15 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/33

  Kızıl Bayrak'tan
  Kafkasya’da emperyalist
nüfuz mücadeleleri
   Emperyalist planlar Kafkas halklarının başına savaş açtı!
AKP’nin kapatılmaması üzerinden yayılan boş hayaller
“Cari açık” polemiğinin ardına gizlenen gerçekler!

İşçi ve emekçi hareketinden…

KESK: “Toplu görüşme değil toplu sözleşme!”
  KESK toplu görüşme sürecine ilişkin “mücadele programı ve eylem takvimi”ni açıkladı…
Grev ve TİS komiteleri kurulmalı,
işyerlerini temel alan bir süreç örülmelidir!
  Sİ-DER kampanyası güçlenerek sürüyor…
  Mamak 5. Kültür-Sanat Festivali binlerce işçi ve emekçinin katılımıyla başarıyla gerçekleşti…
  Dünyadan kısa kısa...
  Diktatör Pervez Müşerref’in cumhurbaşkanlığından azli gündemde…
  Filistinli şair Mahmud Derviş’i yitirdik...
  DHKP: “Komutanımız, önderimiz, dayımızı yitirdik”
  Bir kez daha Ergenekon tartışmaları ve doğru yaklaşım üzerine...
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Diktatör Pervez Müşerref’in cumhurbaşkanlığından azli gündemde…

Amerikancı Pakistan rejimi dizayn ediliyor!

Pakistan’daki gerici rejimin krizler içinde debelenme süreci devam ediyor. Egemenler arası çatışma, ABD emperyalizminin küstahça müdahaleleri, Taliban’ın bazı bölgelerde etkili bir güç olması, Pakistan rejiminin parçalı yapısının görünürdeki nedenleridir. Pakistan’ın bir askeri cuntalar ülkesi olması, parçalanmayı daha da derinleştiriyor.

Aylar önce kaosun eşiğine gelen Pakistan’da, Washington’dan yapılan müdahale ile Pervez Müşerref’in genelkurmay başkanlığından istifası ve yapılan seçimlerin ardından koalisyon hükümetinin kurulması ile rejim belli bir dengeye oturmuştu.

Suikast sonucu öldürülen Benazir Butto’nun eşi Asıf Ali Zerdari liderliğindeki Pakistan Halk Partisi (PPP) ile Navaz Şerif liderliğindeki Pakistan Müslüman Birliği (PML) tarafından kurulan koalisyon hükümeti, demokrasi ve istikrar vaatleri eşliğinde işe başlamıştı. Diktatör Müşerref’in görevden uzaklaştırdığı savcıların göreve iade edileceğini vaadederek güya demokratlığını ispatlayan koalisyon hükümetinin foyası birkaç ayda ortaya çıktı. Zerdari-Şerif koalisyonu kendi içinde çatışırken, savcıları göreve iade edeceğine dair vaadini bir kenara bıraktı. Nitekim geçen günlerde hükümetin bu tutumu kitlesel bir eylemle protesto edildi.

Savcıların göreve iade edilmemesinin en önemli nedeninin, koalisyon ortakları hakkında yolsuzluk ve rüşvetten dolayı dava açma ihtimali olduğu bildiriliyor. Zira hükümeti kuran taraflardan, özellikle büyük ortak Asıf Ali Zerdari’nin sicilinin fazlasıyla kirli olduğu biliniyor. Zerdari’nin, hükümete karısının suikastı sayesinde geldiği, gelinen yerde ise kilit mevkileri yakın taraftarlarıyla doldurduğu yönünde güçlü bir kanı oluşmuş bulunuyor.

Bu durum son günlerde koalisyon hükümetini çöküşün eşiğine getirirken, Navaz Şerif bakanlarını kabineden çekti. Ancak, bu olayın hemen ardından, koalisyon ortaklarının Pervez Müşerref’in görevden azledilmesi konusunda anlaştığı açıklandı. Demokratik sürecin işlemesi için Müşerref’i azletmenin şart olduğunu savunmaya başlayan tarafların sergilediği “birlik” görünümü, “sihirli bir el” tarafından yapılmış bir müdahale olduğunu gösteriyor. Müdahaleyi yapanların Washington’daki savaş kundakçıları olduğundan kuşku duyulmuyor.

Azledilmekle karşı karşıya bulunan Müşerref’in tutumu ise, yenilgiyi kabul ettiği izlenimini güçlendiriyor. Konunun gündeme gelmesi üzerine Olimpiyatlar vesilesiyle planladığı Çin gezisini iptal eden Müşerref, azille ilgili doğrudan bir açıklama yapmadı. Ancak daha önceki açıklamalarında hakkında azil talebiyle soruşturma başlatılmasındansa, istifayı tercih edeceğini söylemişti.

Müşerref gibi bir diktatörün sorun çıkarmadan sahneyi terk etmeye hazırlanması, müdahalenin Washington kaynaklı olduğunun bir başka işaretidir.

Siyasi çizgileri yönüyle her biri diğerinden gerici olan Müşerref-Şerif-Zerdari üçlüsünün iktidar kavgasında Washington’daki efendilerin desteğine bağımlı oldukları gözlenmektedir. Müşerref’in sahneden silinmek üzere olması, çatıştıkları halde aniden “birlik” görüntüsü sergilemeye başlayan Şerif-Zerdari ikilisinin dönüşleri, ABD’nin dolaysız müdahalesine olduğu kadar, savaş kundakçılarının Şerif-Zerdari ikilisini tercih ettiğine de işaret ediyor.

Türkiye’deki egemenler arası çatışmalar ve bu çatışmada ABD emperyalizminin müdahalesi, nasıl demokratikleşme ile alakalı değilse, aynı durumu Pakistan egemen sınıfları arasındaki çatışma için de geçerlidir. Türkiye’de ABD’ye dil uzatanlar tasfiye edilirken, Pervez Müşerref’in de Çin’le yakın işbirliğine önem vermesinden dolayı tasfiye edilmiş olma ihtimali yüksektir. Bu örnekler, hem bağımlı rejimlerin emperyalistlerin yapacağı her tür gerici müdahaleye açık olduğunun, hem de halklarına karşı zorba olan egemen sınıfların emperyalistler karşısındaki iradesizliklerinin tescilidir.

Alçaltıcı olduğu kadar, halkların geleceğini karartmayı hedefleyen bu müdahalelere son verebilmek için emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı güçlü bir direnişin örülmesi şarttır!


Gerici Mısır rejimi siyonistlerle suç ortaklığı yapıyor!

Birbuçuk milyona yakın Filistinlinin emperyalist-siyonist abluka altında yaşam savaşı verdiği Gazze Şeridi’nin “üstü açık hapishane” olduğu artık farklı çevreler tarafından kabul edilmektedir. Boyu 40 km, derinliği 8-12 km olan dünyanın nüfusu en kalabalık bu coğrafya parçası, Haziran 2007’den beri temel gıda maddeleri, bebek maması, ilaç gibi hayati önem taşıyan ihtiyaçların bile bölgeye girişini engelleyen vahşi bir abluka altında bulunmaktadır.

Filistin halkının geçtiğimiz aylarda vahşi kuşatmaya karşı giriştiği kitlesel eylemle Gazze-Refah sınırındaki duvarlar yıkılmış, yüzbinlerce Filistinli Mısır’a geçip bazı temel ihtiyaçlarını karşılayabilmişti. Arap halklarının tepkisinden çekinen Amerikancı Mısır rejimi, o zaman kitlesel geçişlere belli bir süre tahammül etmek zorunda kalmıştı.

Gazze halkı tüneller kazarak da Mısır’a geçiş yolları açıyor. Bu tüneller, Gazzeli Filistinliler için bir çeşit hayat yolu olurken, direnişçilerin silah ve cephanelik ihtiyaçlarının karşılanmasında da önemli bir geçiş noktası.

Irkçı-siyonist rejim tünellerin varlığını ve işlevini bilmekle birlikte, bu geçiş yollarını kapatma gücünden yoksundur. Tüm saldırılarına rağmen amacına ulaşamayan İsrail, ABD emperyalizminin etkin desteği ile basınç altında tuttuğu Mısır rejimine bu işi yaptırtmaya çalışıyor. Uzun süredir baskıya boyun eğmeyen Mısır devleti, son günlerde siyonistlerle tam bir suç ortaklığına girmiş görünüyor.

Mısır halkları nezdindeki saygınlığı yerlerde sürünmesine rağmen Hüsnü Mübarek yönetiminin tepki çekeceği kesin olan bu suç ortaklığına gitmesi, Washington-Tel Aviv kaynaklı baskıların iyice yoğunlaştığına işaret ediyor. Baskılar karşısında geri adım atarak utanç verici duruma düşen Mısır yönetimi, tünel geçişlerini engellemek amacıyla kolluk kuvvetlerini seferber etmiştir.

Gazze çevresinde açılan tünellere baskın düzenleyen Mısır kolluk kuvvetlerinin zehirli gaz kullandığını belirten Filistinliler, bu gazların ölümlere yol açtığının bilindiğini vurguluyorlar.

Gerici Mısır rejimi, Gazze Şeridi’ne yakıt ve temel gıda maddeleri taşımak için yeraltında açılmış bir tünel şebekesi bulunduğunu, polisin sınır bölgesinde 20 kadar tünel ortaya çıkardığını açıkladı. Tünellerde çok miktarda yakıt, gıda ve sigara ele geçirildiği belirtildi.

Gazze etrafında örtülen ABD-AB destekli siyonist abluka devam ederken, geçen Haziran ayında Hamas’la yapılan ateşkes anlaşmasının devam etmesine rağmen, siyonist şefler Gazze’ye kapsamlı bir saldırı düzenlemekten söz ediyor. Bu koşullarda tünelleri hedef alarak kapsamlı bir saldırı başlatan Mısır rejimi, Filistin halkının boğulması suçuna dolaysız şekilde ortak olmaktadır. İsrail ablukasını delmek için, Gazze’nin dünyaya açılan tek soluk borusu olan Refah sınır kapısını açmak yerine bu tutumu almakla işbirlikçi düşkünlüğün dip çukuruna yuvarlanan Mübarek ve ekibi, son irade kırıntılarını da emperyalist-siyonist güçlerin ayakları altına sermiştir.

Siyonist işgal ve ablukaya karşı inanç ve kararlıkla direnen Filistin halkı elbette ABD-İsrail işbirlikçisi bu soysuzlara da hak ettikleri yanıtı vermesini bilecektir.