4 Eylül 2009
Sayı: SİKB 2009/34

  Kızıl Bayrak'tan
  “Açılım”da son perde
  12 Eylül’ün hesabını işçi sınıfı ve
emekçiler soracak
  Türk egemen sınıfları NATO’da
daha etkin roller peşinde!
  “Kürt açılımı” aldatmacası
dökülüyor
1 Mayıs Mahallesi Festivali’nde gazetemize yönelik alçakça saldırı
Güler Zere ve hasta tutsaklar
serbest bırakılsın!
“Sağlıkta dönüşüm” işçi ve emekçilerin
sağlığını tehdit ediyor!
Toplu görüşme oyunundan sefalet ücreti ve işgüvencesinin gaspı
planı çıktı!.
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  Devletin devekuşu politikası ve
boşa çıkan İmralı çizgisi
  Kriz, direnişler ve
Metal İşçileri Kurultayı
  “Metal işçilerinin birliği
için kurultaya!
  KENT A.Ş. işçilerine açık mektup...
  Entes direnişi güncesinden.
  İşçi sınıfının devrimci sanatçısı
Yılmaz Güney kavgamızda yaşıyor!
  “Kadına yönelik
sıradanlaştırılan şiddet!
  Sermaye devleti suyu siyasi şantaj aracı olarak kullanıyor!
  Kıta halklarının örgütlü direnişi
süreci belirleyecektir!
  “Açılımın” açmazları
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden
mektup
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

1 Mayıs Mahallesi Festivali’nde
gazetemize yönelik alçakça saldırı...

Sesimizi engellemeye gücünüz yetmez!

Bu yıl 7.’si düzenlenen ve 28 Ağustos 2009 tarihinde başlayan Geleneksel 1 Mayıs Mahallesi Festivali’nde açılan gazetemiz Kızıl Bayrak’ın standı, DTP’li bir grup tarafından saldırıya uğradı.

Saldırı sırasında gazetemizin standı dağıtılırken çalışanlarımız da fiziki saldırıya uğradı. Saldırı sırasında bir sınıf devrimcisi kafasından, diğeri ise kasıklarından yaralandı.

Sınıf devrimcileri saldırı karşısında kendilerini savunurken, saldırının ardından devrimci dostlarımızın da desteğiyle standımız yeniden açıldı. Festivali örgütleyen siyasal özneler saldırının ardından festivalden çekilme kararı alırken festival programı da iptal edildi.

***

Gazetemiz Kızıl Bayrak ve devrimci siyasal faaliyetimize yönelik devletin baskı, gözaltı, yasaklama ve sansür biçiminde süren engelleme çabası biliniyor. Bu saldırılar yeni değil. Tarih sahnesine çıktığımızdan bu yana neredeyse kesintisiz sürmüştür bu saldırganlık. Kuşkusuz devletin bu saldırganlığının bir siyasal sınıf mantığı var. Bunun için her saldırıyı büyük bir soğukkanlılıkla ve devrimci direnişçi bir duruşla karşılıyoruz.

Fakat bugünlerde yeni bir saldırganlık biçimiyle karşılaştık. Geçtiğimiz günlerde gazetemizi basan, Kürt hareketine yakınlığıyla bilinen Gün Matbaası, “basmama” tehdidiyle gazetemize sansür uygulamaya kalktı. Gerekçe, gazetemizde M. Can Yüce’nin yazılarına yer vermemizdi. Gazetemizle ilişkisi tümüyle ticari boyutlarda olan bu matbaanın bugüne kadar her türlü saldırıya karşı ilkelerden ödün vermeden yayıncılık yapan Kızıl Bayrak’a böyle bir dayatmada bulunmasını hakaret saydık. Bunun için bu mabaayla ilişkimizi kestik ve durumu da kamuoyuna “Zorunlu bir açıklama” başlığıyla duyurduk.

Açıklamamızda bu girişimi, “Devrimci basına yönelik saldırıların arttığı ve dayanışmanın yükseltilmesinin büyük bir önem taşıdığı bir süreçte Kızıl Bayrak gazetesinin yayın faaliyetini aksatmaya ve sansüre tabi tutmaya yönelik bir girişim” olarak değerlendirmiş ve bu saldırının “özgür basın geleneği”ni savunmak için devlete karşı yıllarca direnmiş, her türlü saldırıya, baskıya, katliama karşı mücadele etmiş bir hareketten gelmesini düşündürücü bulduğumuzu belirtmiştik.

Fakat, muhataplarımız bu açıklamamız üzerine oturup düşünmek ve gerekli sonuçları çıkarmak yerine saldırılarının dozunu yükseltmeyi seçmişlerdir. 30 Ağustos günü, 1 Mayıs Mahallesi’nde yapılan festivalde, M. Can Yüce’nin yazısının yer almasını gerekçe göstererek gazetemizin satışını engellemeye kalkmışlar, engelleyemedikleri için de standımıza saldırmışlardır. Çalışanlarımızın darp edilip, standın dağıtıldığı bu saldırı, komünist faaliyete ve devrimci eleştiriye karşı tahammülsüzlüğün ürünü alçakça bir saldırıdır. Özünde devletin faşist baskı ve teröründen farkı yoktur.

Fakat bilinmelidir ki, bugüne kadar devletin türlü baskı ve işkencesine karşı diz çökmediğimiz gibi bu türden saldırılar karşısında da diz çökmeyiz, papuç bırakmayız. Şu da iyi bilinmelidir ki, bu saldırıyı yapanların ne Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle, ne de demokratik hak ve özgürlük mücadelesiyle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, olamaz. Bu tür davranışlar sadece ve sadece döner sahibini vurur.

Tüm devrimci, ilerici güçleri bu saldırıyı kınamaya ve hesap sormaya çağırıyoruz. Yine ilgili Kürt siyasi öznelerini bu saldırıları durdurmaya, gazetemize yönelik bu alçakça saldırıyla ilgili açıklama yapmaya çağırıyoruz.

Kızıl Bayrak
30 Ağustos 2009


 

 

Yaşanan saldırı üzerine

Devrimcilerin, ilericilerin, demokratların yıllarca harcadığı emekler, ödediği bedeller sonucunda geleneksel hale getirilen 1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivali’nin 7.si, ortak bir ruh ve dayanışma ile başlamıştı. 3. ­gününde ise festival, programına uygun olarak devam ediyordu.

Bir ara, DTP’lilerin kendi aralarında konuşmalar yaptığını ve sürekli olarak standımıza baktıklarını gördük. Bir müddet sonra gelip gazeteyi açıp bazı sayfalara baktılar. Bu gazeteye bakma işlemini farklı kişiler birkaç kez daha tekrarladı. Bu sırada halen standımıza ve bize bakmaya devam ediyorlardı.

Bu sırada 2 Eylül şehitleri anma yürüyüşünün saati yaklaştığı için festivale katılan tüm bileşenler olarak bir araya gelinip yürüyüşün son durumu gözden geçirildi. Daha sonra yürüyüşe katılmak için son hazırlıklarımıza başladık. Bu esnada DTP İl örgütünden olan DTP temsilcisi yanında iki kişi ile standımıza gelerek gazetemizde çıkan yazı hakkında konuşmak istediklerini söyledi.

DTP’liler “Önderliğimiz hakkında tasfiyeci, teslimiyetçi diyen ve hakaret içeren yazıların olduğu bir gazeteyi bulunduğumuz alanlarda sattırmayız. Gazeteyi stanttan kaldırın ve satmayın. Aksi halde kötü olur” biçiminde tehditler savurdular. Bizler de gazeteyi satmaya devam edeceğimizi ifade ettik. Daha sonra festivale katılan bileşenlere durumu bildirdik. Tekrar festival bileşenleri olarak toplanıldı. ESP’nin gazeteyi kaldırmanın bir “olgunluk” olacağı fikri dışında, tüm bileşenler gazetenin kaldırılmaması görüşünde hemfikirdi. Fakat DTP’liler saldırı tehditlerini sürdürdüler.

Yürüyüş saatinin gelmesinden kaynaklı konuşmanın yürüyüş sonrasına bırakılması ve tartışmalar bir sonuca bağlanana kadar bir saldırı olmaması yönündeki ısrar sonucu DTP ikinci bir konuşma yapılana kadar bir saldırı yapılmayacağını, fakat ikinci konuşmadan sonra yarım saat içinde gazete kaldırılmazsa saldıracaklarını söyledi.

Bunun üzerine yürüyüşün başlayacağı noktaya doğru topluca yola koyulduk. Basın açıklamasının okunduğu sırada DTP’liler saldırıda kullanacakları sopaları ve boruları hazırladılar, saldırı üzerinde konuşmalar yaptılar. Açıklama bittikten sonra yine toplu şekilde festival alanına doğru yürüyüşe başlandı. Bu esnada DTP temsilcileri yanlarına aldıkları 40-50 kişilik bir grupla hızla festival alanına gelerek Kızıl Bayrak standını dağıtıp, tüm gazeteleri yırttılar. Ayrıca stantta olan yoldaşımıza saldırıp yaraladılar. Standa gelen diğer yoldaşlarımız da aynı biçimde saldırıya uğradılar. Araya diğer bileşenlerin girmesiyle saldırı sona erdi. Yaralı olan yoldaşlarımız hastaneye götürüldü. Bu esnada başka bir yoldaşımız daha saldırıya uğradı. Saldırı sonrası devrimci dostlarımız gelerek standımızı tekrar açmamıza yardımcı oldular ve olası bir saldırı ihtimaline karşı sürekli yanımızda oldular.

Festival Yürütmesi saldırı sonrası DTP ile yaptığı toplantıda DTP’nin saldırıyı sürdüreceğini ifade etmesi sonucu festivalin bitirilmesi fikrine vardı. Festival bileşenlerinden sadece ESP “gazeteyi kaldırma erdeminin gösterilmesi gerektiği”ni söyleyerek ayrı bir tutum aldı. Biz ise “Kimsenin ifade özgürlüğünün engellenemeyeceğini bundan kaynaklı gazetemizi kaldırmayacağımızı” söyledik. Bunun sonucunda festival iptal edilmiş oldu.

Bu esnada ESP temsilcisi, DTP’lilerin festival iptal olursa yine saldıracaklarını, “mahalleden onları çıkarmayacağız” dediklerini, saldırın boyutunun büyük olacağını, festivali bitirmenin kendilerini engellemeyeceğini söyledi. Ayrıca DTP’lilerden aldığını ifade ettiği belindeki silahı çıkararak tüm bileşenlere gösterdi. Böyle bir saldırıda oluşacak sorumluluğu kimsenin kaldıramayacağını bildiren yürütme, festivalin bitirilmesi kararına vardı. Herhangi bir saldırının tekrar yaşanmaması için de öncelikle Kızıl Bayrak standının toplanıp alandan çıkarılması karar altına alındı.

Tüm bunlar yöneten kurumun kimliği ve şiddetinin düzeyi konusunda yeterli açıklığı sunmaktadır.

BDSP / Ümraniye