13 Ağustos 2005
Sayı: 2005/32 (32)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye düzeni ve devleti Kürt sorunu açmazında
  Sermayenin bölgesel asgari ücret oyunu
   Direnişin kaderi Seydişehir işçisinin elinde
  Erdemir işçileri yağmacıları içeri sokmadı
  "Terörle mücadele" bahanesiyle hak ve özgürlüklere saldırıya devam
Adana'da tutuklama terörü; Baskılar bizi yıldıramaz
Eroğan-aydınlar görüşmesi...
  10 bin emekçi Mamak Kültür ve Sanat Festivali'nde buluştu.
  2. Mamak Kültür ve sanat Festivali başarıyla gerçekleşti... Cüret ettik ve bir kez daha başardık.
  Festivale gelen mesajlardan...
  Güçlü ön hazırlık, başarılı bir festival!
  Sınıf hareketinin ihtiyaçları ve kurultay çalışması (Orta sayfa)
  Tasfiyeciliği örtme ve teorileştirme aracı: Demokratik konfederalizm/2
  İran emperyalist kuşatmaya rest çekti
  Blair hükümeti faşizan yasa hazırlıklarına hız verdi
  ABD'nin gizli hapishanelerinde ortaçağ vahşeti

  Amerikalı savaş karşıtları birleşmeye hazırlanıyor

  Örsan Tekstil'de işçi kıyımı
  Kamuda toplu görüşme süreci başlıyor
  Evleri yıkılan Güzeltepe halkıyla röportaj
  Umutlarımızı bırakıyoruz direnenlere
  Bültenlerden/İMES
  Hiroşima'nın 60. yılı anısına...
  15 Ağustos Atılımı ve güncel görevlerimiz
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Amerikalı savaş karşıtları birleşmeye hazırlanıyor...

Emperyalist işgal karşıtı sesler daha gür çıkacak

Irak işgalini yöneten Beyaz Saray'daki şebeke, katledilen Iraklılar'ın çetelesini tutmayı gereksiz yük sayarken, emperyalist saldırganlığın organik bir parçası olan ABD medyası ise Bush liderliğindeki bu şebeke ile paralel bir çizgi izleyerek, binlerce Iraklı'nın katledilmesini haber konusu yapmıyor. Amerikan kamuoyunu sersemletmeyi amaçlayan medya, yönlendirilmeye müsait olan Amerikalılar'ın bazı kesimleri üzerinde etkili olabiliyor. Ancak Irak'tan tabutla dönen ABD askerlerine hergün yenilerinin eklenmesi, sözkonusu kampanyaya rağmen, Bush yönetimi karşıtlarının artmasını sağlıyor.

Örneğin, Iraklı direnişçilerin tek bir günde, üstelik tek bir eylemle 14 deniz piyadesini Amerika'ya tabutla göndermesinin hemen ardından Newsweek dergisinin yaptığı bir anket, Bush yönetiminin Irak işgali konusunda bugüne kadarki en düşük halk desteğini aldığını ortaya koydu. Ankete katılanların yüzde 61'i savaş çetesinin Irak işgali çerçevesinde yaptıklarını onaylamazken, sadece yüzde 34'ü Bush'a destek verdi. Anket, Bush yönetiminin Irak konusunda halktan aldığı desteğin ilk kez yüzde 40'ın altına düştüğünü gösterdi.

Fakat Amerika'da, Irak işgaline karşı çıkmakla yetinmeyen, bu emperyalist barbarlığa karşı aktif bir mücadele yürütecek kadar yürekli olan insanların sayısı da az değil. Bu kesimler gelinen aşamada işgal karşıtı mücadeleyi ortaklaştırma ihtiyacı hissetmeye başladı. Çoğu kendini ‘savaş karşıtı' olarak tanıtan Amerika'daki 100 kadar grup temsilcisi, Bush liderliğindeki neo-faşist şebekeye karşı daha etkin mücadele etmek için güçlerini ortak bir strateji çerçevesinde birleştirme kararı aldılar. Bu birleşmenin ilk adımını 24 Eylül'de Amerika genelinde büyük bir gösteri düzenleyerek atmayı hedeflediklerini duyurdular.

Toplantı sonunda yapılan ortak açıklamada, atılan adımın önemi şu sözlerle dile getirildi: ‘Bu sistem-Irak'tan Filistin'e, Venezüella'dan Küba'ya, Suriye'den Lübnan'a, Kuzey Kore'den Haiti'ye, Latin Amerika'dan Afrika'ya uzanan-ABD askerleri tarafından çizilmiş yağma, emperyalizm, işgal ve bütün dünyayı tehdit yolu. Bu önemli bir an ve kritik bir karar. Sadece Irak'ın ya da Filistin'in daha az özgürlük hakettiği için değil, belki Irak halkının Amerikan savaş makinesine karşı zaferinin, bütün dünyadaki özgürlük mücadelelerinin zaferi olacağı için önemli bir an ve kritik bir karar...'

Değişik gruplardan gelen temsilciler, 24 Eylül'de düzenlenecek savaş karşıtı gösterilerde oluşturacakları ortak stratejinin detaylarını da görüşecekler . Savaş karşıtı grupların 24 Eylül'deki stratejilerinin temel noktası ABD'nin Irak'tan çekilmesi olacak.
Bu arada savaş karşıtı grupların biraraya geleceği 24 Eylül günü, Washington'da İMF ile Dünya Bankası toplantıları da düzenlenecek. Dolayısıyla aynı gün ‘Küresel Adalet için Hareket', ‘50 Yıl Yeter' gibi küreselleşme karşıtı gruplarının da eylem yapacağı dile getiriliyor. Bu çakışma eylemlerin birleştirilmesi için de uygun bir zemin hazırlayacaktır.

‘Emperyalist canavara karşı birebir mücadele verilmeli. Kurulmasının mümkün ve gerekli olduğuna inandığımız görkemli dünya sadece bizim iyi hesaplanmış ve stratejik birliğimizle mümkündür' görüşünü dile getiren savaş karşıtları, bu iddialarını ete-kemiğe büründürdükleri zaman, emperyalist saldırganlık karşıtı mücadele yeni bir evreye sıçrama olanağı yakalayacaktır.

------------------------------------------------------------------------------

Doğu Kürtleri'nin Molla rejimine isyan ettiği bildiriliyor...

Ezilen ulusların başkaldırısı meşrudur!

Mahmud Ahmedinecad döneminin resmen başladığı şu günlerde İran yönetimi çifte baskı altında bulunuyor. Bir yandan, Beyaz Saray'a hakim olan savaş kundakçılarının ardı arkası kesilmeyen tehditleri, diğer yandan AB emperyalistlerinin nükleer programla ilgili İran üzerindeki baskıları arttırması... Ahmedinecad'ın başa geçmesinden rahatsız olan her iki emperyalist odak da, İran yönetimini baskıyla dize getirmeye çalışıyor. Bunlara Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) AB tarafından harekete geçirilmesini de eklemek gerek.

İran yönetiminin baskılara boyun eğmeyeceğini ilan ettiği günlerde, İran-Irak sınırındaki Kürt kentlerinde isyan çıktığına dair haberler duyulmaya başladı. İngiliz The Guardian gazetesi, Kürt kaynaklarına dayanarak, İran hükümetinin ülkenin kuzeybatısındaki Irak sınırında yeralan kentlerde üç haftadır süren Kürt isyanını dindirmek için buraya büyük miktarda askeri güç sevkettiğini öne sürdü. Kürtler'in isyanının 10 kentte patlak verdiği, çıkan çatışmalarda en az 20 kişinin öldüğü, Tahran yönetiminin isyanı bastırmak üzere sayıları 100 binle ifade edilen kolluk kuvvetini bölgeye sevkettiği iddia ediliyor. Gazeteye göre, Sakiz kentinde İran kolluk kuvvetleri 12 Kürt göstericiyi öldürmüş, 70'ini yaralamış. Görgü tanıkları, isyanın yüzlerce protestocunun bir ileri karakola taşlar ve sopalarla saldırmasıyla başladığını, valilik dahil hükümet binalarının yağmalandığını anlatıyorlarmış. Daha sonra kent meydanında dini lideri kastederek ‘Kahrolsun Hamaney!' sloganları atan göstericilere güvenlik güçleri yerden ve helikopterden ateş açmışlar. Süleymaniye merkezli Kürt televizyonu Kurdsat da, olaylar sırasında polisin 1200 kişiyi gözaltına aldığını, Bokan ve Sinne kentlerinde de yine 6 bin özel birlik mensubunun müdahil olduğu bir kargaşa yaşandığını da ileri sürmüş.

Bu arada Irak'ta yerleşik İran Kürdistan Demokrat Partisi, insan hakları destekçilerini ‘İran'daki İslami rejimin Kürtler'e yönelen şiddetini durdurmaya' çağırdı. Kürdistan Devrimci Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Yazdanpanah bir gazeteye yaptığı açıklamada,'Yaşananlar halkımız için yeni bir trajediye dönüşebilir. Halkımız haklarını barışçı yoldan elde etmek istiyor. Ama acımasız bir şiddetle karşı karşıya kalıyor. Şiddeti meşrulaştırmak için aramıza ajan provokatörler sokuluyor' dedi.
Ancak Guardian gazetesi, bağımsız kaynakların sözkonusu iddiaları doğrulamadığını, İran resmi haber ajansı IRNA'nın ise, yaşananları ‘holiganlar ve suç unsurlarının işi' olarak nitelediğini kaydetti.

Birçok kentte patlak verdiği iddia edilen bu kadar kitlesel bir isyanın sadece bir iki yayın organında yer bulması olayın boyutu hakkında ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Ancak Tahran hükümetinin, iki muhalif Kürt gazetesi Aso ile Aşti'yi hiçbir gerekçe göstermeden kapatması, Kürt halkının hareketli günler geçirdiğini gösteriyor.

Molla rejiminin baskısı altında olan Kürt halkının ayaklanmak için birçok nedeni vardır. Zira baskının olduğu yerde başkaldırı da meşrudur. Burada kritik nokta, Ortadoğu'nun verili konjonktüründe İran rejimine karşı verilen meşru mücadelenin, emperyalistlerin bölgesel politikalarının dolgu malzemesi durumuna düşmesini engellemektir, ki bu da mücadeleye önderlik edenlere düşüyor.