02 Temmuz 2005
Sayı: 2005/26 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yolunu bulamayan öfke!
  Genelkurmay'dan itiraflar; ABD'nin her istediğini yerine getirdik
  İmam hatipler ve türban tartışması
  Tüm düzen kurumları ABD emperyalizminin hizmetinde
  Telekom çalışanları eylemde; İşçi-memur elele genel greve!
  Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı
  Sendika şubeleri Ankara'da ortak mücadele platformu oluşturdu
  Tariş'te grev başladı
  Samsun'da gözaltı ve tutuklama terörü
  Saldırı ve katliamlara karşı protesto eylemleri
  Mercan katliamını protesto eylemleri
  MKP'nin Mercan Şehitleri'ne ilişkin açıklamasından... 17'ler ölümsüzdür! (Orta sayfa)
  Dersim şehitlerinin ardından.. /M. Can Yüce
  DİSK: 35 yıl önce, 35 yıl sonra / Yüksel Akkaya

  Kayseri Sosyalist Kamu Emekçileri'nden panel

  DTCF'de dekan, polis, faşist çeteler işbaşında... Üniversitelerimizi savunacağız!
  İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı
  Bulgaristan'da seçimlerden sosyalist parti galip çıktı...
  Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti
  Özelleştirme saldırısı ve kadın
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'nin coşkulu kampanya şenliği
  Kazım Koyuncu'nun ardından
  Basından: İran'da sınıf savaşları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı

Uzunca bir süredir devam eden kamu toplusözleşme görüşmelerinde henüz bir sonuç alınmış değil. Hükümetle Türk-İş arasında 28 ve 29 Haziran tarihlerinde yapılan görüşmelerde de herhangi bir anlaşmaya varılamadı. Görüşmelere 4 Temmuz'dan itibaren devam edileceği bildirildi.

TİS'lerin asıl kritik konusu esneklik dayatmaları ve özelleştirme. Fakat Türk-İş ve hükümet arasında bundan önce yapılan görüşmelerde bilinçli bir biçimde ücret pazarlıkları ön plana çıkartılıyordu. Hükümet İMF'nin koyduğu sınırlar çerçevesinde bir teklif getirerek her görüşmede bu teklif üzerinde milim milim oynamalar yaparak durumu idare ediyordu.

28 Haziran tarihli görüşmeler de bu havada geçti. Bir önceki görüşmede hükümet, birinci ve ikinci altı aylar için yüzde 4'er, üçüncü ve dördüncü altı aylar için ise toplam yüzde 5 zam önermişti. 28 Haziran'da yapılan görüşmede ise bu rakamlar biraz değiştirilerek birinci altı ay için yüzde 5, ikinci altı ay için yüzde 4, üçüncü ve dördüncü altı aylar için yüzde 3'er zam önerisi yapıldı.

Toplantı çıkışında gazetecilere açıklamada bulunan Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, hükümetin son önerisini değerlendireceklerini söylemişti. “Görüşmede esnek çalışma ve özelleştirme konularını görüştünüz mü” diye soran gazetecilere Kılıç, bu konuların görüşülmesine ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağladıktan sonra geçeceğiz şeklinde bir yanıt vermişti.

Fakat sadece bir gün sonra yapılan dördüncü görüşmede durum tamamıyla değişmişti. Bu görüşmede ücret konusu görüşülmedi. Toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Salih Kılıç, başta idari maddeler olmak üzere tüm konuları görüşmek üzere 4 Temmuz Pazartesi günü yeniden biraraya geleceklerini açıkladı. Bir gün önce söylediği “ücret konusunu çözdükten sonra idari maddelere geçeceğiz” sözünün hatırlatılması üzerine de “idari maddeler ağırlık kazandı” dedi.

Salih Kılıç'ın idari maddeler dediği şeylerin neredeyse tamamı kölelik yasasında yeralan ve işverenin sözleşmelere de sokmak istediği esnek çalışmayla ilgili hükümler. Tabii bir de özelleştirmeler ve bunların sonuçlarıyla ilgili hükümler var. Böylece TİS görüşmelerinde ücret konusunun geri plana itildiği, esneklik ve özelleştirmeyle ilgili konuların kritik önem kazandığı Salih Kılıç tarafından da kabul edilmiş oldu.

Türk-İş asıl önemli konuları geri plana itip görüşmeleri ücret pazarlığına endekslemesi zaten bir süredir konfederasyona bağlı sendikalar arasında da rahatsızlık konusuydu. Özellikle özelleştirme saldırısının en çok etkilediği sendikalardan Petrol-İş bu konudaki rahatsızlığını yüksek sesle dile getirmeye başlamıştı.

23-24 Haziran tarihlerinde Ankara'da toplanan Petrol-İş Başkanlar Kurulu'nun yayınladığı sonuç bildirgesinde kamu TİS'lerinin işverenin esneklik dayatmaları yüzünden tıkandığı vurgulanıyor ve bu konuda şunlar söyleniyordu.

“371 bin işçiyi kapsayan kamu toplu iş sözleşmeleri, hükümetin ve ona bağlı olan kamu işveren sendikalarının dayatması sonucunda tıkanmıştır. 4857 sayılı yasanın esnekliği içeren hükümlerinin sözleşmelere monte edilmesi kabul edilemez. Yıllardır süren mücadele sonucunda elde ettiğimiz kazanımlara göz diken bu dayatmaları reddediyoruz. Türk-İş'ten talebimiz, hükümetle yapılan görüşmelerde bu tekliflerin geri çekilmesini ön şart olarak öne sürmesidir. Aksi takdirde, başta geçici işçilerin kadroya alınması olmak üzere diğer ilkelerimizde ileri adım atmak mümkün olamayacaktır.”

Türk-İş şimdiye kadar işi ücret pazarlığı olarak götürmeyi bir şekilde başarabiliyordu. Fakat tabandan yükselen seslerin çoğalması, yanısıra özelleştirmeye karşı mücadelenin giderek güçlenme ve yayılma eğilimi içine girmesi, hem sermayeyi hem de Türk-İş'in başındaki ihanet çetesini kaygılandırmaya başladı. Hatta burjuva basında bu yönde akıl verenler, uyarıda bulunanlar çoğalmaya başladı. Son görüşmeler öncesinde Hürriyet'ten Erdal Sağlam THY çalışanlarının iş yavaşlatma eylemine de gönderme yaparak şunları yazıyordu.

“Daha şimdiden havayolu uçuşlarında adı konmamış iş yavaşlatmaların etkisi görülürken, iş barışının önümüzdeki dönemde hükümeti zorlayacağının ipuçlarını da veriyor.

İşçi konfederasyonlarının yönetimleri, son günlerde yoğun baskı altındalar. Özellikle özelleştirilecek KİT'lerdeki çalışanlar, sendika liderlerinin fazla ses çıkarmamasından yakınıyorlar. Tabandan gelen ‘eylem' talepleri de buna paralel olarak hızla büyüyor.

Özelleştirmeye ilişkin tepkilerin, toplu sözleşme dönemine denk gelmesinin önümüzdeki döneme ilişkin zorlukları artırdığı görülüyor. Yaklaşık 371 bin kişiyi kapsayan kamu toplu iş sözleşmelerinde Hükümet ile Türk-İş bugün yeniden bir araya gelecekler.”

Kamu TİS görüşmeleri zaten en başından itibaren özelleştirme ve esnekleştirme saldırısının ve buna karşı alınacak tutumun bir parçasıydı. Erdal Sağlam'ın da işaret ettiği gibi, Türk-İş açısından bu gerçeği gizlemenin, bundan kaçmanın pek bir imkanı kalmamış durumda. Dolayısıyla da görüşmelere bundan böyle özelleştirme ve esneklik konusundaki konumlar ve talepler daha fazla damgasını vuracak. THY'de olduğu gibi özelleştirmeye karşı mücadele ile sözleşme ve grev süreçleri giderek daha fazla iç içe geçecek. Özelleştirme karşıtı istemlerle TİS talepleri birarada savunulur olacak.

Özelleştirme karşıtlığı ile TİS'ler üzerinden hak ve kazanımların sahiplenilmesi mücadelesinin çakışması sınıf hareketini geliştirmek için yeni kolaylıklar ve ek imkanlar anlamına gelmektedir. Örneğin bu imkanlar değerlendirilebildiği koşullarda özelleştirmeler durdurulsun, esneklik dayatmaları geri çekilsin talebi üzerinden grevlerin örgütlenmesi sözkonusu olabilecektir. Uzun zamandır yaygın ve kitlesel grevlerden uzak kalmış sınıf hareketinin bir genel greve veya benzeri eylemlere hazırlanması için bu tür imkanların çok önemli olduğu ortadadır. Kamu işçisi bu TİS görüşmelerini mücadelesini geliştirmek için güçlü bir silaha çevirebilir ve bunun vakti henüz geçmemiştir.