28 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/04

 Kızıl Bayrak'tan
Ağır saldırı zayıf eylemlerle göğüslenemez!
Sermayenin ‘torba’sı mecliste
emekçiler sokakta
Kıdem tazminatının
gasbı için hazırlıklar
Çürüme ve bürokratikleşmede
son nokta!
Belediye işçisi örgütlülüğüne
sahip çıkıyor
İş Bankası Kuleleri önünde direnen Nemtrans işçileri ile konuştuk
PTT işçileri baskı ve
tehditlere karşı direniyor
İzmir’de işçi kurultayı çağrısı
Öztiryakiler işçisi direnişte
Art’de patron ve uşaklarından
faşist saldırı
Torba yasa ve metal işçilerinin
grev kararlılığı
Metal işçileri kararlı
Cahit Atalay serbest bırakılsın!
Gençliğe “iğrenç” saldırı
Genç-Sen’liler uğurlandı.
Emperyalistler silahsızlanma değil egemenlik peşinde!
Almanya’da Afganistan işgaline protesto eylemleri.
Tunus’ta emekçi halkın
isyanı devam ediyor
Arnavutluk'ta sosyal öfke kabından taştı
Lübnan halkları gerici
güçlerin hedefinde
Dünyadan
Kapitalizmin Dilovası felaketi
Tecrit derinleştiriliyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizmin Dilovası felaketi...

Temiz çevre ve insanca bir yaşam için mücadeleyi büyütelim!

Kapitalizmin neden olduğu çevre kirliliğinin etkisiyle canlı yaşamı büyük bir tehdit altındadır. Sermaye devleti ise çevre sağlığını gözeten bir üretim, kentleşme, enerji ve ulaşım politikası izlemediği gibi, bunun sonuçlarını da haliyle umursamıyor. Böylelikle doğal yaşamın yıkımıyla beraber insan sağlığı da hiçe sayılıyor.

Dünyada ve ülkemizde kapitalistleşmenin bir “lütfu” olarak karşımıza çıkan çevre tahribatındaki hızlı artış, geri dönülemez sonuçlar yaratıyor. Geçmişin mirası olan bu sorunların önlem alınmazsa insanlığı karanlık bir geleceğe sürükleyeceğini söylemeye gerek bile yok. Hal böyleyken kapitalist efendiler tatlı karlarından vazgeçmemek uğruna insan ve çevre sağlığını yoketmeye devam ediyor.

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde yaşananlar kapitalizmin neden olduğu çevre tahribatının boyutları hakkında çarpıcı bir örnektir.

Konuya dikkat çekmek üzere Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu tarafından yapılan bir araştırma sanayi atıklarına bağlı çevre kirliliğinin insan yaşamını ne derece olumsuz etkilediğini ortaya çıkarıyor.

Araştırma sonucunda hazırlanan raporda, Dilovası’nda kanser vakalarının dünya ortalamasının 30 kat üzerinde olduğu, insan sağlığına zararlı olan ağır metallerin hamile kadınların ve bebeklerin vücutlarında tespit edildiği belirtilmektedir.

Hamzaoğlu ise, araştırma ile ilgili olarak şöyle demektedir: “Dilovası bölgesindeki kanserden ölümlerin hem Türkiye’de, hem de dünyaya oranla daha fazla sıklıkta olduğunu tespit ettik. Hava kirliliği ile ilgisini araştırdık. Kandıra ve Dilovası’nda her ay hava ölçümleri yaparak ağır metal analizlerini yaptık. Kandıra ve Dilovası’nda araştırmaya katılmayı kabul eden hamile kadınların hamileliklerini araştırdık. Doğumdan sonra da annenin sütünden ve bebeğin kakasından ilk örnekleri aldık. Araştırmalarımız şu anda devam ediyor. Sonuç beklentilerimizi doğrular şekilde çıktı”

Buna rağmen Kocaeli Valisi de “elde bilimsel veri yok” diyerek raporu yok saymakta, konuya dair ayrıca kirli bir propaganda yürütülmektedir. Oysa bu konu daha önceki yıllarda gündeme geldiğinde kurulan kısa ömürlü TBMM Dilovası Araştırma Komisyonu, yayınladığı bir raporda sanayi kuruluşlarının kapasite artışının durdurulması gerektiğini tespit etmişti. Oysa bölgedeki fabrikalar kapasite oranlarını giderek artırmıştır. Örneğin demir çelik üretimi yapan fabrikaların 50 tonluk metal eritme potalarını 250 tona çıkarttıkları yine Hamzaoğlu’nun açıklamalarında yer almaktadır.

Hamzaoğlu’na sert tepki gösteren bir diğer isim de haliyle Dilovası Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Türker oldu. Hamzaoğlu’nu “Dilovası’nı kaşıyarak belli mihraklara mesaj verme gayretinde” olmakla suçlayan Türker, 2006’ dan beri çok şey değiştiğini söyleyerek bu araştırmanın eskidiği yalanına başvuruyor. Ayrıca Dilovası’nda hava kirliliğinin sadece sanayi ile özdeşleştirilmesine de itiraz eden Türker, “kışın soğutmadan çıkan buharlar var. Onlar duman değil buhar. Bunun dışında kesinlikle sanayiden kaynaklanan hava kirliliği yok” diyerek kendisinin ne kadar bilimsel saiklerle konuştuğunu da göstermiş oluyor. Görüldüğü üzere sermaye ve devletinin sözcüleri işlerine geleni kabul etmekte, işlerine gelmediğini ise yok saymaktadır.

Kocaeli gibi sanayinin yoğun olduğu ve özellikle demir çelik, kimya, petrol, otomotiv ve lastik sektörü gibi 400’ün üzerinde büyük ölçekli sanayi kuruluşu bulunan bir bölgede ve özellikle Dilovası gibi konut alanlarının sanayi ile iç içe olduğu yerlerde çevre kirliliğinin yoğun olması şaşırtıcı değildir. Fabrika atıklarının neden olduğu kirlilik havayı, suyu, toprağı doğrudan etkilemekte, buradan da insan sağlığı riske girmektedir. Solunum yolu hastalıklarının ve kanser gibi ölümcül bir hastalığın bu bölgede sık görülmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Şu da unutulmamalıdır ki, fabrikalardan çıkan ağır metal ve insan sağlığına zararlı diğer toksin maddelerin etkileri uzun vadede görülmektedir. Şimdi önceki yıllardaki kirliliğin sonuçlarıyla karşılaşılmaktadır. Bu maddelerin hala çevreye verildiğini düşünürsek önümüzdeki yıllarda böylesi vakalarla daha sık karşılaşılacağı da bir diğer gerçektir.

Gerek organize sanayi bölgesi yetkililerinin ifadeleri gerekse TBMM’nin bu konuya dair kısa ömürlü komisyon çalışması sermaye ve devletinin işin çözümüne değil, görüntüyü kurtarma sınırlarında bir “önlem” aldıklarını göstermektedir. Kirlilikten etkilenen işçi ve emekçilerin talepleri doğrultusunda değil sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket edilmektedir. Bu nedenle organize sanayi odası başkanı şahsında kapitalistler,yeni doğmuş bebeklerde insan vücudunda normal şartlarda olmayan kadmiyum, alüminyum gibi metaller olmasından hiç mi hiç rahatsızlık duymamaktadır.

Kuşkusuz örgütlü tepkilerle çevre ve insan sağlığının tahribatının önüne geçmek mümkündür. Ancak kapitalizmin işleyiş yasaları bu sorunu kaçınılmaz olarak döne döne üretecektir. Çünkü hep daha fazla kar elde etme hırsı insan ve çevre sağlığının yıkımını beraberinde getirmektedir. Bu nedenle temiz bir çevre ve yaşanabilir kentler için tek seçenek sosyalizmdir. Çünkü ancak sosyalizmle, kapitalizmden miras çevre tahribatından kurtulmak için çevre ve toplum sağlığını gözeten bir üretim, kentleşme, enerji ve ulaşım politikası izlenebilir ve bu toplum sağlığının vazgeçilmez koşulu sayılabilir.



Gazi’de sağlıkta yıkım toplantısı

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP) İstanbul Gazi Mahallesi’nde sağlıkta yıkım ve aile hekimliği üzerine halk toplantısı gerçekleştirdi.

“Güvenli gelecek için birleşik mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” başlıklığıyla Sultan Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen ve HSGGP temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.

Demirdizen sağlıkta yıkım ve aile hekimliği uygulamalarını anlatan geniş bir sunum gerçekleştirdi. Toplantı, sunumun ardından soru cevap bölümüyle devam etti.HSGGP temsilcisi ise toplantıda yaptığı konuşmada sağlıkta yıkım yasalarına ve uygulamalarına karşı mücadelenin önemine dikkat çekti.

Toplantı hazırlıkları çerçevesinde Gazi Mahallesi’nde ozalitler ve bildiri dağıtımları yapıldı. Emekçilerin evleri ziyaret edilerek toplantıya katılım çağrısı yapıldı.

Kızıl Bayrak / GOP



Stuttgart’ta konferans çağrısı

4-8 Mart 2011 tarihlerinde Venezuela’nın başkenti Caracas’ta toplanacak olan Dünya Kadın Konferansı’na çağrı amacıyla Almanya’nın Stuttgart şehrinde etkinlik düzenlendi.

22 Ocak Cumartesi günü Solidarite Internasyonal (SI) tarafından organize edilen etkinliğe 300’ü aşkın kişi katıldı. Etkinlikte, bilgilendirme stantları açıldı. İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu’nun (BİR-KAR) da destek verdiği etkinlikte konferansa ilişkin bilgilendirmede bulunuldu.

Değişik uluslardan emekçi kadınların mücadelecisini anlatan dia gösteriminin yapıldığı etkinlikte farklı uluslardan kadın komisyonlarının mesajları okundu.

Programın ikinci bölümünde enternasyonal müzikler eşliğinde halaylar çekildi. BİR-KAR Kadın Komisyonu’nun geceye gönderdiği mesaj şöyle:

“2011 Dünya Kadın Konferansı’nın başarısının, biz mücadeleci kadınların ön hazırlıkları olduğunu biliyoruz. 4-8 Mart 2011 tarihleri arasında Karakas / Venezuela’da gerçekleştirecek olan Dünya Kadın Konferansı’nı desteklemek için yaptığınız etkinlikte başarılar diler, BİR-KAR Kadın Komisyonu olarak sizleri selamlıyoruz”