02 Temmuz 2005
Sayı: 2005/26 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yolunu bulamayan öfke!
  Genelkurmay'dan itiraflar; ABD'nin her istediğini yerine getirdik
  İmam hatipler ve türban tartışması
  Tüm düzen kurumları ABD emperyalizminin hizmetinde
  Telekom çalışanları eylemde; İşçi-memur elele genel greve!
  Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı
  Sendika şubeleri Ankara'da ortak mücadele platformu oluşturdu
  Tariş'te grev başladı
  Samsun'da gözaltı ve tutuklama terörü
  Saldırı ve katliamlara karşı protesto eylemleri
  Mercan katliamını protesto eylemleri
  MKP'nin Mercan Şehitleri'ne ilişkin açıklamasından... 17'ler ölümsüzdür! (Orta sayfa)
  Dersim şehitlerinin ardından.. /M. Can Yüce
  DİSK: 35 yıl önce, 35 yıl sonra / Yüksel Akkaya

  Kayseri Sosyalist Kamu Emekçileri'nden panel

  DTCF'de dekan, polis, faşist çeteler işbaşında... Üniversitelerimizi savunacağız!
  İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı
  Bulgaristan'da seçimlerden sosyalist parti galip çıktı...
  Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti
  Özelleştirme saldırısı ve kadın
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'nin coşkulu kampanya şenliği
  Kazım Koyuncu'nun ardından
  Basından: İran'da sınıf savaşları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Telekom çalışanları hafta boyunca özelleştirmeye karşı eylemler gerçekleştirdi...

“İşçi-memur elele, genel greve!”

Telekom'a ilişkin satış ihalesi 24 Haziran'da yapıldı. İhaleyi kimin kazandığı ise 1 Temmuz Pazartesi günü açıklanacak.

Telekom'da çalışan işçi ve emekçilerin mücadelesi de yoğunlaşıyor. Önceki günlerde çeşitli basın açıklamaları ve imza kampanyaları düzenleyen Telekom çalışanları 23 Haziran'da ülke genelinde eş zamanlı eylemler gerçekleştirdiler. Gaziantep'de ise iş bırakma eyleminin ardından o gün kentte olan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuştuğu alana giderek hükümetin özelleştirme politikalarını protesto ettiler. İhalenin yapıldığı gün Özelleştirme İdaresi'nin önünü eylem yerine çeviren ve yağmacıları protesto eden işçi ve emekçiler, aynı günün akşamı da Telekom Ankara Bölge Müdürlüğü önünde bir protesto gösterisi gerçekleştirdiler. Telekom işçileri sonraki günlerde de boş durmadılar. İmza kampanyalarını sürdürdüler, çeşitli basın açıklamaları yaptılar.

Telekom çalışanları Kocaeli ve Sakarya'da sokaktaydı

Kocaeli Telekom çalışanları 22 Haziran günü İl Müdürlüğü binası önünde bir eylem düzenledi. Telekom'da örgütlü bütün sendikaların ortak düzenlediği eyleme yüzlerce işçi ve emekçi katıldı. Haber-İş şube başkanının bir konuşma yaptığı eylemde “İşçiyiz, güçlüyüz, kazanacağız!” ve “İşçi memur elele, genel greve!” sloganları öne çıktı. Sakarya'daki eylemi ise Haber-İş Sendikası düzenledi. Postanenin önünde toplanıp bir basın açıklaması gerçekleştiren yüzlerce işçi buradan AKP il binasına yürüdü.

Telekom çalışanlarının yaygın birleşik eylemi: 23 Haziran

Telekom çalışanları özelleştirme ihalesinden bir gün önce, 23 Haziran Perşembe günü, ülkenin birçok yerinde eş zamanlı eylemler gerçekleştirdiler. Çeşitli illerde basın açıklamaları, yürüyüşler gerçekleştiren ve bazı yerlerde de iş bırakan Telekom çalışanları özelleştirmeye geçit vermeyeceklerini haykırarak hükümeti uyarmış oldular. Telekom çalışanlarının özelleştirme karşıtı mücadelesinde son zamanlarda yaşanan ciddi zayıflık dikkate alındığında, 23 Haziran eylemi bir silkinmenin, uyanışın ilk işaretiydi. Fakat özelleştirme saldırısının önemiyle ve Telekom çalışanlarının gerçekte sahip olduğu mücadele potansiyeliyle kıyaslandığında, 23 Haziran eyleminin istenen ve mümkün olan yaygınlık ve katılım düzeyiyle gerçekleşmediği görülüyordu.

İstanbul'un her iki yakasındaki Telekom işyerlerinde de iş bırakma eylemi yapıldı. İşyerlerinde örgütlü bütün sendikaların destek vermesine rağmen katılım İstanbul'da da istenen düzeyde gerçekleşmedi. Avrupa Yakası'ndaki Telekom çalışanları iş bırakma sonrasında Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadı önünde biraraya geldiler. Buradan pankart ve sloganlarla Gayrettepe'deki Telekom İl Müdürlüğü'ne doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyunca “Geliyor geliyor, genel grev geliyor!”, “İMF uşağı hükümet istifa!”, “Telekom, Tüpraş, Erdemir vatandır satılamaz!”, “Katil ABD, işbirlikçi AKP!” gibi sloganlar sıklıkla atıldı.

Gayrettepe Telekom önündeki eyleme TÜMTİS üyesi ambar işçileri, Tuzla Deri işçileri ve değişik sendikaların yöneticileri de katılarak destek verdiler. Destekçilerle birlikte eyleme katılan kitlenin sayısı 2 bini geçti. Sendikaların ortak açıklamasını Haber-İş İstanbul 1 No'lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu okudu. Ortak açıklamada “Telekom işçisinin sesi Seydişehir işçisinin ve halkının, Ereğli işçisinin ve halkının, PETKİM, Tüpraş işçisinin, iş kazalarına karşı mücadele eden tersane işçilerinin, sendikalı sendikasız tüm sınıf kardeşlerimizin sesidir. İşçi sınıfının birleşik mücadelesini büyütmek, sermayenin saldırılarına karşı topyekûn yanıt vermek tek seçenektir” deniliyordu. Levent Dokuyucu'dan sonra Telekom'da örgütlü diğer sendikaların yöneticileri de konuşmalar yaptılar.

İstanbul Anadolu Yakası'nda ise Telekom çalışanları Acıbadem Telekom Müdürlüğü önünde toplandılar. Buradaki eylemde Türk-İş bürokrasisinin önde gelen isimlerinden 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve Haber-İş Şube Başkanı Yahya Memiş birer konuşma yaptılar. Yahya Memiş, “eğer sessiz kalırsak, ülkemize ve çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemiş olacağız” dedi.

İstanbul dışında Ankara, Adana, Bursa, Mersin, Antalya, Samsun, Konya, Kayseri, Gaziantep, Eskişehir, Dersim, Diyarbakır, Elazığ, Lüleburgaz, Sinop ve Kars gibi illerde de Telekom müdürlükleri önünde basın açıklamaları gerçekleştirildi. Bu illerden bazılarında kısmi iş bırakma eylemleri hayata geçirildi. Ortalama 200-300 kişilik katılımlarla gerçekleştirilen eylemlerde “Telekom vatandır vatan satılmaz!”, “Telekom peşkeş çekilemez, özelleştirmeye hayır!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” ve yanısıra genel grevle ilgili sloganların öne çıktığı gözlendi. Yapılan konuşmalarda ise İMF politikaları ve hükümet uygulamaları eleştirildi. Telekom'a ve özelleştirilmek istenen diğer KİT'lere sahip çıkma kararlılığı ve birleşik mücadele ihtiyacı vurgulandı.

Antep'de Tayyip protestosu; “Telekom'u satanı biz de satarız!”

Belediye tarafından yaptırılan bir kavşağın açılışı için Antep'e gelen Recep Tayyip Erdoğan, o gün iş bırakma eylemi yapan Telekom çalışanları tarafından protesto edildi.

23 Haziran'da dört sendikanın ortak çağrısıyla iş bırakan Gaziantep Telekom çalışanları önce Telekom İl Müdürlüğü önünde toplanarak bir eylem gerçekleştirdiler. Eylem bitirildikten sonra Telekom çalışanları Başbakan'ın konuşma yapacağı Doğumevi Kavşağı'na doğru yürüyüşe geçmek istedi. Ancak polis yürüyüşe izin vermedi. Bu kez işçiler dağıldılar ve minibüslerle başbakanın konuşma yapacağı alana gidip orada yeniden toplandılar. Telekom çalışanları alanda toplandığında Tayyip Erdoğan henüz gelmemişti. Bu arada kürsüde Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen atıp tutuyor, dinleyenleri herşeyin ne kadar da güllük gülistanlık olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Fakat aldığı olumsuz tepkiler bu işi pek beceremediğini gösteriyordu.

Tayyip Erdoğan'ın konuşma vakti geldiğinde Telekom çalışanları da hareketlendiler. Yüzlerce Telekom çalışanının “Telekom'u satanı biz de satarız!” sloganları yüzünden konuşmasına başlayamadı. Çalışanların protestosu polis müdahalesine rağmen devam etti. Sesler biraz zayıflayınca Tayyip Erdoğan konuşmasına başladı. Fakat bu kez de Telekom çalışanları İstiklal Marşı okuyarak başbakanın konuşmasını engellediler. İstiklal Marşı okumayı bitiren işçiler sloganlarını gür bir şekilde haykırarak alkışlar eşliğinde alanı terkettiler.

24 Haziran Ankara; “Bedeli ne olursa olsun direneceğiz!”

24 Haziran'da Telekom çalışanlarının eylem üssü Ankara'ydı. Zira o gün Ankara'da Özelleştirme İdaresi'nde Telekom ihalesi vardı. Slogan ve alkışlarla Kolej Kavşağı'ndan Özelleştirme İdaresi önüne kadar yürüyen Haber-Sen mensubu Telekom emekçileri burada bir açıklama yaparak gün boyu Özelleştirme İdaresi önünde bekleyeceklerini ve özelleştirme için gelecek yağmacıları protesto edeceklerini duyurdular. Teklif vermek üzere öğleden sonra Özelleştirme İdaresi'ne gelen şirketlerin temsilcileri Haber-Sen üyeleri ve onlara destek verenler tarafından bir süre engellendi. Eylemciler giriş yapan araçları tekmelediler, yumurta ve domates yağmuruna tuttular. Özelleştirme İdaresi önündeki eylem teklif verme süresi dolana kadar devam etti.

Bu arada Telekom Ankara Bölge Müdürlüğü önünde de bir eylem yapıldı. Müdürlük binası önünde “Hükümet istifa!”, “IMF'nin imamı, kaça sattın vatanı!”, “İşçi-memur elele, genel greve!”, “Telekom vatandır satılamaz!” sloganlarını haykıran çalışanlar daha sonra kurumun yemekhanesine girdiler. Burada konuşan Haber-İş Genel Sekreteri Ali Akcan, bedeli ne olursa olsun özelleştirmeye karşı direneceklerini, kendilerine rağmen Telekom'un satılamayacağını söyledi. Türk Haber-Sen adına konuşan Genel Başkan İsmail Karadavut da, bu saldırının birlik ve beraberlik sayesinde püskürtüleceğini ifade etti. Karadavut, Maliye Bakanı'nın Dünya Bankası'na gizli bir mektup yazdığını, bu mektupta “350 bin dolar gönderirseniz 30 bin kişiyi sokacağa atacağız” denildiğini hatırlatarak “Buna müsaade etmemek için kararlı olmalı, ayağa kalkmalıyız” diye konuştu. Özelleştirme İdaresi önünde gün boyunca nöbet tutan emekçiler de daha sonra buradaki eyleme katıldılar.

Taşeronlaştırmaya karşı tutum belirleyici olacak

Özelleştirmeye karşı seslerini yükselten Telekom işçileri şimdi 1 Temmuz tarihini bekliyorlar. Zira özelleştirme ihalesini kimin kazandığı, Telekom yağmasında aslan payını kimin aldığı o gün belli olacak. Fakat Telekom işçileri için 1 Temmuz tarihini önemli kılan bunun kadar önemli bir başka neden daha var. O da gündemdeki taşeronlaştırma saldırısının 1 Temmuz'dan itibaren yürürlüğe girecek olması.

Şu an 57 bin dolayında çalışanı bulunan Telekom'da personel sayısının fazla olduğu, özelleştirmeyle birlikte en az 20-25 bin kişinin kapının önüne konulacağı sermaye sözcüleri tarafından daha önce çeşitli kereler açıklanmıştı. “Personel fazla” derken kastedilenin sendikalarda örgütlü ve çeşitli haklara sahip işçi ve emekçiler olduğunu, yoksa hizmetleri yerine getirmek için kurumda daha fazla çalışana gereksinim duyulduğunu ispatlayan yeni bir gelişme yaşanıyor şu günlerde. Pilot olarak seçilen 7 ilde şu ana kadar Telekom personeli tarafından yürütülen arıza onarım işlerinin 1 Temmuz'dan itibaren taşeron şirketlere devredilmesi planlanıyor. Bu kez “personel yetersizliği” bahanesiyle gündeme getirilen uygulamaya geçildiği takdirde İstanbul (GOP, Büyükçekmece ve Pendik Müdürlükleri), Antalya, Muğla, Kastamonu, Ordu, Düzce ve Tekirdağ'da hizmetlerin bir bölümü 1 Temmuz'dan itibaren taşeron şirketler ve onlara bağlı işçiler eliyle yürütülecek.

Taşeronlaştırmanın özelleştirme saldırısından pek aşağı kalır yanı olmadığını Telekom işçisi biliyor. Çünkü bu konuda yıllardır yaşanan bir deneyim var. Kurumda örgütlü Haber-İş Sendikası Başkanlar Kurulu'nun da taşeronlaştırma saldırısı konusunda oybirliğiyle almış olduğu bir karar var. Buna göre, eğer işletmelere taşeron sokulmaya kalkışılırsa taşeron işçileri işyerlerine sokulmayacak, işe çıkılmayacak, işyerinde oturma eylemi yapılacak ve taşeronlaştırmada ısrar edilirse Türkiye genelinde iş durdurulacak. Haber-İş Genel Sekreteri Ali Akcan, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, Başkanlar Kurulu'nun bu kararının geçerli olduğunu, taşeron işçilerini işletmelere sokmayacaklarını, bununla ilgili Başkanlar Kurulu kararı doğrultusunda bütün işletmelerde hazırlıklar yapıldığını ifade etti.

Kısacası, Telekom çalışanı özelleştirmenin yanısıra taşeronlaştırma saldırısının da tehdidi altında. Özelleştirmeden farklı olarak taşeronlaştırma çok daha acil, çok daha güncel. Çünkü 1 Temmuz'a sayılı günler kaldı. 1 Temmuz'da Telekom'a taşeron girecek. Tabii eğer Telekom çalışanları izin verirse. Herşey 1 Temmuz ve onu takip eden günlerde belli olacak. Telekom çalışanları özelleştirmeye karşı mücadeleye hazırlanırken ilk gerçek sınavı taşeronlaştırmaya karşı verecekler. Ve burada alacakları sonuç özelleştirme saldırısının sonucunu da etkileyecek, hatta belirleyecek.

Taşeron şirketler Telekom'a girmemelidir. Bu saldırı ne pahasına olursa olsun püskürtülmelidir. Özelleştirme karşıtı güçlerin bu mücadelede Telekom çalışanlarının yanında, onlarla eylemli dayanışma içinde olması gerekmektedir. Birleşik mücadeleyi örgütlemenin yolu kavga alanlarında, direnişlerde omuz omuza olmayı öğrenmekten geçmektedir.