12 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/30

Rejim krizi, gelişmeler, görevler
ABD bir kez daha AKP iktidarını hizaya çekiyor
Darbe sonrası gelişmeler ve bağımsız devrimci sınıf tutumu
Düzen gemisine Erdoğan kaptan, CHP miço
Bu düzende yasalar sadece sermayeye hizmet eder!
Sınıf savaşımı hapishanelerde keskinleşirken kurtuluş topyekûn mücadelede!
Sermaye iktidarı 12 Eylül’ler, faşist tek adam rejimleri üretir!
Hurşit Külter’den hala haber alınamıyor
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası
Sermayenin krizi emekçilere fatura ediliyor!
TEDİ’de direnen işçilerle konuştuk
İşçiler OHAL’e rağmen, hak gasplarına karşı direniyor
Kendi sınıf davamızın meşruluğuyla sokaklara
Gençlik işçi sınıfının yolunda
Sermayenin yeni projesi: “İhtisaslaşmış meslek liseleri”
AKP’nin kirli planları ve Alman devletinin ikiyüzlülüğü
Yemenli güçler arasındaki barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı
Bugünün ve geleceğin ustası adına
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

John Kerry 24 Ağustos’ta Ankara’da...

ABD bir kez daha AKP iktidarını hizaya çekiyor

 

15 Temmuz öncesinde batılı emperyalistler nezdinde “istenmeyen kişi” olan AKP şefi T. Erdoğan, darbe girişimiyle gözden çıkarıldığını da anladı. ABD ile AB emperyalistleri, 15 Temmuz sonrasında sergiledikleri tutumlarla T. Erdoğan’a artık tahammül etmek istemediklerini hissettirdiler. Bunu fark eden AKP şefi, derin bir korku ve endişeye kapıldı. Zira şu ana kadar işgal ettiği makamlara her zaman emperyalistlerin desteği ile gelen T. Erdoğan, bu koşullarda saltanat hayallerini gerçekleştirmenin imkansızlığını idrak etti. Bu ise AKP şefi ile bazı müritlerinin “batı karşıtı” söyleme sarılmalarına neden oldu.

Batıya karşı “sahte kabadayılık”

İktidar borazanı dinci medya darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu iddia ederken T. Erdoğan’la bazı AKP’li bakanlar da ABD-AB karşıtı demeçler vermeye başladılar. Medyadaki bazı tetikçiler ise, Türk devletinin NATO’dan ayrılmaya hazırlandığı türünden uydurma haberler yayınlayarak “batı karşıtı” koroya katıldılar. Bilmeyenler sanır ki; 65 yıldır NATO’ya, aynı anlama gelmek üzere emperyalizme hizmet eden Türk devleti ile emperyalistlerin maşası olan dinci gerici iktidar batıya bayrak açmış. Bu koroya göre T. Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesi, batıdan uzaklaşıp Avrasya’ya yönelişin kanıtıdır.

İktidar tetikçisi medya böyle bir tablo çizmeye çalışsa da “kazın ayağı” hiç de öyle değil. Yapılanların tümü, batılı emperyalistlerin gözden çıkardıkları T. Erdoğan’a yeni bir kredi açmalarını sağlamaya odaklıdır. Nitekim bazı AKP’liler batıya atıp tutarken, diğerleri farklı telden çalıyor.

Örneğin Reuters’a konuşan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin orduyu yeniden yapılandırmada, bir başka darbe girişimine zemin hazırlanma ihtimalini eleme amacında olunduğunu ve atılan adımların NATO ittifakının yapısına ve ruhuna uygun olacağını vurguladı. Bir diğer örnek ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD dergilerinden Newsweek için kaleme aldığı makale. 15 Temmuz darbe girişimine dair makalede dinci iktidarının nasıl da “demokratik” olduğunu anlatan AKP’li bakan, “batının değerleri”ne bağlı oldukları konusunda emperyalist efendilerine güvence veriyor. Bu ve benzer mesajlar, batı karşıtı keskin söylemle emperyalistlere yaranma çabasının birbirini tamamladığını gösteriyor.

Batılı emperyalistlerin T. Erdoğan’ı gözden çıkarmaları dinci iktidarı rahatsız etmekle kalmıyor tedirgin de ediyor. Buna rağmen söylemdeki kabadayılık sahte yaranma ise esas gerçektir.

ABD’nin taktiği tehditle tedip bir arada...

Darbe girişimi sonrasında Türkiye’yi ilk ziyaret eden kişi ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford oldu. İncirlik Üssü ile bombalanan meclisi ziyaret eden ABD’li General, NATO’nun ikinci büyük ordusuna desteğini sunarken, Türkiye’nin dost ve müttefik olduğunu bir kez daha ifade etti. “T. Erdoğan’ı gözden çıkardık ancak Türk devleti müttefikimizdir” mesajı veren J. Dunford, ABD’nin darbe girişimi sonrasındaki tutumunu da özetlemiş oldu.

Görünen o ki gerçekleşen üst düzey askeri ziyaretin ardından da ABD karşıtı haber ve açıklamaların devam etmesi, Washington’da ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. Nitekim resmi açıklamalarda darbe karşıtlığı ve Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğu vurgusu öne çıkarken, ABD medyası ise tehdit ve felaket senaryolarını peş peşe yayınlıyor. Medya “Suriye, hatta Afganistan gibi olmayı göze alıyorsanız batıdan/NATO’dan uzaklaşabilirsiniz” tehditleri savururken, resmi açıklamalar ise “can sıkıcı laflar etmeyi bırakın, batının/NATO’nun hizmetinde olmaya devam edeceksiniz, başka da çareniz yok” mesajları veriyor.

J. Kerry direktifleri doğrudan verecek

Karşılıklı açıklamalar, restleşmeler, suçlamalar, tehditler, efendiye yaranma çabaları vb... Tüm bunlar ABD-AB emperyalistleri ile Türkiye’deki işbirlikçi iktidar arasında yaşanan gerilimin boyutunu gösteriyor. Ancak her şeye rağmen ne emperyalistler Türkiye’yi kaybetmekten kaygılı ne dinci gerici iktidar batıdan/NATO’dan uzaklaşmaya hevesli. Zira hem işbirlikçiler efendiye mahkumlar hem efendi işbirlikçinin hizmetlerine muhtaçtır.

J. Keryy’nin 24 Ağustos’ta Türkiye’yi ziyareti, ABD’nin bu gidişata dur demeye hazırlandığını gösteriyor. Tarafların anlaşması çok zor bir şey değil. Sorun, emperyalistler artık T. Erdoğan’a katlanamazken, dinci iktidarın, şefine tam bağımlı olmasından kaynaklanıyor. Bu durumda gerilimi hafifletmek için emperyalistler AKP şefine bir süre daha katlanmayı kabul etseler de, sonunda efendiler sadık işbirlikçilerine istediklerini dayatacaklardır.

Bu gerilimin dinci iktidarla tetikçi medyası tarafından batı/NATO karşıtı “milli birlik” hamasetine konu edilmesi riyakarlığın dik alasıdır. Zira dinci gericiliğin ne “milli birlik” gibi bir derdi var ne batı/NATO karşıtı olabilir. Bundan dolayı bir kez daha emperyalist efendilerinin önünde hizaya gelecekler, konumları gereği de gelmeye mahkumlar. Vurgulayalım ki bu çağda emperyalizme karşı dik durabilmenin temel koşullarından biri dinci gericiliğe ve temsil ettiği sermaye iktidarına karşı devrimci mücadeleyi yükseltmektir.

 

 

 

 

Devlet 10 bin polis adayı alacak

 

Türk sermaye devleti “darbe girişimi” bahanesiyle tasfiye operasyonlarına devam ederken, bu vesileyle polis rejimini tahkim etmek için de yeni polis alımı adımları atıyor.

Son olarak yapılan açıklamada bini kadın olmak üzere 10 bin polis adayı alımı için ön başvuru detayları açıklandı. Ön başvuru tarihleri 8-19 Ağustos olarak belirtildi.

Polis Meslek Eğitim Merkezleri’nde 18. dönem polis eğitimi için yapılacak başvuru şartlarında lisans veya denkliği YÖK tarafından kabul edilen yurt dışı eğitim kurumundan mezun olmak, 30 yaşını geçmemiş olmak ve KPSS taban puanları yer aldı. Sınav takviminin daha sonra belli olacağı kaydedildi.


 
§