Kendi sınıf davamızın meşruluğuyla sokaklara
Tofaş yönetimi fabrikanın toplu bir biçimde izinde olmasını fırsata çevirerek onlarca işçiyi işten attı. İşten atma saldırısı sadece Tofaş’ın Metal Fırtına’da öncülük eden işçilerine yapılmış bir saldırı değildir.
Saldırının hedefinde geçen sene hakları için ayağa kalkan, MESS’e karşı direnen, hakkını arayan, fiili meşru mücadele yolunu seçerek elini şaltere götürüp direnişe geçen mücadeleci metal işçileri vardır.
Gerçekleşen işten atma saldırısı, sermayenin, Metal Fırtına sürecinin ardından fabrikalara dönük gerçekleştirdiği planlı saldırıların bir devamıdır. Daha düne kadar üretimdeki artışlarını öve öve bitiremeyen otomotiv patronları şimdi de işten atılan işçilere “performans düşüklüğü!” yalanıyla saldırıyor.
Hedefte hakkını arayan metal işçileri var!
Şimdi yapılması gereken en başta Metal Fırtına’da olduğu gibi tüm metal işçileri olarak yan yana gelerek omuz omuza sınıf dayanışması göstermektir. Ya “sıra bana ne zaman gelecek” diye korku içinde bekleyeceğiz, ya da birliğimizi kurup direnişe geçeceğiz. Gün metal patronlarının saldırılarına karşı metal işçilerinin birliğini güçlendirme zamanı. Gün dilene dilene değil, direne direne kazanma zamanı.
Metal işçisi kardeşler,
Bizler metal işçileri olarak işçi sınıfının bir parçasıyız. A fabrikasında B fabrikasında çalışıyor olmamız fark etmez. 2017’ye metal patronları dikensiz gül bahçesi yaratarak girmeyi planlıyor. OHAL koşullarını da fırsata çevirerek elimizde kalan kıdem tazminatı hakkımızın gaspı için kollarını sıvıyorlar. OHAL’i kendileri için fırsata çeviriyorlar. Darbe karşıtı olarak pankartları ile sokağa çıkan Tofaş işçileri gerçek kavgasını asıl olarak Tofaş patronuna karşı vermelidir.
Şimdi Tofaş işçisi bir kez daha ayağa kalkmalı. MESS’in koçbaşına karşı mücadele bayrağını yükseltmelidir.
Tofaş işçisinin bundan başka kurtuluş yolu yoktur. Bu nedenle Tofaş işçisi arkadaş; kendi sınıf davamızın hakkı, onuru ve meşruluğuyla sokakları dolduralım. Fabrika önünü direniş alanına dönüştürelim.
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Metal İşçileri Birliği
9 Ağustos 2016
Yıllık bakıma giren Tofaş’ta işçi kıyımı
Tofaş’ta yönetim ve Türk Metal işbirliğinde yürütülen saldırılara yenileri ekleniyor. Yıllık bakım nedeniyle üretimin durduğu fabrikada işçi kıyımı gerçekleşti. Onlarca işçi “performans düşüklüğü” bahanesiyle işten atıldı.
Fabrikada işten çıkarılan işçilerin TOMİS ve Çelik-İş üyeleri olması ise özellikle dikkat çekti. Bu durum, 2017 Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci öncesinde yönetim ve Türk Metal’in fabrikayı mücadeleci işçilerden temizlemek için gerçekleştirdiği bir ‘operasyon’ olduğunu gösterdi.
Metal İşçileri Birliği ise işten atma saldırısına karşı Tofaş işçileriyle dayanışmaya, iş ve ekmek nöbetine çağırdı.
“Darbe hukukuna izin vermeyelim!”
Kamu Çalışanları Birliği Girişimi, darbe girişiminin ardından OHAL kararnameleriyle sözde “FETÖ’cü” oldukları iddiasıyla kamu emekçilerine yönelik başlatılan cadı avına ilişkin bir açıklama yayımladı.
Başta öğretmenler olmak üzere 60 bini aşkın kamu çalışanının açığa alındığına değinilen açıklamada, bütün kamu çalışanlarının karşılaştığı sıkıyönetim uygulamaları teşhir edildi.
Bu süreçte kendi üyeleri de hedef tahtasına çakılan KESK’in yazılı açıklama yapmaktan öte bir pratik sergilememesinin sendikalara duyulan güveni zedelediği vurgulanan açıklama şu ifade ve taleplerle sona erdi:
“Bizler de KESK’i devrimci, ilerici ve mücadeleci kamu emekçilerini aşağıda ifade ettiğimiz talepler doğrultusunda mücadele etmeye çağırıyoruz.
• OHAL kaldırılmalıdır.
• Darbe girişimi ile ilişiği olmayan ve hukuksuz olarak açığa alınan kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
• Başbakanlık Genelgesi ile yıllık izinlerini yarıda bırakıp görevine başlayan kamu emekçilerinin harcırahları ödenmelidir.
• Grev hakkımız tanınmalı, söz, eylem ve örgütlenme hakkı önündeki fiili ve hukuki engeller kaldırılmalıdır.
• İş güvencemizi kaldırmaya ve kamu hizmetlerinin tasfiyesine dönük adımlar geri çekilmelidir.
• Taşeron, geçici vb. çalışma biçimleri yasaklanmalı, tüm çalışanlara iş güvencesi sağlanmalıdır.
• Görevde yükselmelerde liyakat esas alınmalı, mülakat sistemi kaldırılmalıdır.
• Her türlü tarikat ve cemaat örgütlenmesi açığa çıkarılmalı ve yasaklanmalıdır.
• Merdiven altı Kuran kursları ve Sıbyan Mektepleri kapatılmalı, her türlü dini baskı ve zorlamaya son verilmelidir.
• Dini kıstas ve ölçülerle toplum hayatına yön vermeye son verilmelidir.
• Zorunlu din dersleri kaldırılmalı, laik ve bilimsel eğitim esas alınmalı, din ve vicdan özgürlüğü eksiksiz sağlanmalıdır.
• Mezhepsel ve etnik ayrımcı politikalara son verilmelidir.
• Eğitim, sağlık ve ulaşım başta olmak üzere kamu hizmetleri parasız hale getirilmelidir.
• İşkence insanlık suçudur ve derhal son verilmeli, işkenceciler yargılanmalıdır.” |