27 Haziran 2014
Sayı: KB 2014/26

İşçi sınıfı saflarında
direnme eğilimi güçleniyor
Grevci cam işçileriyle
dayanışmayı büyütelim!
Tarih sınıf mücadelesinin
yasalarıyla yazılıyor!
Grevci işçilerden
Şişecam patronuna yanıt!
5 bin 800 cam işçisi grevde!
“Hakkımızı alana kadar devam edeceğiz!”
Trakya Cam işçileriyle cam grevini konuştuk...
İşçiler direniyor,
sendika ağaları süründürüyor!
Torbadaki taşeron yasasıyla patronlara müjde!
Yaygın faaliyet...

Bursa’da Greif deneyimleri tartışıldı!

ÇHD’den açık mektup

Dün Sivas’ta yakanlar, bugün Irak ve Suriye’de kan döküyorlar!

İİki devrim, iki sonuç - A. Eren
Emperyalizmin gerici din savaşları ve hedef şaşırtma hesapları
IŞİD, emperyalistler,
gerici rejimler
Emeklilerin dünyasından
servet-sefalet kutuplaşması
Efendilerin korkusu
çözümsüzlüğü aşamıyor!
Dünyadan eylemler
Kampa yoğun ve tempolu hazırlık
Devrim Okulları sürüyor
“Sınıfın, devrimin ve sosyalizmin sesi Kızıl Bayrak 20. yılında!”-1
IŞİD gericiliğinden kadınlar için tecavüz fetvası!
Karanlıkta Uyananlar’dan Kış Uykusu’na sinemada sınıf çatışması - K. Ehram
Trakya’da Fortuna’nın üzerinden
80 yıl geçti
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tarih sınıf mücadelesinin
yasalarıyla yazılıyor!

 

İnsanlık tarihi boyunca döneme damgasını vuran savaşlar, kıtlıklar, ayaklanmalar kayıt altına alınmaya çalışılmıştır. Yazının olmadığı dönemlerde çizgi veya heykellerle kalıcılaştırılan deneyimler, yazının keşfinin ardından tarihe not da düşmeye başlamıştır. Sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla birlikte “ortak tarih” kavramı ortadan kalkmış ve her sınıf açısından farklı tarihler yazılmıştır. Buna neden ihtiyaç duyulmuştur? Bir yanda edinilen bilginin geleceğe aktarılması, diğer yanda ise yengilerin-yenilgilerin derslerle dolu hikâyelerinin bilinmesi gayesi…

İnsanlık unutsa da, tarih, yani toplumsal bellek unutmaz demek istiyoruz. Bir tekerrür yaşanmaya görsün, on yıllar önce raflara konulan, kara kapları tozlanmış arşivini cömertçe sunar, bilmek, öğrenmek isteyenin huzuruna. Tarihi bilmek önemlidir, hele ki sınıf mücadelesi tarihini. İşte, bizim derdimiz de tarihi bile kalın çizgilerle ayrılan dünyanın bu yanındakilerinin hikâyesini anlatmak. Yani senin, benim, bizim hikâyemizi…

“Biz işçiyiz. Paşabahçe’de bir fabrika şişe ve cam yapar, orada çalışırız. Beyoğlu’nda süslü bir mağazası var. Tabaklar ve bardaklar görürsünüz de iftihar edersiniz. İşte onları yaparız biz. 1800 derece hararetin altında çalışırız. Hepimiz 2500 kişiyiz. Ailelerimizle 10.000. Toplu Sözleşme Kanunu çıktı dediler. Biz de hak isteyebilecekmişiz. Üç sene evvel sözleşme yapıldı. Bize bir şey veren olmadı. Biz de greve başladık. 80 gün oldu, gene de hakkımızı istiyoruz. Dağlardan ebegümeci topluyoruz, labada topluyor, balık olursa oltayı alıp koşuyoruz. Evde fazla eşya vardı. Kilim, mintan, iskemle gibi. Onları da satıyoruz.”

Bu kimin sesi dersiniz? Kaç yıl öncesinden ulaşıyor bu ses, bugüne? Hemen hesaplayalım. Tam 48 yıl öncesinden. 1966-Paşabahçe grevinden yani. 80 günlük grevin tüm zorluklarına rağmen, kavgadan dönmeyen bir işçinin kaleminden, süslü mağazalarda satılan tabak ve bardakları kullananlara derdini anlatmak isteyen sınıf kardeşimizin nasırlı ellerinden, grev türküleri söylemekten kısılmış olan kararlı sesinden. Hayır! Amacımız eskileri yâd etmek değil, maziye saplanmak hiç değil. Amacımız, 48 yıl önce mavi önlükleriyle patronların korkulu rüyası olanların bugüne bıraktıkları geleneği selamlamaktır. Direnme geleneğini. Yoksa haberiniz yok mu? 20 Haziran’dan itibaren tam 10 fabrikada birden 5 bin 800 cam işçisi grevde!

Gelenek yaratan grev: 1966 Paşabahçe”

1964’te başlıyor Paşabahçe’nin hikâyesi. Sınıf hareketinin henüz ilk filizlerini vermeye başladığı umut ve heyecan dolu yıllarda, çalışma şartlarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi için sendikaya üye olan cam işçileri önce Cam-İş’in ihanetiyle yüzleştiler. Daha sonra bu sendikadan istifa ederek topluca Kristal-İş’e üye oldular. 1966 yılında Toplu Sözleşme sürecinde anlaşmazlık yaşanmasının ardından greve çıkan 2200 işçi bağlı bulundukları konfederasyonun (Türk-İş) grevi bitirme kararı almasına rağmen işbaşı yapmayarak sendikal bürokrasiye ilk darbeyi vurdular. Paşabahçe grevi hükümetin bir ay erteleme kararı almasına rağmen de bitirilemedi. Nitekim grev 85 günün sonunda tüm işçilerin işbaşı yapmasıyla noktalandı.

Bu direniş yarattığı bölgesel ve toplumsal etki, sınıf dayanışması, sendikal bürokrasi, taban inisiyatifi ve meşru-militan eylem çizgisi nedeniyle tarihte yerini aldı. Ancak Paşabahçe grevi kendi döneminde sınıf hareketi açısından önemli bir mücadele deneyimi olmasının yanı sıra on yıllar sonra bile yol göstermeye devam etti. Nasıl mı?

Şöyle ki:

Cam işçileri 1971 yılında hakları uğruna yine greve çıktılar. 12 Mart darbesinden sonra Paşabahçe ve Çayırova’da başlayan grevi dağıtmak için sıkıyönetim bizzat baskıda bulundu. Grev sürerken bir işçi katledildi, biri de yaralandı. 1980’de Kristal-İş ve DİSK’e bağlı Hür Cam-İş ortak grev kararı aldılar. 120 gün süren bu grev de 12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından zorla bitirildi. 1991 Temmuz ve Ağustos ayları Paşabahçe’nin direniş ayları oldu. 584 işçinin işten atılması üzerine başlayan direniş yalnızca Paşabahçe’de değil; Sinop, Kırklareli Cam, Cam Elyaf ve Cam İşletme’de de sürdü. 21 gün 21 gecelik direnişte tüm Beykoz halkı direnişin safında yer aldı.

2002’de Paşabahçe Cam Fabrikası, çalışan işçilerin hayatları hiçe sayılarak, güvencesizce, Şişecam tarafından, üzerinde bulunduğu arazi satılarak daha fazla kâr elde edebilmek için kapatılmak istendiğinde, cam işçileri 16 gün fabrikayı işgal ederek direndi ve direnişlerinin sonucunda Şişecam, işçileri diğer fabrikalarında istihdam etmek zorunda kaldı. 2013’te Şişecam’a ait Topkapı Şişe, 572 işçi fabrikadan atılarak Eskişehir’e taşınmak istendiğinde işçiler yine direndi ve Şişecam’ın diğer fabrikalarında işlerinin devamını sağladılar.

Ve bugün, yıl 2014 Paşabahçe Cam Sanayi A.Ş. (Kırklareli, Mersin, Eskişehir fabrikaları), Anadolu Cam Sanayi A.Ş. (Mersin fabrikası), Trakya Cam Sanayi A.Ş. (Trakya Düz Cam, Trakya Otocam ve Mersin fabrikaları), Anadolu Cam Yenişehir Sanayii A.Ş., Trakya Cam Yenişehir Sanayii A.Ş. ve Cam Elyaf Sanayi A.Ş.’de çalışan 5 bin 800 cam işçisi grevde. İşçiler, patronlarla oturdukları Toplu İş Sözleşmesi masasından uyuşmazlıkla kalktılar ve grev silahını kuşandılar. İş güvencesi, kazanılmış hakları ve insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebiyle grev kararı alan işçiler direnişlerini coşkuyla sürdürüyorlar.

Tarihle yürüyenler, tarihle adım adım”

Hiçbir şey öncesiz ya da boşlukta değildir. Onu ortaya çıkaran, gelişimini sağlayan, biriktiren bir mirasın üzerinden yükselir. Cam işçilerinin mücadelesi de böyle. Onlar güçlerini 1966’dan başlayan mücadele geleneğinden alıyorlar. Ve sonucu her ne olursa olsun geleceğe bir deneyim bırakıyorlar. Yani tarihi sınıf mücadelesinin yasalarıyla yazıyorlar. 48 yıl öncesinden bize seslenen cam işçisinin mütevazı ve onurlu sözlerini hatırlayalım. Bir de bugün binlerce işçi kardeşiyle kol kola üretimi durduran cam işçisinin sözlerine kulak verelim ve son sözü yine direnenler söylesin: Sermaye ne kadar para koyarsa koysun fabrikanın gerçek sahipleri bizleriz. Onların ne kadar paraları pulları varsa bizlerin de o kadar haysiyeti, onuru ve şerefimiz var.”

 
§