20 Nisan 2017
Sayı: KB 2017/15

Mücadele sürüyor!
AKP’nin emperyalistlere kendini kanıtlama planı bozuldu
Referandum ve yeni dönem
Referandum, sol hareket ve mücadelenin görevleri
Halk oylaması ve devrimci sorumluluk!
Sermaye sabırsızlıkla kölelik saldırılarının hayata geçirilmesini bekliyor
Kürdistan’ın cevabı: Hayır/Na!
DP/Bayar-Menderes iktidarının güncellenmiş ikizi
Tarihsel temelleriyle Türkiye’de dinsel gericilik - H. Fırat
Ücretli kölelik, sömürü ve savaş düzeni kapitalizme karşı 1 Mayıs’a!
1 Mayıs’ın kökenleri
1 Mayıs’ta alanlara!
Yeni Metal Fırtınaların yolu…
Gençlik haykırıyor: “Hayır bitmedi, daha yeni başlıyor!”
İzlanda’da “Eşit Ücret Yasa Tasarısı” parlamentoda
Emperyalist saldırganlık ve savaşa karşı direnişi büyütme zamanı
Partimizin Hazal’ı, tekstil işçilerinin Ezgi’si, ölüm orucu şehidimiz Hatice Yürekli yoldaşa...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Halk oylaması ve devrimci sorumluluk!

 

Şaibelerin zirve yaptığı seçimde, şaibelere rağmen referandumda ‘Evet’ oyları yüzde 51,4’te kaldı. Açık teröre inat işçi ve emekçilerin ‘Hayır’ sesi yükseldi ülkenin dört bir yanından...

AKP ve ebedi şefinin referandumu zar zor ve üstelik Türkiye tarihinin en büyük oy hırsızlığıyla kazanmış olması, tartışmaların artarak süreceğinin göstergesidir. AKP-MHP-BBP’den oluşan ‘Evet’ cephesinin kazanması için tüm devletliler seferber olmuştu. Buna rağmen dinci ve faşist partilerin birliğinden oluşan cephe oy hırsızlığı sayesinde referandumu kıl payı lehine çevirebildi. Gerçekte ise gericiler bunca şaibeyle ve oy hırsızlığıyla sayısal olarak referandumu kazansalar da politik olarak kaybettiler.

Organize teröre ve şaibelere rağmen ‘Evet’ cephesi kaybetti

Referandum öncesi ve sırasında şaibe hiç eksik olmadı. Şaibeler anayasa değişikliğinin meclis gündemine geldiği anda başladı. Burjuva hukuku, biçimsel haliyle bile yük sayıldı, ayaklar altına alındı. Komisyon görüşmelerinin her aşamasında CHP-HDP sözcülerinin söz hakkının engellenmesi saldırıları öne çıktı. Gizli oy kuralı hiçe sayıldı.

‘Evet’ çalışması devletlilerin açık desteğiyle emekçilerin gündemine taşındı. Devlete ve AKP’li belediyelere ait araçlar referandumda ‘Evet’ çıkması çerçevesinde tepe tepe kullanıldı. Devlete ait uçak ve helikopterler AKP’nin kullanımına sunuldu.

Referandum sürecinde OHAL, KHK’lar ve “terör” yasası emekçilere yönelik olarak pervasızca kullanıldı. ‘Hayır’ çalışmasının öznesi olan ilerici, devrimci özneler ve siyasi yapılar terörize edildi. Yüzlerce emekçi gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kaldı. Mafya-polis işbirliğiyle bir dizi saldırılar gerçekleştirildi. Mafya bozuntuları emekçileri ölümle tehdit ettiler. Valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler ‘Hayır’ mitinglerini ve salon toplantılarını engellemek için el birliği ile mesai yaptılar.

Referandumda ‘Hayır’ iradesi başından itibaren bir de terör demagojisiyle yaftalanmak istendi. ‘Hayır’ diyen emekçiler “terörist” söylemi ile sersemletilmeye çalışıldı. Emekçilerin dini ve milli duyguları istismar edildi. ‘Hayır’ çalışmasına katılan emekçiler işten çıkarılma saldırısıyla ablukaya alınmak istendi. Tüm hayasız saldırılara rağmen işçi ve emekçilerin ‘Hayır’ iradesinin önüne ancak seçim hileleriyle geçilebildi. YSK’nın merkezinde olduğu hilelere rağmen emekçilerin ‘Hayır’ iradesi gölgelenemedi.

Baskı ve saldırılara rağmen Kürt halkı ‘hayır’ bayrağını yükseltti

Referandum sürecinde Kürt halkının iradesine öldürücü darbeler indirildi. HDP’ye yönelik hukuk terörü ayyuka çıktı. HDP eş başkanları ve 13 milletvekili tutuklandı. HDP ve DBP belediyelerinde Kürt halkının iradesiyle yönetime gelen belediye eş başkanlarının yetkisi gasp edildi.

Bütün baskı ve hilelere rağmen Kürt halkı ‘Hayır’ bayrağını yükseltti. Kürt hareketine yönelik saldırıların ayyuka çıkması, katliamlar, yıkılan kentler karşısında Kürt halkı faşist tek adam diktasına ‘Evet’ demedi.

Devlet terörüyle Kürt halkı terbiye edilmeye çalışıldı. Bu süreçte Kürdistan yerleşim merkezleri sistematik olarak bombalandı. Devletliler Sur ve Cizre gibi kentlerde taş üstünde taş bırakmadı. Onlarca kişi katledildi. Kürdistan kentlerinde aylarca sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Kürt halkının yaklaşık 11 bin evladı tutuklandı. Kısacası referandum öncesinden başlayarak Kürt halkı ablukaya alındı.

Baskılara rağmen Kürt halkı teslim olmadı. Referandum günü Kürt halkı seçim sandıklarının başında bile baskılara maruz kalmasına rağmen ‘Hayır’ dedi. Diyarbakır’da yüzde 68, Hakkari’de yüzde 76, Dersim’de yüzde 80, Van’da yüzde 57, Mardin’de yüzde 60, Batman’da yüzde 63 ‘Hayır’ oyu hilelere rağmen kayıtlarda yerini aldı.

‘Hayır’ sesi oldukça ağır koşullara rağmen Kürdistan’ın dört bir yanında dalgalandı. Bu ses son derece anlamlıydı. Zira Kürt medyası kilit altındaydı. Korucular, kolluk güçlerinin fiziki terörü ayyuka çıkmıştı. Kürt halkı aynı zamanda Kürt kentlerinde yaşanan katliamlara, yıkılan evlere rağmen iradesine sahip çıktı. Terbiye operasyonları karşısında onuruna sahip çıktığını gösterdi. ‘Evet’ cephesinin tuzağına düşmedi, güçlü bir şekilde ‘Na (Hayır)’ dedi.

Kapitalistler referandumdan kârlı çıkmanın peşindeler!

Uluslararası sermaye ve işbirlikçi Türk burjuvazisi referandumdan kârlı çıkmanın peşinde koşuyorlar. TÜSİAD yaptığı açıklamayla sermayenin korunmasına yönelik reform taleplerini dile getirdi. Uluslararası sermaye de benzer vurgularla referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Referanduma ilişkin değerlendirmelerde sermaye cephesi inceltilmiş bir şekilde uyarılarda bulunmayı da unutmadı. Özelde Türk burjuvazisi genelde emperyalist burjuvazi OHAL’in sona ermesini, Avrupa Birliği ile girilen kayıkçı dövüşünün bitmesini, adı ekonomik ve sosyal yıkım olan, kıdem tazminatının gaspını da içeren emekçi düşmanı reform programının uygulanmasını içeren, sermayeyi korumaya yönelik politikalara hız verilmesini talep etti.

Referandum zorlu bir dönemin kapılarını açtı

Referandumda ortaya çıkan sonuç emek ve sermaye arasındaki çelişkinin temel olduğu Türkiye’de kaçınılmaz olan mücadele sürecini engellemeye yetmeyecektir. AKP iktidarı Pirus zaferine rağmen politik olarak ilk defa yenilgi korkusunu derinden hissetmiştir. Bu yenilgi korkusunun dinci partiyi daha da saldırgan bir tutuma yönelteceği aşikardır. Saldırının merkezine her daim olduğu gibi ilerici, devrimci özne ve siyasi yapılar konacaktır. İşçi ve emekçiler de ekonomik ve sosyal yıkımın, baskı ve şiddetin hedefinde olacaklardır.

Yeni döneme hazırlanmak, sermayenin yetenekli gücü AKP’nin istediğini almasına rağmen en zayıf olduğu bu dönemde sınıf ve kitle hareketinin devrimcileştirilmesi noktasında alınacak mesafe milyonlarca emekçinin ‘Hayır’ının devrimci bir mecraya akması için elzemdir. Milyonlarca emekçinin ortak sesi olan ‘Hayır’ın devrimci bir mecraya akması ise devrimci sınıf mücadelesinde alınacak mesafeyle doğrudan bağlantılıdır.

 
§