7 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/44

Taşeron köleliğine ve işçi katliamlarına karşı direniş!
Kapitalistlerin serveti, emekçilerin sefaleti büyüdü!
2015 bütçesi savaş, kalekol ve Ak Saray’a!
Adalet’ten Ak’a saraylar kağıttan kuledir
İşçi katliamları sermayenin harcında var!
Kapitalist sömürü çarkları arasında tarım işçisi olmak
Faruk Çelik çark etti!
Ülker nasıl dünya üçüncüsü oldu?
Maaşına zam, işine son!
DEV TEKSTİL tanıtım toplantıları
Yusuf Erdinç karayolu işçilerine sesleniyor
Kapitalizmin bacasız fabrikası: Profesyonel spor
VESTEL: Bir fabrika ve bir kentin öfkesi!
Kobanê direnişi: Yanılgılar, hayaller ve devrimci çözüm
Şovenizmin panzehiri devrimci sınıf mücadelesidir!
Kobanê’de direniş çeteleri kuşatıyor!
Tunus seçimleri üzerine
Kapitalizmin krizi: Taşeronlaştırma ve vekalet savaşları
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
‘Yeryüzünün Lanetlileri’ ayağa kalkıyor!
Şanlı Bir Ekim gecesinde bulutları ateşle dağıtan uluslararası proletaryanın kızıl rüzgârı
Bu kavga senindir, bu kavgada ‘sen de varsın!’
Ankara DLB’den coşkulu Oğuzhan Çalışkan buluşması!
Kadınlar gericiliğe ve şiddet karşı direniyor!
Kendi destanımızı yazalım
Eugene Pottier ve dünya işçi sınıfının marşı: Enternasyonal
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşçi katliamları sermayenin harcında var!

 

Karaman’ın Ermenek ilçesindeki Has Şekerler Maden Ocağı’nda kâr hırsı ve ihmallerin yol açtığı su sızıntısı nedeniyle mahsur kalan 18 işçiye ulaşılamadı.

Bölgedeki maden ocaklarındaki dizginsiz sömürü ile sermaye devletinin izlediği politikaların yarattığı bu tablo, madencileri kurtarma çalışmaları sürerken net biçimde görüldü.

Maraş Elbistan’da 9 işçinin cansız bedenlerine aradan 3,5 yıllık süre geçmesine rağmen ulaşamayan sermaye devleti, Ermenek’teki 18 işçiyi de benzer biçimde bulamadı. Madende yaşanan su baskınının üzerinden 10 günü aşkın süre geçmesine rağmen madencileri kurtarma çalışmaları devam ediyor. Madende mahsur kalan 18 işçinin yaşamlarından ise umut kesildi.

AKP’nin bakanları, madencileri kurtarma çalışmalarında karşılaşılan zorluklarla ilgili bir dizi gerekçelendirme yapsalar da bu zorluğu yaratan temel etkenin maden ocağının insan yaşamını ve insanca çalışma koşullarını hiçe sayan bir bakışla işletilmesinden kaynaklandığı görüldü.

Burası nasıl denetlenmiş?

Ermenek’teki su baskını hakkında değerlendirme yapan Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun, Türkiye’deki birçok maden ocağında 18. yüzyıl koşullarında madencilik yapıldığını ifade ediyor. Torun, Ermenek özelinde ise şunları söylüyor: “Bu doğal afet değil ihmaldir. Eski çalışılan ocaklara yaklaşılmış, belki de oradan da kömür almak için delinmiş. Ocağın planlarını inceledim. Ancak planlarda eski ocaklar gözükmüyor. Buradan sorumlu olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı MİGEM’dir. Burası nasıl denetlenmiş?”

Ağır aksak yürüyen kurtarma çalışmaları

Kurtarma çalışmaları devam ederken yaşanan yeni göçükler ve madende biriken balçık, çalışmaları zorlaştırdı. Ocak içerisindeki moloz ve yürüme yolundaki malzemenin çekilmesi işlemine devam edilirken maden içerisinde kalan suyun çalışmaları engellemeyen bir düzeye indiği belirtildi. İşçilerin olduğu varsayılan 3 bölümde de mahsur kalan madencilere ulaşılamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘seferberlik ilanı’ ile Ermenek’e doğru yola çıkan ahtapot adlı su tahliye aracının yolda devrilmesi gibi MTA’ya ait sondaj makinesinin bir parçasının kırılması sonucu sondaj çalışmaları uzun bir süre aksadı. Çalışmaların devam edebilmesi için kırılan parçanın yerine yenisinin getirilmesi beklendi.

Daha sonra meşhur ‘ahtapot’, ocağın içerisine karbonmonoksit gazı yaymaya başladı. Madenciler, “Ahtapot pompa dışarıda barajdan su çekilmek istense evet işe yarar. Ancak ocak içerisinde işe yaramaz. Çünkü dizel olduğu için dışarıya egzoz gazı veriyor. Ocağın içerisini egzoz gazı kaplıyor. Çalışma ortamı kalmıyor. Biz zaten ocağın içerisine dışardan temiz hava vermeye çalışıyoruz” diyerek tepki gösterdiler. Bunun üzerine suyun dalgıç pompaları ile tahliye edilmesine karar verildi.

Maden sahasında OHAL

Soma’daki madenci katliamından aldığı dersleri uygulamaya koyan AKP ve sermaye devleti, bölgeyi polis ablukasına aldı. Maden sahası çevresine MOBESE sistemi kurularak, sahanın tüm giriş çıkış noktalarına kameralar yerleştirildi. Öte yandan maden çevresindeki fiili OHAL nedeniyle işçi yakınlarının sayısında azalma oldu. Birçok kontrol noktası kuran kolluk güçleri madenci aileleri ve yakınlarının ocak çevresine yaklaşmasına izin vermedi.

Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı, su baskını hakkındaki ön raporunu açıkladı. İşçilerin mahsur kalmasını ‘kaza’ olarak tanımlayan ön raporda, eski imalat bölgesine yıllar içerisinde birikmiş olan suların zaman içinde zayıf alandan çalışma alanına girdiği belirtildi. Rapor, basit bir araştırmayla tespit edilecek bu riskin kar hırsı uğruna görmezden gelindiğine işaret etti. Ermenek Başsavcısı Ali Özdemir’in ise madenin patronu Uyarlar’ın kiracısı olduğu ortaya çıktı.

Diğer yandan, işçileri diri diri mezara koyanlar 18 işçinin tabutlarını da hazırladı. Soma’daki katliamda madenci cesetlerinin yanyana dizilerek adeta savaştan bir tabloyu anımsatan manzarayı engelleme yönünde atılan bu adım birçok basın-yayın organında yer buldu.

Sömürü çarkı böyle işliyor

Maden ocaklarındaki sömürü çarkının işleyişine dair yeni olmayan ancak Ermenek’le beraber tekrar gündeme gelen sömürü çarkının işleyişi de ortaya çıktı. Bölgedeki ocaklarda denetim yapan müfettişlerin, patronlarla kurdukları ilişkiyi, Has Şekerler şirketinin muhasebecisi Mehmet Macit anlattı.

Mehmet Macit yaşananları şöyle anlattı:

Denetçiler gelmeden patronların haberi oluyordu. Bir gün önce geliyorlardı. Patronlar, onları özel araçlarla alıp lüks otele götürüyor, her türlü ihtiyaçlarını karşılayıp, akşam da içki masaları kuruluyordu. Sonra da göstermelik olarak ocağa geliyorlardı. Denetçiler, çalışma koşullarının kötülüğünü, yaşam odalarının ve gaz maskelerinin bulunmadığını gördükleri halde olumlu rapor veriyorlardı. Peşlerinden evlerine de hediyeler gönderiliyordu. Tehlikeli galeriler de onlar gittikten sonra yeniden açılıyordu. Daha önce de 2 ocakta su baskınıyla 2 işçi öldü. Mahsur kalanlardan Recep Çiloğlu, olaydan 3 saat önce başlarındaki mühendise ‘Daha önce matkapla kazamadığım yerler elimize geliyor. Zemin çok nemlenmiş acilen burasını terk edilmeli’ demiş. Ancak mühendis, ‘Bir şey olmaz siz çalışmaya devam edin’ yanıtını vermiş.”

Hayırsever’ kapitalizm işbaşında!

4 Kasım sabahı ise, sermaye ve onun devletinin işçilere bakışını ortaya koyan yeni gelişmeler yaşandı. Hayatta kalmalarından umutların kesildiği işçilerin ailelerine kömür yardımı yapıldı. Bir avuç kömür için bir ömür verenlere devletin layık gördüğü ise yine kömür oldu. AKP’nin seçim öncesi süreçlerde makarna ve kömür dağıtımı gibi ‘hayırsever’ uygulamalarını akıllara getiren bu adımın yanısıra her madencinin ailelerine avans niteliğinde bin TL’lik kan parası verildi. Maden işçilerinin artan öfkesi ve çeşitli havzalarda yapılan eylemlerin ardından Soma’da olduğu gibi sermaye devleti kamuoyunu yanıltmak için Ermenek’teki işçilerin borçlarının erteleneceğini, yer altında mahsur kalan işçilerin borçlarının ise silineceğini duyurdu. Böylelikle, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini denetlemeyen devlet şefkatli ellerini madenci ailelerine uzattı.


 
§