9 Ocak 2015
Sayı: KB 2015/01

Ya teslimiyet ya grev!
Beklenen oldu: Yolsuzluklar AK’landı!
AKP gericilik “kariyerinde” hızla ilerliyor!
Devletin paslanmayan silahı: Hizbulkontra!
Cizre’de devlet provokasyonu ve katliam!
Sağlıkta dönüşümden sağlıkta gericileşmeye!
Asgari ücretli “zengin vergisi” kıskacında
‘Sefalet zammına karşı grev yapılmalı’
Taşeron köleliği ekseninde sınıf hareketi - D. Umut
Karayollarında işçi kıyımı
Sermaye uşağından ‘Sütaş’ı yedirtmeyiz’ açıklamaları
Dayanışma gecesi üzerine...
DEV TEKSTİL’den Esenyurt’ta işçi toplantısı
Proletarya devriminin ve sosyalizmin iradesi
Kapitalizmin krizi, emperyalist savaşlar ve faşizm
Yunanistan’da siyasi kriz derinleşiyor
Filistin’de direnişe karşı işgal diplomasisi
Avrupa’da DGB kampı coşkusu
Ölümcül Ebola ve emperyalizm - Eylem Güneş
Mücadele ve kazanımlarla anılacak bir yıl için görev başına!
Emekçi Kadın Çalıştayı’ndan baharı örgütlemeye!
“Zorbalığa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz!”
Balık, böcek ve kuş imgeleriyle yabancılaşmadan özgürlüğe
Hasta tutsak Mehmet Yamaç’a sürgün
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları
Oğuz yoldaşa...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Asgari ücretli “zengin vergisi” kıskacında

 

Asgari ücretin belirlenmesinin ardından bu zammın asgari ücret karşılığında çalışan milyonlarca işçiyi nasıl etkileyeceği tartışılmaya başlandı. Sermaye cephesi asgari ücrete yapılan zammın fazla olduğunu dile getirdi. Öte yandan yeni vergi düzenlemesi nedeniyle asgari ücrette yapılan artışın devede kulak büyüklüğünde olacağı ortaya konmaya başlandı.

Patronlar asgari ücrete yapılan zamdan şikayetçiler!

Patronlar ve örgütleri asgari ücrete yapılan yüzde 6+6 artışın fazla olduğu konusunda ortaklaştılar. Kapitalistler asgari ücrete yapılan artışı hayallerine sığamayacak büyüklükte olduğunu da belirttiler. Oysa açıklanan asgari ücret açlık sınırının bile altındadır.

Kapitalistler yapılan zammın asgari ücrete yansıması durumunda bile işçinin ve ailesinin gıda, giyim, ulaşım, barınma ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan çok uzak olduğunu elbette ki çok iyi biliyorlar. Buna rağmen açlık sınırı altında bir artış sağlanmasından bile kaygı duyuyorlar. Çünkü kapitalistler açısından en makul işçi en az ücretle, karın tokluğuna çalıştırılan işçidir.

Asgari ücretlilerden zengin vergisi kesilecek!

1 Ocak’la 30 Ocak arasında işçiye net 949 TL asgari ücret ödenirken, yılın ikinci altı aylık diliminde ise asgari ücretli işçiye net 1000 TL aylık ücret ödenecek. Asgari ücretli beş milyon işçinin ağır vergi yükü altında inim inim inletilmesi durumu daha da ağırlaşarak sürecek. Zira rakamlar asgari ücretliden zengin vergisinin kesileceğinin habercisi olarak önümüzde duruyor.

AKP iktidarı bir yandan asgari ücretin vergi dışı tutulmasına dair işçileri beklentiye sokan hayalleri yaydı. Öte yandan asgari ücretli işçinin vergi yükünü arttırdıkça arttırdı. Asgari ücretin gelir vergisi kıskacındaki parası büyüdükçe büyüdü. Bu sermayeyi koruyan soygun düzeni vergileri nedeniyle 2014 yılından itibaren asgari ücrete talim eden işçiler zengin sayıldı. Bu nedenle de “zengin vergisi” ödemeye başladılar.

Sermayeyi koruyan vergi düzeni kapitalistlerden daha fazla vergi almak için, kapitalistlerin içtikleri çayı bile masraf olarak gösterip vergiden düşmesini sağlarken, 2014 yılından itibaren asgari ücretlinin açlık sınırının altındaki maaşından kesilen vergiyi yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkardı. Yani asgari sefalet ücreti kıskacındaki beş milyon işçiden zengin vergisi alınmaya başlandı.

Devlet asgari ücrete talim eden, açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ettiği işçilerden daha fazla vergi tahsil etmenin peşinde koşuyor. Bu durum patronlara kayıtsız işçi çalıştırmak ve bunu da üstelik işçinin rızasıyla yapmak için yeni olanaklar sunuyor.

Sermayenin, patronların korunduğu bu düzende verginin aslan payını ücretli emek, yani işçi ve emekçiler ödemektedirler. Vergi kaynakları içinde en fazla öne çıkanlar ise açlık ve sefaletin kör kuyusunda yaşamaya itilen asgari ücret karşılığında emek gücünü satan işçilerdir.

Çalışan toplam nüfusun yüzde 43’ü asgari ücrete talim ediyor. Yani neredeyse her iki çalışandan birisi asgari sefalet ücretinin kıskacında bulunuyor. Asgari ücretteki hafif bir artış bile bütçeyi hemen etkiliyor. Toplanan vergilerin yüzde 70’i ücretli ve maaşlılardan gelince, asgari ücretliler önemli bir ekonomik gelir kitlesi haline geliyorlar.

Vergide adalet, kapitalizmin egemen olduğu Türkiye için ham bir hayaldir. Kapitalizm koşullarında bölüşümden aldığı pay büyüdükçe, yani burjuvazi için vergiler azalıyor. Ana omurgasını asgari sefalet ücreti alan işçilerin oluşturduğu emekçi kitleler ise, en fazla vergi ödemek zorunda bırakılıyorlar.

Asgari ücretlilerin milli gelirden aldığı pay her yıl azalırken ödedikleri vergiler ise büyüyor. 2014’te milli gelirden yüzde 22,2 pay alan asgari ücretli işçiler, aynı yıl gelir vergisinin yüzde 52,3’ünü ödemek zorunda bırakıldılar. Asgari ücretli işçi çalıştırırken nasıl vergi alınıyor? Asgari ücretten işçinin devlete ödediği vergi ve SSK primleri ile işverenin ödediği prim ve vergiler, işçinin eline net geçen paranın boyutlarına yaklaşıyor. Asgari ücretli, eline net geçen paranın yüzde 36’sı kadar prim ve vergi ödüyor.

Devletin ağır vergileri kayıtlı işçi istihdamını daraltan sonuçlara yol açıyor. Kapitalistler tam da bu zeminde her geçen gün daha fazla kaçak işçi çalıştırıyorlar. Nitekim 2014’nin ilk çeyreğinde 2 milyon 570 bin ücretli ve yevmiyelinin kaçak çalıştırıldığı belirlenirken ikinci çeyrekte bu sayı yüzde 23 artışla 3 milyon 163 bine çıkmıştır.

Kaynağı kapitalizm olan vergi adaletsizliği, doğrudan vergilerin yükünü ücretli emeğe yıkmakla kalmıyor, toplam vergiler içinde dolaylı verginin faturasını da ücretli emeğin öznesi olan işçi ve emekçilere ödetiyor. Başta KDV, akaryakıt tüketim vergisi, iletişim vergisi gibi vergiler olmak üzere çeşitli mal ve hizmeti tüketirken alınan dolaylı vergiler yüzde 70’e ulaştı. Bu nedenle her geçen yıl vergi adaletsizliği daha da büyüyor. Bu vergilerin aslan payını asgari ücret alan işçiler ödüyorlar.

Asgari ücrete ilişkin yapışan sadaka artışı yetmiyormuş gibi, asgari ücretliden zengin vergisi alınması tam bir utanmazlık örneğidir. Ancak bu yapılanlar işçi sınıfı için her şeyin sonu da değildir. Asıl önemli olan yaşananlar karşısında işçilerin öfkelenmesi, kızması, tek tek tepkisini ortaya koyması da değildir. Asıl yapılması gereken insanca yaşamaya yeten ve vergiden muaf olan asgari ücret için dalga dalga militan, topyekûn mücadelenin büyütülmesidir. Masa başında belirlenen sefalet ücretini yok sayan mücadele, ağır vergi yükünün ortadan kalkmasının da biricik yoludur.

Asgari ücretin insanca yaşamaya yeten düzeye çıkması için gerekli olan, işçilerin mücadele birliğidir. İşçi sınıfı devrimci birliğini güçlendirdikçe, devrimci yıkıcı gücünü ortaya koydukça insanca yaşamaya yeten asgari ücret mücadelesini kazanmaya yakınlaşır. Tutulması gereken yol, insanca yaşamaya yetecek vergiden muaf asgari ücret mücadelesini güçlendirmek için devrimci sınıf mücadelesini büyütmektir.

 

 

 

 

Milyonlarca emekçi yeni yılda köleliğe mahkum

 

Haftalarca süren orta oyunundan, milyonlarca işçi ve emekçiye bir kez daha sefalet zammı çıktı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 30 Aralık 2014’te yaptığı son toplantıda, asgari ücretin 2015’in ilk 6 ayı için 949 TL ikinci altı ay için ise 1000 TL olması kararlaştırıldı. Böylece yılın ilk ve ikinci altı ayları için yüzde 6’lık artış yapıldı.  

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun bir önceki toplantısında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bir işçinin geçimi için gereken aylık tutarı bin 424 lira 70 kuruş olarak açıklayarak asgari ücretin sefalet ücreti olduğu gerçeğine işaret etmişti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) asgari ücretin bin 800 lira olmasını isterken Türk-İş ise TÜİK’in verisinin pazarlıkta temel alınmasını istiyor. “İşçileri temsilen” komisyon toplantılarına katılan Türk-İş, kölelik zammının reva görüldüğü pazarlık masasında kalıp sesini çıkarmayarak sınıfa yeni bir ihanete imza attı.

 
§