13 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/42

Savaş, saldırganlık ve sosyal yıkım programı kapıda
Yeni anayasa tartışmaları ve soldaki yankıları
Devlet terörüne karşı fiili-meşru mücadele!
“Haritadan sileceğiz”
Hakları kazanmanın yolu, devrimci sınıf mücadelesinden geçiyor
Ankara Katliamı protesto edildi, katledilenler anıldı
Diyarbakır ve Muş’ta tutsaklara saldırı
Şişecam’da kırılma ve ihanet!
Sağlıkta özelleştirme saldırısı
Sağlık emekçileri özelleştirmeye tepkili
Kocaer-Gürmak direnişleri üzerine
TOMİS Ege Yürütmesi kuruldu!
Direnen IFF işçileri açlık grevinde
Ekim Devrimi ve savaş
Sosyalist Ekim Devrimi: Ezilen halkların kurtuluş bayrağı
Şan olsun 17. yılında proletaryanın kurmay öncüsüne!
Asya-pasifik: Hegemonya savaşının bir başka sahası
G20: Her yönüyle kâr odaklı bir platform
Barbarlıktan fışkıran insanlık dramı
Savaş mağduru göçmenler emperyalist politikaların kıskacında
İnkarcı devlet ilkokullarda Arapça dersine hazırlanıyor
DGB 1. yılında!
“Ok fırladı çıktı yaydan!”
25 Kasım’ın mücadele çağrısı; Yaşamak için sosyalizm!
Seçimleri AKP kazandı, asgari ücretli kazanacak mı?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım’ın mücadele çağrısı; Yaşamak için sosyalizm!

 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşıyor. Dünya geneline emperyalist kapitalist sistemden kaynaklanan korkunç bir şiddet ortamı egemen. Emperyalist güçler çıkarları için saldırganlıkta birbiriyle yarışmakta, gözü dönmüş canavarlar gibi hareket ediyor. Dünya halkları gerici ve haksız savaşlarla birbirine kırdırılmakta, kan, gözyaşı, zulüm dekorlu bu sahnede emekçi kadınlar ise şiddetin her türlüsünü en derinden yaşamaktadır. Kadınlar katledilmek dışında, tecavüzlerle, savaşın, işgalin getirdiği yıkımla, yoksullukla, göçle, mültecileşmeyle karşılaşmaktadır.

Türkiye’deki tablo da dünyadakinden farklı değildir. Hak ve özgürlükler alanının giderek daraldığı Türkiye’de kadınlar için nefes almak giderek zorlaşmaktadır. Sömürünün katmerlisini yaşayan işçi-emekçi kadınlar, sözde kendini en güvenli hissedeceği evinde bile öldürülmektedir. Ev içi şiddetin oranları AKP hükümetinin uyguladığı gerici politikalarla giderek artmakta, kadın katliamları adeta bir savaş bilançosu gibi ürkütücü rakamlara ulaşmaktadır. Dinsel gericiliğin dayatmalarıyla toplumsal, sosyal ve çalışma yaşamında kadınlar ek baskılarla karşılaşmaktadır. Ayrımcılık kendini her alanda gösterirken tüm bu sorunlar şiddet olarak kadınları vurmakta, öldürmektedir.

Sermaye devleti eliyle doğrudan yürütülen şiddetin dozu ise giderek artmaktadır. Bu devlet şiddetinin özelde kadın kimliğini hedef alan son örneğini Ekin Wan’ın katledildikten sonra çıplak bedenine yapılan işkenceler göstermiştir. Devamında yargısız infaz geleneğine uygun olarak devlet, Dilek Doğan adlı kadın devrimciyi katletmiştir. Türkiye’nin şiddet yüklü kara tablosunu Suruç’ta, Ankara’da, Silvan’da, Cizre’de yaşanan katliamlar tamamlamaktadır. Özetle bu düzende kadınlara dayatılan şey hak ve özgürlükleri elinden alınmış, şiddetle baskılanmış, kölece bir “yaşam”dır. Ya da günde 5 kadının başına geldiği gibi ölmek, katledilmektir.

Her ne kadar ülkede sömürü, gericilik ve şiddet giderek artsa da emekçi kadınların mücadelesinin öne çıktığı önemli gelişmelere de tanık olmaktayız. Geçtiğimiz yıl Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesinden sonra sokağa taşan öfke, kadına yönelik şiddetin toplum nezdinde önemli bir tepkiye konu olduğunu göstermişti. Emekçi kadınların daha öncesinde Haziran Direnişi’nde hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için sokaklara döküldüğünü de gördük. Öte yandan Kobanê Direnişi’nde IŞİD gericiliğine ve şiddetine karşı özelde kadınların gösterdiği direnişin yarattığı olumlu etki de unutulmamalıdır. Bu örneklere Greif Direnişi’nde de olduğu gibi kadın işçilerin grev ve direnişlerde önlerde yer almalarını ekleyebiliriz. Tüm bunlar önemli mücadele dinamikleridir.

Bu gerçekler ışığında Emekçi Kadın Komisyonları, 25 Kasım sürecini verili mücadele dinamiklerini açığa çıkarmak için etkin bir hazırlığa konu edecek, katliamcı düzenin çok yönlü teşhirini yapacak, “Yaşamak için sosyalizm!” şiarıyla işçi-emekçi kadınları mücadeleye çağıracaktır.

Nasıl bir 25 Kasım çalışması?

25 Kasım’ı tarihe miras bırakan Mirabel Kardeşler'in devlet şiddetinin hedefinde olmalarının nedeni diktatörlüğe karşı büyüttükleri mücadeledir. Mirabel Kardeşler, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı direnişin sembolü olmuş, “Kelebekler” olarak simgeleşmişlerdir. Ölümü göze alarak, mücadelelerinden taviz vermemişlerdir. Tüm bu nedenlerle 25 Kasım tarihsel anlamına, sınıfsal özüne uygun olarak anılmalıdır.

Emekçi Kadın Komisyonları olarak, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi, şiddetin temel kaynağı olan, emeğin sömürüsüne dayalı kapitalist sisteme karşı mücadele ile birlikte ele alıyoruz. Verilen mücadelenin tüm kurumlarıyla kurulu düzeni hedef alan bir eksende, düzene karşı devrim çizgisinde olmazsa amacına ulaşamayacağını vurguluyoruz. Bugün tüm renkleriyle feminist hareketin şiddetle mücadeleyi ‘erkek karşıtlığı’ derecesine indirgediğini, “erkek şiddetinin”, ataerkil gerici kültürün kapitalist düzenle bağını doğru kurmadığını, bu nedenle de çözümün düzen için kurumlarda arandığını görüyoruz. Konunun bu ideolojik yönü düşünüldüğünde Emekçi Kadın Komisyonları’nın 25 Kasım çalışmaları ayrıca önemli bir yerde durmaktadır.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, sorunun kaynağını ve mücadele yolunu en net ve tok bir biçimde söylediğimiz eylem ve etkinliklerle anılmalıdır. Kasım ayı boyunca işçi-emekçi kadınlara çeşitli araçlarla seslenebilmeli, film gösterimi, söyleşi vb. kitle etkinlikleri ve eylemler örgütlenebilmelidir. Bu güne hazırlık çalışmaları kapsamında, emekçi kadınların mücadele talepleri ve “Yaşamak için sosyalizm!” çağrısı yaygınlaştırmalı, aynı zamanda emekçi kadınlar örgütlenmeye davet edilmelidir.

Emekçi Kadın Komisyonları yaz döneminde gerçekleştirdiği kamp sonrasında yaptığı değerlendirmede, “Savaş ve saldırganlık politikalarının, düzenin çok yönlü krizinin derinleştiği bu süreçte, devrimci bir sınıf hareketinin, yeni Greifler ve yeni metal fırtınalarıyla geleceği bilinciyle, kadın işçilerin öfke ve enerjisini kucaklamak için, kadın işçileri örgütleme seferberliğine...” çağrı yapmıştı. Bu çağrının hayata geçmesinde 25 Kasım çalışmalarımız önemli bir yerde durmaktadır. Bu bilinçle çalışmalara yoğunlaşmak, güne yüklenmek gerekmektedir.

 

 

 

 

Emekçi Kadın Komisyonları faaliyetlerini sürdürüyor

 

Kartal Emekçi Kadın Komisyonu (EKK), Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olan 25 Kasım öncesinde, 15 Kasım Pazar günü saat 14.00’te Üç Fidan Gençlik Kültür Evi’nde “Kadına yönelik şiddete karşı mücadele” gündemli söyleşi düzenliyor. Söyleşiye çağrı amacıyla, 5 Kasım Perşembe günü Bankalar Caddesi’nde “Yaşamak için sosyalizm” şiarlı bildirilerin dağıtımlarında “iyi hal”, “tahrik” ve “saygın tutum” gibi söylemlerle düzen yargısının kadın cinayetlerindeki suç ortaklığı teşhir edildi.

Küçükçekmece EKK “Nû Jîn-Yeni Yaşam” 6 Kasım günü Kobanê’de savaşan kadınların hayatını ve verdikleri mücadeleyi anlatan “Nû Jîn-Yeni Yaşam” belgeselinin gösterimini gerçekleştirdi. Belgesel gösterimi İşçilerin Birliği Derneği’de gerçekleşti.

Belgesel gösteriminin ardından Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu’nun 14 Kasım Cumartesi günü 16.00’da İşçilerin Birliği Derneği’nde gerçekleştireceği “Kadına yönelik şiddete karşı mücadele” gündemli etkinliğe çağrı yapıldı. Etkinlik kapsamında Mirabel Kardeşler’in hayatının anlatıldığı “Kelebekler Zamanı” filmi izlenecek. Film gösteriminin ardından “Emperyalist savaşlar ve kadın” ve “Kadına yönelik şiddetin sınıfsal boyutu” üzerine sunum ve söyleşi gerçekleştirilecek.

Kızıl Bayrak / Kartal - Küçükçekmece

 
§