleceğine sahip çık
Sınırsız enerji
Bir Cuma hikayesi
Yeni Ekimler için!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Greif işgaline açılan dava, sınıfın mücadelesine karşıdır”

 

Greif İşgali’ne 4 yıl aradan sonra kamu davası açılmasına ilişkin bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. 7 Ekim’de Taksim’deki Divriği Kültür Derneği’nde yapılan toplantının açılış konuşmasında, açılan davayla yalnızca 191 kişinin yargılanmadığı, fiili-meşru mücadele çizgisinin yargılanmaya çalışıldığı ifade edildi. Sendikal bürokrasinin gerekçelerine dayanarak yargılama sürecinin başlatıldığı ifade edilen toplantıda, derinleşen krizle artan işçi eylemliliklerine değinildi. 3. havalimanı işçilerinin tutuklanmasının işçi sınıfına pervasız saldırıların yeni ayağı olduğu söylenerek, krizin bedelinin işçi ve emekçilere ödetilmeye çalışıldığına, Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) da bu amacı güttüğüne dikkat çekildi.

Dava merkezi bir kararla açıldı”

Greif Direnişi’ne ilişkin sinevizyon gösteriminin ardından, davanın avukatı Bülent Şimşek konuştu. 191 işçiye işgal gerçekleştirmek ve polise mukavemet etmek gerekçeleriyle dava açıldığını belirterek konuşmasına başlayan Şimşek, soruşturma dosyasının seyrinden bahsetti. 7 klasörlük dosyada birkaç şikayet dilekçesinin dışında yalnızca yazışmalar vb. olduğunu aktaran Şimşek, Nisan 2014’ten sonra Kasım 2017 tarihine dek dosyada hiçbir işlem olmadığını belirtti ve bu tarihten sonra, dosyada şikayetçi olanların tekrar dinlenmesine ilişkin karar verildiğini söyledi. Tekrar dinlenen şikayetçiler arasındaki bir Greif yöneticisi hariç kimsenin şikayetçi olmadığını aktaran Şimşek, aradan geçen süreye karşın davanın açılmasının politik atmosfer ve OHAL koşullarından kaynaklı olduğunu söyledi. Greif İşgali’nin gerçekleşmesinde cebir ve tehdit olmadığı için suç olarak da tanımlanamayacağını belirten Şimşek, 10 Nisan 2014 tarihinde yapılan polis operasyonunda ise işkence ile gözaltına alınanlar olduğunu hatırlattı, polisler hakkında yapılan suç duyurusuna ise takipsizlik kararı verildiğini aktardı. Dosyanın üstünkörü hazırlandığını, davanın açılmasına ise merkezi bir hamle ile karar verildiğini söyleyen Şimşek, mahkemede Greif’teki taşeronluğun kendisinin iş kanununa aykırı olduğunu anlatacaklarını ifade etti.

Sınıfa saldırılarda sendikal bürokrasinin de payı var”

Greif İşgali’ne katılan Engin Yılgın, bugün işçi ve emekçilere bu kadar pervasızca saldırıların gerçekleşmesinin nedenleri arasında sendikal bürokrasinin varlığının da olduğunu belirtti. Sendikal bürokrasinin “işçiler yapmaz” savının, sendikaya rağmen gerçekleşen Greif İşgali’yle çürütüldüğünü vurguladı. DİSK Tekstil Sendikası’na üye olmalarına karşın sendikadan habersiz olarak hareket ettiklerini hatırlatan Yılgın, DİSK Tekstil’in ihanetini DİSK’in de yanıtsız bıraktığını ifade etti. O dönemde DİSK’in taşeron cumhuriyetine karşı kampanya yürüttüğünü ancak 44 taşeronu hedef alan Greif İşgali’ne destek olmadığını hatırlattı.

İşçi sınıfı haklarını hep böyle kazandı”

Greif İşgali sırasında temsilci olan Orhan Purhan, işgalci işçilerin büyük çoğunluğunun düzen ideolojisi etkisinde olduğunu hatırlatarak, buna karşın işçi sınıfının harekete geçirilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekti. Sendikal bürokrasinin Greif İşgali için “gereksiz ve uç bir eylem” dediğini, ancak işçi sınıfının kazanımlarını hep bu şekilde kazandığını vurguladı. Greif’i de aşan mücadelelerin gerçekleşmesi için, politik çalışmanın ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

Toplantı katılımcıların konuşmalarıyla sürdü. Bir HT Solar işçisi fabrikalarındaki işgal sürecine değinerek sendikal bürokrasi gerçekliğine dikkat çekti, mücadelenin bu anlayışla sürdürülemeyeceğini vurguladı.

Bir kamu emekçisi, sendikal bürokrasinin gerçek yüzünü bir kez de bu dava üzerinden açığa çıkarmak gerektiğini belirtti.

İkitelli’deki Mutlusan Elektrik fabrikasındaki işinden kriz gerekçesiyle atılan Burcu Koçlu patronların emekçilerin mücadelesine dönük saldırılara dikkat çekti.

Yapılan diğer konuşmaların ardından 12 Kasım günü saat 9.30’da Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek davaya çağrı yapılarak toplantı sonlandırıldı.

 

 

 

 

Greif işçisi yargılanamaz!

 

Bundan tam 4 yıl önce ağır çalışma koşullarının, zorunlu fazla mesailerin, yanı sıra baskının, zorbalığın, aşağılamanın olduğu bir Amerikan işletmesiydi Greif. Ayrıca 40 parçaya bölünmüş, taşeron illeti altında düşük ücretle, kölece çalışmanın sürdüğü bir sömürü cehennemiydi.

O zaman bizler Greif işçileri olarak, haklarımız ve geleceğimiz için fabrikamızda komiteler kurarak, hem sendikal bir mücadele örgütledik hem de taşeron düzenini bitirmek için omuz omuza bir direnişin onurlu kavgasını verdik. Patronun, haklı taleplerimize yönelik saldırılarına karşı bütün işçi arkadaşlarımla “İşgal, grev, direniş!” iradesini ortaya koyduk. Fabrikamızdan ayrılmayarak emeğimize, ekmeğimize sahip çıktık. Bu sahiplenme grevi işgale dönüştürerek tam 60 gün boyunca sürdü. Onurlu direnişimiz Hadımköy sanayisinin birçok fabrikasındaki işçisi kardeşlerimize umut oldu.

60 günün sonunda Amerikan işletmesi yönetiminin emriyle, sabahın 4’ünde yüzlerce polis tarafından fabrikamız basıldı. Acımasızca darp edilerek, işçi arkadaşlarımız ve desteğe gelen dostlarımızla birlikte gözaltına alındık. Haklı ve meşru direnişimiz Amerikan tekelinin emrine amade sermaye polisinin bu vahşi saldırısıyla bitirildi.

Bu görkemli direnişin ardından tam 4 yıl geçmesine rağmen sermayenin savcısı ve mahkemeleri ne düşünmüş ise Greif Direnişi’ni yargılamak için 191 arkadaşımıza kamu davası açılmıştır. Bizler biliyoruz ki açılan bu dava Greif işçisinden öteye, bütün işçi sınıfına açılmış bir davadır. Greif işçisine açılan bu dava, 3. havalimanı inşaatı işçilerinin direnişi gibi hak arama eylemlerine ve ileride ortaya çıkabilecek başka işçi direnişlerine gözdağı vermek, işçi ve emekçilerin mücadelesini önden engellemek amaçlıdır. Greif davası işçi sınıfına karşı açılmış bir dava olup, sınıf hareketinin önünü kesmek, işçi ve emekçileri yıldırmak, halihazırda sürmekte olan direnişlere de gözdağı vererek, kontrol altına almak için açılmıştır.

Greif işçileri olarak hakkımızda açılan davayı tanımıyor, tüm işçileri ve emek dostlarını bu davaya karşı direnişin onurunu taşıyan Greif işçileriyle etkin dayanışmaya çağırıyoruz.

Greif işçisi