2 Ekim 2015
Sayı: KB 2015/37

Seçim sandıkları Kürt emekçilerin dertlerine derman olamaz!
Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sandıktan çıkan değil, sokağa çıkan değiştirir!
“İllegal” seçimler için oy cambazlıkları
Kürt halkı direniyor!
Cenazeye dahi tahammül yok!
Katliam şebekesi güçlendiriliyor
Basına yönelik sansür ve devlet terörü
MİB MYK Eylül Ayı Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Metalde son ‘kaleler’ düşerken...
SeraPool işçileri direnmeye devam ediyor!
Burjuva parlamentosu ve burjuva düzen altında genel oy
Suriye ve Ortadoğu’da yeni bir döneme doğru
Türkiye’nin Suriye politikasında manidar değişiklik
Çin, ABD’nin hegemonya krizini büyütecek - U. Evren
ABD ve AB’nin yeni haydutluk konsepti: TTIP ve CETA
Avrupa’da yükselen ırkçı dalga
Filistin intifadalarından Kürt serhîldanlarına...
ON’lara devrim sözümüz var!
Sermayenin işçi ve emekçi kadınlara yönelik saldırı paketleri
Öğrenci yoksul, eğitim pahalı ve kalitesiz
Katledilen her çocuğun hesabı sorulacak!
Eğitim’de ‘destek’ peşkeşi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ON’lara devrim sözümüz var!

 

26 Eylül 1999 günü Ulucanlar Cezaevi’nde katledilen, aralarında Türkiye Komünist İşçi Partisi Merkez Komite Üyeleri Ümit Altıntaş ve Habip Gül’ün de olduğu, 10 yiğit devrimci Ankara, İzmir ve İstanbul’da yapılan eylem ve etkinliklerle anıldı.

Ankara: Ulucanlar’da eylem ve
KKKM’de etkinlik

26 Eylül günü, BDSP ve İHD Ankara Şubesi Ulucanlar Cezaevi önünde eylem gerçekleştirirken, BDSP ayrıca anma etkinliği de gerçekleştirdi.

Ulucanlar Cezaevi önündeki eylemde ilk açıklamayı İHD Ankara Şubesi gerçekleştirdi. “16. yılında Ulucanlar’ı unutmadık! Katliamı da direnişi de!” ozalitini açan İHD Ankara Şubesi adına açıklamayı Mahmut Konuk gerçekleştirdi. Konuk yaptığı açıklamada devletin Ulucanlar’da bir soykırım gerçekleştirdiğini ifade ederken, Ulucanlar’ın planlı bir devlet katliamı olduğuna işaret etti. Benzer şekilde planlı devlet katliamlarının Haziran Direnişi'nden, Suruç’a, Roboski’den 19 Aralık’a, Hrant Dink’ten faili meçhullere sürdüğünün altını çizen Konuk, faillerin korunduğunu, terfi ettirildiğini ve bu şekilde devletin kendisini koruduğunu vurguladı.

Daha sonrasında yapılan BDSP açıklamasında, Ulucanlar Katliamı'yla ezilen halkların, emekçilerin devrimci öncülerinin hedeflendiği, devrimcileri katlederek azgın sömürü politikalarını daha kolay hayata geçirmenin yolunun yapıldığı belirtildi. Ulucanlar sonrasında da devletin baskı ve katliamlarının hız kesmeden devam ettiği örnekleri ile birlikte ifade edildi. Ulucanlar’ın devrimciler için bir direniş sembolü olduğu vurgulanırken “Gösterilen ölümüne direniş ile birlikte devrimci iradenin teslim alınamayacağını dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Ulucanlar’da 10 kızıl karanfilin bedenlerini aramızdan söküp aldılar, ancak eşit ve özgür bir dünyaya olan özlemimizi dindiremediler. Sınıfsız ve sınırsız topluma olan inancımızı yok edemediler” denildi. Açıklama son olarak “Aradan değil 16 yıl, 16 yüzyıl geçse, katlettikleri yoldaşlarımızı aramızdan söküp alamayacaklar. Onların devrime bağlılığı ve kararlılığı bizlerle birlikte yaşamaya devam edecek” denilerek mücadelenin süreceği çağrısı yapıldı.

Katliam sırasında Ulucanlar zindanında bulunan Fatime Akalın da söz alarak katliam günü yaşananları anlattı. Devrimcilerin yaptıkları her işle gurur duyduklarını ve savunmaktan geri durmadıklarını ifade eden Akalın, devletin ise yaptığı her şeyin üstünü örtmeye çalıştığını, bugün de Ulucanlar Katliamı’nı unutturmaya çalıştığını, ancak buna izin verilmeyeceğini söyledi.

Ulucanlar Cezaevi önünde gerçekleştirilen eylemin ardından BDSP, Kurşun Kalem Kültür Merkezi’nde Ulucanlar direnişi üzerine bir anma etkinliği gerçekleştirdi. Açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan etkinlikte Ulucanlar Katliamı’nı yaşayan Başak Otlu ve Fatime Akalın ile katliamdan kısa bir süre önce Ulucanlar Cezaevi’nden tahliye edilen Mahmut Konuk’un katıldığı bir söyleşi gerçekleştirildi. Ulucanlar Katliamı’nın arka planı ve sonuçları üzerine de tartışmalar yürütülürken en önemli vurgu noktaları, zindanlardaki devrimci yaşam, devrimci kararlılık ve siper yoldaşlığı oldu. Zindanda örülen kolektif yaşamın devletin en büyük korkusu olduğu ifade edildi. Ulucanlar direnişinden öğrenmenin ise ancak bu fedakarlık ve kararlılıktan öğrenmekle, ON’ların devrimci yaşam disiplinini örnek almakla mümkün olacağı ifade edildi.

Etkinlikte güncel siyasi gelişmeler üzerine tartışmalar yürütülürken son olarak düzenin çok yönlü krizinin devrimci bir krize dönüştürülmek zorunda olunduğu, bunun yolunun ise bir kez daha Ulucanlar’dan öğrenmekten geçtiği ifade edildi.

İstanbul: Ümit Altıntaş’ın
mezarı başında anma

Ulucanlar Katliamı anması için 26 Eylül’de İstanbul Karacahmet Mezarlığı Merkez Cami önünde saat 13.00’te toplanan sınıf devrimcileri “Devrim yürüyüşümüz ON’larla sürüyor!” pankartı arkasında kızıl bayraklarla kortej oluşturarak yürüyüşe geçti.

Yürüyüş sırasında yapılan konuşmalarla sermaye devletinin Ulucanlarda gerçekleştirdiği katliam teşhir edilirken katliam karşısında sergilenen direnişe vurgu yapıldı. TKİP Merkez Komite üyeleri Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın Ulucanlar’da parti bayrağına leke sürmeyerek kararlı bir direniş sergilediği ve parti bayrağını daha da yükselttiği ifade edildi. Sermaye devletinin tarihinin katliamlar tarihi olduğuna vurgu yapılarak bu katliamcı geleneğin bugün de başta Kürdistan olmak üzere devam ettiği ifade edildi. “Barış” demagojilerine değinilerek “Gerçek barış işçi sınıfının iktidarıyla gelecektir” denildi.

Yürüyüşün ardından Ümit Altıntaş’ın mezarı başındaki anma, Ulucanlar’da katledilen ON’lar şahsında düzenlenen saygı duruşu ve liseli genç komünistlerin hazırladıkları şiir dinletisiyle başladı. Ardından Ümit Altıntaş’ın annesi Songül Altıntaş söz alarak “Ümit de dahil hiçbir çocuğumuzu unutmadık” derken, dün olduğu gibi bugün de sınıf devrimcileriyle birlikte ON’ları anmaya devam ettiklerini ve edeceklerini ifade ederek sözlerini sonlandırdı.

BDSP adına yapılan konuşmada ise Ulucanlar’da idam edilen Denizler gibi 26 Eylül’deki katliamda da büyük bir direniş sergilendiğine vurgu yapılarak “içeriyi teslim almadan dışarısını teslim alamayız” diyen sermaye devletinin katliamcı geleneğine uygun hareket ettiği ifade edildi. “Habip ve Ümit yoldaşlarımız da Ulucanlar’da katledildi” diyen BDSP temsilcisi, son dönemde tırmandırılan savaş ve saldırganlığa dikkat çekerek sermaye devletinin yine devrimci ve ilerici güçleri baskı altına almaya, susturmaya çalıştığını vurguladı. Ankara’da 4 sınıf devrimcisinin tutuklanmasının da bu saldırıların bir parçası olduğuna dikkat çekti. Bu baskıların kendilerini yıldıramayacağını vurgulayan BDSP temsilcisi, “Bizler Habip’ten, Ümit’ten, katledilen yoldaşlarımızdan direnişi öğreniyoruz” dedi. Krizler, bunalımlar ve bununla beraber devrimler döneminin geldiğine dikkat çekilen konuşma, Habit ve Ümit olmak için mücadelede daha fazla öne çıkma ve onlardan devralınan bayrağı devrimle sonuçlandırma çağrısı ile sonlandırıldı.

Ekim Gençliği ve liseli genç komünistler adına da konuşmalar yapılırken gençliğin Habip ve Ümit’in partiyle kurduğu bağı örnek alması, bir adım öne çıkması ve “Ümit yoldaş yaşıyor, genç komünistler savaşıyor” sözünü hayata geçirmesi gerektiği vurgulandı.

Marşlarla devam eden anmada son olarak Ümit Altıntaş’ın kardeşi Tayfun Altıntaş da Cumartesi Anneleri’nin gönderdiği karanfilleri mezara bırakarak bir konuşma yaptı.

İzmir: Habip Gül’ün mezarı başında anma

Ulucanlar direnişinde şehit düşen TKİP MK Üyesi Habip Gül’ün Aliağa-Helvacı Köyü’nde bulunan mezarı başındaki anma programı, yapılan yürüyüşün ardından saygı duruşu ve BDSP konuşmasıyla başladı.

BDSP konuşmasında, Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın devrimci ve partili kimlikleri anlatıldı. Kürt kökenli yoksul bir köylü ailenin çocuğu olarak fabrikada çalışan Gül’ün parti ile tanışması, partili kimlikle mücadele etmesi anlatıldı. Konuşmanın devamında, Ulucanlar’da yaşananın katliam olduğu gibi, bir direniş manifestosu olduğunun altı çizildi. Gül’ün Kürt kökenli olmasına rağmen sınıf bilinçli ve partili bir işçi olduğuna vurgu yapılan konuşmada, ülkede son dönem yaşanan Kürt halkı başta olmak üzere devrimci ve ilerici kamuoyuna yönelik saldırılardan, operasyonlardan bahsedilerek, yaşanan saldırıların son bulması için “işçilerin birliği, halkların kardeşliği”nin hayata geçirilmesi gerektiği söylendi. Son olarak ON’ların bıraktığı bayrağın sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurulana kadar taşınacağı vurgulanarak mücadele çağrısı yapıldı.

Anmada genç komünistler adına da konuşma yapılırken okulların sermayeye bırakılmayacağını, Ümit’in açtığı ve gösterdiği yolda yürüneceğini belirten genç komünist “Habip Gül’ü biz metal fırtınasında gördük. Greif işçilerinin direnişinde gördük. Fabrikalarda baktığımız her işçinin yüzünde gördük. Mücadele eden her insanda yoldaşlarımızı görüyor ve onlardan aldığımız güçle mücadeleye devam ediyoruz” dedi.

Adnan Yücel’in “Acıya kurşun işlemez” şiirinin okunması ve “Hoşgeldin ölüm”, “Drama köprüsü” adlı ezgilerin söylenmesinin ardından anma programı sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara, İstanbul, İzmir


 
§