13 Mart 2015
Sayı: KB 2015/10

Toplumsal sorunlar toplumsal devrimlerle çözülür
AKP’nin öfkelileri çekilirken...
‘Demokratik cumhuriyet’ hayallerine karşı devrimci sınıf çizgisi! - Evrim Erdoğdu*
Saray basınının dilleri KABA, vicdanları TAŞ, cepleri para dolu!
Düzenin büyüyen ekonomik krizi
Berkin için Okmeydanı’nda militan direniş
Berkin devrimci liseli mücadelesinde yaşıyor!
Berkin unutulmadı!
Sokağı susturma girişimi
Grup sözleşmeleri, imkanlar ve çıkış arayışı
Baran: Taşeron köleliğine karşı taban örgütlülüğü!
“Kazanılmış haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz!”
Emekçi Kadın Komisyonları nedir? Neyi savunur?
EKK'dan devrimci 8 Mart eylemleri
Kadınlar 8 Mart'ta alanlardaydı
Direniş Divanı'nda 8 Mart
Avrupa'da 8 Mart eylem ve etkinlikleri
Syriza ve gücünün sınırları
İşçi ve emekçiler faturayı ödemek istemiyor
Hitler'den Neo-Nazilere, Neo-Nazilerden Pegida'ya
Burjuva gericiliği, emperyalist savaş ve saldırganlık...
Berkin'e sözümüz devrim olacak!
Çocuk işçilik: Sömürünün en ağır biçimlerinden biri
'Hüseyin Hoca' mezarı başında anıldı
Çağdaş Kawalarla gerçek Newrozlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çağdaş Kawalarla
gerçek Newrozlara!

 

Newroz kelime anlamıyla “yeni gün” demektir. Halkların bahara ve yeniye özlemini anlatır. Zulme karşı direnişi, başkaldırıyı ve nihayet, özgürlüğü sembolize eder Newroz.

Yaklaşık MÖ 621 yılında cereyan eden ve Newroz’a anlamını veren olay bir efsaneye dayanır ve günümüze dek gelir.

Efsaneye göre sözkonusu tarihte, Kürt, Fars, Arap ve Beluci halklarının yaşadığı bölgede (İran-Ortadoğu) Dehaq adlı zalim bir hükümdar yaşamaktadır. Dehaq adı, halk için zulmün, acının ve korkunun sembolüdür. Günlerden bir gün zalim Dehaq’ın iki omzunda onulmaz yaralar açılır. Onun onulmaz yaraları halk için yeni acıların kaynağı olmakta gecikmez. Zira, doktorların tavsiyesine göre yaraların iyileşmesi ve Dehaq’ın ölmemesi için her gün iki genç insanın (çocuk) beynini yemesi gerekmektedir. Dehaq etrafa dehşet saçmaya başlar. Her gün yeni bir insanın beyni tepsiler içinde Dehaq’a sunulur. Bu, böylece sürüp gider. Nihayet, Dehaq’ın vezirlerinden biri, iki genç insandan birinin yerine bir hayvan beyni koymaya başlar. Kurtardığı gençleri ise bir mağarada saklar. Halkın bir kısmı da çocuklarını alarak dağlara kaçarlar.

Hoşnutsuzluk had safhaya ulaşır. Halk zulme karşı isyan ateşinin yakılmasını beklemektedir. Ve o gün gelip çatar. Dehaq’a beyin yedirme sırası efsanenin sembolü haline gelecek olan demirci Kawa’ya gelmiştir. Demirci Kawa halkı etrafında toplayarak “Zulmün Kalası”na isyan eder. Dehaq’ın dayanılmaz zulmü altında inleyen halk Kawa’nın önderliğinde saraya yürür. Ellerinde meşaleler olduğu halde saray işgal edilir, yakılıp yıkılır. İsyanın başında yürüyen Kawa’nın yukarıya kaldırdığı demirci önlüğü bu isyanın bayrağı olmuştur. Ve kimilerine göre emeği temsil eder.

Kimi tarihçiler ve araştırmacılara göre, Dehaq, beynine çiviler çakılarak öldürülür. Böylece, “Zulmün Kalası” yerle bir edilmiş ve yeni bir gün başlatılmıştır. Her tarafta ateşler yakılır, ateşlerin şavkı dağlara vurur. Bu şekilde zalim Dehaq’ın öldürüldüğü müjdelenir etrafa...Dağlara kaçanlar geri dönerler. Halaylar çekilir, kutlamalar yapılır.

Tarihçiler yine efsaneye dayanarak olayı 21 Mart olarak kaydederler. Kürtler de dahil tüm Ortadoğu halklarının her 21 Mart’ta değişik anlamlar yükleyerek Newroz’u kutlamaları işte bu nedenledir.

Newroz kimi zaman doğanın kıpırdanışını, uyanışını ve hareketlenmesini anlatan, baharı müjdeleyen bir olay olarak algılanır. Kimi yerde ise adeta bir şenlik olarak kutlanır. Aylar öncesinde hazırlıkları yapılır, ziyafetler verilir. Ancak onun özgünlüğü, herkes açısından zulme karşı başkaldırıyı, eskiye karşı yeniyi, yeni bir günü ve özgürlüğe tutkuyu sembolize etmesindedir. Dahası da, Newroz, halkların zulme karşı kader birliğinin ve kardeşliğinin vurgusudur.

Efsaneden gerçeğe...

İnsanlık günümüze kadar büyük tarihsel önemde toplumsal altüst oluşları yaşadı. Tarih ve insanlık üretici güçlerin muazzam ilerlemelerine tanıklık ederek hep ileriye doğru evrildi. Hiçbir güç tarihsel ilerleyişi geriye çeviremedi ve çeviremez.

“Zulmün Kalaları”nın sonsuza dek yıkılmadan durduğu ise görülmemiştir.

Yirminci yüz yılın başında çağımızın çağdaş Kawaları olan Rusya proletaryasının, Çarlık’ın Kışlık Sarayı’nı fethederek, Parisli işçilerin 1871’de Versaillese'la yönelik yarım kalan yürüyüşlerini tamamlaması ile halkların özgürlüğe ve eşitliğe olan özlemlerini efsaneden gerçeğe, efsaneler ülkesinden gerçekler dünyasına indirdi. Bu tarihsel olay her zaman insanlığın kurtuluşu davasında esin kaynağı oldu ve olmaya devam ediyor.

Bir kez daha, dünyanın çok büyük bölümünde çağdaş bir sömürgecilik (emperyalist sömürgecilik) ve onunla birleşerek (iç içe geçerek )yaşayan, sermayenin tek tek ülkelerdeki baskıcı iktidarlarının sömürü ve zulmü altında inleyen proleterler ve ezilen halklar, ancak ve ancak Ekim Devrimi’nin açtığı bu yoldan ilerlerse gerçek ve kalıcı bir zaferi umabilirler.

Kürt halkı, Kürt işçi ve emekçileri bu yolda, Ekim Devrimi’nin açtığı bu yolda ilerlemelidir. Zira, günümüzün Dehaq’larının baskıcı iktidarları, sermayenin artık bir utanç abidesi haline gelen sömürü ve yağma düzeni ancak ve ancak Ekim’in yolundan yürünerek yerle bir edilebilir. Özgürlük ve sosyalizm ancak “Yeni bir EKİM”le gerçeklik haline getirilebilir.

Efsanedeki Newroz’u “yeni bir EKİM”le yeniden kutlamak...Newroz’un çağdaş yorumu işte budur.

 
§