11 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/28

Sınıf hareketi önündeki engellerin kaldırılması için...
Engelleri aşmak için taban inisiyatifleri
İş güvencesi hakkına
sahip çıkmak için birleşik mücadeleye!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine...
Çatı aday kimin adayı?
TKİP hedef gösteriliyor!
İnternette sansüre devam!
Maltepe Belediyesi dava kararından görünenler
Bosch’ta yetki
Türk Metal’e verildi
Ha cam ha soda:
İşçi düşmanı Şişecam!

Sütaş’ta devlet sermayenin hizmetine koştu

İşçiler sessiz sedasız ölüyor

Tanrıverdi’de işçi iradesine patron müdahalesi

Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz!

Kızıl Bayrak: Tasfiyeciliğe, karanlığa tutulan kızıl bir meşale! - H. Eylül
Direnişçi işçilerden
Kızıl Bayrak’ın 20. yılına...
“Yeni Greif’ler için ileri!”
Ekim Gençliği II. Yaz Kampı
Mülteciler sorunu ve devrimci sorumluluk
İsrail saldırıyor, Filistin direniyor!
Mısır’da yeni yönetimin ilk icraatı
zam furyası
Çocuklar hapishanede, suçlular nerede? - Z. Eylül
Eylül günlerinde acının arabesk hali - K. Ehram
“Müziğimiz mücadeleye devam çağrısı!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Direnişçi işçilerden
Kızıl Bayrak’ın 20. yılına...

 

20. yıl vesilesiyle işçilere gazetemiz hakkındaki görüşlerini sorduk. Direnişçi işçiler, Kızıl Bayrak’ın işçi sınıfı mücadelesi içinde tuttuğu yeri anlattılar...

İşçinin, emekçinin gerçek gazetesi!”

Yurtiçi Kargo direnişçisi Murat Doğan: Ben Yurtiçi Kargo’da sendikal mücadeleden dolayı direnişe geçen işçilerden biriyim. Şöyle hatırlıyorum, kış aylarında bir ateşin başında, sesine ses, soluğuna soluk olan bir gazete Kızıl Bayrak. Çünkü burjuva medya, patronların gazeteleri hiçbir şekilde işçi eylemlerini ya da sorunlarını yayınlamıyor. Onların gözüne sokacak büyük eylemler yapmadığın sürece yayınlanmıyor. Ama Kızıl Bayrak 20 yıllık bir sürede “sınıfa karşı sınıf” diye bir şiar ile yürüdü. Bu görüşünden taviz vermedi ve gerektiğinde bunun için bedel ödedi.

Emekçilerin emek verdiği ve sürekli olarak işçilerin sesini yansıtan bir gazete oldu. Bunu her alanda görebiliriz. Ben 4-5 ay gibi bir süre direndiğimde, her köşe başında, hareket ettiğimiz her yerde ve eylemlerimizde Kızıl Bayrak’a çok rahat bir şekilde yansıyorduk. Sesimizi kendi sesleriymiş gibi yansıtıyorlardı. Bu açıdan Kızıl Bayrak işçinin, emekçinin gerçek gazetesi diyebiliriz.

- Yayın politikasını nasıl buluyorsun? Eleştirilerin var mı?

- Eleştiri bulamıyorum açıkçası. Çünkü değişen bir politika yok. Belli bir çizgide Kızıl Bayrak ve bu çizgiden hiçbir şekilde taviz vermiyor. Kızıl Bayrak’ın çizgisi bellidir. İşçilerin, emekçilerin sesi olduğu gibi belli bir siyasal çizgisi var ve bundan da hiçbir şekilde taviz vermiyor. Bunu işçi semtlerine ve fabrikalara taşıyan bir gazete, kendi açımdan eleştirilecek bir yan bulamıyorum.

Öğretici ve yol gösterici oldu!”

Feniş direnişçisi Mehmet Doğan: Başından beri bizler Kızıl Bayrak’ın durduğu yeri biliyorduk. Bunu Feniş direnişinde de gördük. Kızıl Bayrak devamlı direnişimizin yanındaydı. Tuttuğu yer belliydi. İşçi sınıfının sesiydi. Devrime olan inancıyla, devrimi destekleyen, o konuda söylemlerini bir bir dosta düşmana gösteren bir yapısı var. Bizim için inandırıcıydı. Kızıl Bayrak’a inanıyoruz ve takip ediyoruz.

- Direnişinizde özel bir rolü oldu mu?

- Tabii… Mücadelemize yol gösteren yayın ve bildirilerini bize ulaştırdılar. Onlardan çok ders aldık. Kızıl Bayrak haftalık olarak, devamlı Feniş direnişinin yanında olduğunu belirtiyordu. Fabrikamızda okuduk ve ondan aldığımız derslerle direnişimize bir şeyler katmaya çalıştık. Bizim için öğretici ve yol gösterici bir konumu oldu.

Sizleri işçilerin gerçek dostları olarak tanıdım”

ÇELMER direnişçisi: Ben Kocaeli/Çayırova’da daha önce metal fabrikasında sendikal faaliyetlerden dolayı işten çıkarılmış, direniş yaşamış bir emekçiyim. Bu bölge irili-ufaklı yüzlerce işyerinin olduğu bir bölge.

Gün geçmiyor ki grevler, direnişler, işgaller yaşanmasın. İş kazalarında ölümler, sakat kalmalar oluyor. Böylesi yoğun sömürünün olduğu bir bölgede şahsımın da içinde bulunduğu Gebze Belediye direnişi, GALSAN ve ÇELMER işgallerinde Kızıl Bayrak çalışanları her zaman yanımızdaydı. Özellikle ÇELMER işgalinde biz direnişçi işçilere yönelik her türlü resmi ve sivil kolluk güçlerinin baskıları karşısında bizlere, her türlü yardımda bulunup bizlerin sınıf bilinci ile önümüzü görmemize ve mücadele etmemize yardımcı oldunuz. Tüm olumsuz şartlara rağmen (devletin faşist kollukları, patron ve onun ihanetçi adamları, onların çevreleri ve sendika gericiliği, bürokrasisi) sizleri, işçilerin gerçek dostları olan sınıf devrimcileri olarak tanıdım. İyi ki varsınız!

Bu vesile ile 20. yılınızda sizlerin mücadelesini kutlar, yolunuzun açık olmasını dilerim.

İşçilerle Kızıl Bayrak gazetesi üzerine anketlerden...

Dokuma işçisi: Vardiyalı çalıştığım için televizyondan haberleri izleyemiyorum. Kızıl Bayrak’ı ya da diğer gazeteleri de çok düzenli okuyamıyorum. Gündemi genelde internet üzerinden izliyorum; fakat internette genel anlamda devrimci basından haberleri takip etmeyi tercih ediyorum.

Bir işçi olarak Kızıl Bayrak gibi devrimci basının gerçekleri, bize yakın şeyleri yazdığını düşünüyorum. Burjuva basın gerçekleri yazmıyor, yazamaz da. Aydın Doğan grubu izin vermez. Gezi sürecinde penguen basını net bir şekilde gördük.

Tersane işçileri: İşçi ve emekçilerin haklarını savunuyor!

* Gemi elektriğinde çalışıyorum. Haberleri daha çok internetle takip ediyorum; Kızıl Bayrak gazetesini de düzenli okumaya çalışıyorum. Kızıl Bayrak’ı dini açıdan çok beğenmiyorum ama işçinin, emekçinin yanında bir gazete. İnsanlara bu gazetenin işçi ve emekçinin yanında olduğunu bahsedersek daha güçlü olur, daha çok insana ulaşır. Televizyon ve radyo kullanarak daha çok insana taşınabilir.

* Tersane işçisiyim, genelde Posta okuyorum. İnternette de İhlas Ajans haberlerine bakıyorum fakat bu gazetelerin patronlarının siyasi düşüncelerinden dolayı yanlı haber yaptığını düşünüyorum. Siyasi ve dini bakımdan da yansız bir habercilik yapmak bence çok zor. Ben Kızıl Bayrak’ı arkadaşımın önerisinden dolayı öğrendim, işçinin yanında olduğu için takip etmek istiyorum.

* Kızıl Bayrak gazetesini okuyorum fakat haberler uzun ve anlaşılmaz. Bir de Habertürk ve Sözcü gazetelerini takip ediyorum fakat bu gazetelerin doğru haberleri yansıtıp yansıtmadığına dair kesin bir bilgim yok. Taraf tutmayan bir habercilik yapılabilir diye düşünüyorum.

* Ben Posta ve Sözcü gazetelerini okuyorum ama gerçekten doğru bilgiler yer alıyor mu bilmiyorum. Aslında herkes istediği haberi yapıyor böyle düşünüyorum. Tarafsız bir habercilik, yayıncılık mümkün değil bence. Kızıl Bayrak gazetesini duydum, işçi ve emekçilerin haklarını savunuyor ve takip ediyorum.

* Ben Kızıl Bayrak gazetesini üç haftadır okuyorum. İşçilerin sesi olduğu için Kızıl Bayrak’ı iyi buluyorum. Genelde gündemi internetten öğreniyorum fakat yandaş yayıncılıktan dolayı bir sitede yazan haber diğer bir sitede daha farklı anlatılıyor. Tarafsız habercilik olabilir.

* Sözcü, Posta, Hürriyet gazetelerini düzenli okuyorum. Bu haber aldığımız gazeteler gerçekten doğru bilgi veriyor mu bilmiyorum. Gündemi bıraktım spor sayfaları bile doğru bilgi vermiyor, taraflı haberler yapılıyor. Tarafsız haber yapmakta çok zor. Kızıl Bayrak gazetesini duydum, gerçek haberler yaptığını biliyorum, okuyorum.

Kızıl Bayrak’ta örgütlendik, örgütlenmeyi öğrendik!”

Kurtköy yıkımlarından Hüsne Yıldız: Kurtköy’de yıkımlar olduğundan beri Kızıl Bayrak gazetesinin okurlarından biriyim ben. Çevreme, arkadaşlarıma, akrabalarıma da götürdüm ve onlarla da tanıştırdım. Onlarla birlikte de şimdi okurlarından biriyim. Benim ailemin hepsi de Kızıl Bayrak’a destek veriyorlar.

2005’te Kurtköy’de evlerimiz yıkıldı. Oradaki süreç 2004’ün sonlarına doğru başladı. 2005 Mayısı’nda yıkıldı. Bize yıkım kararı geldi işte o zaman ben Kızıl Bayrak ile tanıştım ve mücadelemiz oldu. Filistin’deki savaş gibi askerler ve polisler üzerimize geldi. Her şeye rağmen bizler direndik. Evlerimiz yıkıldı ama bizler sonuna kadar direndik. Devlete dilenmedik, direnerek biz oradan ayrıldık. Gize Gestaş, TOKİ evleri parayla satıldı. Evlerimizi yıktılar, barınma hakkımızı elimizden aldılar. Biz zaten oraya sürgün gelmişiz. Biz kendi ülkemizden, köyümüzden sürgün gelmişiz. Bize koruculuk dayatıldı. Başka şeyler dayatıldı. Biz, bu şekilde geldik. Ve burada da sanki biz Türkiye vatandaşı değiliz, biz burada yaşamamışız gibi bizim gecekondularımızı bize çok gördüler. Çünkü taşeron başbakan vardı. Orayı yıkıp birilerine peşkeş çekip satmaya çalıştı. Biz de buna karşı direndik. Onurumuzla, duruşumuzla biz direnmeyi seçtik.

O süreçte medyaya da yansıdık. Ulusal TV’ye gittik. Gazetelere çıktık ama Kızıl Bayrakçılar’ın sayesinde. Devrimcilerle birlikte hareket ettik. Biz o gücü onlardan aldık. Ben gidip gecekondu sahiplerine söylediğim zaman “Böyle bir direnişimiz olacak, yıktırmayacağız” dediğim zaman “Sen terörist misin” diye bana karşı çıktılar. 600 haneydik. Onlar da anladılar bu mücadelenin doğru olduğunu, doğru insanlarla hareket ettiğimizi ve ortak sorunlarımıza karşı ortak mücadele olduğunu. Sonra onlar da bizlere destek sundular. Kızıl Bayrakçılar’ın doğru ve iyi insanlar olduğunu anladılar. Kızıl Bayrak’ın işçi sınıfı için mücadele ettiğini anladılar.

- Kızıl Bayrak hakkında eleştirileriniz var mıdır?

- Hiçbir eleştirim yok. Kızıl Bayrak’tan yana hiçbir eleştirim olmaz. Çünkü sınıfsal mücadeledir. İşçi sınıfıdır. Türkiye’de işçi sınıfı taşeronluk sistemi ile bitirilmeye çalışılıyor. Ben İngiltere’de de bulundum. İngiltere’de de aynı şekilde kapitalizm var. Burada da aynı sitem var işyerlerinde. Sistem işçi sınıfını bitirmektir. Sürekli ezilenleri ezmektir. Ama sınıf devrimcilerinin hepsini söylüyorum. Kıvılcımları fabrikalara, halka, ailelere her yere sıçrayarak, hepsini aydınlatarak, toplumu daha bir ileriye getirerek insanlar hakkını arıyor. Biz hak aramayı bilmiyorduk. Şimdi devrimci sınıfsal mücadeleden sonra hak aramayı öğrendik. Şu anda ne bir toplumun egemenliği altında yaşamak istiyoruz ne de kadınlar olarak erkeğimizin egemenliği altında yaşamak istiyoruz. Çünkü biz örgütlendik. Kızıl Bayrak’ta örgütlendik, örgütlenmeyi öğrendik. Tüm Kızıl Bayrakçılar’a teşekkür ediyorum, her zaman yanlarındayım.

 

 

 

 

20. yıl faaliyetlerinden...

 

Esenyurt’ta afiş çalışması

Sınıf devrimcileri Esenyurt’ta sürdürdüğü yoğun afiş faaliyetiyle işçi, emekçi ve gençlere mücadele çağrısını taşıyor.

Esenyurt BDSP, Kızıl Bayrak gazetesinin 20. yıl kampanyası afişlerinin yapımı sürdürdü ve Esenyurt’un birçok yerine afişleme yaptı. Afişler Kuruçeşme, Kıraç semtleri, Kuruçeşme-Kıraç sanayi içine, Esenyurt Köyiçi, Talatpaşa, Örnek Mahallesi’ne ve Depo üst geçit ile Depo içine yaygınca yapıldı.

Çiğli’de Kızıl Bayrak afişleri

Çiğli Güzeltepe’de sınıfın, devrimin, sosyalizmin sesi Kızıl Bayrak gazetesinin 20. yıl afişleri yapıldı.

Güzeltepe mahallesinde Kızıl Bayrak afişlerini yaparken resmi polis ekibi gelerek kimlik kontrolü yaparak “izinsiz afiş yapamazsınız” dedi. Sınıf devrimcilerinin faaliyetini savunması üzerine, polisler bir süre bekledikten sonra ayrıldılar. Daha sonra sınıf devrimcileri afişlemeye kaldıkları yerden devam ettiler.

Kızıl Bayrak / Esenyurt - Çiğli

 
§