İstanbul’un iki yakasında kurultay çağrısı...
BDSP 30 Aralık’ta gerçekleştirdiği eylemlerle Devrimci Kadın Kurultayı’na çağrı yaptı. Avrupa Yakası’nda Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda basın açıklaması yapılırken Anadolu Yakası’nda Kartal Bankalar Caddesi’nde yürüyüş gerçekleştirildi.
“Özgürlük, eşitlik ve sosyalizm mücadelesinde Devrimci Kadın Kurultayı’nda buluşalım!” ozalitinin taşındığı eylemlerde “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!”, “Kadının kurtuluşu devrimde sosyalizmde!”, “Kadın erkek el ele örgütlü mücadeleye!”, “Cinsel, sınıfsal, ulusal sömürüye son!” sloganları öne çıktı.
Ayrıca devrimci kadın önderlerin adları okunarak selamlandı ve kapitalizmin kadına dayattığı saldırılar lanetlendi.
Bakırköy’de gerçekleştirilen eylem Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda buluşulmasıyla başladı. Ozalitin yanısıra kızıl flamalar taşıyan BDSP’liler önce çevrede bulunanlara kurultaya çağrı ve kadın sorunun devrimci bakış açısı gündemli bildirilerin dağıtımını yaptılar. Bir yandan sloganlar eşliğinde şiarları haykıran sınıf devrimcileri öte yandan da bildirileri çevredeki emekçilere ulaştırdılar.
Yapılan kısa bir ajitasyon konuşmasının ardından basın metni okundu. Basın açıklaması sırasında da sıklıkla devrimci şiarlar haykırıldı. Basın metnini okunmasının ardından eylem sona erdi.
Kartal’da ise eylem için Bankalar Caddesi’nde Citybank önünde buluşuldu. Ozalit ve kızıl flamalar taşıyan devrimciler buradan çay bahçelerinin önünden yürümeye başladılar. Coşkulu sloganlar eşliğinde gerçekleşen yürüyüş sırasında çay bahçelerinde durularak ajitasyon konuşmaları yapıldı.
Devrimci Kadın Kurultayı’nın neden örgütlendiği ile kadının kurtuluşunun devrim ve sosyalizmden geçtiğinin vurgulandığı ajitasyon konuşmalarında kadınların maruz kaldığı saldırılar ele alındı. Ayrıca çay bahçelerindeki emekçilere bildiri de dağıtıldı.
Kartal Meydanı’na gelindiğinde basın açıklamasına geçildi. Bir yandan açıklama okunurken bir yandan da bildiriler dağıtıldı. Eylem açıklamanın ardından sloganlarla sona erdi.
Her iki eylemde de okunan ortak basın metninde kadınların tarih boyunca maruz kaldığı ezilmişlik ve çifte sömürüye vurgu yapılarak bunun günümüzde de artarak sürdüğü belirtildi. “Başta ev ve iş yaşamında olmak üzere her alanda cinsiyet ayrımcılığı devam ediyor” denilerek kadına yönelik şiddet, baskı, taciz, tecavüz sıradanlaştığı ifade edildi. Sömürü ve ezilmişliğin sermaye hükümeti AKP’nin iktidarı döneminde derinleştiği vurgulandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Fabrikada yanan kadın işçiler unutulmadı
29 Aralık 2005’te Özay Tekstil Fabrikası’nda çıkan yangında yaşamını yitiren beş kadın işçi için 29 Aralık’ta Bursa Kadın Platformu bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Orhangazi Parkı’ndan Fomara Meydanı’na gerçekleşen yürüyüşte en önde “Bursa Kadın Platformu” pankartı açıldı. Ardından sırayla yangında yaşamını yitiren beş işçinin fotoğrafının olduğu pankartlar taşındı.
Ajitasyon konuşmalarıyla işçilerin nasıl katledildiği çevredeki kitleye anlatıldı. Fomara Meydanı’na gelindiğinde Bursa Kadın Platformu adına Filiz Tali basın metnini okudu.
Açıklamada işçilerin nasıl öldüğü anlatıldıktan sonra yaşanan olaya davetiye çıkartanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olduğu belirtilerek şunlar söylendi: “İşçi kardeşlerimizin öldürülmesinde ufak da olsa payı bulunanlar bilsinler ki bu hesap mahşere kalmaz”
Kızıl Bayrak / Bursa
İstanbul’da kadın cinayeti
2 Ocak günü sabah saatlerinde basına TEM otoyolu kenarında bulunan kadın cesedi ile ilgili haberler yansımıştı. İlerleyen saatlerde olayın eski koca tarafından işlenmiş yeni bir kadın cinayeti olduğu ortaya çıktı. Taksi Şoförü Sinan Seven, 25 yaşındaki eski eşi Gülşan Sarcan’ı kendisiyle barışmayı reddettiği için öldürdüğünü itiraf etti. Olayın gelişimi ise insanın kanını donduracak cinsten.
Sinan Sever’in polisteki ifadesi şöyle: “İki yıl önce boşandığımız eski eşim Gülşan Sarcan akşam beni cep telefonumdan arayarak 4 yaşındaki çocuğumuzun hasta olduğunu söyledi. Şoförlüğünü yaptığım taksiyle onları alıp Bakırköy Doktor Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdüm. Çocuğun tedavisi yapılıyorken biz dışarı çıktık. Bir yerde yemek yedik. Takside seyir halindeyken ona barışmak istediğimi söyledim. Barışma tekliflerimi kabul etmeyince tartıştık. Bunun üzerine sinirlerime hakim olamayıp onu bıçaklayarak öldürdüm. Ardından hastaneye gidip çocuğu aldım. Babamlara götürdüm. Babama olayı anlatınca beni alıp buraya getirdi”
Sever’in ifadesi cinayetin nasıl soğukkanlılıkla işlendiğini göstermekte. Çocuklarını hastaneye götürmek için kendisinden yardım isteyen eski eşini öldürecek kadar insanlıktan çıkan ve ardından hiçbir şey olmamış gibi çocuğunu hastaneden alabilen biri, düzenin yarattığı erkek kimliğinin de çarpıcı bir görüntüsü. |