29 Ağustos 2014
Sayı: KB 2014/35

Gerçek barışa ulaşabilmek için
tek yol anti-kapitalist direniş!
AKP’nin yeni şefi Davutoğlu
Toplu mezarlar ülkesi
Barajdaki ihmaller katliama dönüştü
Kavel’den Alpagut’a, Greif’ten Yatağan’a…
Türk-İş Başkanı’nın bakanlık koltuklarında gözü var!
Satış taslağı MESS’in masasında
Deva işçileriyle dayanışma büyüyor!
"Birlik olalım, haklarımıza sahip çıkalım!"
Cam işçisinin iradesi: TEKLİFE HAYIR!

“Tek Gıda-İş, işverenler sendikası olmuş”

Kafesan işçisi
boyun eğmiyor!

Eğitim Sen: Siyasal kadrolaşmaya hayır!

Barış sorunu - V. İ. Lenin
ABD saldırganlığının yeni bahanesi IŞİD
ABD: Servet-sefalet uçurumunun vahim boyutlar kazandığı ülke
ABD’de polis yok,
ordu var!
Ebola yayılıyor
Sınıfa karşı sınıf ve
sınıf temelli devrimcilik!
Emeğin bahçesinde festival coşkusu
DGB’yi mücadele içinde yaratalım!
"Kızıl Bayrak’la güçlendim"
Zulmünü artır ki çöküşün hızlansın! - Evrim Erdoğdu
Hastaneye gitmek lüks mü?
Kadınlardan Ortadoğu’daki katliamlara tepki
Halkların Vietnam'dan doğan güneşi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD saldırganlığının yeni bahanesi IŞİD

 

IŞİD tehdidinden söz eden vaazlar, son günlerde emperyalist şeflerin dilinden düşmez oldu. ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere emperyalist merkezlerden yapılan açıklamalarda, IŞİD’in hem güncel bir tehdit hem uzun vadeli bir sorun olduğu söyleniyor. IŞİD’in gücünü olduğundan da büyük gösteren emperyalist şefler, güvenliklerinin tehdit altında olduğunu iddia ederek, bölgede girişecekleri olası bir saldırı için zemin düzlemeye çalışıyorlar. Batılı toplumları ise, IŞİD öcüsüyle korkutup emperyalist saldırganlık siyasetine yedeklemeye çalışıyorlar.

IŞİD ABD için tehdit mi?

Obama’dan Dışişleri Bakanı’na, Pentagon’un efendisinden CIA şeflerine kadar uzanan vaazlar dizisinde IŞİD, ABD için tehdit olarak tanımlanıyor. IŞİD’e karşı savaşmanın şart olduğunu söyleyen Washington’daki savaş baronları, bu savaşın Irak’la sınırlı kalmaması gerektiğini de ekliyorlar.

Bilindiği üzere IŞİD, 3.5 yıldan beri, emperyalistler ve bölgedeki -Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İsrail gibi- Amerikan uşağı devletlerin desteği ile Suriye halkına ve yönetimine karşı savaşıyor. Bu savaşta ABD, Fransa, İngiltere ve karşı-devrimin bölgedeki güç merkezleri tarafından sağlanan desteğin kritik bir önemi var. Bu destek olmasaydı IŞİD bu kadar güçlenemez, Suriye’deki yıkıcı savaş da bu kadar uzamazdı. Zira bu ölüm şebekesini finanse eden, silahlandıran, eğiten ve mevzilendiren bu karşı-devrimci cephedir. Türkiye ve Suudi Arabistan tarafından bu çetelere sağlanan destek farklı biçimlerde devam ediyor.

Hal böyleyken IŞİD nasıl oldu da bir ayda ABD için tehdit oluşturmaya başladı? Bu katil sürülerinin hiçbir icraatı yeni değil. Bu icraatların mahiyeti, yani katliamlar, tecavüzler, azınlıkların toplu kıyımı vb. emperyalistler için bir sır değildi. Bu da, emperyalistlerin IŞİD’in vahşi kıyımlarını umursamadığını gösteriyor. Zira Suriye’nin Hristiyanları ve Alevileri katledilirken, IŞİD ve kardeşleri, Batılı emperyalistlerin söyleminde “devrim yapmak için ayağa kalkan halk” diye tanımlanıyordu.

IŞİD’in Musul’u istila etmesini uydularla izleyen ABD, kılını bile kıpırdatmadı. Musul’daki Hıristiyan, Şii, Türkmen ve Kürt kökenlilerin kentten kaçmasını keyifle izleyen Obama, “Irak’ta yeni bir savaşa girmeyeceğiz” diye vaazlar veriyordu.

Son günlerde, Obama yönetimi güya Ezidileri ve diğer azınlıkları kurtarmak için harekete geçiyor. Oysa bu da sahtekarlıktan başka bir anlam taşımıyor. Zira gerçekleştirilen birkaç hava saldırısı, sadece IŞİD’i Erbil’den uzak tutmayı hedefliyor. Örneğin Musul’daki IŞİD mevzilerine dokunmuyor ABD.

Irak’ta IŞİD’e savaş ilan etmişler gibi konuşan Washington’daki savaş kundakçıları, bu tehlikeyi bertaraf edebilmek için, Suriye’deki koluna da saldırmak gerektiğini iddia ederek, olası bir askeri saldırıya zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Bu vaazların bir temel nedeni; Suriye’ye hava saldırıları düzenlemeye yarayacak bir bahane üretmektir. IŞİD’in ABD için tehdit oluşturduğu iddiası koca bir yalandır. Zira emperyalistlerin imal ettiği IŞİD kimi zaman denetimden çıksa da, her zaman Ortadoğu halklarını hedef almaktadır. IŞİD’in hemen tüm eylemleri, doğrudan bölge halklarını hedef alıyor. Batılı emperyalistleri rahatsız eden bazı eylemleri olsa da, bunlar, IŞİD tetikçilerinin icraatlarında devede kulak bile değildir.

ABD ile suç ortakları, IŞİD’in bitirilmesini kesinlikle istemezler. Bu konuda bir endişeleri varsa, o da cihatçı katillere katılan kendi vatandaşları olan IŞİD’cilerin emperyalist merkezlerde de eylem yapma ihtimalidir. Cihatçı çetelerin Batı’da türlü eylemleri olsa da, bunlar hem yaygın değil hem egemenlerin polis devletini tahkim etme çabalarına kılıf oluşturuyor.

Emperyalistler, bölge halklarını katleden, ama kendi denetimleri dışına çıkmayan bir IŞİD istiyorlar. IŞİD’in Güney Kürdistan’a yönelmesi, bir denetimden çıkış denemesi idi. Bundan dolayı emperyalistler hemen harekete geçtiler. Tabi bu harekete geçiş, IŞİD’e savaş ilanı filan değil. Sadece söylemde bir savaş ilanı var. Gerçek hayatta böyle bir şey yok. IŞİD’e beş-on hava saldırısı düzenlemenin, savaş ilanıyla bir alakası yoktur. Sadece Güney Kürdistan’ı tehdit eden IŞİD mevzilerinin vurulması da bunu kanıtlıyor.

Onlar kurdu, onlar yaşatacak

IŞİD’i kuran emperyalistlerle işbirlikçileri, bu ölüm makinesinin yaşamasını da istiyorlar. Tek şartları, IŞİD’in kendisine çizilen sınırların dışına çıkmaması ve kendi güdümlerinde kalmasıdır. Böyle olduğu sürece emperyalist/siyonist planlara hizmet eden bir araç olarak işlev görecektir. Bu ölüm makinelerinin bazen denetimden çıkması, bazı Amerikalılara zarar vermeleri de olasıdır. İşte ABD ve suç ortakları sadece bu tür durumları engellemeye çalışıyorlar. Böyle bir sorun olmadığı sürece, IŞİD’e karşı girişecekleri saldırılar, ciddiyetten uzak, göstermelik sınırlarda kalacaktır.
Emperyalist/siyonist güçlerin IŞİD gibi bir maşaya çok ihtiyaçları var. Bundan dolayı IŞİD’den vazgeçmiyorlar. Böylesi bir katiller şebekesi hem etnik, dinsel, mezhepsel çatışmaları kışkırtmak için işe yarar, hem ABD savaş uçaklarının Suriye ve diğer bölge ülkelerine saldırı gerekçesi olarak kullanılabilir. IŞİD’i gerçekten ortadan kaldırmak isteselerdi, Amerikan uşağı rejimlerin bulunduğu Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dan işe başlamaları gerekirdi. Oysa bu gericilik abidesi rejimlerin IŞİD’e sundukları destek devam ediyor.

Emperyalistlerin elinin değdiği yerde ölüm biter

Medya tekelleri ve onların yerel uzantıları, utanmadan Batılı emperyalistlerin saldırıya maruz kalan halklara “insani yardım” yapmak için çaba sarf ettiklerini, IŞİD katliamlarına uğrayan “azınlıkları korumaya çalıştıklarını” vaaz ediyorlar. Öyle ki, emperyalist güçleri, “hayır kurumu” diye yutturmaya çalışıyorlar. Bu propaganda, kurbana, “tek kurtarıcın var, o da celladındır” demek gibi bir şeydir.

Kapitalist/emperyalizmin tüm tarihi, 20. yüzyılın başından itibaren tarih karşısında gericileşen bu sistemin, dokunduğu yer yer de ölümün bittiğini kanıtlıyor. Ortadoğu’da yaşananlar, bu acımasız gerçeği bir kez daha kanıtlıyor. Afganistan’ı, Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi yakıp yıkan gerici savaşları başlatan emperyalistler, yarattıkları büyük yıkım ve kıyım yetmiyormuş gibi, IŞİD gibi bir belayı da, bölge halklarının başına musallat ettiler. Şimdi de kendi yarattıkları canavarı düşman ilan edip, bu gerekçeyle yeni saldırılar için zemin düzlemeye çalışıyorlar.

Emperyalistlerin olduğu yerde ne ölüm ne yıkım eksik olur; savaşlar da devam eder, IŞİD’ler de imal edilir. Bölge halklarının savaş, yıkım ve IŞİD belalarından kurtulabilmeleri için tek çıkış yolu vardır; emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı, tüm araçları kullanan militan, birleşik, bölgesel direniştir.

 
§