19 Aralık 2014
Sayı: SİKB 2014/01 (50)

“Çözüm süreci” aldatmacasına devam
Kobanê, Serêkaniyê, Qamışlo ve Cezaa’da direniş
Hırsızlar hala hırsız!
Tutsaklara yayın yasağı mücadeleyle kırıldı
“Türkiye’ye biber gazı sağlamayın”
Amed’de polis Kadir Çakmak’ı katletti
“İşte ihanet, işte Türk Metal”
MESS-Türk Metal ittifakını parçalamak için…
Homurdanmaları bırakıp hesap sormalıyız!
İşçi sağlığı değil, güvencesizlik hedefleniyor!
TPAO özelleştirme kıskacında
DİSK-AR: Asgari ücretlinin alım gücü düştü
Bursa polisi Nestle’ye çalışıyor
Savaş ve yıkım bütçesine karşı binler Ankara’da buluştu
2015 bütçesi ve 13 Aralık mitingi - Alper Suat
Zafer Aydın’ın Yatağan’da gördüğü - T. Kor
CIA’in işkencehaneleri
ABD ile Küba ilişkilerinde “normalleşme” mi, kaleyi içten fethetme siyaseti mi?
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler eylemde
Belçika’da yıkıma karşı genel grev!
İsrail katliamlarını sürdürüyor
Gericilik, baskı ve saldırganlık gençliği kuşatamayacak!
DLB: Erdal’dan Berkin’e büyüyor mücadele!
DGB’den Suriyeli göçmenlerle dayanışma
UNICEF’in kadına yönelik şiddet raporu: Malumun ilanı
Kadın kırımı sürüyor!
İyimser dostumuz Şarlo, proletaryanın onurlu palyaçosu - K. Ehram
Yaşasın 19-22 Aralık Direnişimiz!
19-22 Aralık: Tarih sayfaları arasında kızıl bir ayraç
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

CIA’in işkencehaneleri…

Burjuva demokrasisinin
son sığınağı

 

ABD emperyalizminin işkence, cinayet ve ispiyon şebekesi CIA’in açıklanan işkence raporu, malumun ilanı olmakla birlikte burjuva demokrasisinin içerik, kapsam ve sınıfsal temeline açıklık getirmesi bakımından oldukça önemlidir. İşkence raporu, burjuva devletlerin sermayenin çıkarlarını korumak için en aşağılık yolları, kanlı, kirli ve barbar metodları kullanmaktan geri kalmadıklarını ve kalmayacaklarının açık bir itirafı olmuştur. İşkence raporu, burjuvazinin modern AVM’lerinin gözalıcı neonlarının ışıklarından kapitalist tekellerin modern ofislerine, sermaye devletlerinin burçlarına asılan bir utanç belgesi olmuştur. Bu utanç belgesi, kapitalist sistemde sömürünün ve bu sömürüyle elde edilen zenginliklerin hangi barbar yollarla korunduğunun açık itirafı olmuştur.

Burjuva demokrasisinin sınırları nereye kadar

ABD, uluslararasılaşan kapitalist üretimin teknolojik alanda olduğu kadar, finans kapitalin yoğunlaşmasının ve aynı zamanda dünya kapitalist üretiminin ve tüketiminin de merkezidir. Dünya kapitalist sisteminin kabesi olan ABD, kapitalist sistem içerisindeki bu üstünlüğünü ideolojik, politik, kültürel, militarist ayrıcalığının ve ‘haklılığının’ kanıtı olarak sundu. ‘Sınırsız özgürlüklerin ülkesi ABD’ yanılgısı, ABD emperyalizminin işgal ettiği, darbeler tezgahladığı ülkelerde döktüğü kanlarla, militarist gücüne dayanarak el koyduğu ülkelerin zenginliklerini yağmalaması, özellikle komünizm korkusuyla da birleşince, kapı kulları tarafından görmezden gelinerek ‘özgür dünyanın’ başarısı olarak propaganda edildi. Endonezya’dan Şili'ye, Türkiye’den Mısır’a kadar dünyanın birçok bölgesindeki kanlı askeri faşist darbelerin, Vietnem’dan Afganistan’a işgallerin mimarı olan ABD emperyalizminin suçlar tarihi, üniversite kürsülerinde işleneceğine ABD emperyalizminin bütün bu suçlardan arındırılmış, özenle aklanıp kurgulanmış başarı tarihi işlendi. Medya bu martavaları öne çıkardı, çok yönlü bir propaganda savaşı sürdürüldü. Entelektüel akıl ve yetenekler ABD emperyalizminin olduğundan farklı gösterilmesi için kiralandılar, işe koşuldular. CIA’in işkence metodlarının daha işlevli kılınması için de bu uşaklar tayfasının yeteneği kiralandı.

Burjuva devletler suç örgütleri olduklarını
itiraf ediyorlar

Bütün bunlardan ABD’de burjuva demokrasisinin olmadığı gerçeği çıkmaz. Tersinden, ABD’de, gerçekten de uyum içerisinde işleyen bir burjuva demokrasisi vardır. Uluslararası işkence ve cinayet merkezi CIA'in açıklanan işkence raporuna karşı, Cumhuriyetçi Parti ve işbaşındaki Demokrat Parti’nin yönetici kliklerinin aldıkları tavırlar, medyanın tutumu, burjuva demokrasisinin bu ülkede nasıl uyum içerisinde ve kusursuzca işlediğini göstermiştir. Yanlız bu kadar da değil. Kapitalist-emperyalist sistemin merkezi ABD emperyalizmine bağımlı burjuva devletlerin, CIA’nın suçlarına ortak olma durumları da burjuva demokrasisinin evrensel sınırlarını ve işlevini gösteren bir başka yakıcı gerçektir.

Türkiye’nin ve toplam 25 Avrupa ülkesinin CIA'in kanlı icraatlarında yer aldıkları bugün artık biliniyor.

Liberal aydınlar takımının usanmadan propagandasını yaptıkları AB devletlerinin de CIA'in suçuna bulaştıklarının özellikle altını çizmeliyiz. Zira kapı kulu liberal uşaklar tayfası işçi hareketinin bilincini karatmak ve genç devrimcileri kendi gerici içi boş ‘demokrasi’ söylevlerine tutsak yapmak için AB emperyalistlerinin gönüllü propagandistliğini yapıyorlar. AB’yi kurtuluşun adresi olarak sunuyorlar. Türkiye’nin ve toplam 25 Avrupa ülkesinin ve dünyadaki her dört ülkeden birinin CIA'in kanlı icraatlarında yer almış olmaları, burjuva demokrasisinin evrensel boyuttaki sınırlarını göstermektedir; sermayenin çıkarları için her yol mübahtır, ağızlarında sakız ettikleri hukuk kurallarının bir anlamı yoktur, bir hiçtir.

ABD tekellerinin sözcüleri çok daha arsızlar

Kapitalist dünyanın mabedi ABD emperyalizminin burjuva demokrasisiyle yöneten akbabalar sürüsü çok daha küstah, tehditkar ve açık sözlüdürler.
Bush, “Bizim adımıza CIA’de sıkı bir şekilde çalışan insanlara sahip olduğumuz için şanslıyız. Bu insanlar vatanseverler” ifadelerini kullanırken, Bush’un başkan yardımcılığı görevinde bulunan Cheney daha pervasızca konuşuyor:

Amacımıza ulaştığımız müddetçe benim bir problemim olamaz ve hedefimiz 11 Eylül’ü gerçekleştirenlerin yakalanması ve ABD’ye yönelik diğer çok ölümlü saldırıların önlenmesiydi. Hazırlandık ve yaptık. Programa ilişkin başkandan ve adalet bakanlığından yetki aldık. Program işe yaradı. Bunu şimdi yine yapardım.”

Bununla yetinmeyen Cheney, sorgulama tekniklerini yürütenlerin övülmesi gerektiğini belirterek Bush’un ‘Bu insanlar vatanseverler’ diye nitelediği katillere “onlara nişan verilmeli” derken, onlarla aynı iplikten dokunduklarını itiraf ediyordu. Onların uşağı Çiller de faşist katiller için ‘bu vatan için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir’ diyerek övdüğü katillerin kapitalist sistemin vazgeçilmezleri olduklarını itiraf ediyorlardı.

Burjuva demokrasisi işçi sınıfı ve emekçiler için sınırsız diktatörlüktür. Burjuva mülkiyet ilişkilerini devlet zoruyla korumanın aracı olan burjuva devletler, işçi sınııfı ve emekçiler için sınırsız diktatörlüğün aletidir. Kapitalizmin en rafine geliştiği ülkelerde de bu böyledir. CIA'in işkence raporu, CIA'in suçlarına ortak olan devletlerin burjuva devletler olması gerçeği burjuva devletlerin ve onların burjuva demokrasilerinin sınırlarını ve sınıfsal içeriğini bütün çıplaklığıyla göstermiştir.

Burjuva demokrasisine karşı
proletarya demokrasisi

Burjuva demokrasisiyle, burjuva gericiliği veya faşizmi arasında aşılmaz duvarlar yoktur. Burjuvazinin, burjuva mülkiyet ayrıcalıklarını korumanın burjuva devlet biçimleridirler. Devrimci işçi hareketi, üretim araçlarının burjuva mülkiyet hakkını zor yoluyla korumanın aleti olan burjuva devlet ve onun biçimleri hakkında hayallere kapılmadan, burjuva devletlerin her biçimini, onların ekonomik temeline saldırarak ve kapitalist üretim ilişkilerini tasfiye ederek kolektif üretime denk düşen kolektif mülkiyeti, yani sosyalizmi kurmayı hedefleyerek bu karanlığı ve barbarlığı aşabilir. Faşizme, emperyalist savaşlara, işkenceye, siyasal ve örgütlenme haklarına karşı saldırılara karşı mücadeleyi temel programının bir parçası olarak kavrayıp yürütürse reformizmin ve liberalizmin tuzaklarına düşmeden zafere ulaşabilir.

Ekonomik alt yapıda kapitalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu, günlük mücadelenin emek-sermaye etrafında şekillendiği, devlet erkinde burjuvazinin iktidarda olduğu ülkelerde burjuva demokrasisini program yapanların varacağı yer burjuva demokrasisine teslim olmak olacaktır. Program alanındaki tıkanıklığı, burjuva demokrasisini burjuva Türkiye’de devrim(!) programı yapma sapması Türkiye’nin muhalif güçlerinin, burjuva devletin değişik güçlerinin arkasına takılmalarının asıl nedenini oluşturmaktadır. Cheney’lerin veya AB’nin emperyalist gerici birliğinin burjuva demokrasisi işçi sınıfı ve emekçilerin burjuvaziye karşı alternatifi olamaz.

Kapitalist sistemin her gün döne döne ürettiği burjuva şiddet, faşist terör, ulusal ve cinsel ayrımcılık, çevrenin yıkıma uğratılmasının, inançların baskı altında tutulmasını aşmanın yolunu Tekel direniş çadırları ve Greif’in fabrika işgali pratiği göstermiştir. Gerçek kardeşleşme ve sosyalist demokrasiyi işçiler kavga alanlarında yaratarak devrimci harekete armağan etmiştir. Bunu başaran işçi sınıfı, bu deneyimi genelleştirerek zafere gitmenin aracı yapacaktır. İşçi hareketi komünistleri ve devrimcileri saflarına çağırıyor.

 
§