Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi / 2
Osmanlı’nın son yıllarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına...
Türkiye’de işçi sınıfı içerisinde kadın emeğini incelediğimizde, Osmanlı’nın son dönemi ile birlikte ele almak gerekiyor.
Osmanlı döneminde kadınlar evde ve tarım alanında çalışıyorlardı. Halı ve dokumacılık ise kadın işgücünün en çok kullanıldığı alanlardı. “Pek çok bölgede her evde veya hemen hemen her evde bir tezgâh bulunuyordu” diyen Osmanlı İktisat Tarihçisi Quataert, “Kadın emeği, 19. yüzyıl Osmanlı imalatçılığının ayrılmaz bir parçasıydı. Olağanüstü veya alışılmadık bir durum değil, tersine merkezî bir yer tutan, her zaman rastlanan ve günlük bir olguydu” saptamasını yapmaktadır.
19. yüzyıl sonları 20. yüzyıl başlarında kadınlar çalışma yaşamında önemli bir yer tutuyorlardı 19. yüzyıl sonlarından itibaren kadınlar önce atölyelerde sonra da fabrikalarda çalışmaya başlamışlardı. Kadınların ücretli işçi olarak çalışma yaşamına ilk girdikleri alanlar evde uzun yıllardır yaptıkları halı ve dokumacılık oldu. 1930’lu yıllara kadar ağırlıklı olarak çalıştıkları sektörler dokumacılık ve gıdadır. Ücretli çalışan kadınların % 95’i bu iki alanda istihdam edilmiştir. Daha sonraki dönemde tütün, ayakkabı, şemsiye vb. alanlarda da varlık göstermişlerdir. Kadın ve çocuklar tarımda belirleyici işgücü oldukları halde hep kayıt dışı kalmışlardır.
1930’lu yıllarla birlikte İktisadi Devlet Teşekkülleri’nin artmasıyla kadın işgücü oranı da artış göstermiştir. Bu kuruluşlar eğitim yoluyla kadın işçilerin niteliğini yükseltmişlerdir.
Osmanlı döneminde sanayinin ilk geliştiği bölgeler Selanik ve Makedonya hattıdır. İstanbul ve İzmir de sanayi açısından gelişen iki bölgedir. Sanayide 19. yüzyılın ilk yarısında kadın işgücü kayıtlı görünmektedir. Selanik ve Makedonya bölgelerinde Müslüman olmayan kadınların çalıştığı görülüyor. 1860’lardan sonra Müslüman kadınlar da çalışma yaşamına yöneliyor. İlk çalışma bölgesi Bursa ipek fabrikalarıdır.
I. Dünya Savaşı dönemi ve sonrasında kadın işgücü
Balkan Savaşı ve emperyalist savaş döneminde erkeklerin savaşa gitmesinden kaynaklı kadın işgücüne ihtiyaç duyulmuştur. Özellikle Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı dönemiyle birlikte kadınlar çalışma yaşamına kitlesel bir giriş yapmış, birçok sektörde çalışmaya başlamıştır. Gelişmiş sanayi bölgelerindeki önemli fabrikaları kapsayan 1913-1915 Sanayi Sayımında işçilerin üçte birinin kadın olduğu belirlenmiştir.
Savaş sonrasında kadınların çoğunun işine son verilmiştir. 1920 yılında ABD’li bir bilim adamının yaptığı araştırmaya göre, savaşta eşlerini kaybeden kadınlar, sanayinin büyük oranda dışında tutuldukları için, gündelikçilik, çamaşırcılık vb. alanlara yönelmişlerdir.
Savaş döneminin getirdiği işgücü ihtiyacının yanı sıra başka nedenlerle de kadınlar çalışma yaşamına çekilmiştir. 1870 sonrası ve II. Meşrutiyet sonrasında açığa çıkan işçi hareketlerinin kaygı yaratması nedeniyle sendika vb. kuruluşlarda yer almayan kadın işçiler tercih edilmiştir. Erkek işçilerin yarısı ücretlere çalışmaları da bir diğer tercih nedenidir.
1936 yılında çıkartılan İş Kanunu’nda kadın işçileri koruyan haklar yer almaktadır. Fakat denetim yapılmadığı için bu yıllarda uygulanamamış, 1940 yılında çıkartılan Milli Koruma Kanunu’yla da askıya alınmıştır.
Kadın işçilerin çalışma yaşamındaki sorun alanları
İşçilerin sosyal haklardan yoksun olduğu bu dönemde kadın işçiler açısından çalışma koşulları daha da kötüdür. Kadın işçiler, özellikle 14 yaşından küçük kız çocukları düşük ücretlere çalıştırılmaktadır. Dönem dönem bazı fabrikalarda kadın işçilere erkek işçilerin yarısından az ücret verilmiştir. Eşitsiz ücret uygulaması sadece özel sektörde değil, İktisadi Devlet Teşekkülleri’nde de yaşanmıştır.
Dönemin en önemli sorunları arasında uzun çalışma saatleri ve çalışma yaşı vardır. Çalışma saati haftalık 48 saati aşıyor, 12 yaşın altında kız çocukları bile çalıştırılıyordu. Çalışan kadın ve kız çocuklarında ciğer hastalıkları ve verem sıkça görülüyordu. Kreş ve yuva sayısının ihtiyacı karşılamadığı bu dönemde emzirme izni konusunda da sıkıntılar yaşanıyordu.
Osmanlı’nın son dönemiyle birlikte başlayan işçi mücadelelerinde sorunları katmerli yaşayan kadın işçiler ve işçi eşleri de yer almışlardır.
Kaynakça:
* Türkiye’de Erken Cumhuriyet Döneminde Kadın Emeği, Ahmet Makal
* Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi, Yıldırım Koç
Kadın İşçi Kurultayı’nın çağrısı sürüyor
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları’nın “Emeğin özgürlüğü mücadelesinde biz de varız!” şiarıyla 21 Şubat’ta Petrol-İş Genel Merkezi’nde gerçekleştireceği Kadın İşçi Kurultayı’na çağrı faaliyetleri sürüyor.
Yenibosna ve Sefaköy’de kurultaya çağrı yapan afişler kullanılırken Kadın İşçi Kurultayı gündemli anket çalışmaları da sürüyor. Mahallelerde ve sanayi bölgelerinde yapılan anketle çok sayıda kadın işçiye kurultay çağrısı taşındı.
Kurultay çağrı afişleri Esenyurt merkezin yanı sıra Tabela, Depo, Firüzköy ve Yeşilkent mahallelerine yapıldı. Afiş çalışmasında tanışılan işçi kadınlarla sohbet edilip kurultay davetiyeleri verildi.
Kadın İşçi Kurultayı’na çağrı yapan “Emeğin özgürlüğü mücadelesinde BİZ DE VARIZ!” şiarlı afişler Kartal Merkez’in çeşitli yerlerine yapılarak kadın işçiler kurultaya çağrıldı. Afiş esnasında birçok kadın işçiyle sohbet edilerek kurultaya çağrı yapan davetiyeler verildi. |