02 Kasım 2013
Sayı: KB 2013/42

HDP “yeni bir umut” mu?
Yurtta taşeron, cihanda taşeron!
Uzmanlar uyarıyor: Marmaray’a binmeyin!
Van’da depremzedelerin açlık grevi sürüyor
MGK toplantısına savaş ve saldırganlık damga vurdu!
Bu vahşeti durdurabiliriz!
Sermaye istiyor, hükümet uyguluyor!
Capital 500 ’ün gölgede bıraktıkları
Çocuk emeği sömürüsünde durmak yok, yola devam!
Sempozyum üzerine...
“Haklarımıza sahip çıkmak için ‘direnİŞÇİ’”
Sincan’da işçiler birliğini güçlendiriyor!
MİB MYK Kasım Ayı Toplantısı...
Büyük devrimin aynasında parti davası
Ekim Devrimi üzerine - V.İ. Lenin
Ortak tehdide karşı Irak-Suriye ittifakı
NATO füzeleri özgürlük değil kaos getirdi
Dünyadan grev sloganları yükseliyor!
İzmir’de Gezi’nin 6 Kasımı’na doğru
ODTÜ’ye destek eylemleri
Ethem’in katili Şahbaz davası ertelendi
Cinsel taciz ve şiddete karşı yükseltilecek her ses...
“Bilinçlenmeli, mücadele etmeliyiz”
Özgürlük, devrim, sosyalizm etkinliklerine hazırlık
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye istiyor, hükümet uyguluyor!

 

Sermaye kendi sınıf çıkarları için her zaman uzun ve kısa vadeli programlar yapıyor ve sürekli bunların yaşama geçmesini denetliyor. Özcesi örgütlü hareket ediyor ve işi sağlama alıyor. Patron örgütlenmelerinden biri olan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) böylesi çalışmalarından biri olarak her ay çıkardığı Ekonomi Bülteni’nin Ekim sayısında sermaye sınıfının kazançlarını artırmanın, kaygılarını gidermenin yollarına dair değerlendirmeler bulunuyor, hükümete öneriler/direktifler sunuluyor.

Ekonomi Bülteni’ne bakıldığında, dünya ve ülke ekonomisi üzerine ve Ekim ayında açıklanan Orta Vadeli Programa (2014-2016) ve 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’yle ilgili hükümetin önümüzdeki yıl izleyeceği iktisat politikasına dair değerlendirmeler bulunmakta.

Bültende sermaye cephesinde öne çıkan sorun ve kaygıların arasında işsizlik sorunu da önde geliyor. Deniliyor ki: “İşgücü piyasasına yönelik yapısal düzenlemeler yapılmadığı takdirde istihdamın artırılamayacağını ve işsizliğin azaltılamayacağını ortaya koyuyor.” Sanılmasın ki bu kaygı işçi ve emekçileri düşündükleri içindir. Patronlar “Mevcut yapının sürdürülmesi halinde, ülkemiz uzun dönemde yüksek bir sosyal maliyet ile karşı karşıya kalacaktır” diyerek esasta kaygılarının “sosyal patlama” olduğunu da belirtmiş oluyor.

TİSK verilerine göre, 2013 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine oranla işsiz sayısı 363 bin kişi artarak 2 milyon 686 bin kişiye ulaşmıştır. Bunun neticesinde işsizlik oranı 0,9 puanlık artışla % 9,3 düzeyinde bir noktaya gelmiştir. Kentsel alanda işsizlik oranı 1 puanlık artışla %11,4’e yükselirken, kırsal alanda işsizlik 0,7 puan artmış ve %5,2 olmuştur. Bu dönemde işsizlik oranındaki artışta tarım dışı işsizlik oranının 1,1 puan artarak %11,8’e ulaşması önemli etken olmuştur. Temmuz 2013 döneminde genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı, genel oranın üzerinde 1,7 puanlık artışla %18 düzeyine kadar tırmanmıştır.

Yine TİSK verilerine göre istihdam edilenlerin sayısı 94 bin kişi azalmış ve 25 milyon 449 bin kişiye gerilemiştir. Bu gerilemenin etkisiyle işsiz sayısı 107 bin kişilik artışla 2 milyon 856 bin kişiye ulaşmıştır. Bu gerçekleşmeler sonrasında mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam oranı 0,3 puan azalışla % 45,7’ye gerilemiştir.

Sermaye istiyor, hükümet uyguluyor!

TİSK, hükümetten beklediği “işgücü piyasasına yönelik yapısal düzenlemeleri” önemle hatırlatmaktadır. AKP’nin son dönemde tekrar gündeme getirdiği kıdem tazminatının gaspı, istihdam büroları vb. saldırı yasalarının hızla çıkarılmasını istemekteler. AKP hükümetinin sermayenin beklentilerine göre davrandığını bilen sermaye sınıfı gidişattan hoşnuttur. Deniliyor ki: “Veriler, 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı ve mahalli idareler seçimi olmasına rağmen Hükümetimizin bir seçim ekonomisi izlemeyeceğini göstermektedir. Nitekim seçimlerden önceki son yıl olan 2013 yılının Merkezi Yönetim Bütçesi’nin Eylül ayına kadarki gerçekleşmeleri, maliye politikasının ciddi bir mali disiplin temelinde uygulandığını göstermektedir. OVP ve 2014 yılı bütçesini birlikte değerlendirdiğimizde, hükümetin cari açık veren bir ülkenin olası makroekonomik risklere karşı elindeki en önemli savunma silahının bütçe dengesi olduğunu düşündüğünü göstermektedir.” Bütçe dengesinin nasıl sağlandığını ise yoksul yaşamlarımıza bakarak gayet iyi anlayabiliyoruz.

İstihdamın arttırılması ve işsizliğin azaltılması için sermayenin önerileri ise şöyle sıralanmaktadır: “Bu olumsuz yapılanmayı tersine çevirmek için kısa dönemde ücretler üzerindeki vergi ve prim yükünü azaltmaya yönelik düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Uzun dönemde ise ilk olarak sanayi sektörünün yatırım iklimi iyileştirilmelidir. Ayrıca, orta ve yükseköğretimde eğitimin kalitesi yükseltilmelidir. Eğitimin marjinal maliyetinin sürekli yükseldiği ülkemizde, bu maliyete rağmen gençlerin niteliksiz eğitim almaları, istihdam imkanı zayıf alanlarda eğitilmeleri yerine, araştırma yapma yeteneği kazandırılmış, yaratıcılık gücü yüksek bir eğitim sisteminde geçerek işgücü piyasasına girmeleri, hem istihdam oranını arttıracak, hem de işsizlik oranını düşürecektir. Ancak böyle bir çalışan yapısı ile halen düşük düzeylerde seyreden toplam faktör verimliliği yükseltilebilir.”

Sermaye kendi ihtiyacına uygun genç, yaratıcı işçilerle kâr oranlarını artırmak isterken bu işçilerin hiçbir hakka sahip olmadan emri altında olmasını istemektedir. Ayrıca işsizliğin esas kaynağını da çarpıtmaktadır.

İşsizlik kapitalist sömürü düzeninin doğrudan sonucudur. Patronların kâr hırsı nedeniyle sürekli de artmaktadır. Sürekli kriz içinde olan kapitalistler işçi çıkartarak kâr oranlarını korumayı tercih ediyorlar. Onlara göre işçinin ücreti, sigortası vb. hepten yüktür. Ancak bunun yaratabileceği sorunlar ve istihdam ihtiyaçları onları haklarından arındırılmış işçi ihtiyacına yöneltiyor. Zaten kayıt dışı çalışan pek çok işçi olması patronların nasıl kârlar elde ettiğini ortaya seriyor. Ancak gelinen yerde sermaye için daha ideal bir yöntem devreye sokulmak isteniyor. Haklarından yasal olarak tamamıyla arındırılmış köle işçiler, patronları işçinin hakkını vermemek için yaptıkları türlü “Ali Cengiz” oyunlarından kurtaracak.

Patronlar, başlarından atmak istedikleri kıdem tazminatı hakkı, esnek üretim modelleri, kiralık işçi uygulaması vb. saldırılar ile daha fazla zenginleşmenin derdindeler. Sermaye sınıfının, işçi sınıfının örgütlü gücüyle kazandığı haklara el uzatma cüretleri kuşkusuz işçilerin örgütsüzlüğünden aldıkları güven sayesindedir. Sendikalaşmanın önündeki çeşitli engeller ve var olanlardaki hâkim bürokratik ve uzlaşmacı çizgi işçi sınıfını sermayenin saldırılarına açık hale getirmektedir. İşçi ve emekçiler bu saldırılara karşı taban örgütlenmelerinde örgütlenmeli, fiili-meşru bir mücadele yolunu seçmelidir. Gün kölelik dayatmalarına karşı “direnİŞÇİ” olma zamanıdır.

 

 

 

 

Punto işçileri eylemlerini sürdürüyor

 

Direnişteki Punto Deri işçileri 26 Ekim’de Nişantaşı’ndaki Punto mağazası önünde eylem yaptılar.

Sloganlarla Punto mağazasınına yapılan yürüyüşün ardından bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

İşçiler adına konuşan direnişçi Ramazan Aygün, 15-16 yıldır çalıştıkları Punto Deri’nin 2009 yılında taşeron bir şirket kurarak işçileri taşeron şirkete geçirdiklerini anlattı. Patronun işçilerden açık senet alarak yaptığı hukuksuzluktan bahseden Aygün, yaşadıkları baskıları anlattı. On yıl boyunca sadece bir defa senelik izin kullandıklarını söyleyerek 2013 yılı için de senelik izinleri iptal ettiklerini fakat sendikalaşma olduğunu öğrendikten sonra izin paralarını verdiklerini anlattı. Arkasından da işten atma saldırısının başladığını ve 76 gündür direndiklerini belirtti.

Aygün’ün ardından Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi bir konuşma yaptı. Punto patronunun sendikadan istifa etmeleri yönünde baskı kurduğunu aktaran Servi, kazanana kadar mücadelenin sürdürüleceğini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

Burada yapılan açıklamanın ardından direnişteki Ermenegildo-Zegna işçileri için de Zegna mağazası önüne sloganlarla yüründü. Musa Servi burada yaptığı konuşmada Ermenegildo-Zegna’da 9 işçinin direnişe devam ettiklerini ve işçilerden birinin işe iade davasında sendikal nedenden atıldığının karara bağlandığını söyledi. Konuşmanın ardından eylem bitirildi.

İşçiler eyleme eşleri ve çocuklarıyla katıldılar. DDSB ve BDSP de eyleme katılarak destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§