17 Ekim 2008 Sayı: SİKB 2008/41

  Kızıl Bayrak'tan
   Gerici rejim Kürt halkına ve emekçilere karşı hazırlanıyor!
  Haramiler cephesinde büyüyen korkular!..
Sermaye iktidarı faşist baskı ve terörü tırmandırıyor!..
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Taslağı meslek hastalıklarına ve iş cinayetlerine davetiye çıkartıyor…

Çukurova Üniversitesi’nde devlet terörü...

İşçi ve emekçi hareketinden…
  Metal sözleşmelerinde uyuşmazlık!
  Metal Grup Toplu İş Sözleşmeleri’nde uyuşmazlık zaptı tutuldu…
Son söz grev meydanında söylenecek!
  Metal işçileri İzmir’de sorunlarını tartıştı!
  İşkencede katliam eylemlerle protesto edildi…
  İşkenceci sermaye devletinden hesabı emekçiler soracak!
  Kot taşlama işçileri anlatıyor...
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  Tekelci kapitalizmin krizi yayılıyor…
  Yeni bir tezkere ve sonrası… M. Can Yüce
  Gençlik hareketi ve fiili-meşru mücadele!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal sözleşmelerinde uyuşmazlık!

MESS’ten düşük ücret ve esneklik dayatması

Ağustos ayından buyana Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile işçi sendikaları arasında süren toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık zaptı tutuldu.

8 Ekim günü gerçekleşen toplantıda hain Türk Metal Sendikası MESS’in ücret teklifini gerekçe göstererek uyuşmazlık zaptını tutarken, Birleşik Metal İşçileri Sendikası ise ücret, sosyal haklar gibi maddelerin yanı sıra MESS’in esnek üretim maddelerini sözleşmeye sokmak istemesi üzerine uyuşmazlık zaptını tutarak toplusözleşme masasından ayrıldı. Sınırlı sayıda işyerinde örgütlü olan Çelik-İş Sendikası’nın ise 17 Ekim’de gerçekleştireceği toplantıda uyuşmazlık zaptını tutması bekleniyor.

Sözleşme sürecinin ilk toplantılarında, son yıllarda sektörde yaşanan gelişim nedeniyle memnuniyetini dile getiren ve işçilere de teşekkür eden MESS, yeni dönemde hedefinin esnek üretimin sözleşmeye girmesi olduğunu açık açık ifade ediyordu. Böylesine bir saldırıyı hayata geçirmek için ise ağır yaşam koşulları altında bunalan işçileri bir nebze de olsa rahatlatacak bir ücret zammı işçiler ve sendikalar arasında yaygın bir beklenti idi. İşbirlikçi Türk Metal Sendikası da bu beklentiye yaslanarak MESS patronlarının talepleri doğrultusunda esnek üretime daha görüşmelere başlamadan kendi taslağında yer vermişti. Zira Türk Metal çetesini asıl sıkıştıran konu geçtiğimiz dönemde de belli işyerlerinde farklı zamlar istemesine sebep olan düşük ücretli işçiler sorunu ve bu işçilerin beklentileri idi.

Birleşik Metal-İş ise tabanında esnek üretim konusunda bir bilinç açıklığı olmamasına ve  yeterince örgütlü bir hazırlığı da bulunmamasına rağmen, esnek üretime geçit vermeyeceğini tüm süreç boyunca dile getirdi.

Bu tutumu bilen MESS, esnek üretime ilişkin maddeleri kendi teklifini sunmayı erteleyerek, gerilimi ücret vb. maddeler ile birlikte son süreçte yükseltmeyi tercih etti. Nitekim, 10 Ekim tarihli son toplantıda verdiği teklifte, denkleştirme süresinin 4 aya çıkarılması, telafi çalışması gibi esneklik maddelerini ücret ve sosyal haklar teklifleri ile aynı anda sundu.

MESS’in yeni kozu kriz

MESS’in ücret ve sosyal haklara ilişkin teklifleri ise adeta metal işçileri ile alay etmek anlamına geliyor. Sosyal haklarda yıllık resmi enflasyon olan %11.77’nin altında zam öneren MESS, Birleşik Metal İşçileri Sendikası ile yaptığı görüşmelerde ayrıca hafta için fazla çalışma ücretinin yüzde 100’den yüzde 75’e düşürülmesini, ihbar ve kıdem tazminat süreleri yasanın üzerinde uygulanan işyerlerinde yeni işe giren işçiler için sürelerin yasa sınırına çekilmesini, ikramiye gün sayısının düşürülmesini istedi.

Düşük ücretli işçilere yapılacak iyileştirmelerle birlikte yüzde 20 ile yüzde 50 arasında zam isteyen Birleşik Metal’e MESS’in zam teklifi ise yüzde 4.15 oldu.

İşçilerle dalga geçmekten başka bir anlama gelmeyen bu teklifin gerekçesi ise, bir süre önce Amerika’da baş gösterip dünyaya yayılan ekonomik krizdi. Özellikle otomotiv sektöründe Avrupa’nın belli başlı tekellerinin işçi çıkarmaya başlaması toplusözleşme döneminde MESS’in imdadına yetişti. Basının karşısına çıkıp “Biz güçlü bir ülkeyiz. Reel sanayinin gücünü ihmal etmeden, bir araya gelerek çok şey yapabiliriz” diyen MESS, işçilerin karşısına çıktığında ise kriz edebiyatına sarılarak esnek üretimin yanı sıra düşük ücret dayatması pervasızlığını gösterebildi. Bu dayatmayı daha etkili kılabilmek için de, bayram öncesi ve sonrasında Renault, Tofaş, Ford, Packard bir dizi önemli fabrikada esneklik uygulamaları, ücretsiz izinler ve toplu işçi çıkarmalar yaşandı.

MESS’in taşeronu Türk Metal çetesi de bu durumu kendince değerlendirmeye çalışarak fabrikalarda kriz nutukları atmaya, işçilere “işinizi koruduğunuza dua edin!” demeye devam ediyor. Muhtemelen bu yaşananlar 2001 yılında iş yasasında olmayan esnekliği sözleşmeye sokmakla övünen Türk Metal çetesinin düşük ücret dayatmasına da onay vermesinin en temel zeminini oluşturacak. Türk Metal’de örgütlü işyerlerindeki işçiler kendi dinamikleri ile sokaklara çıkmadıkları koşullarda, bu çetenin ufak rüşvetlerle sözleşmeyi imzalayacağını bugünden söylemek mümkün.

Türk Metal çatırdıyor!

Her ne kadar hesabını beylik söylemlerle ajitasyon çektikten sonra sözleşmeyi imzalamak olarak yapsa da, Mustafa Özbek ve Türk Metal için bu iş bu sefer çok daha zor olacak. Halen tabandan doğru güçlü bir dinamik ortaya çıkmasa da, fabrikalardaki işçilerde büyük bir öfke birikimi sözkonusu. Yanı sıra, geçtiğimiz günlerde görevden alınan Manisa Şube Başkanı’nın Türk Metal’in gerçek kimliğini ortaya seren açıklamaları devam ediyor.

Kendisi de Mustafa Özbek kadar hain bir işçi satıcısı olan Manisa Şube Başkanı Mehmet Ali Özaltın görevden alındıktan sonra, bugüne kadar beraber gerçekleştirdikleri pislikleri ortaya sermeye başladı. Özaltın, Ergenekon ile ilişkileri ile gündemde olan Mustafa Özbek’in sendikanın maddi olanaklarını bu çetenin ihtiyaçları için kullandığını söylüyor. Özbek’e ilişkin iddialar ilk defa uzun bir dönem yanında tuttuğu bir uşağı tarafından ortaya seriliyor.

Tüm bu yaşananlar Türk Metal içindeki iç dalaşından başka bir anlam taşımasa da, bundan sonraki süreçte Mustafa Özbek’in ipleri elinde tutmasının ve işçileri sindirmesinin çok daha zor olacağı bir sürece girildiğini gösteriyor. Böylesi bir süreçte Türk Metal üyesi işçiler harekete geçebildiği koşullarda, bugüne kadar içinde tutuldukları cenderenin kırılması da kolaylaşacaktır.

Birleşik Metal eylemlere hazırlanıyor!

Ücret, sosyal haklar ve esneklik dayatmaları ile uyuşmazlığa giden Birleşik Metal İşçileri Sendikası ise önümüzdeki günlerde konuyla ilgili eylemler gerçekleştirmeye hazırlanıyor.

Birleşik Metal-İş tarafından yapılan açıklamada, metal işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını daha da ağırlaştırmayı hedefleyen bu tekliflerin kabul edilemez olduğu vurgulanarak şunlar söylendi:

“2007 kârlarıyla işçilerin 6 yıllık ücretlerini ödeyebilecek kadar birikime sahip olanlar; Hazine’den işçi başına aldıkları 73,00 YTL ile ücret maliyetleri düşenler; yeni işe giren her bir işçiyi 125,00 YTL daha ucuza çalıştıranlar; kısaca, metal işçilerinin taleplerini karşılayacak kaynağa fazlasıyla sahip olanlar, kriz bahanesiyle bildik oyunlarını oynamaya, metal işçilerini sindirme politikalarını uygulamaya çalışıyorlar.”

Birleşik Metal İş, tüm metal işçilerini bir kez daha kendi talepleri etrafında ortak mücadeleye çağırdı.

 

Türk-İş hainlerinin korkusu!

Türk-İş’e bağlı sendikalardaki (Türk-Metal, Yol-İş) yolsuzluk haberleri, burjuva basının da sıkça işlemesiyle gündeme taşındı. Yıllarda işçi aidatları üzerinden saltanat süren sendikal ihanet çetesinin iç iktidar kapışmaları yolsuzluk olaylarını açığa çıkardı. Türk Metal çetesinin başkanı Mustafa Özbek’in sahip olduğu servet, Yol-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu’nun sendika kasasından yaptığı harcamalar ve çeşitli yerlere yapılan kaynak aktarımları günlerce konuşuldu.

Türk-İş’e bağlı sendikalar içinde yayılan yolsuzluk olaylarının ardından Türk-İş’i kurtaracak “temiz bir el” gerekiyordu. Bu “el” patronlara verdiği “minik” hediyelerle, işveren ve hükümet yetkilileri ile çektirdiği mutluluk pozlarıyla tanınan Türk-İş Genel Mali Sekreteri ve Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay’dan başkası değildi.

Atalay, Tercüman gazetesinin 27 Eylül 2008 tarihli sayısında çıkan röportajında, “Üç tane yanlış yapanın suçu herkese mal edilmemeli” dedi. Yılların sendika ağası Atalay’ı basında çıkan yolsuzluk haberleri o kadar yıpratmış, çıkan haberler “namusuyla sendikacılık yapanlara” o kadar zarar vermişti ki, Atalay’ın görevi de “hukuksuzluğa son vermek”ti. “Bu tür haberler, işini namusuyla yapan, temsil ettiği kitlenin hak ve hukukunu namusuyla savunan sendikacılar üzerinde yıpratıcı bir etki yaratıyor” diyerek “elleri temiz biri” olarak sözünü yüksek perdeden söyledi.

Yıllardır Türk-İş yönetiminde servetlerine servet katan Türk-İş hainleri yolsuzluk haberlerinin dışarıya yansımasından rahatsız ve tedirginler. Atalay, Türk-İş çatısı altındaki işçilerin konfederasyona duyabileceği güvensizliğin önünü kesme çabasında.