15 Haziran 2012
Sayı: SYKB 2012/24

 Kızıl Bayrak'tan
İktidar için kapışan
gerici koalisyonun saldırıları
devrimci sınıf hareketiyle püskürtülebilir!
Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın!
Kürt halkına yönelik tutuklama terörü sürüyor
Sivas’ın katili sermaye devleti
Van’da Kürt siyasetçilere
tutuklama terörü
Emekli metal işçisi Ramazan Gecener ile 15-16 Haziran Direnişi üzerine
MESS Grup TİS’leri için Bursa’da kararlı başlangıç
“Havayolu direnişiyle
sınıf dayanışması!”
Grev yasağı üzerine
Borusan direnişi eylemlerle sürüyor
Tarihsel çağ ve yeni tarihsel dönem
H. Fırat.
Filistin’de ırkçı-siyonist saldırganlığa karşı direniş sürüyor!
İsrail açlık grevi anlaşmasına
uymuyor
Gerici cepheden Suriye’yi “Afganistanlaştırma”
girişimleri
Dünyada grevler-protestolar yükseliyor!
Yunanistan'da ırkçılık karşıtı yürüyüş
“Özgürlüğümüz, sınıfımız için,
hep birlikte direnmeliyiz!”
4+4+4 ve eğitimde yeni dönem
Liseli gençlik eleme sınavlarına karşı alanlarda
Tutuklu öğrenciler için miting
“Beyoğlu’nda işkenceye son!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Grev yasağı üzerine...

 

Hava işkolunda grev hakkının yasaklanması burjuvazinin yarın kendisine yönelecek amansız savaşa karşı hazırlıklarını hızlandırdığının en büyük kanıtıdır. Grev hakkının yasaklanması ile işçi sınıfının, yüzyıllardır vermiş olduğu savaşımdaki en etkin silahlarından birinin işlevsizleştirilmesi amaçlanmaktadır. Ki hava işkolunda getirilen grev yasağı yeni grev yasaklarının ilk adımı olarak anlaşılmalıdır.

Sosyal hak gaspları, asgari ücretin açlık sınırının altında olması, maaşlara yapılan zamların enflasyon rakamlarının altında olması, eğitim sistemindeki değişiklikler, kıdem tazminatının gaspı için yapılan sinsi hazırlıklar, taşeronlaştırma ve esnek çalıştırmanın genel bir uygulamaya dönüştürülmesi ve işsizlik-geleceksizlik cenderesi... Tüm bunlar işçi ve emekçilerin öfkesini ve tepkisini büyütmekte, mücadele eğilimlerini güçlendirmektedir. Son dönemde farklı gündemlerle gerçekleştirilen iş bırakma eylemleri, direnişler bunun göstergeleridir.

Sermaye sınıfının, Ulusal İstihdam Stratejisi çerçevesinde gündeme getirdiği ve uygulamaya geçirmeyi hedeflediği hak gasplarının bu süreci hızlandıracağından kuşku duyulamaz. Dolayısıyla işçi ve emekçilerin sokağa çıkmalarını engellenmek için bugünden hazırlıklara girişmektedir. Ülkenin dört bir yanda estirilen faşist baskı ve devlet terörü bunun içindir. Ancak bu korku atmosferi işçi ve emekçilerin sokağa çıkmalarını engelleyememektedir. 23 Mayıs’ta yüzbinlerce kamu emekçisinin 1 günlük grevi bunun kanıtıdır. Burjuvazi zor aygıtlarını harekete geçirerek yarattığı terör ortamı ile ulaşamadığı amacına daha “kararlı” adımlar atarak ulaşmayı hedeflemektedir.

Burjuvazinin işçi sınıfının en büyük silahlarından biri olan üretimden gelen gücünü, grev hakkını yasaklaması bu nedenledir. Bu konuda ne kadar başarılı olacağı henüz belli değildir. Ancak hava işkolundaki grev yasağı ilk adımın atıldığını göstermektedir.


Bilindiği gibi yasalar sınıf mücadelesini değil sınıf mücadelesi yasaları belirler. Grev yasağına karşı mücadele “grev haktır!” söylemine sıkıştırılamaz. Çünkü bu söylem burjuvazinin haksızlık yaptığı ve bundan vazgeçmesi için hukuki normlara uygun davranması beklentisine dayanmaktadır. Oysa ki grevi bir hak yapan işçi sınıfının can bedeli yürüttüğü mücadelelerdir. Ki bu mücadele KAVEL direnişi ile başlamıştır. İşçi sınıfı üretimden gelen gücünü fark etmiş, grev silahını kuşanmak istemiş ve burjuvazi tarafından engellenmeye çalışılmıştır fakat grev yapma hakkını kazanmıştır. Bugün de yapılması gereken bu hakkı kaybetmemek için mücadele etmek olmalıdır. Grev yasağı saldırısı tüm işçi sınıfına karşı yapılmış bir saldırı olduğu gerçeğini bilince çıkarmalıdır. Çünkü bugün hava işkolundaki grev yasağı yarın metal, petrokimya, tekstil, maden ya da gıda sektöründe yaşanabilir. Bu saldırıyı hava çalışanlarına yönelik bir saldırı olarak değil tüm işçi sınıfına karşı gerçekleştirilmiş bir saldırı olarak değerlendirilmelidir.

Gün ağıt yakmanın, sızlanmanın günü değildir, gün eylem günüdür. “Sermayenin topyekûn saldırılarına karşı topyekûn direniş!” şiarını yükseltmek güncel bir sorumluluktur. Bu sorumluluk öncü işçi ve sınıf devrimcilerinin omuzlarındadır.

A. Devran

 

 

 

 

Petrol-İş Trakya Şube’de genel kurul

Petrol-İş Sendikası Trakya Şubesi 6. Olağan Genel Kurulu 10 Haziran Pazar günü Lüleburgaz’da Ezgi Hotel toplantı salonunda gerçekleştirildi. Alternatif bir listenin olmadığı seçimde mevcut başkan Turgut Düşova’nın listesi seçimi kazandı. Seçimde Zentiva İlaç ve TPAO’dan 3 delege yönetim kademelerine aday oldu.

Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, AKP’nin UİS, kıdem tazminatının gaspı, bölgesel asgari ücret gibi sınıfa dönük saldırılarına değinerek bunlara karşı kararlı bir mücadele hattının oluşturulması gerektiğini söyledi. Bu noktada AKP’nin arka bahçesi olan konfederasyonunu da eleştirerek, Sendikal Güç Birliği’nin bu ihtiyaçtan doğduğunu ifade etti. Hava işkolunda yaşanan grev yasağı saldırısına da değinen Öztaşkın, gerekli yanıt verilmezse bu saldırıların artarak devam edeceğini belirterek bu süreçte kazananın işçiler olması gerektiğini ve THY emekçilerinin mücadelesine her türlü desteğin verilmesi gerektiğini söyledi.

Genel kurul programı; Eğitim Sen, ÖDP, EMEP temsilcilerinin yanısıra düzen partileri CHP ve MHP adına yapılan konuşmalarla devam etti.

Delegelerin konuşmasında ise temel olarak “niye ben yeni yönetim listesinde yokum” yaklaşımı ortaya kondu. Bu yanıyla nitelik olarak zayıf bir genel kurul tablosu vardı. Yönetim kademelerine aday olan delegelerin konuşmasının ardından son konuşmayı Şube Başkanı Turgut Düşova yaptı. Eleştirileri yanıtlayan Düşova, yeni dönemde güçlü bir şube olmak için herkesi kenetlenmeye çağırdı. Şube alt kurullarının ibrasının ardından seçimler yapılarak şube genel kurulu tamamlandı.

Kızıl Bayrak / Trakya

 

 

 

 

Ücret gaspına karşı eylem

 

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan Dev Sağlık-İş üyesi sağlık işçileri, ücret haklarının gasp edilmesine karşı 12 Haziran günü eylemlere başladılar.
Ücretlerin kesilmesine ilişkin işçilere bir açıklama yapmayan, sendikayla görüşmemekte ısrar eden hastane yönetimi ilk eylemin ardından 13 Haziran sabah saatlerinden itibaren tehditler yağdırmaya başladı.

Şirket sorumluları ve kimi sorumlu hemşireler aracılığıyla kimsenin eyleme çıkmaması için bütün işçilerin tek tek uyarıldığı, hatta eylemin iptal edildiği, başhekimin konferans salonunda açıklama yapacağı şeklinde söylenti yayılmaya çalışıldığı öğrenildi. Bazı işçilere ise açıkça sözlü bir şekilde “savunmalarınızı yazın, eğer bugün de eyleme çıkarsanız işten çıkartılırsınız” denildi.

Korkutma, yıldırma çabalarına rağmen başhekimlik önünde toplanan işçiler alkışlarla, ıslıklarla, sloganlarla hastane yönetimini sorunları çözmek için sendikayla görüşmeye davet etti. Hastane yönetiminin bir otobüs polis çağırıp başhekimliğin önünü kapatmaları ise dikkatlerden kaçmadı.

Hasta yakınlarının ve SES’in destek verdiği eylemler gazetemiz yayına hazırlandığı sırada devam ediyordu.