4 Nisan 2011
Sayı: SİKB 2011/13

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs yoluna çıkarken
Emperyalizmin maşaları
halklardan yana tutum alamazlar!
Emperyalistler hegemonya ve
yağma peşinde!
Tüm NATO üsleri kapatılsın!
Kürt halkı inkara ve
tasfiye dayatmasına “itaat” etmiyor!
Metal İşçileri Birliği Merkezi
Yürütme Kurulu Nisan Ayı Toplantısı Sonuçları
Metal grevinde son durum
Süsler Doruk’ta grev sürüyor...
Her yerde kurultay çağrısı
İzmir’de kurultay seferberliği.
Direnişçi Ontex/Canbebe işçileriyle söyleşi...
Direnişlerin sesi Taksim’de
yankılandı...
Ontex’te polis tacizine
karşı dayanışma
Metro Grossmarket
işçileriyle konuştuk...
BDSP Karadağ davasının peşini bırakmıyor...
Karadağ cinayeti davasında “keşif iptali” değerlendirildi.
Suriye’de siyasal durum
ve bazı saptamalar
İngiltere’de işçi sınıfı meydanlarda!
Almanya’da nükleer santral karşıtı kitlesel gösteriler
Üniversitelerden...
Yaptım Olacak” hiçbir zaman bizim dilimiz olmayacak!
Çelişkili TÜBİTAK
raporunu sordu
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Karadağ cinayeti davasında “keşif iptali” değerlendirildi...

“Katillerin aklanmasına izin vermeyeceğiz!”

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Alaattin Karadağ Dava Takip Komisyonu, Karadağ Ailesi ve BDSP’nin katılımıyla, 28 Mart Pazartesi günü bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

TKİP militanı Alaattin Karadağ’ın 19 Kasım 2009 akşamı Esenyurt’ta polis tarafından kurşunlanarak katledilmesinin ardından açılan dava sürecine ilişkin bilgilendirmede bulunulan basın toplantısında, 25 Mart Cuma günü gerçekleştirilmesi gereken “olay yeri keşfi”nin keyfi gerekçelerle iptal edilmesi değerlendirildi. Davanın katil polisleri aklama çabasına konu olduğuna dikkat çekilen toplantıda, “Katillerin aklanmasına izin vermeyeceğiz!” vurgusu tüm konuşmalardaki ortak paydayı oluşturdu.

Toplantıya, Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) da destek verdi.

İnfazın cezalandırılması için sonuna kadar gideceğiz”

Basın toplantısı Karadağ Ailesi avukatlarından Av. Zeycan Balcı Şimşek’in konuşmasıyla başladı. Şimşek, Karadağ’ı vurduğu belirten sanık Oğuzhan Vural dışında yargılanan hiçbir polis ya da hiçbir kolluk görevlisinin olmamasına dikkat çekti.

Olayın gerçekleştirdiği Esenyurt Mahallesi Saadetdere Caddesi 7. Sokak’ta başlayarak infazın gerçekleştirildiği yere kadar bir keşif yapılacak, orada bilirkişi heyetiyle birlikte fotoğraf çekilip kroki çizilecekti. Olay yeri kayıtları tekrar incelenecekti” diyen Şimşek, olayın tanıklarının dinlenmesinin çok önlemli olduğunu fakat 25 Mart günü Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın, saat 13.40’da Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek bir duruşmaya katılacağını öğrendiğini belirterek keşfi ertelediğini söyledi. Şimşek, “Keşfin yapılacağı saat 11.00’di. 13.40’ta yapılacak bir duruşma için 11.00’deki bir keşfi erteleyemezsiniz. Zira keşif aylar öncesinden belirlenmişti. O yüzden bir gün öncesinden gelen bir duruşmayı erteleyebilirsiniz” dedi.

İnfazın cezalandırılması için davayı sonuna kadar götüreceklerini ifade etti.

Bu dava bir yargısız infaz dosyasıdır”

Şimşek’ten sonra Alaattin Karadağ Dava Takip Komisyonu adına Av. Gülbin Aydın söz aldı. Aydın konuşmasında burjuva medyanın ikiyüzlülüğüne vurgu yaptı. Bu davanın bir yargısız infaz dosyası olmasına rağmen, ne duruşmaların ardından ne de bilgilendirme toplantıları sonrasında bu konunun medyada yer aldığına dikkat çekti. Yargının burjuvaziye hizmet ettiğini sözlerine ekleyen Aydın, yargısız infazların ve işkencelerin devrimcilere hak görüldüğünü ifade etti.

Aydın keşfin ertelenmesini değerlendirerek bunun kafalarda soru işareti yarattığını dile getirdi. Aklama, cezayı düşürme ya da zamanaşımı gibi olasılıklara dikkat çeken Aydın, adil ve dürüst bir yargılama talep ettiklerini belirterek davaya sahip çıkma çağrısı yaptı.

Katiller aklanmaya çalışılıyor”

Toplantının devamında Karadağ Ailesi adına Alaattin Karadağ’ın kardeşi Abdullah Karadağ bir açıklama yaptı. Karadağ, kovuşturma ve yargı sürecinde etkili bir soruşturmanın işletilmediğini örnekler vererek açıkladı.

Tanıdık senaryoların devreye sokulduğunu vurgulayan Karadağ, “Yargılama sürecinde şu ana kadar gelinen noktada hep zaman kazanılmaya çalışılmış ve katil/katiller aklanmak için harekete geçilmiştir. Bize uygulanan bu hukuk dışı uygulamalar hangi noktaya ulaşırsa ulaşsın biz Karadağ ailesi olarak bu davanın takibini sonuna kadar sürdüreceğimizi açıkça ifade ediyoruz” dedi.

Katil polislerden ve
katliamcı düzenden hesap soracağız!”

BDSP adına yapılan konuşmada, TKİP militanı Alaattin Karadağ’ın katledilmesiyle birlikte polis terörü ve cinayetleri zincirine bir halka daha eklendiği ifade edildi.

Alaattin Karadağ yoldaşın katledilmesinin ardından gelişen yargı sürecinin her safhası bizlere polis terörü ve cinayetlerinin baskı ve sömürü üzerine kurulu bu düzenin değişmez gerçeği olduğunu, sermaye devletince sınırsız yetkilerle donatılan ve adeta katletmeye teşvik edilen polislerin aynı düzenin mahkemelerince sistematik bir biçimde aklandığını göstermektedir” ifadelerine yer verilen konuşmada, soruşturma ve dava sürecinde öne çıkan çarpıcı gelişmelere dikkat çekildi.

“Devrimci ve ilerici kurumların da desteğiyle davayı, polis terörü ve cinayetlerini teşhir etmenin aracına, katliamcı düzeni yargılamanın kürsüsüne dönüştürdük” denilen konuşma şu sözlerle noktalandı:

Ellerimiz katillerin yakasında! Katillerin aklanmasına izin vermeyeceğiz! Mahkemenin kararı ne olursa olsun, katil polislerden ve katliamcı düzenden mutlaka hesap soracağız! Ve Alaattin Karadağ yoldaşın onuruna leke sürdürmeden son nefesine dek taşıdığı mücadele bayrağını mutlaka zafere taşıyacağız!”

Konuşmaların ardından basın toplantısı sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul



Polis kitap avında!

Geçtiğimiz günlerde tutuklanan gazeteci-yazar Ahmet Şık’ın henüz basılmamış son kitabı devlet terörünün hedefi oldu. “İmamın ordusu” adlı kitapla ilgili operasyonlar yapan polis önce kitabın bir örneğinin bulunduğu İthaki Yayınları’nı basarken, ardından da Radikal gazetesinde yazar Ertuğrul Mavioğlu’nun odasında arama yaptı. Mavioğlu ilk baskının ardından kitabın bir taslağının kendisinde olduğunu açıklamıştı. Polis bu baskınlardan sonra da, kitabın başka taslaklarını bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. Konuyla ilgili bir de mahkeme kararı çıkarıldı. Kararda Ahmet Şık’ın yakın akrabalarına, “ellerindeki taslakları mahkemece görevlendirilmiş kişilere teslim etmeleri” uyarısında bulunuldu.

Eşine faşist baskı ve zorun en koyu biçimde uygulandığı dönemlerde rastlanan bu tür bir uygulama, AKP eliyle örgütlenen polis zorbalığının geldiği nokta konusunda net bir fikir veriyor. İktidarını sağlama almak için polis ve yargıyı etkili biçimde kullanan AKP ve gerisindeki güçler, baskı ve zorbalıkta sınır tanımıyor.

Yayınevi baskını ilk değil!

Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, bu ülkede ilk kez yayınevleri de basılmıyor. Devrimci ve sosyalist basına yönelik yıllardır baskınlar yapılıyor. Çalışanları gözaltı ve tutuklamalara maruz kalıyor. Öyle ki şu an pekçok devrimci ve sosyalist yayının sahibi ve yazı işleri müdürleri onlarca yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Bunların bir kısmı da şu an zindanlarda kapatılmış durumda.