7 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/10

  Kızıl Bayrak'tan
  Kirli savaş cephesinde iç muharebe...
  8 Mart’ın ruhu, kurultayların coşkusuyla
8 Mart’ta mücadele alanlarına!
Kürt halkına bir kez daha “siyasal çözüm” tuzağı! - U. Taner
Kanlı operasyonlarda medyanın rolü ve görevi
Kadıköy’de kitlesel SSGSS karşıtı eylem! 
Sermaye SSGSS konusunda son adımlarını atıyor...
  Tekel işçisi direniyor:
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu ile konuştuk….
  Tersaneler cehenneminde direniş: “Artık yeter!”
  Sol basının tutumu üzerine... - Z. Us
  15 Mart Temsilciler Meclisi toplantısı ve ön hazırlık sürecine dair...
  Gençlik hareketinden...
  İstanbul Emekçi Kadın Kurultayı Sonuç Bildirgesi...
  Operasyona karşı Kürt halkı ile eylemli dayanışma!
  Irkçı–siyonistlerden Filistin halkına “soykırım” tehdidi!
  KESK’e bağlı sendika şubelerinin genel kurulları cansız geçiyor…
  Doğ güneş doğ, tüm kızıllığınla doğ! -
H. Doğan
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

KESK’e bağlı sendika şubelerinin genel kurulları cansız geçiyor…

Haklarımızı kazanmak, mücadeleyi büyütmek için devrimci bir mücadele programı altında birleşelim!

İşçi ve emekçilere dönük çok yönlü saldırıların yaşandığı bir süreçte KESK’e bağlı sendika şubelerinin genel kurulları gerçekleşiyor. Birçoğu tamamlanmak üzere olan genel kurullardan yansıyanlar kamu emekçileri hareketinin ihtiyaçlarına yanıt vermekten oldukça uzak görünüyor. Böylesi bir tabloda üst kurulların da benzer bir atmosferde gerçekleşeceği çok açık.

Bugün kamu emekçileri hareketinin yaşadığı kırılma ile tıkanan mücadele kanallarının çok yönlü ve birikmiş nedenleri bulunuyor. Bu nedenlerden biri devletin hareketin dinamiklerini kırmak için uyguladığı sistematik baskı ve terördür. Diğer bir yanı ise sermaye iktidarının kamu sektörünün tasfiyesine yönelik saldırılarıdır. Konunun asıl ve belirleyici yanını ise KESK’e hakim uzlaşmacı, reformist anlayışların hareketi gerileten, mücadelenin önüne set çeken politikalarıdır.

Şube genel kurulları tüm bu sorunların tartışıldığı, geçmişin eksiklikleriyle hesaplaşıldığı, ileriye dönük sonuçlar çıkarıldığı, devrimci bir mücadele programının oluşturulduğu bir atmosferde gerçekleşmedi. Kurullar genelde cansız, coşkusuz, üyelerin ve delegelerin sınırlı katılım sağladığı bir zeminde gerçekleşti. Kurullarda yapılan konuşmalar ise genellikle sorunların özüne ve esasına değinmeyen, dile getirilen sorunlara karşı somut öneriler ve çözümler sunmayan, mücadelenin sorunlarına nedenleri üzerinden değil sonuçlarından bakan, sendikal mücadele anlayışlarının değil kişilerin eleştirildiği bir içerikte yapıldı. Kurulların öncesinde yapılan tartışmaların, gerçekleştirilen ittifakların, kamuoyuna sunulan mücadele programlarının kapsamı da büyük oranda bu darlıkta yaşandı.

Kurullara hareketin yaşadığı kırılmadan doğrudan sorumlu olan sendikal anlayışların (DSD, Yurtsever Emekçiler, EMEP) ilkesiz ittifakları damgasını vurdu. Kamu emekçilerini doğrudan ilgilendiren saldırılara karşı bundan sonra nasıl bir mücadele yürütüleceği tartışılmadı. Kürt halkına yönelik imha ve inkar saldırısının yoğunlaştığı böylesi bir süreçte işyerlerinde yapılan delege seçimlerinde Kürtler üzerinden karalama kampanyaları yürütüldü. Ulusalcı, gerici, faşist unsurların içinde yeraldığı Sendikal Birlik grubu ile ilkesiz ittifaklar yapıldı.

Delegelerin ve üyelerin kurula hem katılımı hem de kürsü konuşmalarına ilgisi ise oldukça zayıftı. Çoğu yerde işyerlerinden delege çıkarmakta, yönetimlere aday olacak kişiler bulmakta zorluklar yaşandı. KESK’in ve hareketin yasal cendere altına alınmasından, fiili-meşru mücadele geleneğinden uzaklaşmasından doğrudan sorumlu olan uzlaşmacı anlayışlar geçmişlerini aklamak için demagojik söylemlerle yeniden yönetimlere aday oldular. Politikasızlığın, ilkesizliğin en üst boyutta yaşandığı kurullarda reformist anlayışların ortak söylemi “yönetimlerde herkes olsun, ortak liste çıkarılsın, çalışanlar yönetimlere gelsin” argümanı üzerinden şekillendi. Ancak bu ortaklıkların hangi ilkeler üzerinden olması gerektiği, nasıl bir mücadele programı etrafında çalışılacağı hiç gündeme getirilmedi. KESK’in ve hareketin yaşadığı tıkanıklığın sorumlusu “çalışmayan kişiler” değildir. Asıl önemli ve belirleyici olan “çalışacak kişilerin” Kürt sorunundan AB’ye, kadın sorunundan demokrasi konusuna, anti emperyalist mücadeleden bağımsızlık söylemine, sendikal demokrasinin işletilmesine kadar birçok temel konuda hangi taleplerle nasıl bir mücadele yöntemini benimseyerek bir araya gelip gelmediğidir.

Örneğin DSD grubunun yaptığı kurul konuşmalarında hiçbir rahatsızlık duymadan övündüğü toplu görüşmelerde “masadan çekildik, bunu da biz yaptık” türü demagojileri “iyi çekildiniz ama KESK’i o masaya izlediğiniz uzlaşmacı mücadele anlayışıyla hapseden siz değil miydiniz? Tamam yetkiyi kaybettikten sonra aklınız başınıza geldi ve çekildiniz ama yüzümüzü işyerlerine, mücadele alanlarına döneceğiz demiştiniz de ne yaptınız?” sorgulamasıyla karşılanmadı. İşyerlerinde, sektörlerde yaşanan özgün sorunlarla kamu personel rejimi, kamu yönetimi, SSGSS, performansa göre ücretlendirme, sözleşmeli, taşeron vb. işgüvencesiz istihdam biçimleri gibi genel ve güncel saldırıları püskürtmek için nasıl bir mücadele yöntemi izlenmesi gerektiği tartışılmadı. Kürt halkının haklı ve meşru taleplerinin neden sahiplenmesi gerektiği, halkların kardeşliği şiarının hayat bulması, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı aktif ve eylemli tutum alınması, Telekom, Tekel vb. işçi direnişleriyle eylemli dayanışmanın neden örgütlenmediği dile getirilmedi. Kısaca kamu emekçilerinin ekonomik talepleriyle siyasal talepleri arasındaki bağın nasıl kurulacağı, işyerlerinde kağıt üzerinde üye görünen ancak gerçekte örgütsüz olan emekçilerin mücadelenin öznesi haline nasıl getirileceği, mücadelenin tabana yayılması için ne gibi yol, yöntem ve araçların kullanılması, hak ve özgürlükleri kazanmak için grev hakkının nasıl örülmesi ve örgütlenmesi gerektiği, tüm bunların devrimci bir mücadele programında nasıl somutlanacağı gündeme dahi getirilmedi.

Bu tabloyu tersine çevirebilecek bir müdahaleyi ancak öncü, ilerici, devrimci kamu emekçileri yapabilirdi. Ancak ne yazık ki bu genel kurul süreci de bu anlamda heba edildi. Bu yönlü bir devrimci irade açığa çıkmadı. Böylesi bir iddiayı taşıyanların büyük bir kısmı ise uzlaşmacı, reformist anlayışlara yedeklendi.

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak bulunduğumuz alanlarda mevcut güç ve imkanlarımızı hareketin ve mücadelenin sorunlarının tartışıldığı zeminlere çevirmeye çalıştık. Tüm ilerici, devrimci güçlerin seçimleri de aşacak tarzda devrimci bir mücadele programı etrafında birleşmesi için çaba harcadık. Tümü müdahalelerimizi bu bakışla yaptık. Seçimlerin öncesinde işyerlerinde, şubelerde mücadelenin asıl yükünü çeken dinamik unsurlara çağrı yaptık. Ancak bir mücadele programı etrafında ortak davranma iradesi ve niyeti gösteren unsurlarla bir araya geldik ve bu birliktelikleri kamuoyuna somut bir programla ilan ettik.

Şimdi önümüzde üst kurullar ve KESK genel kurulu var. Şubelerdeki kurullar bu anlamda üst kurulların nasıl geçeceği hakkında bir veri sunuyor. Şubelerdeki tablonun üst kurullara ve KESK genel kuruluna yansıyacağı bugünden açıktır.

Ancak öncü, devrimci kamu emekçilerinin görev ve sorumlulukları seçim süreçlerine müdahale etmekle sınırlı değildir. Seçimler ancak kamu emekçilerine devrimci sınıf mücadelesini yükseltme çağrısını yapmanın, hareketi siyasallaştırmanın bir olanağı olarak değerlendirildiğinde bir anlam taşımaktadır. Genel kurul sürecinin başarısı bu görev ve sorumluluk yerine getirilebildiği koşullarda sözkonusu olabilir.

Genel kurul sürecinde ve sonrasında tüm öncü, ilerici, devrimci, sosyalist kamu emekçilerini bekleyen en temel görev bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmek olmalıdır.

(Kamu Emekçileri Bülteni Sayı 25 * Mart 2008)

 

Günlük Kızıl Bayrak sitesinin Şubat ayı rakamları...

Artan izleyici ilgisi duyulan güvenin ifadesidir!

Sitemizin aylık izlenme rakamlarını okurlarımıza sunmaya Şubat ayı rakamları ile devam ediyoruz. Özellikle ziyaretçi sayısında belirgin bir artış görüyoruz son ayın rakamlarında.

Ocak ayında (31 gün üzerinden) 122.479 olan toplam ziyaretçi sayısı Şubat ayında (29 gün üzerinden) 127.010 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Artıştaki farkı tam olarak değerlendirebilemek için aradaki gün farkına da dikkat edilmelidir. Buna göre, Ocak ayında 3.951 olan günlük ortalama ziyaretçi sayısı, Şubat ayında 4.380 olarak gerçekleşmiştir.

Buna karşılık görüntülenen sayfa sayısında Ocak ayına göre küçük bir azalma sözkonusu. Ocak ayında bakılan sayfa sayısı aylık toplam olarak 702.511 ve günlük ortalama olarak 22.662 idi. Şubat ayında bakılan sayfa sayısı aylık toplam olarak 625.642 ve günlük ortalama olarak 21.574 olarak gerçekleşti.

Tablolardan da görülebileceği gibi, Şubat ayında en yüksek günlük ziyaretçi sayısına 5.760 rakamıyla 27 Şubat’ta ulaşıldı. Bu, Tersane işçilerinin büyük yankı yaratan militan direnişinin gerçekleştiği gündür ve izleyicinin bu olaya ilişkin bilgiye ulaşabilmek üzere sitemizi yoğun bir biçimde ziyareti bizim için her açıdan anlamlı ve sevindirici olmuştur.

İzleyicinin günden güne artmakta olan ilgi ve güveninin bir başka göstergesi, o günden beri sitemizin ziyaretçi sayısının genellikle 5 binin üzerinden seyretmesidir. Mart ayının geride bıraktığımız ilk dört günü için bu günlük ortalama 5.235 ziyaretçi olarak gerçekleşmiştir. Aynı rakam görüntülenen sayfa için ise 24.100’dür.

Bu eğilimin sürmesi durumunda Mart ayında bütün bir yayın dönemimizin en yüksek rakamlarına ulaşmış olacağız.

 

8 Mart Etkinliklerinden...

Özgürlük ve eşitlik için!

Emekçi kadınları 8 Mart’ta alanlara çağırıyoruz!

Mamak’ ta sınıf devrimcileri emekçi kadınları özgürlük ve eşitlik için alanlara çağıran bir faaliyet sürdürüyor. Ankara’da Devrimci 8 Mart Platformu’nun örgütlediği eylemin çağrısını bildiriler ve afişlerle birlikte yaparken, BDSP afişlerini de Mamak’ta yaygın bir biçimde kullanıyoruz. 9 Mart günü Mamak İşçi Kültür Evi’nin ‘Eşitlik ve özgürlük için emekçi kadın buluşuyor!’ şiarlı etkinliğinin davetiyelerini emekçi kadınlara ulaştırıyoruz. 8 Mart’ın devrimci çağrısıyla bahar dönemini kucaklayacağız. (Mamak / BDSP)


8 Mart’a hazırlanıyoruz!

İşçi Kültür Sanat Evi Kadın Komisyonu olarak düzenlediğimiz emekçi kadın kurultayından sonra çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Önümüzde 8 Mart gibi önemli bir gün var. Bu nedenle tüm gücümüzle 8 Mart’a etkin bir şekilde hazırlanıyoruz.  

Kadın komisyonumuz yaptığı son toplantıda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün  bölgemizdeki işçi ve emekçi kadınların gündemine girmesi için çeşitli planlamalar yaptı. Ev ziyaretleri ile 8 Mart için hazırlanan belgesel gösterimini gerçekleştirecek olan komisyonumuz, ayrıca bildiri ve afiş gibi çeşitli araçları da kullanacak. Bu planlamalar çerçevesinde “Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarının yazılı olduğu afişlerimiz, Çiğli merkezde ve emekçi semtlerinde yapılmaya başlandı. Ayrıca ilde düzenlenecek 8 Mart eylemine katılım için hazırlanan ortak afiş ve bildirilerde kullanılıyor. 

Emekçi kadın kurultayımızda işçi ve emekçi kadınları özgürlük ve eşitlik için bir adım ileri çıkmaya çağırmıştık. 8 Mart’ta da bu çağrıyla emekçi kadınları mücadele taleplerimizle birlikte eyleme çağırıyoruz. (Çiğli İKSE Kadın Komisyonu çalışanları)


Eskişehir’de devrimci 8 Mart faaliyeti

Eskişehir’de bu yıl diğer yıllardan farklı olarak devrimci bir 8 Mart için ortak bir faaliyet örülmeye başlandı. Geçen yıllarda feminist yaklaşımların gölgesinde kalan 8 Mart, bu yıl devrimci bir müdahaleyle sınıfsal özüne uygun ve devrimci bir temelde örgütleniyor. BDSP, DGH, Eskişehir Gençlik Derneği, Mücadele Birliği ve ODAK’ın örgütlediği 8 Mart süreci yaygın bir afiş çalışmasıyla başladı. Birkaç gündür Anadolu Üniversitesi’nde ve şehir merkezinde yaygın olarak afişlerimizi kullandık. Sürecin ilk etkinliği olarak KESK toplantı salonunda “Demir Çeneli Melekler” adlı filmin gösterimini yaptık. Etkinliğe yaklaşık 40 kişi katıldı. Çalışmalarımız 8 Mart günü yapılacak olan basın açıklaması ve panele çağrı yapan el ilanları ve afişlerimizi kullanarak devam edecek. (Kızıl Bayrak / Eskişehir)

Kayseri’de 8 Mart etkinliği!

Kayseri İşçi Kültür Evi’nde 2 Mart günü 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlık çerçevesinde bir etkinlik gerçekleştirildi. Ağırlığı emekçi kadınlardan oluşan bir kitlenin katıldığı etkinlik sıcak bir söyleşiyle başladı. Ardından bir müzik dinletisi gerçekleştirildi. Daha sonra ise, BDSP’nin hazırladığı 8 Mart Belgeseli izlendi. Ardından belgeselden hareketle bir değerlendirme yapılarak yine sıcak bir söyleşi eşliğinde etkinlik sona erdirildi. (Kızıl Bayrak / Kayseri)


Bielefeld’de başarılı 8 Mart etkinliği

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne 1 hafta kala bölgemiz Bielefeld’de bir 8 Mart etkinliği gerçekleştirdik. Ön çalışmasında afiş ve el ilanı çıkardık. Bunları ilerici parti ve sendikalara götürdük, çeşitli yerlere astık. Çevremizdeki insanları etkinliğimize çağırdık. 70 kişinin katıldığı etkiliğimiz oldukça başarılı geçti. Katılan birçok kimse memnuniyetini dile getirdi. (Bir-Kar / Bielefeld-Almanya)


Essen’da 8 Mart etkinliği

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğimiz asgari bir başarı ile gerçekleşti. Etkinliğimiz devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Başından sonuna kadar görsel olarak hazırlanan ve sunulan seminerimiz 3 saat sürdü. Semineri sunan arkadaşın başarılı anlatımı ve dinleyicilerin aktif katılım ile canlı tartışmalar yaşandı. Etkinlik genç bir kadın yoldaşımızın başarı ile sunduğu tek kişilik bir oyun ile devam etti. 45 kişinin katıldığı etkinliğimiz ortak söylenen türkü ve marşlarla son buldu. (BİR-KAR / Essen)