17 Eylül 2005 Sayı: 2005/37 (37)

  Kızıl Bayrak'tan
  Hesabı işçi sınıfı soracak!
  Başbakan ABD’ye 5. gezisinde
   Tüpraş işçisi talana karşı ayakta!
  Burjuva hukuku ve devlet terörü
  Faşist darbeciler 25 yıldır gülüyorlar...
Son gülen iyi güler!
Faşist 12 Eylül askeri darbesi protesto
edildi
Eylül karanlığını yırtacağız! Yeni Ekimler yaratacağız!
  12 Eylül tartışmalarının gösterdikleri
  12 Eylül hukuku sürüyor: Yeni yasal düzenlemeler/1
  AKP sağlığa zararlıdır!
  “Okulumuzu geri istiyoruz!”
  Faşizme Karşı Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleştirildi! Yeni dönemde mücadeleyi büyütmek için ileri!
  12 Eylül sendikacılarının son marifeti... Sınıfa ihanet, Kürt halkına düşmanlık!
(Orta sayfa)
  12 Eylül’ün turnusol kağıdı: DİSK
  Ruth Tekstil işçilerinin açıklaması

  Emperyalist ordular katliamlar eşliğinde
Telafer’i yakıp yıkıyor!

  Katrina sarsmaya devam ediyor
  Almanya’da seçimler...
  12 Eylül faşizmi üzerine/2
  Yılmaz Güney anıldı
  İnkar ve imha sisteminde ısrar ile
teslimiyetin sefaleti!
  Eylem ve etkinliklerden
  Bültenlerden/ Anadolu Yakası İşçi Bülteni
  Almanya’daki seçimler üzerine
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Faşizme Karşı Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleştirildi!

Yeni dönemde mücadeleyi büyütmek için ileri!

Ekim Gençliği'nin yeni döneme hazırlık çalışmalarını güçlendirmek amacıyla düzenlediği Faşizme Karşı Gençlik Buluşması gerçekleşti. Katılım bakımından hayli özgün bir deneyim elde etmemizi sağlayan kampımız, önemli bir sorunla karşılaşılmadan, başarıyla gerçekleşti ve önümüzdeki dönem faaliyetimiz açısından çok yönlü bir kaldıraç işlevi gördü.

Bu sene, geçmiş yıllarda örgütlenen kamplardan oldukça farklı bir organizasyona gidildi ve bu organizasyon kapsamında yapılan planlamalar tam bir başarıyla hayata geçirildi. Şunu açık bir biçimde söylemek gerekiyor; kampımız saflarımızdaki ideolojik ve politik donanım ihtiyacı, örgütsel deneyimlerin paylaşılması, yoldaşlık ilişkileri ile kolektif yaşamın örgütlenmesi konusunda oluşturduğu pratik açıklıklarla tam bir başarı kazanmıştır. Elbette bu başarının asıl ölçütü önümüzdeki dönemin planlanması ve gençlik hareketi için ortaya konan politikaların devrimci önderlik bilinci ve ruhu ile hayata geçirilmesi olacaktır. Yine de ayrıntılara geçmeden önce şu kadarını söyleyelim: Bir kez daha cüret ettik ve başardık!

Yeni dönemin yakıcı ihtiyaçlarını karşılamak için bir adım

Aslına bakılırsa geçtiğimiz dönemin sonunda yaz çalışması için yapılan planlamalar içerisinde bu kampı örgütlemek bulunmamaktaydı. Ancak yaz döneminde ortaya çıkan toplumsal gelişmeler okullar kapanmadan önce yaptığımız tespitlerin haklılığının altını çizdi. Tam da bu yüzden Faşizme Karşı Gençlik Buluşması adıyla düzenlediğimiz kampımızı gerekçelendirmek ve karşılanmasını hedeflediğimiz ihtiyaçlara vurgu yapabilmek adına, sürecin ve süreç karşısında gençlik hareketinin tablosunun bir kez daha üzerinde durmamız gerekiyor. Zira kampımızın hedeflediği salt dar örgütsel ihtiyaçları karşılamak değil aksine gençlik hareketinin toplam ihtiyaçları adına olumlu sonuçlar üretebilmekti.

Okulların kapanmasının hemen öncesinde tüm toplumsal muhalefete yönelik bir saldırı dalgasının varlığından ve bunun sivri ucunun tehdit ettiği temel bir kesim olarak da gençliğin mücadelesinin öneminden bahsediyorduk. Yaz döneminde devletin etkili ve yetkili ağızlarından bu gerçek apaçık dile getirilmiş, dahası uygulama planında Nazi Almanyası'nı, işgal altındaki Irak'ı aratmayacak türden görüntüler çizilmiştir. Faşist çeteler ve manipülasyon aygıtları ile kol kola ilerleyen bir devlet terörü dönemine girilmiştir. İşte bu gerçeklik bizi mevcut planlamamızı değiştirerek göreli bir genişliğe sahip bir kampın organizasyonuna girişmeye yönlendirdi. Belli sunumların hazırlığını dışta bırakırsak, tüm kamp organizasyonu iki hafta gibi oldukça kısa bir zamanda gerçekleştirildi. Bu kadar kısa bir zaman zarfında geniş sayılabilecek bir bileşenin katılımıyla örgütlenen bir kampın herhangi bir sorunla karşılaşmadan gerçekleştirilebilmiş olması ulaştığımız örgütsel düzeyi göstermesi açısından önemli ve anlamlıdır.

Gençliğin karşı karşıya olduğu tek sorun faşist saldırganlık değildir. Aksine bu sorunu üreten sermaye düzeninin gençliğin tüm diğer sorunları çözmekte aciz ve iktidarsız kalmasıdır. Gençliğin gelecek beklentisini karşılayamayan, paralı ve gerici eğitimi dayatan, tüm demokratik hakları kısıtlayan sermaye diktatörlüğü diğer etkenlerin de -uluslararası ilişkiler ve emperyalistlerle girilen süreçler, iç siyasetin tıkanıklıkları- itkisiyle azgın bir faşist saldırı dalgasını devreye sokmuştur. Görece diri bir toplumsal muhalefet odağı olarak gençlik hareketini doğrudan hedef alan bu saldırganlığın karşısında ne yazık ki arzulanan düzeyde bir hareket yoktur. Hem nitel, hem de nicel planda gençlik hareketi bugün halen oldukça zayıf bir tabloya sahiptir.

Bir süredir gençlik hareketinin sorunlarını örgütsüzlük, darlaşma ve reformizmin etkisi olarak tespit ediyoruz. Bunları ortaya çıkaran ve sorunların yeniden üretilmesini koşullayan daha güncel ve somut zaaflar ise yeni dönemin acil, yakıcı ve elbette aşılmayı bekleyen görevleri olmayı sürdürüyor. Bunların başında parçalı tablo gelmektedir. Bugün gençlik içinde biribirini besleyen üç kademeli bir kopukluk tablosu ile yüzyüzeyiz. Zaman zaman gerçekleşen zorunlu eylem birliklerine rağmen öncelikle politik gençlik grupları biribirinden kopuktur. Öte yandan tüm bu gençlik grupları, bu gruplara halihazırda güven duymayan ilerici gençlik tabanından kopuktur. Ve nihayet bu ikisi bir arada, geniş gençlik kitlelerinden kopuktur. Bu kopukluklar giderilmeksizin ve özellikle geniş gençlik kitleleri ile arada varolan uçurum kapatılmaksızın, yeni dönemin ağır görevlerinin omuzlanamayacağı açıktır. Bu temel önemde gerçeği bir süredir özellikle vurguluyoruz.

Bunlara eklenen ve bunlardan beslenen ve yine hareketin olumsuzluklarını katmerleyen sorunlar ise daha çok günlük çalışma içinde ortaya çıkmaktalar. İdeolojik-politik karmaşa bunların başında geliyor. Temel yönelimlerini yitirmiş, birçok konuda gençliğin önüne somut açılımlar koymaktan aciz bir ilerici-devrimci gençlik grupları tablosu ile karşı karşıyayız. Bu konuda reformist gruplar bir bakıma daha rahat bir zeminde. Zira onlar, artan saldırılar karşısında çoktan beridir düzenle dil ve eylem birliğinin gereklerini üstü örtülü biçimlerde gerçekleştirmekten ibaret bir politikanın üzerine oturuyorlar artık. Ancak devrimci güçler birçok konuda ya tutum alamıyorlar, ya da aldıkları tutumların gençlik kitlelerinin durumu ile bir ilgisi yok. Bir süredir özerk-demokratik üniversiteden anti-faşist mücadeleye, akademik ve politik talepler arasındaki farklardan özörgütlülüklere kadar birçok konuda gençlik gruplarının ciddiye alınır bir söylemi bulunmuyor. Bunun kendisi bu grupların etkisini sınırlamakta ve onları önderlik bir yana özne olmaktan bile uzaklaştırmaktadır. Dolayısıyla ortaya tecrit olmuş ve çalışması aslolarak propaganda faaliyetine daralmış, üstelik bunda bile hayli etkisiz bir güçler yığını çıkmaktadır.

Gençlik hareketinin güncel tablosu ve bu tablo karşısında gençlik gruplarının konumlanışı böylesi yakıcı bir sorun alanına işaret ettiği bir dönemde doğal olarak kampımızın ilk hedefi, gençlik güçlerimiz içinde gençlik hareketine ve sorunlarına dair bir ideolojik-politik açıklık sağlamak ve buna ek olarak teoriye ilgi uyandırmaktı. Sunumlar, sunumlar üzerine yürütülen tartışmalar ve yoldaşların her birinin gösterdiği ilgiyi göz önüne aldığımızda, kampımızın bu hedefinde anlamlı bir başarı elde ettiğini söyleyebiliriz.

İkinci bir nokta ise ilkinin de birikimi ile ortaya çıkan marjinalleşme, kitlelerden kopukluk, kendine daralmadır. Dediğimiz gibi gençlik gruplarının yaşadığı sıkıntılar ile gençlik hareketinin verili tablosu içinde siyaset, çok zaman dar ve tek yanlı bir ajitasyon-propaganda faaliyetine indirgenebilmekte. Politik özgüvenin ve kitleleri harekete geçirme iradesinin ortadan kalktığı yerde ise gençlik grupları darlığa, kısırlığa ve elbette olayları arkadan izleme çaresizliğine yeniden ve yeniden mahkum oluyorlar. Oysa güçlü politikalar, gerçekçi ve işleve uygun araçlar ortaya konduğunda bunun bir anda değilse bile adım adım aşılması hiç de zor değildir. Kampımız boyunca bu sorunu enine boyuna tartışma imkanı bulduk. Sorunun kaynaklarının ayrıntılı ve çok yönlü bir tahlili ile birlikte özgün pratik deneyimler paylaşılmış ve bu alandaki birikim kolektife maledilmiştir. Bu ise kampın politik-örgütsel eğitim yönünden esas geliştirici noktasını oluşturmaktadır.

Yine gençlik hareketinin bir diğer temel sorun alanı deneyim yetersizliğidir. Halihazırda gençlik güçlerinin doğal sayılması gereken deneyimsizliğinden bahsetmiyoruz, bu anlaşılır bir durum. Ama bir alan deneyiminden bahsediyoruz. Yıllarca farklı mücadele süreçlerinde oluşmuş, kuşaktan kuşağa devredilmiş ve her yeni adımda tazelenerek geliştirilmiş bir deneyim bütünlüğü, yazık ki bugün gençlik hareketinin eksikliğini hissettiği bir sorundur. Bunun nedenleri bir yana sonuçları hayli kaygı vericidir. Başarısızlığı defalarca sınanmış araçların yeniden gündeme getirilmesinden, pratik işlerin organizasyonuna harcanan fazladan enerjiye kadar karşılaştığımız bir dizi güçlük hemen her dönem çalışmanın sıfırdan başlarmışçasına deneyim eksikliği yaşamasından kaynaklanmakta.

Kampımız gençlik çalışmamızın en deneyimli unsurlarıyla en genç ve yeni insanlarımızı biraraya getirerek bu sorunun çözümü için uygun bir ortam yaratmıştır. Sadece sunumlar yoluyla değil, fakat günlük yaşam içerisinde de bir dizi tartışma, sohbet, günlük yaşamın örgütlenmesi esnasında ortaya konan işlerle bu aktarım pekiştirilmiştir.

Sunumlar: Çok yönlü ve bütünleyici bir eğitim çalışması

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekiyor. Kampımızın örgütlenme süreci iki hafta gibi kısa bir zaman dilimine sıkışmış olmakla beraber, kamp sürecinde yapılan sunumlar, büyük oranda tüm bir yaz çalışmasının emeğini ortaya koymuştur. Zira yaz çalışmamızın sonucunda bu biçimiyle bir kampın örgütlenmesi planına sahip olmasak da, okulların kapanmasıyla beraber yayınımızda da yer alan dönem değerlendirmemiz içerisinde eğitim sorununa çubuğu bükmüş ve yaz çalışması sürecinde bu ihtiyacın karşılanmasına dönük güçlü ve çözücü adımlar atılacağını da belirtmiştik. Bu açıdan kampta yapılan sunumlar yaz çalışması sürecinde yürütülen toplam bir eğitim faaliyetinin özetini oluşturmuş ve güçlülüğünü de böylesi bir ön hazırlık sürecine dayanmasından almıştır.

Kampın örgütlenme sürecinde sunum başlıklarını belirlerken gençlik çalışmamızın öncelikli ihtiyaçlarına uygun bir belirleme içerisine girmeye çalıştık. Zira ideolojik-politik eksikliklerin tamamını yoğunlaşmış da olsa kısa süreli bir eğitim çalışması ile aşamayacağımızın bilincinde olduğumuzdan, temel amacımız belirli başlıklara vurgu yaparak, özel olarak teorinin önemine dikkat çekebilmek ve pratik alanda yaşanan sıkıntıların aşılması noktasında deneyimlerle zenginleştirilmiş tartışmalar yaparak, yeni döneme girerken bir bilinç açıklığına kavuşabilmekti. Sunum başlıklarını öncelikli tercihimiz pratik ihtiyaçlar ve karşılıklı deneyim aktarımı olduğu için, sunumların ağırlıklı yanını da bu ihtiyacı karşılama imkanına sahip başlıklar oluşturuyordu.

Kampta sırasıyla şu başlıklarda sunumlar yapıldı:

- Parti tarihi

- Türkiye devriminin karakteri

- Faşizm ve antifaşist mücadele perspektifi

- Devrimci kimlik, devrimci yaşam

- Örgüt sorunu

- Kitle çalışmasının sorunları

- Gençlik hareketinin sorunları

- Yeni dönemde mücadele perspektifi

Sunumlar özellikle tanımladığımız ihtiyaçlar gözetildiğinde oldukça başarılı geçti. Bu noktada sunum yapan yoldaşların önemli bir katkısı olduğunu belirtmek gerekiyor. Zira sunumlara hazırlanan yoldaşların büyük çoğunluğunun tercih ettikleri sunum yöntemi dikkate alındığında, sunumlarla karşılanması düşünülen ihtiyacın doğru kavrandığı görülmekteydi.

Sıralanan 8 sunum başlığının önemli sayıda yoldaşça sunulmuş olması başlı başına bir eğitim sürecinin yaşandığının belirtisiydi. Ancak bunun da ötesinde her bir sunumun canlı tartışmalara ve geniş bir katılıma konu olması, kampta hedeflenen eğitim sürecinin başarıyla gerçekleştirilebildiğinin bir göstergesi oldu. Özellikle devrimci kimlik ve devrimci yaşam, kitle çalışmasının sorunları, anti-faşist mücadele perspektifi sunumlarında yürütülen canlı tartışmalar ve yoğun deneyim aktarımı, bu sunumlarla hedeflenenin büyük oranda gerçekleşmesini sağladı. Yöntemsel olarak bu sunumlardan farklı olmakla beraber, Türkiye devriminin karakteri başlıklı sunum, yoldaşların konuya olan hakimiyetleri ve güçlü bir planlamayla birleşince, tarihsel anlatıma boğulma riskini en fazla taşıyan sunum başlığı olmasına karşın, aksine oldukça ilgi çekici ve etkileyici bir bir tempoyla verimli bir biçimde sunuldu.

Sunumlar açısından önemli olan diğer bir nokta ise birçok yoldaşımızın ilk kez bir sunum yapıyor olmaları ve hem de bunu azımsanamayacak bir kitle karşısında gerçekleştirmek yükümlülüğü ile karşı karşıya olmalarıydı. Çeşitli zorlanmaların yaşandığı anlarda, yoldaşlarımızın doğallığında geliştirdikleri kolektif çaba harcama bilinci açığa çıktı ve dinleyici konumundaki yoldaşlar, en az sunumu gerçekleştiren yoldaşlar kadar çaba harcayarak, yoldaşlarının heyecanlarını ve zorlanmalarını aşmaları için uğraştılar.

Sunumlar arasında tartışmaların daha dinç ve verimli geçebilmesini sağlayabilmek adına geniş serbest zamanlar planlanmıştı. Ancak sunumların büyük kısmında tartışmaların canlılığı, dinlenme zamanı olarak planladığımız serbest zamanlardan feragat etmemize yolaçtı. Bu bizim açımızdan içeriğin güçlülüğüne işaret eden verilerden biriydi.

Güçlü bir kolektif yaşam ve güçlü yoldaşlık ilişkileri

Farklı yerellerden oldukça genç ve görece kalabalık bir bileşenin bir araya gelişi hem yaşamın örgütlenişi açısından, hem de yoldaşlık ilişkilerinin güçlü temellerde kurulabilmesi açısından olası zorluk alanları olarak karşımızda duruyordu. Ancak kamp başladığı andan itibaren yoldaşların kolektif yaşama başarılı adaptasyonu, böylesi bir zorlanma olasılığını ihtimal planında dahi boşa çıkarmış oldu.

Kampta hüküm süren devrimci yaşam, devrimci disiplinin hayata geçirildiği bir zaman dilimi oldu. Ancak özenle üzerinde durulması gereken nokta, bu disiplinin kaba ve mekanik bir planlamanın ürünü değil, tersine, kendi doğal kanallarından akan ve tüm yoldaşların bir bir ortaya koydukları özveri, emek ve kolektif yaşam bilinciyle yaratılmış olduğu noktasıdır. Yemekten temizliğe, alışverişten nöbet tutulmasına kadar her bir ayrıntı planlı bir biçimde hayata geçirildi. Devrimci yaşama dair sıralanan her bir başlık özel planlamalara konu edilebilir, bu tercih edilebilirdi, ancak kamp içerisinde örülen yaşam bir dizi planlamanın ayrıntılı bir biçimde yapılmasını gereksiz kıldı, tersine, tüm işler doğallığında ve tüm bileşene yayılmış biçimde çözülebildi. Özellikle her bir yoldaşın örülen kolektif yaşama katkı sunma çabaları, etkileyici ve devrimci yaşama dair inançları besleyici nitelikteydi.

Örülen devrimci yaşamın doğal bir sonuç olarak beslediği yoldaşlık ilişkileri özel planda etkileyiciydi. Zira kamp süresince neredeyse hiçbir sorun yaşanmadı. Bunun bir nedeni devrimci yaşamın akışındaki düzenlilik ve disiplinse, diğer nedeni her bir yoldaşın bu kısa zaman diliminde kendini dönüştürmek noktasında harcadığı yoğun çabadır.

Sunumlardan arta kalan zamanlara dair planlanan etkinlikler belki de kamp sürecinin aksayan tek yanıydı. Zira planlanmış olan etkinliklerden müzik dinletisi ve tiyatro gösterimini dışta bırakırsak, büyük bir kısmını gerçekleştirememiş olduk. Ancak özellikle vurgulamak istiyoruz, ki bu bizce kampta örülen yaşamın olumluluğunun bir işaretidir, bu alanda hiçbir boşluk yaşanmadı. Aksine zaman darlığından yahut teknik sorunlardan kaynaklanan sebeplerle gerçekleştirilemeyen her bir etkinliğin yeri, yoldaşların yine tamamını kapsayan ve doğallığında gelişmiş, planlanmamış alternatif etkinliklere konu edildi. Bu açıdan kampımızın temel zayıflığı olarak tanımlayabileceğimiz bu alan yine kolektif bir iradenin ürünü olarak aşılabilmiştir.

Şehit yoldaşlarımızın anması

Habip, Ümit ve Hatice yoldaşlar şahsında tüm devrim şehitleri anısına kampın son gecesinde düzenlediğimiz etkinlik, kampa katılan tüm yoldaşlarımızın derinden etkilendiği ve devrim davasına olan bağlılıklarının bir kat daha güçlendiğini hissettikleri bir an olduğunu düşünüyoruz.

Sinevizyon gösterimi, şiirler, türkü ve marşlardan oluşan sınırlı programımızda, partili olmanın önemi ve bu konuda her bir yoldaşımızın harcaması gereken özel çaba üzerine bir konuşma yapıldı. Kampa katılan yoldaşlarımızın büyük kısmının daha önceleri çok daha güçlü örgütlenmiş anma etkinliklerine katılmalarına karşın, bu etkinlikte diğerlerine oranla kendilerini daha farklı hissetmiş olduklarını düşünüyoruz. Zira kampın yaratmış olduğu devrimci atmosfer ve anmayla beraber vurgulanan noktalar birleştiğinde, her bir yoldaş, şehit yoldaşlarımızın bayrağını devralmanın sorumluluğu ile bir kez daha yüzleşmiş oldu. Bizce kampın örgütleniş amacı ve her bir yoldaşın temsil ettiği değerler, anma gecesi ile beraber bir kez daha bilince çıktı. Kampın kendi içindeki başarısı etkinliğimizi de başarılı kılmış ve şehit yoldaşlarımız vesilesiyle bir kez daha altı çizilenler, her bir yoldaşın devrim davasına olan bağlılığını ve katkısını artırabilme noktasında kendisini daha güçlü hissetmesi sonucunu doğurmuştur.

Yeni döneme daha güçlü ve hazırlıklı giriyoruz!

Kampımız hedeflediğimiz sonuçları büyük oranda ortaya çıkarmıştır. Bu açıdan bakıldığında kendi örgütsel ve politik birliğimizin pekiştirilmesi, örgütlerimizin önderlik düzeyinin yükseltilmesi ve yeni dönemin yüklü görevleri karşısında gereken güçlenme işlevini yerine getirmiş bir kamptan sözediyoruz. Özellikle yeni dönemin artan ihtiyaçlarına denk düşen, bu ihtiyaçları üzerinden gerekçelendirilmiş ve bunlara uygun şekillendirilmiş bir kampı başarıyla örgütleyerek, yeni döneme gerekli hazırlıkla girmek için asgari adımlarımızı atmış durumdayız.

Örgütlediğimiz bu kampla beraber her bir yoldaşımız, yeni dönem faaliyetine ve bundan sonraki mücadele yaşamına, daha güçlü, daha kararlı bir ruh haliyle kazanılmıştır. Birbiriyle sıkı bağlar kurabilmiş, uyumlu bir örgüt yaşamına sahip olmanın yarattığı güven, inanıyoruz ki politik faaliyetimizin bundan sonraki her düzeyinde karşımıza mutlak bir avantaj olarak çıkacaktır.

Yoğunlaştırılmış bir biçimde yürütülmüş olan onlarca tartışma, sunulan başlıklar her bir yoldaşın ideolojik, politik ve örgütsel planda daha özgüvenli adımlar atmalarını sağlayacak ve yeni dönemle beraber gençlik çalışmamızın daha farklı bir düzeyi kazanmasının önemli bir kaldıracı olma misyonunu taşıyacaktır.

Kampımızla beraber ortaya çıkmış olan örgütsel ve politik gelişmişlik düzeyimiz yoldaşlarımızın her birinin alanlarına döndüklerinde daha büyük bir ısrarla politik faaliyetlerini sürdürmelerini sağlayacaktır, zira kampımız bugüne kadar harcadığımız çabanın karşılığını göstermiş ve bundan sonra harcanacak çabanın bir güvencesine dönüşmüştür.

Kampımız örgütsel ve politik birliğin yeniden inşası olmuş ve tam da bu yüzden, yeni dönem açısından oldukça anlamlı bir hazırlığa işaret etmektedir. Örgütsel ve politik donanımımızın güçlenmesinin yarattığı ivmeyle de beraber, birer komünist olarak yoldaşlarımızın her birinin günlük yaşamlarını derinden etkileyecek bir deneyimi beraberce örgütleyebildiğimiz inancındayız.

Elbette kampımızın asıl sonuçlarını yeni dönemle beraber görüp, tartabileceğiz. Ancak biz inanıyoruz ki, kampımızın yarattığı belirgin moral ve motivasyon, güçlendirdiği devrimci irade ve partili olma bilinciyle ve pekiştirdiği donanımla birleştiği ölçüde, yeni dönemi kazanmamızın önünde bizden kaynaklanacak bir engel kalmamış demektir!

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

Ekim Gençliği

(Ekim Gençliği'nin Eylül 2005 tarihli 86. sayısından alınmıştır...)