14 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/34

Emperyalistlerle kirli işbirliğine, cihatçı çetelerin hamiliğine ve işgale son!
Tahran Zirvesi ve Türkiye’nin büyüyen açmazları
AB’ye yine göz kırpan Erdoğan’dan yeni manevralar
AKP’ye toz kondurmayan MÜSİAD’dan kriz itirafları
Kriz ikinci çeyrek büyüme oranına yansıdı
Türkiye özelleştirmeler tarihinde bir sayfa: SEKA
“Haklarımızı alana kadar direnişe devam!”
Sessiz kalmayalım, birlik olup mücadele edelim!
Fabrikalardan kriz yansımaları
MİB MYK Eylül 2018 toplantısı sonuç metni
Metal İşçileri Birliği İstanbul Meclisi toplandı
Kayseri’de işçiler krizin faturasını ödemek istemiyor!
Sumiriko’da seçim oyunu
İlk 8 ayda en az 1290 işçi yaşamını yitirdi
Nikola Saafin ile Filistin’deki gelişmeleri konuştuk
“Ücretsiz eğitim” yalanı
Eğitim Sen: Karma eğitim tartışmaları planlı!
İşçi sınıfının DGM’leri kapatan mücadele deneyiminden...
Ruhi Su: Yaşamının çelikleştirdiği bas-bariton
Victor Jara: Şili’nin kesilen parmakları, mücadelenin bitmeyen bestesi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Haklarımızı alana kadar direnişe devam!”

 

Türk-İş’e bağlı Selüloz-İş Sendikası ile Avusturya sermayeli MM Süperpak şirketinin temsilcileri arasında devam eden toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziran’da başlayan grev üçüncü ayını doldurmaya hazırlanıyor. Şirketin İzmir, Karaman ve Antep’teki fabrikalarında çalışan işçilerin, net 380 liralık zam talebine karşı Süperpak yönetimi sıfır zam dayatmasında bulunmuştu. Grevin ardından lokavt ilan eden Süperpak’ın yönetimi, sendikanın yaptığı çağrılara rağmen sözleşme masasına oturmadı.

80 günü aşkın süredir grevde olan Süperpak işçileri ile, patronlarının sözleşme masasına oturmaması, kriz ve okulların direnişte açılması üzerine konuştuk.

Sendika temsilcisi İsmail Güderoğlu: Süperpak çalışanları olarak 20 Haziran’dan beri grevdeyiz bugün (11 Eylül) direnişimizin 84. günü. İzmir, Karaman ve Antep olmak üzere toplam 240 arkadaşımızla greve çıktık. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren toplu sözleşme görüşmeleri başlamıştı. İşverenle 18 Haziran’da görüştük ve bize sıfır zam dayatması oldu. Biz de bunun kabul edilemez olduğunu söyledik ve arkadaşlarımızla beraber aldığımız kararla greve çıktık. 3 fabrikada aynı anda greve çıktık. 84 gündür grevdeyiz, tek yumruk tek bilek bir şekilde devam ediyoruz.

Bizim işverenle ilk görüştüğümüzde istediğimiz ücret talebi şu an itibariyle bile erimiş durumda. Biz greve çıktığımızda avro 5 liraydı bugün 7 buçuk lira. Şu an bizim %50 bir zam kaybımız var. Yani bizim net ücret zam talebimiz 380 liraydı, bunu avroya çevirdiğimizde 70 avro yaparken bugün 45-50 avro yapıyor, bu bizim aylık bir talebimizdi. Avusturya’da, Almanya’da yani Avrupa ülkelerinde saatlik ücretin 14-15 lira olduğu bir dönemde bizim 45-50 civarında aylık zam talebimiz var. Bu açıdan baktığımızda gün çektikçe taleplerimiz karşılanmak bir tarafa daha da geriye düşmüş durumda.

Bizim isteğimiz tamamıyla karşılanabilir ve insani taleplerdir. İşveren ise taleplerimizi karşılamamada ısrar ederek bizleri böleceğini sanıyor. Biz bütün arkadaşlar, hep beraber mağdur edildik ve hep beraber direniyoruz. Bugüne kadar işverenden olumlu bir adım atılmadı, görüşme talebi olmadı. Biz arkadaşlarla tüm bu zorluklara göğüs gererek hakkımızı alana kadar bugüne kadar direndiğimiz ve bölünmediğimiz gibi, bundan sonra da direnmeye devam edeceğiz. Bugüne kadar patronun adım atmaması üzerine arkadaşlarla kendi aramızda konuştuk Pazartesi günü süreci değerlendirdik ve hep beraber direnişe devam kararı aldık.

İkinci temsilci Ramazan Karadağ: İşverenle daha önce yaptığımız toplu sözleşmelere baktığımızda; bu dönemki toplu sözleşmede sanki işveren krizin olacağını önceden biliyormuş da önlem almak için bizlere sıfır zam dayatmış ve bizlerin greve çıkmasını istemiş. Gerçi patrona göre, bazılarına göre sıfır zam değilmiş ama, zamsız çalış demenin karşılığı sıfır zamdır.

Yaşanan ekonomik krizin sonucu her şeyin pahalanması bizlerin yaşam koşullarımızı daha da ağırlaştırırken, bir yandan da biz grevdeyken okulların açılıyor olması işçi arkadaşlar için durumu daha da zorlaştırıyor. 2018 yılının eğitim öğretim dönemi bizlerin grevde olduğu bir dönemde başlamış oldu. İster istemez bu tüm çalışan arkadaşlarımız için sıkıntılı bir süreç oldu. Her arkadaşımız çocuğunu okula kayıt ettirmeyi düşünmekte; kırtasiye masrafları artmış durumda ve ücret almadığımız için de ekonomik olarak bizleri sıkıntıya sokan bir durum. Tüm bu zorluklara rağmen arkadaşlarımızla beraber hakkımızı alana kadar direnişe devam kararı aldık. Bu sıkıntılı dönemi de hep beraber atlatacağız.

- Greve destek var mı?

İsmail Güderoğlu: Greve çıktığımızdan bu yana özellikle Teksif Sendikası Torbalı Temsilciliği, Ege İşçi Birliği, DİSK Genel-İş, Polkima işçileri, Eğitim Sen Torbalı Temsilciliği ve Türk-İş Konfederasyonu bizlerle dayanışma içerisindeler. Bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. Ayrıca Torbalı Belediyesi de bizlerin çadır, sandalye ve tuvalet sorununu çözerek direnişimizi destekledi.

- Direniş boyunca sesinizi duyurmak için neler yapıldı?

İsmail Güderoğlu: Öncelikle bütün sosyal medya kanallarını kullandık. Ayrıca Kızıl Bayrak gazetesi, Evrensel, Torbalı’nın yerel gazeteleri, Bizim Torbalı her zaman yanımızda, direnişimizi kamuoyuna yansıtma ve yaymada, direnişimizin sesini duyurmada yanımızda oldular.

Ramazan Karadağ: Direnişe başladıktan hemen sonra neden direnişe çıktığımızı anlatan bildiri hazırlayıp Torbalı’nın en büyük pazar yerinde topluca dağıtarak destek istedik, sesimizi duyurmaya çalıştık. Çok da iyi geçti hepimiz açısından. Bunun yanında direnişimizin 59. gününde fabrika önünde bir dayanışma etkinliği yaptık. Etkinliğe çağrı yapıp destek istemek için Torbalı’da sendikalı olan fabrikaların temsilcileriyle görüştük, İzmir ve Torbalı’daki sendikalara gittik, etkinliğimize çağrı yaptık. Ayrancılar’da servis duraklarında çağrı bildirilerini dağıttık, direnişe destek istedik. Etkinlik çok iyi geçti, bayram öncesine geliyordu aynı zamanda.

- Son olarak ne söylemek istersiniz?

Ramazan Karadağ: Bizler direnişe çıkmadan önce birçok arkadaşımız birbirini tanımıyordu. Vardiyalı çalışmamızdan dolayı yan yana gelme şansımız yoktu. Aynı vardiyada çalışanlar bile birbirlerine çok zaman ayıramıyordu. En önemlisi de biz direnişe 94 arkadaş çıktık ve yalnızca dört kadın arkadaş vardı; ilk başta çekiniyorlardı, yapabileceklerini düşünemiyorlardı. Ancak greve çıktıktan sonra kendilerinin de yapabileceklerini gördüler ve kendilerine güven geldi. Dört kadın arkadaş burada direnişe başladı ki bütün arkadaşlar birbirine daha çok sarıldı, dostluklar daha sağlamlaştı. Bu direniş bizlere aynı zamanda dostluğu ve dayanışmayı, birliği öğretti. Birlikte daha güçlü olduğumuzu gördük. Bu bağla, dayanışmayla hakkımızı alana kadar da direneceğiz. Yaptığımız toplantıda direnişe devam kararı aldık ve bizlerin birliğini bozamayacaklar.

Kızıl Bayrak / İzmir