Asgari ücrete komik zam...
İnsanca yaşam için örgütlü mücadeleye!
Yine bir asgari ücret belirleme süreci geride kaldı. Aslında sonucu önceden belli olan asgari ücret zam dönemleri bundan dolayı adeta bir komediye dönmektedir. İşçilerle alay edercesine verilen komik zamlar, o “büyük”lüğüyle övünülen devletin sözcülerince büyük bir ciddiyetle açıklanır.
2013 yılında milyonlarca işçiyi etkileyen asgari ücrete, herkesin yine “dağ fare doğurdu!” diyeceği bir oranda zam yapıldı. Belirlenen artışla asgari ücrete ilk altı ay için yüzde 4,1 ikinci altı ay için ise yüzde 4,4 zam geldi! Yani 2013 yılında uygulanacak asgari ücret ilk altı ay için net 774 TL, ikinci altı ay için 804 TL olarak belirlendi.
İnsani gereksinimleri karşılamaya hiçbir şekilde yetmeyecek olan asgari ücret dayatması ile işçi sınıfı 2013 yılında da açlık ve yoksullukla boğuşacak. Yine ek işler aranacak, patronların dayattığı fazla mesailere “gönüllü” olunacak, gecesi-gündüzü belli olmadan patronlara ömürler adanacak… Tüm bunlara rağmen ele geçen ücret ne beslenmeye yetecek ne faturaları ödemeye, ne okul masraflarına, ne de yol parasına… Sosyal-kültürel ihtiyaçları saymıyoruz bile.
Ama buna rağmen sermaye devleti işçinin ücretine yapmadığı zammı, iğneden ipliğe her şeye yapacak! 2013 yılında işçi ve emekçileri bekleyen zamlardan bazıları şöyle: Öncelikle vergi ve cezalarda yeni yılla birlikte zam uygulanacak. Buna göre taşıt vergileri, harçlar, damga vergisi, cezalar ve değerli kağıtlar ile defter tutma hadleri yüzde 7.8 artırılacak. Zam uygulandığında damga vergisi 37 TL olacak. Trafik cezaları da zamlanacak. Kırmızı ışıkta geçme ve hız sınırını aşma 166 TL olurken, alkollü araç kullanmanın cezası 701 TL’ye yükselecek. Pasaport harcı da zam yağmurundan nasibini alarak 121.5 TL’ye çıkacak. Ehliyet harcı ise yeni yılla birlikte 300 TL olacak. ÖTV oranının artmasıyla sigara da zamdan nasibini alacak. ÖTV zammıyla 8 TL’lik sigaranın fiyatı 10.5 TL olacak. Bilindiği gibi son yapılan zamla birlikte benzinin litre fiyatı yeniden 5 TL’ye yaklaşmış, elektrik ve doğalgaza ise 1 Ekim’de yüzde 10’a varan oranlarda zam yapılmıştı.
Geçim derdinin kronik bir sorun haline geldiği Türkiye’de bu durum yapılan kimi anketlere de yansıyor. Örneğin, Türkiye halkasını Barem
Research’ün gerçekleştirdiği WIN/Gallup
International’ın, beş kıtadan 54 ülkedeki 56 bin
kişiyle yaptığı “Umut ve Umutsuzluk Barometresi” adlı araştırmada, “bu yılla karşılaştıracak olursak, gelecek yıl ekonomik açıdan daha mı zor geçecek?” sorusuna, Türkiye’de görüşülen kişilerin yüzde 43’ü zorlukların artacağı yanıtını vermiş. Yüzde 25’lik
kesim durumun değişmeyeceğini düşünüyor. Türkiye için geçtiğimiz yıl yüzde 1 olan net ekonomik umut, bu yıl 12 puan azalarak yüzde 13‘e düşmüş. Görülen o ki, yoksulluk artarken işçi ve emekçilerin umutsuzlukları da artmaktadır.
Tek seçenek örgütlü mücadele!
Kapitalizmin dünya genelinde kriz içinde debelenmeye devam ettiği, krizin tüm yükünün işçi ve emekçilere yıkıldığı, işsizlik oranlarının yükseldiği, sömürünün, köleliğin ve sefaletin arttığı bu düzende, tüm bu umutsuzluk ve çaresizlik tablosunu yıkacak olan işçi sınıfının örgütlü gücüdür. Hak arama mücadelesinde oynaması gereken rolü oynayamayacak denli kötürümleştirilmiş sendikalara hâkim olan bürokrasiyi aşacak olan da yine bu güçtür.
İşçi sınıfı adına Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi sınıfını “temsil” eden sendika ağalarının esas işlevlerinin işçi hareketini dizginlemek olduğu ortadadır. İşçilerin fabrikalarda taban örgütlenmelerinden aldıkları güçle sendikalarda örgütlendiği ve sokaklarda sesini duyurduğu koşullarda asgari ücret gibi işçi sınıfının genelini etkileyen ve insanca yaşam koşullarında belirleyici önemde olan bu süreç kuşkusuz çok farklı olurdu.
Yapılması gereken bellidir. Sanayi havzalarında, fabrikalarda işçi sınıfının bilinçlenmesi ve örgütlenmesi uğruna mücadeleyi yükseltmek gerekmektedir. İşçi sınıfını ilgilendiren her konuda olduğu gibi sınıf devrimcileri bu bilinçle çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır.
Bundan dolayı Ocak zamlarının da gündemde olduğu bugünlerde yapılacak çalışmalar önem kazanmaktadır. İşçilerin yaşamlarını doğrudan etkileyecek bu dönemlerde, işçilerin kendiliğinden de olsa hareketlendiği, bireysel ya da toplu bir takım çıkışların olduğu bilinmektedir. Fabrika merkezli çalışmaların böylesi süreçlerde daha farklı etkisi olacağı ortadadır.
Kayseri’de asgari ücret protestosu...
Kayseri İşçi Birliği yaklaşık bir aydır asgari ücretle ilgili olarak faaliyet yürütüyordu. “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret” talebi çerçevesinde binlerce imza toplayan birlik, imzaları Çalışma Bakanlığı’na gönderdi. Ardından organize sanayi işçileri ile asgari ücret konulu 2 toplantı gerçekleştirdi. Yüzlerce el ilanı dağıtıp işçileri asgari ücreti protesto eylemine çağırdı. 30 Aralık günü bu faaliyetin finali olarak işçiler Kayseri Meydanı’nda, tespit edilen asgari ücreti protesto etmek için basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Basın açıklamasının öncesinde kısa bir ajitasyon konuşması yapılarak emekçiler basın açıklamasına katılmaya çağrıldı. Kayseri İşçi Birliği adına okunan açıklamada belirlenen artışın sefalet artışı olduğu, AKP iktidarının işçi sınıfı ile dalga geçer gibi asgari ücrete ilk altı ay için yüzde 4,1 ikinci altı ay için ise yüzde 4,4 zam yaptığını ifade edildi. Asgari ücretin tek bir işçinin ihtiyacını karşılama anlayışı ile belirlendiğini, bu nedenle işçi ailelerinin sefalete mahkum edildiği vurgulandı.
Kayseri’de çalışan işçilerin yüzde 95’inin asgari ücrete talim ettiği belirtilerek “Kayseri İşçi Birliği olarak yapılan sefalet zammını reddediyor, işçileri hakları ve gelecekleri için birleşmeye, insanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için örgütlü mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” denildi. Eyleme Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) destek verdi.
Kızıl Bayrak / Kayseri
|