12 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/23

Bu düzen sürdükçe kontrgerilla hep olacaktır!
Seçimler bitti, düzenin açmazları sürüyor!
Seçim hileleri ve gösterdikleri!
Emekçi kadınların sorunlarını vekiller çözemez!
Devlet Diyarbakır’da Hizbulkontra’nın iplerini çözdü
HDP’yi daha da ‘ılımlılaştırmak’ için...
15-16 Haziran Direnişi yol gösteriyor...
Madenlerde metal etkisi ve aldatılmışlığa isyan
Çelik-İş: Aman üretim durmasın!
MESS’ten kıyım operasyonu
Yeni sendika için yola çıkıldı
Hedefte metal işçisi ve yeni sendika var
İşçi kurulları: Hareketin avantajı ve handikabı - B. Çağ
7 Haziran seçimleri ve sonrası
Devrimci seçim çalışmamız üzerine
7 Haziran sonrası: Panik, korku, bölünme...
Metal işçisi seçimini yaptı: DİRENİŞ!
G-7 Zirvesi: "Kapitalizm bir yamyamlık düzenidir!"
Sermayenin zirvesine karşı protestolar
İşçi ve emekçiler mücadelede
Satış sözleşmesine izin vermemek için...
Zamanı geçen “hurdaların” tam zamanlı salvoları! - O. Kara*
"'Baskılar ve cezalarınızla' komünist tutsakları yıldıramazsınız!"
Yaz kampında buluşuyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

HDP’yi daha da ‘ılımlılaştırmak’ için...

 

Seçimden hemen iki gün sonra, 9 Haziran’da Hüda- Par’lı Yeni İHYA-DER Başkanı öldürüldü. Bu, sermaye basınında (yandaş medya hariç) provokasyon amaçlı bir saldırı olarak nitelendirildi. Bu saldırının hemen ardından Hüda Par’lılar Kürtlerin bir derneğini basarak 3 yurtseveri katlettiler. Aynı günün akşamında ise, kirli savaşın yoğun olarak yaşandığı döneme ait Hizbulkontra yöntemiyle, bir yurtsever ensesinden vurularak katledildi. Bu son saldırıyı gerçekleştiren kişi bilinmiyor. Hüda-Par dünkü Hizbulkontra'nın, bugün yasal parti konumuna gelmiş hali olduğundan bu saldırıyı da onların yapmış olması ihtimali yüksek.

Bu saldırılar provokasyon amaçlı. Ama tek amacı bu değil. "Bu saldırılarla bir iç savaş yaratılmaya çalışılıyor" demek de doğru bir yaklaşım değil. Çünkü iç savaş söylemiyle Hüda-Par’a hem gerçekçi olmayan nicel bir güç atfediliyor hem de, sadece 8 Haziran’a bakarak söylesek bile, Hüda-Par Kobanê eylemlerinde olduğu gibi, polis korumasıyla yurtseverleri katlediyor. Hizbulkontra saldırıları bir iç savaş göstergesi miydi? Yoksa Kürt halkını inkar ve imha politikasının bir parçası mıydı? Bu sorunun yanıtı, tartışmasız olarak, bu saldırıların Kürt halkını inkar ve imha politikasının bir parçası olduğudur. Durum böyleyken Hizbulkontra şimdi yasal bir parti haline geldi diye mi iç savaş ihtimali beliriyor?

Bu saldırının en temel amacı ise yalnız HDP’yi değil, yurtsever hareketi daha da 'ılımlılaştırmak'. KCK ve HDP, bu saldırıları iç savaş çıkarmak için AKP hükümetinin tezgahladığını söylediler. Bazısı direk bazısı dolaylı olarak bunu söyledi. Derin devlet söylemiyle sermaye devletinin bütün kirli işleri, devlet içine sızmış kirli güçlere atfedilerek sermaye devleti aklanmaya çalışıldı. Ki bu söylemde başarılı olamadıklarını söyleyemeyiz. Her şeyin sorumlusu olarak AKP’yi göstermek, farkında olsunlar ya da olmasınlar sermaye devletini temize çıkarmak anlamına gelmektedir. Bugüne kadar AKP karşıtlığıyla ortaya çıkan tabloda, AKP değil sadece Erdoğan yargılansa ve ceza alsa sermaye devleti sudan çıkmış ak kaşık olacak! Son saldırılar da AKP’ye mal ediliyor. AKP bu saldırılarda birebir tetikçilik yapmış olsa bile, bunu, sermaye devletinin bekâsı için yaptığı kesindir.

CHP ve MHP Erdoğan’ı yargılatabilirse, düzen partisi olarak hem oyunu arttıracak, hem de sermaye devletini aklayacak. HDP bu partilerden farklı bir duruş sergilemiyor. Bu haliyle, sermaye devletinin kabul edeceği bir duruş sergiliyor. Bu duruşuyla, Kürt burjuvazisine epeyce yararlı olacak bir parti niteliğinde bir parti konumuna geliyor.

Hemen söyleyelim, bu saldırılar karşısında, Kürt hareketinden, Kürt halkını sokağa dökmesini beklemiyoruz. Ama hiç olmazsa, saldırıyı, asıl olarak AKP’ye mal etmeyip, sermaye devletinin saldırıdaki temel rolünü vurgulayabilirdi. Ancak, sermaye devleti de bu duruşu mutlaka “ödüllendirecektir”.

M. Kurşun

 

 

 

 

 

Barolardan saldırıya tepki

 

Türkiye Barolar Birliği, 79 baro ve 87 bin avukat Diyarbakır’daki bombalı saldırı ile ilgili ortak yazılı açıklama yaptı. “Aynı ülkenin eşit haklara sahip yurttaşlarıyız. Birimize atılan bir bomba hepimize atılmıştır” başlıklı açıklamada şöyle denildi:

Türkiye, milletvekili genel seçimine gidiyor. Hepimizin kendimize göre siyasi düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz, oy vereceğimiz farklı farklı siyasi partiler var.

Biz; Türkiye Barolar Birliği, 79 Baro ve 87 bin avukat olarak, kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, hangi mazeret gösterilirse gösterilsin şiddetin karşısındayız. Çünkü biliyoruz ki; demokrasi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireylerin yaşatabileceği bir rejimdir. Şiddet ve düşünce hürriyeti yan yana barınamaz. Dolayısıyla, şiddet ve demokrasi asla bağdaştırılamaz. Bizler; bütün gücümüzle başta yaşam hakkı ve düşünce hürriyeti olmak üzere bütün temel hak ve hürriyetleri korumaya, demokrasinin vazgeçilmezi olan seçimlerin güvenli bir şekilde yapılması için üzerimize düşen her ödevi yerine getirmeye hazırız.

Bu çerçevede, seçimin her türlü şaibeden uzak bir şekilde neticelenmesi için ülkenin her yerinde seçim güvenliği konusunda uzman avukatlarla örgütlendiğimizi halkımızın bilgisine sunuyoruz. 

Başta devletin en üst kademelerindeki yöneticiler ve siyasi parti temsilcileri olmak üzere ilgili herkesi sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

Vatandaşlarımıza, hiçbir tahrike kapılmamalarını, demokrasinin ancak bu şekilde korunabileceğini hatırlatmayı görev biliyoruz.

Diyarbakır’da bir siyasi partinin mitinginde patlayan bombalar sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, seçimlerin ülkemize hayırlı neticeler doğurmasını diliyoruz..."


 

 


Yandaş medya Diyarbakır’ı görmedi

 

Seçimlere 2 gün kala Diyarbakır’da yaşanan ve 4 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırılar yandaş medya tarafından görmezlikten gelindi. Mısır’daki gelişmelerden dahi efendisine mağduriyet çıkarmaya çalışan yandaş gazeteler, devletin istediği provokasyon hayata geçmeyince suskunluğa büründü.

Roboski Katliamı’nda topyekûn susan medya, bombalı saldırıları uzun bir süre trafo patlaması olarak sunmaya ve gerçeği saklamaya uzun bir süre gayret etti. Efendilerine hizmet için ortak manşet çalışmasına devam eden yandaşlardan Star, Güneş ve Yeni Akit gazeteleri, AKP karşısındaki her muhalefeti “Haçlı ittifakı” olarak manşetine taşıdı. Takvim, Yeni Şafak ve Türkiye gazeteleri ise habere az bir yer vererek seçimler öncesinde efendisine hizmet etti.

Yandaşların yanı sıra Kürt halkına düşmanlıkta ilk sıralarda yer alan Sözcü de habere manşetinde yer vermedi.

 
§