26 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/39

  Kızıl Bayrak'tan
   Uluslararası finans krizi ve Türkiye
   Krizin faturasını ödememek için
mücadeleyi yükseltelim!
Çeteleşen rejimin tek alternatifi sosyalizmdir!
Metal TİS’leri...

Kartal’da metal işçileri geleceğini tartıştı...

BMİS “ortak mücadele” çağrısıyla neyi hedefliyor!
  Kot taşlama mı, işçi mezarlığı mı?
  Ulucanlar Direnişi 9. yılında!
  GOP İşçi Platformu’nun kampanya değerlendirmesi...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 6. Toplantısı Sonuç Bildirgesi…
  Gönüllü kulluk
Yüksel Akkaya
  Köln’de onbinlerce kişi ırkçı-faşistlere
geçit vermedi!
  Dünyadan…
  PKK 10. Kongresi üzerine kısa notlar
M. Can Yüce
  Emekçi kadın örgütlü mücadele içinde özgürleşecek!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İTÜ’de yeni dönem faaliyeti

İTÜ’de yeni dönemin başlamasıyla birlikte üniversite gençliğinin karşı karşıya kaldığı saldırı gündemlerini işlemeye başladık. Maslak Kampusü’nde geçtiğimiz haftadan itibaren düzen içi çatışmalarda taraflaştırılmaya çalışılan gençliği geleceği ve özgürlüğü için mücadele çağırırken, har(a)çlara gelen %10’luk zamları gündemleştirerek ticari eğitime karşı mücadeleye çağıran afişler kullandık.

Eğitimin ticarileşmesini, üniversitelerde devrimci faaliyete dönük soruşturma saldırıları, düzen içi çatışmaları, yaz döneminde gerçekleşen rektörlük seçimlerini teşhir eden bildirimizi dağıttık. Ekim Gençliği satışı gerçekleştirdik. Hem satış sırasında hem de dergi masasına gelen birçok öğrenci ile yeni dönem mücadele gündemleri üzerine konuştuk.

İTÜ Maçka Kampusü’nde hazırlık sınıflarına dönük çalışmamıza da başladık. ÖSS maratonunun ardından üniversite gerçeği ile karşı karşıya kalan öğrencilere ÖSS duvarının ardındaki üniversite yaşamını anlatan ve yeni dönemde de karşı karşıya kalınan sorunları işleyen bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Dağıtım sırasında öğrenciler kayıt döneminde ve sonrasında yaşadıkları yurt ve ulaşım sorunlarından, hazırlık kitaplarının pahalı olmasından bahsettiler. Çalışmamız ilerleyen haftalarda güçlenerek sürecek.

 İTÜ Ekim Gençliği


Ankara: “Genç-Sen kapatılamaz!”

Ankara Genç-Sen saat 18.00’de Yüksel Caddesi’nde Genç-Sen’in kapatma davasıyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada sendikal mücadelenin engellendiğine dikkat çekildi ve sendikalara üye olan işçilerin de işten çıkarıldıkları vurgulandı.

Açıklamada kapatma davasının 12 Eylül karanlığının günümüzde devam eden yansımaları olduğuna dikkat çekildi. Bu zihniyeti yok edilmesi gerektiği belirtilerek, YÖK’e, çetelerin okullardaki uzantılarına, harçlara yapılan zamlara karşı mücadelenin sürdürüleceği vurgulandı. “Bizim asıl dayanağımız üyelerimiz ve öğrencilerdir. Genç-Sen duruşma salonlarında ve okullarda mücadelesine devam edecek” denilerek, basın açıklaması bitirildi.

Açıklamaya 30 kişi katıldı.

Ekim Gençliği / Ankara


Genç-Sen Temsilciler Meclisi toplantısı…

Genç-Sen 4. Temsilciler Meclisi toplantısı 20 Eylül günü gerçekleştirildi. Birçok üniversitenin yeni döneme başlamaması nedeniyle bütünlüklü bir katılım sağlanamadı. Katılan temsilciler bütün üniversitelerin temsilcilerine ulaşılmadığını belirttiler. Gündemlere geçilmeden önce yapılan bir diğer tartışma ise genel mail grubunun kullanımına dair oldu.

Dönem başı çalışması, kapatma davası, 6 Kasım, genel kurul gündemleri üzerinden tartışma başlıkları oluşturuldu.

Şube toplantısını yapabilen üniversiteler dönem başı çalışması ile ilgili değerlendirmelerini aktardılar. Ayrıca merkezi olarak yapılabilecek anket vb. çalışmalar ele alındı. Genç-Sen’in yaşadığı kapatma davası süreci üzerinden bu sürecin hukuksal bir cendereye sıkıştırılmamasının gerekliliği, çalışmasının mutlaka üniversitelerde öğrenci gençliğin gündemleriyle beraber ele alınarak işlenmesi gerektiği vurgulandı. Kapatma süreci içerisinde olan sendika, parti ve derneklerle ilişki içerisinde olmak gerekliliği tartışıldı. İllerde eş güdümlü bir şekilde eylemlilikler gerçekleştirilmesi önerisi sunuldu.

Genç-Sen’in 6 Kasım’ı hangi gündemlerle beraber ele alacağı toplantının diğer bir başlığını oluşturdu. Her yerelin bulunduğu ilde birleşik bir 6 Kasım gerçekleştirmek için çaba harcaması toplantının başlıklarından biriydi. Ayrıca Genç-Sen’in merkezi bir 6 Kasım eylemi örgütlemek üzere çağrı yapması kararlaştırıldı.

Genel kurul üzerinden yapılan tartışma tarihe sıkışan bir muhtevada gerçekleştirildi. Sağlıklı bir genel kurulun yapılabilmesi için sunulan gerekçelendirmeler bir kenara atılarak, tarihin belirlenmesi, bir dönem içerisinde iki merkezi etkinliğe insanları taşınmanın zorluğuna ve maddi sıkıntılara bağlandı. Bu çerçevede genel kurul tarihi olası bir merkezi eylemden bir gün öncesi olarak düşünüldü ve bu tartışmanın şubelere taşınması kararlaştırıldı.

Birçok üniversitenin açılmamış olması ve açılanlarda da bu konuların tartışılmamış olması nedeniyle, sadece şubelere aktarılacak eğilimler belirlenebildi. 5. Temsilciler Meclisi’nin 18 Ekim’de toplanmasına karar verildi. 

Ankara Ekim Gençliği


İşkenceci-patron-sendikacı buluşması!

Ankara Emniyeti tarafından gerçekleştirilen iftar yemeğinde pek çok kurumun temsilcileri boy gösterdi. Patron birlikleriyle sendika yöneticileri, AKP gericileri ile Alevi işbirlikçileri, insan hakları savunucuları ile işkenceciler bir araya geldi, birlikte yemek yedi, sohbet etti.

Geçmişte düzenin has uşaklarına yönelik gerçekleştirilen yemeğin hedefi bu kez daha geniş tutuldu ve ortaya hayli “renkli” bir katılımcı profili çıktı.

İftar yemeğine katılanların bir bölümünü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş, Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz ile Toptancı Hali ve OSTİM yöneticileri gibi asalak patronlar takımı oluşturuyordu. Ankara’nın halk düşmanı belediye başkanı Melih Gökçek de konuklar arasındaydı.

İftar yemeğinde, Alevilerin muhalif kimliğini sindirerek onları düzene eklemeyi amaç edinmiş kurumların önde gidenlerinden olan Cem Vakfı’nın Ankara Şube Başkanı İlhami Binici de yer aldı. Üniversiteleri kışlaya çeviren bazı üniversite rektörleri de davette yerini alanlar arasındaydı.

İftar katılımcılarının bir diğer bölümünü ise sendikacılar oluşturuyordu. Tahmin edileceği üzere Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, Türk-İş Mali Sekreteri ve Demiryol İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay ile Hak-İş ve Memur-Sen yöneticileri davetin konukları arasındaydı. Bu satılmış sendikacılar arasında en çok dikkat çeken isim ise KESK Genel Başkanı Sami Evren oldu. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan, Genel Kurullar’da Eğitim-Sen’i Türk-İş çizgisine girmekle suçlayan Evren, kontra sendikacılar ile birlikte polis teşkilatının davetine icabet etmekten geri durmadı.

Davetin diğer iki dikkate değer konuğu ise, liberal bir çizgide de olsa devlet terörüne karşı belli bir mücadele yürüten İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı başkanları Hüsnü Öndül ve Yavuz Önen oldu. Polislerin işlediği cinayetlere, yaptıkları işkencelere karşı sayısız eylem ve etkinlik gerçekleştiren, polis terörü nedeniyle yaralananların tedavilerini üstlenen kurumların yöneticileri, bu kez işkencecilerle aynı sofrayı paylaştılar.

Ankara’da gerçekleşen iftar, düzenin kollarının nerelere uzandığı, hangi bilinçleri bulandırdığının görülmesi için hayli anlamlı veriler sundu. Düzenin has uşakları ile yan yana gelmekten çekinmeyen Sami Evren gibilerinin emekçilere vermeleri gereken hesap ise ortada duruyor.


“Söz onurdur, onuru asla çiğnetmeyeceğiz!”

Merhaba yürek dostlarım...

Sevgili dostlar, yaşadığımız coğrafyada sermayedar faşist güçler, her fırsatta işçilerin, emekçilerin ve ezilen halkların mücadelesinin öncüleri olan devrimci tutsaklara saldırarak, katliamlar yaparak teslim almaya çalışmışlardır.

21 Eylül Buca katliamına sessiz kalınması katliamcılara büyük bir moral ve cesaret kaynağı olmuştur. Bu cesareti alanlar, iki ve üç yıl arayla 24 Eylül Diyarbakır, 26 Eylül Ulucanlar’da insanlık onurunu hiçe sayarak katliamlar yapmışlardır ve şu ana kadar katliamcılardan hiçbir hesap sorulmamıştır.

Demokratik kitle örgütleri ve kamuoyunun büyük bir çoğunluğunun sessiz ve seyirci kalmaları daima sermaye düzeninin cellatlarına moral kaynağı olmuştur ve bu suskunluk her zaman yeni Buca, Diyarbakır ve Ulucanlar’ın yaşanılacağının da habercisi anlamına gelmektedir. Bugün tüm cezaevlerinde yapılan hak gaspları, tecrit, taciz, tecavüz, işkence ve keyfi uygulamalar bunun en somut örneğidir.

Buca, Diyarbakır ve Ulucanlar’da şehit düşen, onurun ve umudun temsilcilerinin şahsında saygıyla anıyoruz ve anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Anıları daima yolumuza ışık tutacaktır. Tüm canlarımızı devrim ve sosyalizm mücadelesinde sonsuza dek yaşatacağımıza söz veriyoruz. Söz onurdur, onuru asla çiğnetmeyeceğiz.

Tüm dostlara en içten devrimci duygularımızla selam, saygı ve sevgilerimizi gönderir, sizleri canların inançlarıyla kucaklıyoruz. Sevgiyle, umut ve dirençle kalın...

Mehmet Yamaç

E Tipi Kapalı Hapishanesi / Muş

 


Kalmaksan’ın ilk davası görüldü!

Kalmaksan’da patronlar ve adamları tarafından bülten dağıttıkları için saldırıya uğrayan Çiğli İşçi Bülteni çalışanlarını hakkında dava açılmıştı. Bülten çalışanları da saldırıya uğradıkları için karşı dava açtılar.

İlk dava 22 Eylül günü Karşıyaka Adliyesi’nde görüldü. Mahkemeye her iki tarafta hem davalı hem davacı olarak katıldı. TİHV ve ÇHD’den avukatlar bülten çalışanlarının davasını sahiplendiler. Hakim ilk önce saldırıya uğrayan Bülten çalışanlarını dinledi. Daha sonra karşı tarafın ifadesini aldı. Çiğli İşçi Bülteni çalışanları ifade verirken, patron ve adamlarının saldırgan tavrı sürdü. Tüm tarafların dinlenmesi kararı ile duruşma 30 Aralık tarihine ertelendi.

Kızıl Bayrak / İzmir

Sulukule için proje...

Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Şehir Planlamacıları, 23 Eylül günü dernek binasında yaptıkları basın açıklamasıyla, “Sulukule Alternatif Projesi”ni kamuoyuna açıkladılar.

Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan, yaklaşık 30 uzman ve akademisyenden oluşan bir ekiple “Sulukule Yerel Gelişim Planı” için çalıştıklarını ve bugüne kadar Sulukule için yapılan yerli ve yabancı bütün çalışmaları değerlendirdiklerini ifade etti.

Ardından söz alan Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Pündük, kararın siyasi bir görüş olduğunu ifade ederek, “Alınan kararla kültür mozaiğimizi ortadan kaldıracaklar” dedi. Kendilerine yer olarak gösterilen Taşoluk’taki konutların olumsuzluklarına değinen Pündük, “Biz kendi kültürümüz ve alışkanlıklarımızla yaşamak istiyoruz” dedi. Asım Hallaç ise Taşoluk’taki olumsuz yaşam koşullarını (sağlık, ulaşım ve işsizlik) aktardı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Denizler anmasına dava!

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idamlarının üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen, egemenleri rahatsız etmeye devam ediyorlar.

İdam edilişlerinin 36. yıldönümünde Muğla’da Denizler’i anan Yurtsever Cephe Muğla İnisiyatifi’ne dava açıldı. Yurtsever Cephe Bodrum Sözcüsü Ayhan Karahan ile üniversite öğrencisi Ekin Yağmur, “suç ve suçluyu övmek”, “yasaya aykırı toplantı düzenlemek” gerekçeleriyle yargılanacak.

20 Kasım 2008 tarihinde ilk duruşması görülecek olan dava, Bodrum Nazım Kütürevi’nde etkinliğin gerçekleştiği sırada içeriye girmek isteyen polislerin içeri alınmaması üzerine açıldı.

CHP, SHP, TKP ve ÖDP’nin de 20 Kasım günü destek vereceği basın açıklaması adliye önünde gerçekleşecek.

İHD: “Hasta tutuklular serbest bırakılsın!”

İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nin hapishanelerdeki hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla başlattığı mektup yollama eylemi, 18 Eylül günü İzmir ve İstanbul’da gerçekleştirilen basın açıklamalarıyla devam etti.

İHD İstanbul Şubesi, Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdiği açıklamayla, Adıyaman E Tipi Cezaevine tutuklu bulunan İsmet Ayaz’a mektup gönderdi.“Hasta tutuklular serbest bırakılsın! / İHD İstanbul Şubesi” pankartının açıldığı basın açıklamasında, Ayaz’a gönderilen mektubu İHD İstanbul Şube Başkanı okudu. Cezaevlerinde yaşanan uygulamaların bu ülkenin ayıbı olduğunu, sadece duvarlardan oluşan cezaevlerini yıkarak bir şeylerin değişmeyeceğini söyleyerek, Çölyak hastalığına yakalanan Ayaz’ın serbest bırakılmasını istedi. Açıklamanın ardından Galatasaray Postanesi’nden mektup gönderildi.

İzmir’de Eski Sümerbank önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında da benzer vurgulara yer verildi.