25 Nisan 2014
Sayi: KB 2014/17

Sınıfı mücadelesinde
direnişçi eğilim güçleniyor
TKİP: 1 Mayıs'ta alanlara!
Haziran’ın ruhuyla
1 Mayıs’a, direnişe, Kızılay'a!
1 Mayıs’ta yasakları kıralım!
“Destanımızda yalnız
onların maceraları vardır”
Taksim’e ortak çağrı!
İlk yasak ve Taksim 1 Mayısı
Ankara DLB ve Ekim Gençliği’nden piknik!
Gericiliği parçalamak için daha fazla sokak,
daha fazla mücadele!
“İşgal, grev, direniş” korkusu Seyitömer işçisini tutuklattı

İşçiler özelleştirmelere karşı yürüdü

Mefar işçileri sendikal hakları için eylem yaptı
“İhanetçilerden hesap sorulan
bir döneme girdik!”
1 Mayıs - V. I. Lenin
Budaklar’ın ihanet şebekesinin kirli seceresinden kısa bir kesit…- B. Seyit
“Hesap sorduk, ellerimiz yakalarında!”
Castleblair’dan Greif’e ihanete karşı direniş…
“Bunun hesabını vermekten kaçamazlar!”
BDSP Greif direnişine yapılan operasyonu kınadı
Greif direnişiyle
dayanışma eylemleri
Greif direniş günlüğü
1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan 100 yıl sonra…
Emperyalist imparatorluğun
Asya’ya yönelimi
Ukrayna krizi devam ediyor
Denizler’in yolunda devrime yürüyelim!
TKİP şehidi Hatice Yürekli mezarı başında anıldı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Destanımızda yalnız onların maceraları vardır”

 

İşçi sınıfının şairi Nazım Hikmet, “Destanımızda yalnız onların maceraları vardır” der. Sömürü ve eşitsizlik üzerine kurulu olan bir düzende tasvip edilmeyen “maceralar” hep olmuştur. Tıpkı bizim destanımızda olduğu gibi. Yaşanılan dönemin olağan hale gelmiş kalıplarını kıran, alışkanlıklarının dışına çıkan, kendine ve ardından gelenlere bir yol açmaya çalışanların tümünün “macerası” böyledir. Ve “Her dilden bir adları vardı onların / ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımazlar.”*

Yaşadığımız coğrafyada da örneği çoktur. “Vurulup düşseler de her kuşatmada / serüvencidir onlar ve hiç ölmezler.”** Onları duvarlarda sadece bir fotoğraf olarak görmek isteyenler için iyi çocukturlar ama izledikleri yol “maceradır.”

“Macera” yalnızca devrimcilere mahsus değildir. İşçi sınıfı da az “maceracı” değildir. “Saraylara savaş, kulübelere barış” diyen, çalışma saatlerinin düşürülmesini isteyen, sendikaları yaratan, 1 Mayıslar’ı var eden “baldırı çıplaklar” da bir o kadar maceracıdır. Bu “macera”, işçi sınıfının kurtuluşu olacak kendi eserinin adıdır.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçiler de öyledir. Ardında ne “maceralar” bırakmıştır. Bu topraklardaki ilk işçi örgütlenmeleri, ilk 1 Mayıslar, Kaveller, Alpagutlar başlı başına bir “maceradır.” MESS’e kafa tutan, “MESS’i ezdik sıra DGM’lerde” diyen işçi sınıfının o “maceracı” ruhu, ‘89 bahar eylemlerinde yeniden ortaya çıkmıştır.

Kamu emekçilerine, bedeller pahasına kurduğu sendikalarına vurulan mührü söktüren, Kızılay direnişini yaratan ancak bir “macera” olabilir. 76 gün boyunca Ankara’nın soğuğunda, kar ve yağmur altında çadırlarda bekleyen Tekel işçileri de çok “maceracıdır.” Elbette Haziran Direnişi! Estetiğiyle, yaratıcılığıyla, militanlığıyla milyonların bir büyük “macerasıdır.”

Yine devletin kendilerine tahsis ettiği gözden ırak o kadar meydan varken, ille de Taksim demek kadar büyük bir “maceracılık” olabilir mi? Amaçları bellidir bu “maceracı” ayak takımının. “Ayaklar baş olsun, kıyamet kopsun” istemektedirler.

Ayaklar baş olmamalı, kıyamet kopmamalı, kurulu bu sömürü düzeni değişmemelidir. Çünkü her şey “böyle gelmiş, böyle gitmelidir.” Yoksa devletin bekası tehlikeye girer, istikrar bozulur, piyasalar tedirgin, dengeler altüst olur! Yabancı ve yerli yatırımcı telaşa kapılır. Ne gerek vardır tüm bunlara. Bu düzenden beslenenlerin, ayrıcalıkları olanların, köşeleri tutanların, han-hamam, şan-şöhret, makam-mevki sahibi olanların, işler tersine dönerse halleri nice olur?

Greif işçilerinin 60 gün boyunca yaktığı “İşgal, grev, direniş” ateşi içinde “macera” denmesi sebepsiz değildir. Olmayanı oldurmak, yapılmayanı yapmak, unutturulmaya çalışılanı hatırlatmaktır “macera.” Greif işçileri karşısında söylenen sözler, takınılan tutumlar için örtüşen tek bir sözcük vardır: “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar.”

Greif’teki olası bir kazanım, sermayenin hesaplarını altüst edeceği gibi, mevcut sendikacılık anlayışının da hesaplarını altüst edecekti. Greif’ten uzak durulmasının nedeni budur. Greif işçisi, işçi sınıfına ezberletilmeye çalışılan yolu değil, sınıf kardeşleri tarafından mücadeleyle açılan o “macera” yolunu izlemiştir.

Ancak bu “maceranın” sosyal eşitsizliklerden kaynaklanan maddi bir zemini vardır ve her an tutuşmaya hazırdır. Tekel işçilerinin sürdürdüğü direnişte kullandığı “SEKA kıvılcım oldu, TEKEL yangın olacak!” şiarı, süslü sözcükler topluluğu değildi. TEKEL’de tutuşan yangının sıçradığı yerdir Greif. Bu yangın Greif’te “İşgal, grev, direniş!” ateşi olmuştur. Bundandır Greif işçilerinin harladığı ateşin Kütahya Seyitömer’de, Yatağan’da da tutuşması. Aynı sınıfa mensup olanların, aynı kavgalara girmesi rastlantı değil, doğaldır. Greif işçilerinin “macerasına” yeni “maceralar” eklenecektir.

Bahsedilen işçi sınıfıdır. “Onlar ki toprakta karınca/ suda balık/ havada kuş kadar çokturlar / korkak/ cesur/ cahil / hakim / ve çocukturlar / ve kahreden / yaratan ki onlardır / destanımızda yalnız onların maceraları”(***) olmaya devam edecektir. Sömürücü sınıfında, onların devletinin de, bu devletin yöneticilerinin de, bu düzen sendikacılığının da, “Bir şafak vakti karanlığın kenarından / onlar ağır ellerini toprağa basıp / doğruldukları zaman”(****) sonu gelmiş olacaktır.

*Ahmet Telli

**Ahmet Telli

*** Nazım Hikmet

**** Nazım Hikmet

 

 

 

 

Taksim’de 1 Mayıs eylemine saldırı!

 

1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda gerçekleştireceğini deklare eden DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve çağrıcı örgütlerin 21 Nisan’da Gezi Parkı merdivenlerinde gerçekleştirmek istediği basın açıklaması polis tarafından engellendi. 12 kişi gözaltına alındı.

Taksim Meydanı ve Gezi Parkını ablukaya alan polisler, açıklama yapacak kitleyi Taksim Hill Otel önünde abluka altına aldı. İçlerinde konfederasyon ve meslek örgütü başkanlarının da olduğu kitle birçok defa polis saldırısına uğradı. Saldırı sırasında içlerinde sendika başkanlarının da olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Kitlenin bir kısmı Hill Otel’e sıkıştırılırken, aralarında Greif işçilerinin ve BDSP’nin olduğu bir grup ise Sıraselviler Caddesi üzerine sürüldü.

Taksim Hill Otel önünde polis terörü uzun bir süre devam etti. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun basın açıklaması okuduğu sırada polis biber gazı sıktı ve bir kez daha gözaltına alınanlar oldu.

Kitlenin kararlı duruşu karşısında otel önünde basın açıklaması yapıldı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “polis şiddetini, devlet terörünü kınıyorum” diyerek başladığı açıklamada gözaltların serbest bırakılmasını istedi. AİHM ve AYM kararlarını hatırlatan Beko vali ve Erdoğan’ın karara saygılı olmasını istediklerini ifade etti.

KESK Genel Başkanı Lami Özgen polis şefine tepki göstererek kendilerinin de gözaltına alınması gerektiğini söyledi ve fiili sıkıyönetim ilan edildiğini vurguladı.

TMMOB adına da TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Süleyman Solmaz söz alarak muktedirlerin her ne kadar bugün güçlü görünse de aslında yenilmeye mahkum olduklarını belirtti.

Açıklamaların ardından eylem bitirildi.

Saldırı İzmir’de protesto edildi

Taksim’deki polis saldırısı İzmir’de basın açıklamasıyla protesto edildi.

Konak İş Bankası önünde DİSK, KESK ve TMMOB adına basın açıklamasını okuyan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “İzmir 1 Mayıs Tertip Komitesi olarak buradan sesleniyoruz. Taksim Meydanı işçilere kapatılamaz. Bizler yıllarca 1 Mayıs’ı Taksim’de kutladık ve bu yılda orada olacağız” dedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul - İzmir

 
§