09 Temmuz 2005
Sayı: 2005/27 (27)


  Kızıl Bayrak'tan
  G-8 Zirvesi ve “hayalet”in önlenemeyen
yükselişi!
  Telekom’da sermaye sözünü söyledi...
Söz sırası işçi ve emekçilerde!
  Kamu TİS’leri sonuçlandı... Sonucu özeleştirme belirledi
  Tayyip Erdoğan ve hükümeti GOP için
seferberliğe hız veriyor
  Eğitim-Sen 2. Olağanüstü Genel Kurulu
  2 Temmuz Sivas katliamı protestolarından
  Sermaye devleti katliamda sınır
tanımıyor...Topyekûn saldırıya karşı
mücadeleyi yükseltelim!
  Gimas grevi ateşlenmeyi bekliyor
  Sınıf hareketinden...
  Kürt hareketinde İmralı süreci ve Türkiye’de Kürt sorunu (Orta sayfa)
  Dönemin aydıncıkları ve “büyük hizmetleri”
  Katliamlar sürüyor...
Hem de alenen, sokak ortasında ve
kameralar karşısında!

  Devlet partisi CHP’den hükümete “sokak” tehdidi

  Live8 G-8’e karşı mı?
Kapitalizm tarih olmadan
açlık ve sefalet tarih olabilir mi?
  G-8 zirvesi toplandı...
Emperyalist güç odakları çözümün değil
sorunların kaynağıdır
  Yeni hedeflerden biri Azerbaycan... CİA-Soros patentli karşı-devrimler
ve ABD uşakları
  Reklam dünyası ve kadın
  17’lere...
Kan kızıldı toprak!
  Bültenler / OSB-İMES
  Bültenler / Çiğli İB
  Kurtköy Canbazbayır emekçileri barikatları kurdular... Yıkım kararına
karşı direniş kararlılığı!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Yeni hedeflerden biri Azerbaycan...

CİA-Soros patentli karşı-devrimler ve ABD uşakları

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının resmi açılış töreni 25 Mayıs tarihinde yapılmıştı. Petrol birkaç ay içinde Ceyhan'a pompalanmaya başlayacak. Bölgede üretilecek 50 milyon ton/yıl düzeyindeki petrol Ceyhan üzerinden dünya piyasalarına sürülecek.

Azerbaycan'ın savaş çetesi açısından artan önemi

Petrolün ABD ekonomisine uygun bir fiyatla akması, ABD emperyalizmi tarafından “yaşamsal ulusal çıkar” olarak kabul ediliyor. Dünyadaki petrol rezervlerinin azalması, bunun sonucunda petrol arzının sınırlı olması, talebin ise giderek büyümesi, diğer etkenlerle beraber, petrol fiyatlarını arttırmaktadır. Ham petrolün varil fiyatının son günlerde 60 dolara dayanmış olması, artış hızı hakkında fikir veriyor. Bu gelişmeler, Hazar havzasını emperyalist güç odaklarının özel ilgi alanına çevirdi. Zira bölgede ham petrol rezervleri 200 milyar varil civarında, doğalgaz rezervleri ise yaklaşık 26 trilyon metre küp olarak tahmin ediliyor. Bu rezervler petrol tekelleri ile bölgedeki işbirlikçi yağmacıları için fazlasıyla iştah kabartıcıdır.

Bu tablo içinde Azerbaycan'ın da yağmacı tekeller için “özel” bir yeri vardır. 30 milyar varil ham petrol ile 1 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin üstünde kurulu olması, bu ülkeye verilen “özel” önemin nedenini açıklıyor. Dahası var. Azerbaycan, Hazar havzası petrol ve doğalgazının dünya pazarlarına taşınmasının önemli köprülerinden biridir. Enerji tekelleri, petrol boru hattının yanına, doğalgaz boru hattı döşemeye hazırlanıyorlar. Yani Hazar havzası ile birlikte BTC boru hattının geçtiği güzergah, ABD'nin, fazla bir sorunla karşılaşmadan hakim olmak istediği bir alandır. Nitekim Beyaz Saray'daki haydut takımının, boru hattını korumak bahanesiyle bölgeye özel askeri birlikler gönderme hazırlığı içinde olduğu bir süre önce basına da yansımıştı.

Amerikan uşakları “renkli devrimler” için seferber

BTC boru hattının resmen açılmasından yaklaşık bir ay sonra (23-25 Haziran günü) İstanbul'da, ARI Grubu'nun organize ettiği “Genişletilmiş Ortadoğu'da Demokratikleşme ve Güvenlik” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa; Çalık Holding, Doğuş Grubu, ABD Konsolosluğu ile NATO ve İsveç Başkonsolosluğu destek verdi. Sermaye medyasının özellikle gündeme getirmediği konferansa katılanlar -yerli veya yabancı- seçme Amerikan uşaklarıydı.

Sözkonusu konferansın düzenlendiği günlerde “renkli devrimler”i finanse eden spekülatör George Soros da Türkiye'de bulunuyordu. Soros'un Türkiye'deki yaverleri tarafından yapılan açıklamaya göre, spekülatör öncelikle bir grup gazeteci ile bir kahvaltı yapmış, ardından aralarında Güler Sabancı, İshak Alaton, Bülent Eczacıbaşı gibi kapitalistlerin ileri gelenlerinin bulunduğu isimlerle çeşitli görüşmelerde bulunmuştur. Bunun haricinde de Türkiye'deki çeşitli “sivil toplum” örgütlerinin yöneticileriyle görüşmeler yapmıştır. Sekiz gün süren gezide Soros, Tayyip Erdoğan'la da görüştü. Görüşmeye bakanlardan Abdüllatif Şener, Ali Babacan, Kemal Unakıtan, AKP Genel Başkan Yardımcıları Nazım Ekren ve Şaban Dişli ile İstanbul Milletvekili Egemen Bağış da katıldı.

Adı geçen konferansın katılımcıları arasında Azerbaycan “muhalefeti”nin önde gelen iki ismi de vardı. Biri Azerbaycan Musavat Partisi Lideri İsa Gamber. Soros'un çağırması üzerine bu şahsın apar topar İstanbul'a geldiği bildirilmişti. Diğeri ise Azerbaycan Halk Cephesi Partisi Başkanı Ali Kerimli. Kendisi bunu inkar etse de, faklı kaynaklar İsa Gamber ile Soros arasında gizli bir görüşmenin yapıldığını dile getirmiş, bu konuda yaygın bir söylenti ortalıkta dolaşmıştı.

Azerbaycan'ın “Hamit Karzai”si İsa Gamber sahnede

Ankara'da geniş kesimlerin de “sevdiği ve önem verdiği” bir isim olan İsa Gamber'in konferansa katılıp Soros'la görüşmesi, Azerbaycan'da önümüzdeki günlerde önemli gelişmelerin yaşanması için ABD'nin düğmeye bastığının habercisi olarak yorumlanmıştı. Sık sık Washington ve Londra ziyaretleri gerçekleştiren Gamber, Bakü-Ankara-Washington arası “stratejik dostluğun” güçlenerek devam edeceğini, etmesi gerektiğini savunan biri. Soros'la görüştüğünü inkar etmekle beraber Gamber, ABD emperyalizminin bölge ülkelerine yaptığı kaba müdahaleleri doğru bulmakla kalmıyor, bu zorbalığa tam destek veriyor. ABD emperyalizmini “stratejik” müttefik olarak gördüğünü söyleyen Gamber, ABD ile birlikte “bölgenin demokratikleşmesi” için çalışmak istediğini açık bir şekilde dile getiriyor.

2003'te başkanlığa gelen İlhan Aliyev'i ilk kutlayanlar arasında ABD yönetimi de vardı. Ancak gelinen yerde savaş kundakçılarının Bakü'deki atı değiştirmek istediği görülüyor.

Bu arada “uluslararası gözlemciler”, anti-demokratik baskıların arttığı Azerbaycan'da önümüzdeki Kasım ayındaki seçimlerde ciddi iktidar değişiklikleri yaşanacağı yönünde değerlendirmeler yapmaya başladılar. Azerbaycan Halk Cephesi Partisi başkanı Ali Kerimli, Aliyev hileyle seçilirse halkı sivil itaatsizliğe çağıracaklarını, (Soros'un bahşedeceği) demokrasi ve özgürlük için ellerinde karanfillerle sokaklara çıkacaklarını şimdiden söylüyor. Kerimli uşağı da, GOP çerçevesinde ABD'ye hizmet etmekten rahatsız olmayacaklarını belirtiyor.

Bu söylemlerin tümü Gürcistan, Ukrayna vb. ülkelerde yaşananları akla getiriyor. Soros'un, Tayyip ile müritlerinin yanısıra, tekelci burjuvazinin önde gelen isimleriyle yaptığı görüşmeler, Türkiye'deki ABD uşaklarının Azerbaycan'daki olası hükümet değişikliği sürecine etkin bir şekilde katılmaya hazırlandığı kanısını güçlendiriyor. Türk Devlet erkanı ve siyaset erbabının İsa Gamber'le aralarının çok iyi olması da bir tesadüf olmasa gerek.

El attıkları her yeri kan gölüne çeviren ABD emperyalizmi ile işbirlikçilerinin Hazar havzasına gösterdikleri ilgi, bölge halklarının bugünü ve geleceği açısından hiç de hayırlı bir gelişme değildir. Zira Bush liderliğindeki neo-faşist çetenin yürüttüğü saldırganlık ve savaş politikasının temel amacı, ülkelerin zenginliğini yağmalamak, onları emperyalist orduların saldırı üssü haline getirmek ve halkları köleleştirmektir.

Çürümüş rejimlerin sefalete sürüklediği emekçilerin en azından bir kısmı, kendi alternatiflerini yaratamadıkları için CİA'nın organize ettiği “renkli” karşı-devrimlerin dolgu malzemesi olabiliyor. Oysa işçi sınıfı ve emekçiler, kızıl devrimlerini yapamadıkları sürece, ezilip aşağılanmaktan ve sefilliğe mahkum olmaktan kurtulamayacaklar.