10 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/19

 Kızıl Bayrak'tan
İmralı sürecinde “ikinci aşama”
başlayacak mı?
Dinci-Amerikancı iktidarın saldırganlığı artıyor
Asıl marjinaller bir avuç sömürücünün
çıkarlarını koruyanlardır!
Dersim katliamı ve gerçekler!
Örtülü ödenek, aleni savaş!
DİHA muhabirleri
polis terörünü anlattı
Alevilere gerici kuşatma raporda
Sosyalist Kamu Emekçileri’nden
çağrı
İş güvencesine yeni bir darbe!
Sınıf hareketinden
Türk Metal’den
zoraki grev kararı
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile 1 Mayıs üzerine konuştuk
2013 1 Mayısı’ndan yansıyanlar ve
sınıf hareketine sunduğu imkânlar
Kırşehir’de 1 Mayıs’ta
yaşananlar üzerine
Her yer Taksim, her yer direniş
Taksim’de Deniz anmalarına polis terörü
Komünistler Denizler’i mezarları
başında andı
İzmir BDSP’den Denizler anması
Denizler mücadele sloganlarıyla anıldı!
İsrail saldırısının ardından
Lavrov-Kerry görüşmesi
Neo-nazileri “yargılama tiyatrosu” başladı
İstanbul’a 3. havalimanı ihalesi sonuçlandı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sosyalist Kamu Emekçileri’nden çağrı....

KESK bir mücadele programı oluşturmalıdır!


AKP hükümeti eliyle işçi sınıfı ve kamu emekçilerini hedef alan saldırılara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Özelleştirme, taşeronluk sistemi, performans sistemi vb. saldırıları, işgüvencesinin kaldırılmasına dönük hazırlıklar izliyor. Bu kapsamlı saldırılar karşısında ise kamu hareketi, tarihinin en geri dönemini yaşıyor. Kamu emekçilerinin örgütlü gücünün ifadesi olan KESK’in, 23 Mayıs grevinin ardından geride kalan 1 yıl boyunca varlığından bahsetmek dahi olanaklı değildir.

KESK’in tüm bu ataletine rağmen, KESK’e bağlı 4 sendika geçtiğimiz ay içinde en başta iş güvencesi talebiyle özelleştirme, performans sistemine karşı grevler gerçekleştirmiş bulunuyor. 4 aylık bir hazırlık sürecine dayanan Büro Emekçileri Sendikası’nın grevini saymazsak, diğer grevlerin belli bir ön hazırlığa ve programa dayalı gerçekleştiğini söylemek olanaklı değil. Birbirine paralel talepler ekseninde gerçekleşen grev sürecini ilgili sendikaların bütünleştirici bir temelde örgütlediğini söyleyemeyiz. Dahası mücadeleyi birleştirmesi ve ortak bir program ekseninde daha ileri taşıması gereken KESK’in ise bu süreçte varlığı dahi hissedilmemiştir.

Kamu emekçilerinin güncel talepleri ekseninde hareket etmeyen ve bu temelde bir mücadeleyi örgütlemeyen KESK, kamu emekçilerini doğrudan ilgilendiren süreçler karşısında da suskunluğa bürünmüştür. Memur Sen’in kısa bir süre önce kılık kıyafet genelgesine yönelik yürüttüğü kampanya karşısında net ve tok bir tutum almamak ve yandaş sendikanın somut talepler ekseninde örgütlediği süreç karşısında tutumsuz kalmak KESK’i zayıf düşürmüş, dahası yandaş sendikanın elini güçlendirmiştir.

Benzer bir zayıf tutum da, Kürt sorunundaki gelişmeler ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in “Akil İnsanlar Heyeti”ne girmesi sürecinde gösterilmiştir. KESK başkanının, KESK’in ilgili organlarına danışmadan Akil İnsanlar Heyeti’ne katılması eleştiri konusu olmuş, hatta kimi sendikal gruplarca KESK’in altını oymaya dönük bir çabaya dönüştürülmüştür. Ancak tartışma yanlış zeminde yapılmaktadır. Asıl sorun, kamu emekçilerini de doğrudan ilgilendiren Kürt sorununda emekçilerin tavrının tabanda tartışılmaması, sorunun Türk ve Kürt emekçilerin birliği ve kardeşleşmesinin sağlanması ekseninde ele alınmamasıdır. KESK, kamu emekçilerinin yaşadığı her türlü güncel sorunda olduğu gibi tabandan koparak, bürokratik çizgisinin bir yansıması olarak sorunları üstten çözme yoluna gitmiştir. Bugün KESK’in asıl yapması gereken şey, kamu emekçileri içinde birliği ve kardeşliği inşa etmek için, kamu emekçilerinin hak talepleriyle birlikte Kürt sorununda da taban iradesine dayanan bir tavır ortaya koymak ve mücadele etmektir.

Kamu hareketine dönük kapsamlı saldırılara karşı KESK’in mücadeleci bir çizgi izleyememesi, güncel gelişmeler karşısında suskunluğa bürünmesi, gerici propagandaların da etkisiyle KESK’e duyulan güvenin tükenmesine yol açmıştır. Uzun bir dönemdir ifade ettiğimiz gibi KESK’te asıl sorun önderlik sorunudur ve KESK’e hakim güçlerin uzlaşmacı-icazetçi çizgileri mevcut kazanımların bile kaybedilmesine yol açmaktadır.

Bugün güncel gelişmelerle birlikte, kamu emekçilerine dönük kapsamlı saldırılar karşısında ihtiyacımız olan şey uzun vadeli bir mücadele programıdır. KESK’in bir eylem takvimi açıklaması değil, toplu sözleşme dönemini de içeren uzun vadeli bir mücadele programının oluşturulması ve hayata geçirilmesidir.

Sosyalist Kamu Emekçileri olarak, KESK’e hakim uzlaşmacı-icazetçi anlayışın ancak taban dinamizminin açığa çıkartılması, tabandan bir mücadelenin örgütlenmesi ile aşılacağına inanıyoruz. KESK Yürütme Kurulu’na yönelik hazırladığımız ve kamu emekçilerinin temel talepleri ekseninde bir mücadele programının oluşturulması çağrısını içeren imza metni; mevcut tabloyu KESK kitlesi içerisinde tartıştırmak, bu temelde harekete geçirmek ve KESK Yürütme Kurulu’nun içine düştüğü ataleti bertaraf etmek için basınç oluşturmak amacı taşımaktadır. İmza metni, kamu emekçilerinin güncel talepler doğrultusunda KESK’i vakit geçirmeden tam günlük bölge toplantıları örgütlemesini, tabanda yürütülen tartışmalar ışığında grev hedefine dayalı ve uzun soluklu bir mücadele programı oluşturmasını hedeflemektedir. Çünkü gerek özelleştirme saldırısına yanıt vermek, gerekse iş güvencesini hedef alan saldırıları püskürtmek ve kamu emekçilerinin temel taleplerinde kazanım elde etmek tümüyle böyle bir programın oluşturularak hayata geçirilmesine bağlıdır.

Bu temelde tüm öncü, ilerici kamu emekçilerini kamu hareketini güçlendirme çabasına omuz vermeye, birleşik-militan bir mücadele hattı ortaya koymak için çaba harcamaya çağırıyoruz.

Sosyalist Kamu Emekçileri

 

 

 

 

İSİG Meclisi’nden iş cinayetleri raporu

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Nisan ayı iş cinayetleri raporunu yayınladı. Raporda Nisan ayında en az 57 işçinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Yalnızca kayıtlara geçen ölümler bile Türkiye’nin iş cinayetlerinde ve kazalarında dünya sıralamasında üst sıralarda yer alması için yeterli.

Raporda yer alan veriler ışığında inşaat işçilerinin iş cinayetleri konusunda başı çektiği görülüyor. Bu ayki ölümlerin 21’i inşaat işçisi ve bunun da yarıdan fazlası düşmeden kaynaklı.

Ölümlerin yaşandığı diğer işkolları ise 7 kişi ile metal, 4’er kişi ile madencilik ve eğitim/büro/sinema, 3’er kişi ile tarım/orman, gıda/şeker, enerji, tersane/liman/deniz, konaklama/eğlence; 1’er kişi ile çimento/toprak/cam, taşımacılık, savunma/güvenlik ve belediye/genel işler. Hayatını kaybeden iki işçinin ise bilgilerine ulaşılamadığı kaydediliyor.

İş cinayetlerinde sanayi kentleri başı çekerken İstanbul’da 5, Kocaeli’de 4, Antalya, Kahramanmaraş, Kayseri ve Zonguldak’ta 3 ölüm bilgisi veriliyor.

Geçtiğimiz yıl 1 Mayıs’ta, resmi tatil olmasına rağmen çalışmak durumunda kalan ve sette meydana gelen iş cinayeti nedeniyle hayatını kaybeden Selin Erdem de unutulmuyor. Sine-Sen üyesi Selin Erdem’in Arka Sıradakiler dizisinin setinde ağır koşullarda çalıştığı hatırlatılıyor ve trafik kazası olarak gösterilmek istenen cinayete karşı mahkemenin dahi iş kazası raporu verdiği belirtiliyor.

Bursa’da iş cinayeti

Bursa’nın İnegöl ilçesinde, bir kum ocağında çalışan Ümmet Eren sabah saatlerinde çalıştığı kum eleğinin üzerinden düşerek yaşamını yitirdi. Elektrik kesintisi nedeniyle duran makinayı bozuldu zannederek tamir için üzerine çıkan Eren elektriğin gelmesiyle tekrar çalışan makinenin üzerinden düştü.

Yere düşerken başını vuran Eren diğer işçilerin çağırdığı ambulansla hastaneye kaldırıldı. Eren hastaneye yetişemeden hayatını kaybetti.