20 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/11

  Kızıl Bayrak'tan
  Seçimler, Kürt sorunu ve devrimci sınıf tutumu
  ABD’nin Kürt politikası gündemde...
Ankara’daki işbirlikçi rejim “yeni taşeronluk” görevine dört elle sarıldı!
Dünya Su Forumu’na hayır!
Ergenekon değil kirli savaşın içyüzü!
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Güncel gelişmeler ve sol hareket
  “Hüseyin Hoca” sosyalizmin günışığına uğurlandı…
  Kentsel değil rantsal dönüşüm
  16 Mart, Halepçe ve Gazi katliamlarını protesto eylemlerinden...
  Gençlik hareketinden…
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan tüm işçi ve emekçi kadınlara çağrı:
  Çarlık Duması’nda Bolşevikler...
  Tokat Eğitim-Sen yönetimi gericiliğin bayraktarlığını yapıyor!
  Dünyadan...
  Newroz’a doğru... -
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Newroz’a doğru...

M. Can Yüce

Bahar, doğanın canlanışı, yaşama duruş, direniş, özgürlük ateşi ve özlemi... Bahar, yaşamın gürül gürül akması, gemlenemez çağlayanlar gibi… Bunun ortaya çıkardığı enerji, tarihsel akış ve çağlayanlarda da somutlaşabiliyor, belli tarihsel kesitler ve süreçlerde... Newroz da böyle tarihsel bir akış, zaman zaman çağlayana dönüşen bir nehir gibidir... Özgürlük özlemi gibi akan, derinden, dingin, coşkun, deli, sakin, yıkıcı, yapıcı, ön temizleyici...

Newroz, bir gelenek ve özlemin akması değil sadece, bir birikimin, her yeni basamakta, her yeni yılda kendine çok şey katarak, zenginleşerek akan bir özgürlük nehridir!

Tarih, doğa ve geleceğe dair en güzel özlemlerin birleştiği an, bir gün, daha doğrusu sınırsız bir yolculuk, hep bir akıştır o... Son çeyrek yüzyılda Newroz yeniden yazıldı, yeniden üretildi, anlam ve içeriği zenginleşti...

Birçok çevre ve kişi bu gerçekliği reddetmek, çarpıtmak ve saptırmak için çok çaba gösterse de bu, yine böyledir...

Tarihine, tarihinin direniş damarına sahip çıkış; bu, aynı zamanda ulusal kimlik ve özgürlüğe sahip çıkma ve geleceğe taşıma kararlılığıdır. Bu bilinç ve eylemli duruş, çok tahrip edilmiş olsa da devam ediyor...

Newroz, hiç kuşkusuz, salt bir geleneğin kutlanması ve yarına taşınması değil, aynı zamanda tarihten devralınan ve güncelde kördüğüm haline getirilen bağımsızlık, özgürlük ve kendi kaderine sahip çıkma sorunlarına çözüm bulma arayışı, mücadelesi ve iradesini somut olarak gösterme ve kanıtlama platformudur da…

Kürt halkı bu Newroz’u aynı bilinç ve duygularla karşılamaya çalışıyor. Yine Newroz’u anlamına uygun algılayacak ve eylemli, Newroz ateşlerini yakarak, üzerinde coşkuyla atlayarak kutlayacak, bundan kuşku yok. Bunun için gerektiğinde bedel ödemekten de çekinmeyecek, geçmişte olduğu gibi... On yıllardır yaptığı bu. Ancak bu bilinçli ve eylemli duruşunu politik bir kazanıma dönüştürme, politik etkilerini elle tutulur bir sonuca dönüştürme konusunda kayda değer bir başarı elde etmediği de vurgulanması gereken başka bir gerçekliktir…

Neden? Kısa, ama net bir soru... Neden?

Kürt halkı az direndiği için mi? Az bedel ödediği için mi? Neden kitlesel eylemlerini, kitlesel duruşunu, somut politik kazanım ve sonuçlara dönüştüremiyor?

Esas olarak üzerinde düşünülmesi ve genişçe tartışılması gereken konu budur!

Bundan birkaç yıl önce Amed’de yapılan Newroz gösterisinde bir milyona yakın bir kitlenin toplandığı yazıldı, çizildi. Ancak ne yazık, aynı kitle kendi tarihsel mücadele gününde bile kendi dilinde konuşamadı, bunu kendi platformunda gerçekleştiremedi. Eğer büyük kitle bunu yapamıyorsa, o bir milyonluk eylemin herhangi bir politik anlamı ve etkisi olur mu?

Bu, salt direnmenin, bunu bir geleneğe dönüştürmenin yetmediğini gösteriyor ve kanıtlıyor. Eğer siz gerçekten temel sorunlarınızı devrimci bir programa dönüştürememişseniz, bunu kurumlaşmış bir yapıya kavuşturamamışsanız, bu konuda tartışmasız bir yaşam duruşu sergileyemiyorsanız, yaptıklarınız, gösterileriniz, kalabalıklarınız, kuşkusuz bir anlam ifade edebilir, ama bunun ötesinde politik bir sonuç yaratması mümkün değildir.

İçinde geçtiğimiz dönem önemli siyasal gelişmelere gebe bir dönem… Bu ayın sonunda yerel seçimler var. Yine birçok noktası tartışılan bir “paket”ten söz ediliyor. Çok yakın bir süre sonra Newroz var, bunun heyecanını şimdiden görmek mümkündür. Bütün bu gelişmelere ve gelişme olasılıklarına Kürt halkı ne kadar hazırlıklıdır?

Kuşkusuz “taktik”, güncel görev ve hedefleri başarma anlamında bir hazırlıktan söz etmiyoruz. Programatik ve stratejik düzeyde, bunun kurumsal ifadesi anlamında bir hazırlıktan söz ediyoruz. En son yazdığımız yazıda bu konuya parmak basmış ve Kürt halkının bugünü ve geleceğini kucaklamaya aday, yarının şiddetli fırtınalarına karşı bugünden yanıt olabilecek çok yönlü öncü program ve kurumlardan yoksun olması, aynı zamanda onun trajik durumunu anlatmaktadır!

Kürt halkı kendi Newrozu’nu yine coşkuyla karşılayacak ve eylemli olarak kutlayacaktır. Bunda kuşku yok. Belki seçimlerin de ek bir dürtüsüyle sokaklara ve meydanlara milyonlar akacak. Ama bütün bunların politik bir etki yaratma, politik bir kazanıma dönüşme olasılığı hemen hemen yok gibidir. Elbette kendi kimliğinde ısrar, neredeyse kendi kimliğiyle özdeşleşen Newroz’una sahip çıkması çok önemlidir. Bu, bir duruşu, bir kararlılığı, bir ısrarı, sert “rüzgârlara karşı yürüyüşü” anlatır. Bu, aynı zamanda yıllardır tahrip edilmeye çalışılan devrimci bir dinamizmin şanlı örneğidir.

Halk Newroz’a kitlesel olarak sahip çıkarsa bunun önemli sonuçlar ve etkiler yaratabileceği düşünceleri var. Bu, kendi kimliğine sahip çıkma anlamında doğrudur. Ama bunun ötesinde politik bir etki yaratması mümkün değildir... İmralı teslimiyetinin ağır denetimi altında bu, kaçınılmazdır. Ama öyle de olsa her direnişin önemli bir deneyimi, birikimi ve derin anlamı vardır. Bu kararlı ve kitlesel duruş, aynı zamanda her türlü teslimiyet ve kuyrukçu çizginin veciz bir şekilde iflasını anlatmaktadır.

Cejna Newroz Pîroz be!

18 Mart 2009