02 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/42

HDP “yeni bir umut” mu?
Yurtta taşeron, cihanda taşeron!
Uzmanlar uyarıyor: Marmaray’a binmeyin!
Van’da depremzedelerin açlık grevi sürüyor
MGK toplantısına savaş ve saldırganlık damga vurdu!
Bu vahşeti durdurabiliriz!
Sermaye istiyor, hükümet uyguluyor!
Capital 500’ün gölgede bıraktıkları
Çocuk emeği sömürüsünde durmak yok, yola devam!
Sempozyum üzerine...
“Haklarımıza sahip çıkmak için ‘direnİŞÇİ’”
Sincan’da işçiler birliğini güçlendiriyor!
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı...
Büyük devrimin aynasında parti davası
Ekim Devrimi üzerine - V.İ. Lenin
Ortak tehdide karşı Irak-Suriye ittifakı
NATO füzeleri özgürlük değil kaos getirdi
Dünyadan grev sloganları yükseliyor!
İzmir’de Gezi’nin 6 Kasımı’na doğru
ODTÜ’ye destek eylemleri
Ethem’in katili Şahbaz davası ertelendi
Cinsel taciz ve şiddete karşı yükseltilecek her ses...
“Bilinçlenmeli, mücadele etmeliyiz”
Özgürlük, devrim, sosyalizm etkinliklerine hazırlık
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çocuk emeği sömürüsünde
durmak yok, yola devam!

 

Doymak bilmez kâr hırslarıyla kapitalistler, en az maliyetle en fazla kâr elde etme amacındadır. Bundan dolayı daha ucuz ve masrafsız olarak gördükleri çocuk emeği özel olarak tercih edilmekte, binlerce çocuk sermayenin çarkları arasında ömür tüketmekte ya da iş cinayetlerinde can vermektedir. Çocuk işçiliğinin önünü almak yerine, sermaye hükümeti AKP yaptığı bir yönetmelik değişikliği ile çocuk işçilerin çalıştırılmasına izin verilen alanları genişletti. Böylece neden ve kimin için üç çocuk istendiği bir kez daha açığa çıkmış oldu.

Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çocuk işçilik için hazırladığı yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayınlandı. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te şöyle deniliyor: “Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarından mezun olan meslek sahibi ve 16 yaşını doldurmuş genç işçiler; sağlığı, güvenliği ve ahlakının tam olarak güvenceye alınması şartıyla bu yönetmeliğin eklerinde belirtilen sınırlamalara bağlı kalmaksızın ihtisas ve mesleklerine uygun işlerde çalıştırılabilirler.”

Böylelikle patronlar çocuk işçi çalıştırma kılıfını yasal yoldan elde etmiş oldular. Zira İş Yasası’nın 72. maddesinde, çocuk işçiler için şunlar denilmektedir: “Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır.” Ancak artık yönetmelik değişikliğiyle bu alanlarda da patronlar için yasal kılıf hazırdır.

Bilindiği gibi 4+4+4 sistemiyle artık çocuklar yasal olarak ortaokuldan sonra çalışabilir hale gelmiştir. Ayrıca meslek liseleriyle birlikte çocuğun çıraklık yaşının indirilmiş olması ve gençlerin çalışmasına ilişkin yönetmeliğin de değiştirilerek “18 yaşına kadar olan çocuklar ağır işlerde çalışamaz” ifadesinin kaldırılması, çocuk işçiliğin önünü açan uygulamalardır. Hemen arkasından gelen bu yönetmelik değişikliği de AKP’nin, sermayenin istediklerini adım adım nasıl da yerine getirdiğini göstermektedir.

Sermayenin yeni dönem ihtiyaçlarına göre AKP iktidarı döneminde yapılan bu değişikliklerle küçük yaştaki çocuklar temel eğitime teşvik edilmek yerine geleceksizliğe ve köleliğe mahkûm edilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren asgari ücretin dahi altında, güvencesiz ve kuralsız koşullarda çalışmaya mahkûm edilen çocuk işçileri daha fazla sömürmenin yasal dayanakları hazırlanmaktadır.

TUİK’in 2012 yıl sonu verilerine göre, Türkiye’de 893 bin çocuk ekonomik işlerde çalışıyor. Ev işlerinde faaliyette bulunanların sayısının ise 7,5 milyon olduğu ifade ediliyor. Ancak kayıtlara geçmeyen örneklerle birlikte gerçek sayının daha da fazla olduğu unutulmamalıdır. Sanayide ve özellikle tarımda çocuklar çok daha fazla çalıştırılmaktadır.

Çocuk işçiler, çalışma yaşamında kaybettikleri hayatlarıyla hep gündemdeydiler. Sadece 2012 yılında 38 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 3 maden işçisinin göçük altında hayatını kaybettiği Şırnak’ta, madende çalıştırılan çocuk işçi gerçeği bu vesileyle ortaya çıkmıştı. 14–15 yaşlarında çocuklar, aylık 300 liraya madende çalıştırılıyordu. Yine geçtiğimiz aylarda Adana’da 13 yaşında pres makinesine sıkışarak hayatını kaybeden Ahmet Yıldız’ın ölümü de başka bir çocuk işçi gerçeğini ortaya çıkarmıştı. Hatırlanacağı gibi 13 yaşındaki çocuk işçi Ahmet Yıldız 14 Mart 2013 tarihinde Adana’da haftalığı 100 TL’ye çalıştığı fabrikada kafası pres makinesine sıkışarak yaşamını kaybetmişti. Mahkeme, patrona verdiği 30 bin lira cezayı bir de 24 taksite bölerek çocuk işçiliğine sermaye sınıfının yaklaşımını zaten göstermekteydi. Ayrıca patronlar çocuk işçiliği yönetmeliğini tartışadursun aynı günlerde Sakarya’da bir çocuk işçi kolunu beton mikserine kaptırıyordu.

Çocuk işçiliğinin önlenmesi, ona ihtiyaç duyan, yoksulluk batağındaki işçi ve emekçi çocuklarına hayatta kalabilmek için çalışmaktan başka bir yol bırakmayan kapitalist sistemden beklenebilecek birşey değildir. Zira kapitalistler en az maliyetle en fazla kar elde etme mantıkları nedeniyle ucuz ve masrafsız olarak gördükleri çocuk emeğini özel olarak tercih etmekteler. Çocuk emeğinin sömürülmesinin ortadan kaldırılmasının yolu, onu sömüren sistemin ortadan kaldırılması ile mümkündür. Esas olarak çocuklar tüm toplumun sorumluluğundadır. Ancak sosyalist bir toplumda çocuklara bu gözle bakılır. Çocukların yetişmesi, eğitimi, üretim sürecine katılması tüm toplumun duyarlılık alanı olarak görülmelidir.

Çocuk işçi sorununa ilişkin olarak, sınıfın devrimci programında yer alan şu önlemler ve talepler için örgütlü mücadele edilmelidir:

*14 yaşından küçük çocukların çalışmasının yasaklanması,

*14–18 yaş arası çocuklar için maddi üretimin genel ve mesleki eğitimle birleştirilmesi,

*16–18 yaş arası için 4 saatlik, 14–16 yaş arası için 3 saatlik işgünü,

*Ortaçağdan kalma bir yarı-feodal uygulama olarak çıraklığın tasfiye edilmesi.

 

 

 

 

CHP sözünü tut!”

 

Direnişçi BELTAŞ işçileri, CHP Beşiktaş İlçe Binası önünde eylem yaparak, CHP il ve ilçe yöneticilerinin verdikleri sözleri tutmalarını istedi.

BELTAŞ işçileri 26 Ekim günü , “Beşiktaş Belediye Başkanı Toplu İş Sözleşme hakkımızı gasp etti. Sendikasına sahip çıkan işçiyi işten attı. Sendikal haklarımız için direniyoruz!” pankartı açarak sloganlarla eyleme başladı.

Açıklamada, Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı BELTAŞ adlı firmada çalıştıkları ve 2 yıl önce DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nda örgütlendikleri, önce kendilerini işten atan sonra işe geri alan ve sendikal hakları tanıyacağını ifade eden CHP yöneticileri ve CHP’li Beşiktaş Belediyesi Başkanı İsmail Ünal’ın sözlerini tutmadığı belirtildi. İş Mahkemesi’nin kararlarını temyiz etmeyeceklerini dile getiren CHP’lilerin, 2 yıl içerisinde 2 ayrı dava açtıkları ve toplu sözleşme yapmadıkları ifade edildi.

Sendikal haklarının tanınması için 3 Ekim’den beri çadır kurarak direnişte olduklarını belirten BELTAŞ işçileri, direnişlerinin 19. gününde işe geri çağrıldıklarını fakat tüm talepleri karşılanana kadar direnişlerini sürdüreceklerini belirttiler. Direnişlerine katılmamaları için Genel-İş 1 No’lu Şube Başkanı Hikmet Aygün’ün parkları tek tek gezerek işçilerle konuştuğu ve bu duruma karşı çıkan bir işçinin ertesi gün işten atıldığı belirtilerek, sendika şube başkanının işbirlikçi olduğu ifade edildi.

Açıklama tüm talepler kabul edilene kadar direnişinin sürdürüleceği belirtilerek sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§