11 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/19

Kızıl Bayrak'tan
“Sendikal ayrışma”nın önemi ve sınırları
Tanıkları ve belgeleriyle
‘77 1 Mayıs katliamı
Kayseri 1 Mayısı’nın gösterdikleri
Komünistler Denizler’i andı
Denizler mezarı
başında anıldı
İstanbul’da üç fidan anmaları
İşçi cinayetlerinin hesabını sormak için örgütlenmeye!
TOGO Ayakkabı’da köleliğe karşı direniş
“TOGO’ya söke söke gireceğiz!”
ART direnişi kazanımla
sonuçlandı
TİS uygulanmadı, işçiler iş bıraktı
Sağlıkçılar şiddete
karşı eylem
KESK: 1 Mayıs’ın mesajı ortak mücadele!
Bosch’ta taraflar ve tutumlar
MİB Merkezi Yürütme Kurulu Mayıs ayı toplantısı
Avrupa işsizlikte rekor kırıyor
Emekçiler grevde, direnişte!
Kamusal alanın tasfiyesinden ironiler
Bielefeld’de 6 Mayıs anması
“Denizler’in yolunda düzene başkaldırıyoruz!”
İzmir Öğrenci Kurultayı bileşenlerinden kurultaya dair
Bologna Süreci üzerine...
Sincan’da çocuklara
işkence tutanakta!
10 ilde baskın, gözaltı, polis terörü
Ser verip sır vermeyen bir yiğit:
İbrahim Kaypakkaya...
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“TOGO’ya söke söke gireceğiz!”

Deri-İş üyesi işçilerden Semiha Yılmaz, Ercan Kurban, Tolga, Mehmet ve Beyler Aktaş fabrikadaki çalışma koşulları, örgütlenme ve direniş süreci üzerine sorularımızı yanıtladılar.

- TOGO’da hangi işi yapıyordun?

Ercan Kurban: TOGO’da yan sanayi bölümünde çalışıyordum. 10 yıldır bu işi yapıyorum ben.

Tolga: İsmim Tolga. 17 yaşındayım. Fabrikada ökçeciyim ama her işi yapıyorum 3 senedir. Köpek baktık, koyun baktık, evlerini temizledik. Günlük 9 saat çalışıyorum. 3 yıl boyunca 475 TL maaşla çalıştım.

Beyler Aktaş: Fabrikada taban altı yapıyorum. Kösele yapıyordum. İki kişi bu işi yapıyorduk. İkimiz de kovulduk. Çalışma saatlerimiz çok kötüydü. Aldığımız maaşlar da çok kötüydü. Biz bunları patrona yansıttık. Konuştuk onlarla. Onlar da bize başınızın çaresine bakın, size vereceğimiz para en fazla budur dediler. Biz de bu olaylardan sonra örgütlenme kararı aldık. Çünkü bu bizim hakkımız. Biz yıllardır burada çalışıyoruz ama aldığımız ücret çok komik. Piyasaya bakıyoruz. Ortalama ücretler 1500 TL. Biz ise asgari ücret alıyoruz. Dolayısıyla biz de hayat şartlarından kaynaklı geçinemiyoruz. Bundan dolayı örgütlenme kararı alıp Deri-İş Sendikası’na üye olduk. Biz sendikaya üye olduktan sonra patron bunu bir şekilde duydu. Daha sonra 9 kişinin işine son verdi. 27 arkadaşımızı da izne gönderiyoruz dediler. Daha sonra bu arkadaşlarımızın evine de işine son verildiğine dair ihtarname geldi. Fabrikada sendikalı bütün arkadaşlarımız işten çıkarıldı. Şu anda fabrikada 12 emekli kaçak olarak çalışıyor. 15 tane fason işçi sigortasız çalışıyor. Artı sendikamıza üye olmayan 8 arkadaşımız kaçak çalışıyor. Bunların giriş-çıkışları penceresi olmayan kapalı araçlarla ya da kamyonlarla sağlıyorlar. Burada TOGO’nun karşısında direnişteyiz. Bizim amacımız tekrar işe dönmek. Başka bir amacımız yok.

Semiha Yılmaz: İşe çaycı olarak girdim. Sekreter arkadaşım çıktıktan sonra sekreterliğe geçtim. Çaycılık, sekreterlik, mağazalara malzeme gönderme, servis açma, bulaşık yıkama hepsini yapıyorum ben. Yani orta bölümün hemen hemen her işini ben yapıyorum. Bir tek camlarla yerleri silmiyorum.

- Çalışma şartlarınız nasıldı?

Ercan Kurban: Şartlar gittikçe zorlaşmaya başladı. Her geçen sene hem devlet politikalarından kaynaklı hem de kendi çıkarları için değişiklik yaparak bir dar boğazın içine ittiler bizi. Şu anda geldiğimiz nokta yolun bittiği yerdi. Yapabileceğimiz başka hiçbir şey yoktu. Hatta en son çare konuşmayı da denedik ama patronlar da yapabilecekleri bir şeyin olmadığını söylediler. Bizim taleplerimizi kabul etselerdi bunlar hiç yaşanmayacaktı. Şimdi daha büyük bir zarara girdiler. Bu işi yapmayacağız, küçüleceğiz diyorlar ama neticede içeride sigortasız ve kayıtdışı olarak 12 emekli çalıştırılıyor. Bunu da devletin herhangi bir kurumu gelip de sorgulamıyor.

- İlerleyen süreçte ne yapmayı düşünüyorsunuz? Direniş nasıl devam edecek?

Ercan Kurban: Bundan sonra direniş daha şiddetli sürecek. Bu işler bizim de ilk defa başımıza geliyor. Biz de alıştıkça bu işi daha çok benimsemeye başladık. Gerçekten de olayın hem ciddiyetini hem de gidişini daha çok idrak etmeye başladık. Buna göre de yapılması gereken neyse onu yapacağız. Biz kötü olmak istemiyoruz. İçeriye girip işimize gücümüze bakmak istiyoruz. Ama tabii ki sendikalı olarak. Sendikanın olmadığı yerde ne ben ne de arkadaşlarım oluruz. Eğer bizi batırmayı düşünüyorlarsa kendileri de batsın. Hepimiz batalım.

- Örgütlenmeye nasıl karar verdiniz?

Tolga: Diğer işçi arkadaşlarla konuştuk ve örgütlenmeye karar verdik. Sendikalı olduğumuz zaman daha iyi koşullarda çalışacağımızı düşünüyorduk.


- Koluna ne oldu?

Tolga: İş kazası geçirdim. Ökçe makinesine kaptırdım.


- Hastaneye götürdüler mi seni?

Tolga: Hastaneye gittik. Hastanede iş kazası olduğuna dair kanıt istediler. Rapor tutuldu. Ama patron polislere ayakkabı vererek olayı örtbas etti.


- Direniş hakkında ne düşünüyorsun?

Tolga: Biz umutluyuz. Direnişimizde kararlıyız. İşe geri döneceğiz.


- Direnişe destek var mı?

Beyler Aktaş: Evet desteklerden çok memnunuz. Gerçeği şu ki bunu hiç beklemiyorduk. Duyduğum kadarıyla TEKEL’den sonra Ankara’da ilk defa böyle bir şey oluyor. Bundan dolayı büyük bir patlama var. ODTÜ’den Hacettepe’den öğrenci arkadaşlar, sendikalardan, siyasi partilerden ziyaretler geldi. Bugün de ODTÜ’den Eğitim Senliler kalabalık bir şekilde geldiler. Eskişehir yolundan geçen arabalar kornalarıyla destek veriyorlar. Duruyorlar, ilgileniyorlar, konuşuyorlar. Çok coşkulu bir atmosfer içinde bu işi götürüyoruz. Kararlıyız. Sonuna kadar da gideceğiz. Destek bizim heyecanımızı arttırıyor. Bu kararlılığımızı da daha uzun süreçlere taşıyacağız. Artık buradayız. Bu işi burada bitireceğiz.

- Örgütlenmeye nasıl karar verdiniz?

Semiha Yılmaz: Şubat ayında bize zam yapıldı 30 TL. Diğer arkadaşlarımız bunun için toplandı ama ben santrale baktığım için bu sürece dahil olamadım. Arkadaşlar zam isteyeceklerini söylediler. Biz zammı istedik. Zam istedikten sonra bazı arkadaşlarımız dedi ki. Ben gaz alamıyorum, battaniye altında yatıyorum. Patron bizi ilgilendirmez dedi. Diğer arkadaşlarımız ben çocuğuma süt alamıyorum dedi. Bunun üzerine de bize mi danıştınız da çocuk yaptınız dediler. Araştırdık Deri-İş Sendikası’nı bulduk. Hepimiz kaydolduk. Çok güzel sessiz bir şekilde gidiyordu. Ama bunu içimizden biri patronlara söyledi. İçerden bir tane ajanımız yukarıyı sendikalı oldular dikkat edin diye uyarmış. Biz şu an bunun için sokaktayız. Aslında daha geç olacaktı bu süreç. Ben şunu söylüyorum. TOGO’ya söke söke de olsa gireceğiz. Kim ne derse desin bize yar olmayanı biz başkasına yar etmeyeceğiz. Kapıya kütüğü kendi ellerimizle vuracağız. TOGO’nun işi bitti diyeceğiz.


- Direniş hakkında ne düşünüyorsunuz?

Semiha Yılmaz: Direniş çok güzel gidiyor. Destekler çok iyi bunlar bizim moralimizi yüksek tutuyor. Akşama kadar buradayız gelene gidene selam veriyoruz. Sonuna kadar buradayız. Patronlar camdan bakıyor. Destek için çalınan korna seslerinin onları çok rahatsız ettiğinin farkındayız. Biz oraya emeğimizin hakkını verdik. Hırsızlık yapmadık ama polis arabalarını kendiniz gördünüz. O kadar çok polis yığdılar ki anlayamıyorum doğrusu. Umarım patronların vicdanı sızlar. Ben bu sendikayı kabul ediyorum gelin dediği an biz orada çalışmaya razıyız. Yani yeter ki haklarımız verilsin. Söyleyeceklerim bu kadar. Teşekkür ediyorum.

Mehmet: 7 yıldır Togo’da çalışıyorum. Yaklaşık iki ay önce sendikalı olduk. Sendikalı olduğumuz patron tarafından fark edilince ilk etapta 9 arkadaşımız işten atıldı. Bu olay üzerine biz de içeride işi bırakıp dışarıda bekleyen arkadaşlarımızın yanına çıktık ve direnişe başladık. Biz de dışarı çıkınca içerde kalan 26 arkadaşa yıllık izinlerini verdiler. Bize de yıllık izin verdiler. Durum böyle olunca içeride üretim tamamen durdu. 2 Mayıs günü hepimizin evlerine işimizin sona erdiğini belirten yazı gönderdiler. Üretimi azaltacaklarını duyurdular. Biz de bunun karşısında sonuna kadar sendikamızın yanında olduğunu söyledik.

Talebimiz ise işimize geri dönmek. Bu talebimiz karşılanıncaya kadar burada direnişimizi devam ettireceğiz.

Kızıl Bayrak/ Ankara