12 Mayıs 2017
Sayı: KB 2017/18

Sosyal yıkım saldırılarını geri püskürtmek için genel grev, genel direniş!
Sermaye OHAL rejimiyle büyüyor
Silah tüccarları kazanıyor, yoksullar ölüyor
Yargısız infazlar ülkesi Türkiye
Metal işçilerinin güncel durumu ve işçi birliği üzerine
Teknorot işçileri satış sözleşmesine karşı üretimi durdurdu
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı Sonuçları
Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinde kritik sürece girildi
Patronların sefalet dayatmaları TİS süreçlerini tıkıyor
Kayseri 1 Mayıs’ının gösterdikleri ve devrimci sorumluluk!
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Gençlik Denizler’i mezarları başında andı
İbrahim Kaypakkaya kavgamızda yaşıyor!
Deniz, Mahir ve Kaypakkaya’nın anısına...
Katledilen gençlerin aileleri: “Polis de onu kollayan da katil”
Sınıfsal bir sorun olarak “namus” cinayetleri
AKP Türkiye’sinin gerçeği: Toplumsal çürüme ve yozlaşma
Astana anlaşması üzerine
Fransa cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine
Büyük çınar Mahzuni Şerif
“Kahramanlık destanları” adı altında gerçekler çarpıtılıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Astana anlaşması üzerine

 

Rusya’nın öncülüğünde imzalanan Astana anlaşması ile Suriye’de 4 güvenli bölgenin oluşturulması gündeme geldi. “Çatışmasızlık bölgeleri” İdlib vilayetinin tamamı, Lazkiye, Halep, Hama vilayetlerinin belli bölümleri, Humus vilayetinin belli bölümleri, Şam kırsalındaki Doğu Guta, ülkenin güney batısında Dera ve Kuneytra’nın belli bölümlerini kapsıyor.

***

Anlaşmaya dair farklı yorumlar yapılsa da, uygulanması durumunda bazı bölgelerde çatışmaların sona ermesine zemin hazırlama ihtimali yüksek. Anlaşmaya göre “ılımlı cihatçılar”la “terörist cihatçılar”ın net bir şekilde birbirinden ayrılması için ortak komisyon oluşturulacak. Bu ayrışmanın sağlanması için uzun süreden beri çaba harcayan Rusya, bu türden her girişiminde ABD ile işbirlikçilerinin engellerine takılıyordu. Türkiye birkez daha yan çizmezse eğer, söz konusu ayrışma belli bölgelerde gerçekleşmiş olacak.

Böyle bir ayrıştırma Suriye ordusu ile müttefiklerini kısmen de olsa rahatlatır. Zira hem çatışma alanları daralmış olacak, hem savaşa devam eden cihatçıların batılı emperyalistlerle işbirlikçileri tarafından açıkça savunulması zorlaşacak.

***

Anlaşmaya imza atanlar, “terörist cihatçılar”a karşı savaşmayı da kabul etmiş oluyorlar. AKP iktidarı ile onun güdümündeki cihatçı çetelerin buna uyması kolay değil. Bununla birlikte T. Erdoğan-Trump görüşmesinden umulan sonuç alınmazsa, AKP buna mecbur kalabilir. Bu süreç kösteklenmezse eğer, bazı cephelerde savaşın sonlandırılması mümkün olacak.

Rusya ile işbirliği yapmaya mahkum olan T. Erdoğan AKP’si, uygulamaya çok hevesli olmasa da, Putin’in basıncıyla anlaşmayı imzaladı. Astana’da masayı terk eden cihatçıları teskin edip ikna eden de MİT şefi oldu. Buna rağmen deneyimlerle sabittir ki, T. Erdoğan Washington’daki efendilerinden tüyo alabilirse anında anlaşmayı yok sayacak, güdümündeki cihatçı çeteleri ise ABD’nin istediği doğrultuda savaşa sürecektir. Bunun farkında olan Rusya, T. Erdoğan ve AKP’sine güvenmese de dinci iktidarın içinde bulunduğu açmazlardan yararlanarak anlaşmanın uygulanması için çaba sarfediyor.

***

Anlaşmayı sabote edebilecek taraflar AKP’den ibaret değil elbet. ABD’nin tutumuna bağlı olarak Körfez şeyhleri ile onların güdümündeki cihatçı çetelerin de bu rolü üstlenme ihtimalleri yüksek. Zira hem ABD hem işbirlikçileri, yıkıcı savaşın Esad yönetimi lehine sonuçlanmasını engellemek için kirli/kanlı yöntemlere başvuruyorlar. Yine de Suriye ordusu ile müttefiklerinin savaş alanlarında önemli mevziler kazanmaları, Körfez şeyhlerini bazı bölgeler için oluşan fiili durumu kabul etmek zorunda bırakıyor.

Anlaşmaya karşı olduklarını ilan eden çok sayıda cihatçı çete ise, savaşa devam edeceklerini ilan ettiler. Suriye’de savaşı sona erdirebilecek her anlaşmaya karşı olan siyonist İsrail’in, IŞİD dahil cihatçı çetelerle işbirliği içinde olması da ciddi bir risk oluşturuyor. Zira İsrail destekli cihatçı çetelerin anlaşmayı baltalamak için her imkanı kullanacaklarından kuşku duyulmuyor.

***

Astana anlaşmasını kırılgan kılan bir diğer faktör ise, ABD-İngiltere emperyalistlerinin Ürdün sınırında yeni bir cephe açmaya hazırlanmalarıdır. Suriye topraklarından gelen IŞİD tehdidini bahane eden Ürdün rejiminin de bu emperyalist saldırıyla suç ortaklığı yapma eğiliminde olduğu gözleniyor. Bahene IŞİD olsa da esas amaç Suriye topraklarının bir kısmını işgal etmektir. PYD’ye destek vererek Rojova’ya askeri yığınak yapan ABD, ikinci cepheyi Ürdün sınırından açarak Suriye’de kalıcı bir üs oluşturma hesapları yapıyor.

***

Suriye’de süren emperyalist savaşı sona erdirmenin önünde halen de ciddi engeller var. Astana anlaşması uygulanabilir, adı geçen bölgelerdeki cihatçılar denetim altına alınabilirse eğer, bu gelişme savaşı bitirme yönünde atılmış kayda değer bir adım olabilir.

 

 

 

 

Dünyada grev ve eylemler sürüyor

 

Dünyanın farklı ülkelerinde işçi ve emekçilerin eylemleri devam ediyor.

Madenciler grev başlattılar

Demir cevheri üretilen Kryvyi Rih madencileri ücretlerinin arttırılması için yeraltında grev başlattılar. Bağımsız Ukrayna Madenciler Birliği (NPGU) Başkanı Mykhailo Volynets, Rodina, Guardiiska, Ternovskaya ve Oktyabrskaya’daki madencilerin 3 Mayıs günü gece vardiyasından sonra ocaklardan çıkmadıklarını açıkladı. Sendika, Kryvyi Rih madencileriyle dayanışma çağrısında bulundu.

Yerli halk Kanada petrol şirketini işgal etti

Peru’nun Amazon bölgesinde yerli halk, Kanada petrol şirketi Pacific Exploration & Production’ı işgal ettiler. Petrol üretiminin yapıldığı topraklara verdiği zarar için tazminat talep ediyorlar. İlk başta, 30 kişi ile başlayan işgal eylemcilerinin sayısı yeni katılımlarla güçlenerek 600 kişiye ulaştı. Eylemciler, Kanada şirketinden bir milyon Sol (yaklaşık 308 bin ABD doları) tazminat istiyorlar. Pacific Exploration & Production şirketi ise bölgedeki 18 belediyeyle yaptığı anlaşmayla sadece 106 bin Sol ödemek istiyor. Çatışmaların yaşandığı petrol sahası şu an Peru’da üretim yapan petrol şirketlerinin en büyüğü olma özelliğine sahip.

BMW işçileri emeklilik haklarını korumak için grevi sürdürüyor

Kazanılmış mesleki emeklilik haklarının korunması için BMW’nin İngiltere işletmelerinde başlayan grevler serisi devam ediyor. BMW’nin Cowley, Goodwood, Hams Hall ve Swindon’daki fabrikalarındaki 3 bin 500 işçi, 2 Mayıs günü üçüncü 24 saatlik grevlerini gerçekleştirdiler. Grevden dolayı Rolls-Royce ve Mini’nin üretimi tamamen durdu. Önümüzdeki günlerde planlanan grevlerin sekizincisi yapılacak. Emeklilik haklarına yönelik planlanan saldırı başarılı olursa işçilerin 160 bin İngiliz Sterlini kayıpları olacak.

İşçi komitelerinde birleşen işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

1 Mayıs günü Dubai’nin El Quoz kentinde 250 işçi taşeron şirketi önünde bir protesto eylemi yaparak ödenmemiş ücretlerinin ödenmesini istediler.

İşçi komitesinin temsilcileriyle şirket yöneticileri arasında yapılan görüşmede ücretlerin iki gün içerisinde ödenmesi konusunda anlaşmanın yapılmasından sonra protesto eylemi bitirildi. Dubai’de, göçmen işçilerin hak arama eylemleri genellikle işçilerin yurtdışı edilmesiyle sonuçlanıyordu. İşçi komiteleri etrafında birleşen işçilerin eylemi bu defa haklarının alınmasıyla sonuçlandı.

Altın madeni ocaklarında grev

Yeni Gine’deki Timika’da bulunan Grasberg Goldmine’nin, dünyanın en büyük altın madeni ocaklarında madenciler 1 Mayıs’ta greve başladı. Bu madencilik grubu ABD’nin Freeport tekeline ait. Freeport ile hükümet arasında süren yeni lisans görüşmeleri sırasında birçok işçi zorunlu ve ücretsiz olarak izne gönderildiler, bazıları da işten atıldılar. Müzakerelerde, ABD tekeli daha yüksek işleme (eritme) talep ediyor. Freeport’un dört ay daha bir lisansı var.

Sendika, zorunlu izinlerin kaldırılmasını, işten çıkarılan tüm işçilerin yeniden işe alınarak ücretlerinin ödenmesini istiyor. Taleplerinin karşılanmaması durumunda grevin taşeron işçilerini de kapsayarak ay sonuna kadar sürdürüleceğini açıkladı.

 
§