28 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/04

 Kızıl Bayrak'tan
Ağır saldırı zayıf eylemlerle göğüslenemez!
Sermayenin ‘torba’sı mecliste
emekçiler sokakta
Kıdem tazminatının
gasbı için hazırlıklar
Çürüme ve bürokratikleşmede
son nokta!
Belediye işçisi örgütlülüğüne
sahip çıkıyor
İş Bankası Kuleleri önünde direnen Nemtrans işçileri ile konuştuk
PTT işçileri baskı ve
tehditlere karşı direniyor
İzmir’de işçi kurultayı çağrısı
Öztiryakiler işçisi direnişte
Art’de patron ve uşaklarından
faşist saldırı
Torba yasa ve metal işçilerinin
grev kararlılığı
Metal işçileri kararlı
Cahit Atalay serbest bırakılsın!
Gençliğe “iğrenç” saldırı
Genç-Sen’liler uğurlandı.
Emperyalistler silahsızlanma değil egemenlik peşinde!
Almanya’da Afganistan işgaline protesto eylemleri.
Tunus’ta emekçi halkın
isyanı devam ediyor
Arnavutluk'ta sosyal öfke kabından taştı
Lübnan halkları gerici
güçlerin hedefinde
Dünyadan
Kapitalizmin Dilovası felaketi
Tecrit derinleştiriliyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gençliğe “iğrenç” saldırı

Gençlik hareketi devletin sistematik baskı ve zorbalığına rağmen ayağa kalkma mücadelesi verirken, düzen cephesi de tüm olanaklarını kullanarak hareketi bastırmaya ve boğmaya çalışıyor.

Bunun için de tüm düzen güçleri elbirliği yapmış bulunuyorlar. Hükümet, YÖK, polis ve medya organize biçimde hareket ediyorlar.

Hedefte ise devrimci gençlik özneleri var. Çünkü devrimci gençlik güçlerini ezmek yoluyla gençlik hareketini bastırmak istiyorlar.

Bu doğrultuda başlatılan saldırıların startını veren hükümet oldu. Tayyip Erdoğan eylem yapan gençleri TÜSİAD'ın huzurunda Marksist-Leninist olmakla itham ederek, böylelikle her türlü baskı ve teröre meşruluk kazandırmaya çalıştı. Tayyip Erdoğan'ın ardından ise polis operasyonları tezgahlanmaya başlandı. Geçtiğimiz günlerde Ankara'da yapılan polis operasyonu bu kapsamda gerçekleştirildi. Çeşitli devrimci gençlik grupları içerisinde yer alan 5 öğrenci evlerinden gözaltına alındı. Arkasından da çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandılar.

Ancak her şey burada bitmedi. Ardından polis tarafından yazıldığı belli olan bir haber medyaya servis edildi. Burjuva medya da bu polis senaryosunu ballandıra ballandıra işlemeye başladı. Böylelikle gençlik eylemlerine ve bu eylemlerdeki belirgin devrimci politik eğilime gölge düşürülmeye çalışıldı.

Her satırında açık bir politik saldırganlık taşıyan haberde, “PKK, DHKP-C, THKP-C, TKEP-L, TKİP ve MKP gibi örgütlerin, üniversitelerde kaos ortamı yaratmak için eylem birliği yaptığı belirlendi”ği iddia edildi. Yandaş gazetelerin tipik argümanlarının kullanıldığı haberde, “operasyonda ele geçen bilgi ve belgeler ile zanlıların sorgusundan yasadışı örgütlerin, karşıt görüşlü öğrenci liderlerine saldırı düzenleyerek üniversiteleri karıştırmayı planladığı” öne sürüldü.

Burjuva medyanın hararetle işlediği bir başka nokta ise, güya devimci öğrencilerden birinin türban takarak istihbarat topladığı yalanı oldu.

Düzen güçleri, gençliğin hakları için verdiği mücadeleye engel olmak için işte böylesine kirli ve pervasızca saldırıyor, hareketi marjinalleştirmeye ve gençliğin öfkesini bastırmaya çalışıyor.

Bu alçakça saldırganlığa karşı mücadele eden gençliğe sahip çıkmak ve dayanışma içerisinde olmak ise büyük önem taşıyor.



Soruşturma-ceza terörü protesto edildi

Eğitim Sen’den eylem

Eğitim Sen’liler 26 Ocak günü Hacattepe Üniversitesi’nde gerçekleştirdikleri eylemle soruşturma ve ceza terörünü protesto ettiler.

Beytepe Kampüsü Kütüphanesi önünde toplanan eğitim ve bilim emekçileri, kendilerine destek vermek için Ankara’nın çeşitli üniversitelerinden gelen Eğitim Sen üyelerinin ve Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan SES üyelerinin kampüse alınmaması üzerine kampüs girişine gittiler.

Kampüs girişinde bekleyen yaklaşık 100 kişi de üniversiteye girmelerinin engellenemeyeceğini belirterek içeri girmek istedi. ÖGB barikatı ile karşılaşan kitle buna rağmen girmeye çalışınca ÖGB’nin saldırısına maruz kaldı. Kısa süreli bir arbedenin ardından barikatı aşarak kampüse giren emekçiler, kendilerini karşılamak üzere kütüphane önünden gelenlerle birleşerek rektörlüğe yürüdü. Yürüyüşe ÖGB barikatını aşmanın coşkusu hakimdi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç burada bir konuşma yaptı. Kılıç şunları söyledi: “Son olarak, Eğitim-Sen üyesi on bir çalışan hakkında, yürüttükleri sendikal faaliyet gerekçe gösterilerek soruşturma açıldı. On bir eğitim ve bilim emekçisi ‘Eğitim-Sen adına izinsiz olarak tanıtım masası açıp, ‘Öğrencime Dokunma ve Asistan Kıyımına Hayır’ başlıklı el ilanlarını dağıtmak’la suç(!)lanıyor” Çok sayıda Hacettepe Üniversitesi öğrencisi hakkında da “İzinsiz Eğitim Sen standına destek vermek” gerekçesiyle soruşturma açıldığını belirtti.

200 kişinin katıldığı eylem soruşturma karşıtı mücadeleyi büyütme çağrısıyla son buldu. Eyleme öğrenciler de destek verdi.

Kızıl Bayrak / Ankara


Urfa’da açlık grevi

Harran Üniversitesi’nde öğrenciler soruşturma-ceza terörüne karşı açlık grevine başladı.

Urfa’da Harran Üniversitesi Öğrenci Derneği (HÖDER) öncülüğünde öğrenciler, 78 öğrenci hakkında açılan soruşturmaları protesto etmek için süresiz açlık grevi başlattı.

Osmanbey Kampüsü giriş kapısı yanına çadır kuran yaklaşık yüz öğrenci “Yarınlar bizimdir, bizsiz yarınları sizleştiririz” pankartını açarak “Tüccar rektör ceza yetmez as bizi!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarını attı. Eylemde “Aydın’lar ölmesin dedik uzaklaştırma yedik”‘, “Bizi uzaklaştırma sabrımızı taşırma”, “Soruşturma, uzaklaştırma terörüne son”, “Halil İbrahim sofrada, öğrenciler soruşturmada” dövizleri de taşındı.

Yapılan açıklamada HÖDER sözcüsü Kadir Kurnaz, 18 Mayıs 2010 tarihinde ülkücü bir grubun bıçaklı, silahlı saldırısına uğradıklarını, kendilerini savunan 78 öğrenciye soruşturma açıldığını belirtti. Ardından 30 öğrencinin yurttan atıldığı, birçok öğrenciye de 1 ve 2 yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezaları verildiği söylendi. Kendilerine verilen cezaların bir an önce kaldırılmasını istedi. Açlık grevinin cezalar geri çekilinceye kadar devam edeceğini söyledi.

Açıklamanın ardından bir süre alkışlar eşliğinde üniversite girişi önünde oturma eylemi yapan öğrenciler, daha sonra halaylar eşliğinde açlık grevine başladı.



Polis “gereğini yaptı”

Erdoğan Dolmabahçe’deki rektörler toplantısı sırasında gerçekleştirilen protestolarla ilgili olarak “Emniyet teşkilatımız gereğini yapmıştır” dedi.

Dolmabahçe’nin ardından Ankara Üniversitesi’ndeki yumurta atma eylemleri üzerine öğrencilerin meşru eylemlerine yönelik bir saldırı dalgası başladı. Öğrenci eylemlerinin etkisini zayıflatmak için AKP bürokratları demagoji ve manipülasyona boğulmuş demeçlerle öğrencileri hedef aldı. Böylece polisin sokakta estirdiği teröre AKP tarafından kürsüden omuz verildi. Son olarak Erdoğan da polisin gereğini yaptığını savunarak öğrenci eylemlerini karalamaya çalıştı.

Erdoğan Cumhurbaşkanı Gül ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın öğrenci konseyi başkanları ile yaptığı görüşme sırasında da protestolar olduğunu belirterek görüşülen öğrencilerin seçimle işbaşına geldiğini iddia etti ve onların gençliğin sorunlarını dile getirdiğini belirtti.

AKP bürokratları tarafından hemen her gün öğrenci eylemlerini karalayan açıklamalar yapılırken açıklamaların ortak vurgusunu eylemlerin “ideolojik” olması oluşturuyor. Öğrencilerin mücadelesinin bir ideolojinin ürünü olduğu doğrudur. Erdoğan’ın da kendi ideolojisinin bir gereği olarak öğrencilere saldırmayı ve saldırtmayı seçtiği gibi. Polisin azgınca müdahalesi sonucu hamile bir öğrencinin bebeğini kaybetmesinin bir ideoloji sonucunda olması gibi...

Çankaya sofrasında yer alan, YÖK Başkanı’yla buluşan jaguarlı öğrencilerin eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebini dillendiren öğrencilerin temsilcisi olamayacağı gibi, söz-yetki-karar hakkının esamesinin okunmadığı üniversitelerde nasıl bir demokrasinin hakim olduğu da aşikardır.

 

 

Tutuklama terörüne protesto

Ankara’da öğrencilere yönelik tutuklama terörü 24 Ocak günü Yüksel Caddesi’nde yapılan basın açıklaması ile protesto edildi.

“Faşist baskılar, saldırılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz” ozalitinin açıldığı eylemde üniversitelerdeki polis, ÖGB ve YÖK üçgenine son süreçte tırmandırılan devlet terörünün de eklendiği söylendi.

“Üniversitede karşıt görüşlü öğrenciler kavga edecek, istihbaratımız var” yalanıyla öğrencilerin gözaltına alındığı hatırlatılarak herhangi bir delil bulamayınca da bu öğrencilerin evlerinin basıldığı belirtildi. Herkesin bulabileceği gazete ve kitapları “yasadışı” ilan edip öğrencilerin tutuklanmasının meşrulaştırılmaya çalışılması teşhir edildi.

Basın açıklamasının ardından İstanbul'da IMF-DB protestolarına katıldığı için Cahit Atalay’ın tutuklandığına dikkat çekildi. Bunun son dönemde artan devlet terörünün bir yansıması olduğuna değinildi ve bu durumun bir kez daha kınandığı belirtildi.

DHF, Gençlik Federasyonu, Mücadele Birliği ve YDG’nin örgütlediği basın açıklamasına BDSP, DP, TÖP ve Ankara Anarşi İnisiyatifi de destek verdi.