Kıdem tazminatı fonu ve
iş güvencesi tartışıldı
Kıdem tazminatı hakkının gaspı saldırısına karşı Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu ‘Kıdem Tazminatı Fonu ve İş Güvencesi Forumu’ düzenledi.
29 Ocak Pazar günü İstanbul Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu Orhan Adil Apaydın Salonu’nda yapılan forumda kıdem tazminatı saldırısının içeriği ve yaratacağı sonuçların yanısıra birleşik mücadelenin olanakları tartışıldı.
TTB Merkez Konseyi üyesi Hüseyin Demirdizen’in moderatörlüğünde Gazeteci-akademisyen Atilla Özsever, Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, ÇHD Emek Komisyonu’ndan Av. Nilgün Şahinkaya ve İsviçre Tekstil Sendikası’ndan Mehmet Akyol’un konuşmacı olduğu forumun ilk bölümünde kıdem tazminatı saldırısının içeriği ve yaratacağı sonuçlar üzerinde duruldu.
Özsever: İdeolojik bir mücadele verilmeli
Atilla Özsever, kıdem tazminatı gaspı saldırısını hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) çerçevesinde ele aldı. UİS’in çalışma yaşamında kökten değişikliklere yol açacak bir içeriğe sahip olduğuna değinen Özsever, kıdem tazminatı fonu uygulamasının hayata geçirilmesi durumunda oluşacak hak kayıplarını hükümetin iddiaları ve sendikaların tutumlarıyla beraber değerlendirdi.
DİSK’in bu konuda tutumunun net olduğunu ancak ortaya koyduğu mücadelenin yeterli olmadığını ifade eden Özsever, TEKEL sürecindeki genel grev kararının yeteri kadar hayata geçirilmemesini örnek gösterdi. Türk-İş’in ise son genel kurulunda kıdem tazminatı hakkının gaspını genel grev nedeni sayması kararını da değerlendiren Atilla Özsever bu kararın uygulamasının ise belirsizliğine dikkat çekti.
“Ne yapılmalı?” sorusunun yanıtını da veren Özsever, sanayi bölgelerinde bilgilendirme kampanyalarının yanısıra AKP ve sermayenin kıdem tazminatıyla ilgili iddialarına karşı ideolojik bir mücadele yürütmenin önemine değindi.
Kaygısız: Köklü değişiklikler gündemde
Birleşik Metal-İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, “çalışma yaşamında köklü değişikliklerin hayata geçirildiği kritik bir dönemden geçtiğimiz” tespitinde bulunarak konuşmasına başladı. Kaygısız, kıdem tazminatı fonu tartışmasının sadece ücret değil aynı zamanda çalışma koşullarını da yeniden düzenleme amacı taşıdığını sözlerine ekledi. UİS çerçevesinde hükümetin kıdem tazminatı fonu planının içeriğine de değinen Kaygısız, gelişmiş kapitalist ülkelerle Türkiye’deki kıdem tazminatı uygulamasını karşılaştırdı. Kaygısız, özellikle Avrupa’daki gelişmiş kapitalist ülkelerdeki kıdem tazminatı miktarının Türkiye’ye göre düşük olmasının hükümetin iddialarını doğrulamadığını, bu ülkelerdeki diğer sosyal destek mekanizmalarının varlığının ise bu tartışmalar içerisinde görmezden gelindiğini belirtti. Kaygısız konuşmasının sonunda, işçilere düşen görevin bu hakkı korumak ve ileriki kuşaklara devretmek olduğunu vurguladı.
ÇHD Emek Komisyonu’ndan Av. Nilgün Şahinkaya ise, kıdem tazminatı fonu planını, İş Kanunu ve mevcut esneklik uygulamaları üzerinden değerlendirdi. Hükümetin 2012 programı üzerinden tespitlerde bulunan Şahinkaya, kıdem tazminatı fonunun, geçmiş onyıllardan beri hükümetlerin gündeminde olduğunu hatırlattı. Yapılması planlanan düzenlemeyle ilgili hukuki bilgilendirmede de bulunan Şahinkaya, mücadelenin önemine dikkat çekti.
Forumun ilk bölümünün son konuşmacısı İsviçre Tekstil Sendikası’ndan Mehmet Akyol’du. İşçi sınıfının 200-300 yıllık mücadele deneyimine vurgu yapan Akyol, kıdem tazminatı hakkının nasıl kazanıldığıyla ilgili tarihsel sürecin unutulmamasının önemine değindi. Akyol, patronları, işten çıkarmalar konusunda zorlayacak yasal değişikliklerin hayata geçirilmesi için mücadele vermek gerektiğini söyledi.
Forumun ikinci bölümünde ise birleşik mücadelenin olanaklarına ilişkin tartışmalar yürütüldü.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Eczacılar: ‘Yıkıma dur de!’
Türkiye Eczacılar Birliği’ne bağlı eczacı odalarının çağrısı ile İstanbul’da “Yıkıma Dur De!” mitingi 29 Ocak Pazar günü Kadıköy’de yapıldı. Türkiye’nin birçok ilinden gelen eczacılar, haklarının korunduğu bir protokol ve meslek yasası talebinde bulundular.
“Masallarına inanmıyoruz” diyen eczacılar, hükümetin aldatmacalarına ve sağlık üzerinden yaptığı vurguna dikkat çektiler.
Haydarpaşa GATA’nın önünde bir araya gelen binlerce kişi, “Yıkıma Dur De!”, “Eczacılar haklarını koruyan protokol istiyor!”, “Muayene ücreti, fark ve katkı payına son!”, “Eczacılar enkaz altında!”, “Sağlıkta özelleştirmeye hayır!” yazılı pankart ve dövizler taşıdı.
İskele Meydanı’nda yapılan mitingde konuşan İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, hükümetin “sağlıkta dönüşüm” adını verdiği sağlık politikasının bir “masal” olduğuna işaret etti. Hem hastaların, hem de eczacıların aldatılmaya çalışılarak büyük sermaye tekellerine rant sağlandığına değindi. Güngör, “Artık hastadan reçetedeki ilaç miktarı kadar para alınacak. Üstelik bu parayı 10 katına kadar artırma yetkisi Sosyal Güvenlik Kurumu’na verildi” dedi. Kendilerine “yeni kölelik sözleşmesi”nin dayatıldığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Mesleki onurumuzu ayaklar altına alan şartlar önümüze konuluyor. Arkadaşlar bu masal artık sona ermiştir. Sağlık hakkımızın bu masallarla elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. En temel hakkımızı, sağlık hakkımızı istiyoruz. Eczacıyız, meslek hakkımızı istiyoruz. Eczanelerimizin uğradığı kayıpların karşılanmasını istiyoruz. 6197 sayısı yasa taslağının bir an önce yasalaşmasını istiyoruz. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz”
Miting programı, Grup Hayali’nin müzik dinletisi ile sona erdi.
Davutpaşa katliamı 4. yılında
31 Ocak 2008 tarihinde Davutpaşa’da gerçekleşen iş cinayetinde 21 kişi yaşamını yitirmiş, 116 kişi de yaralanmıştı. Katliamın gerçekleşmesinin ardından dört sene geçmiş olmasına rağmen sorumlular yargılanmazken, patlamada yakınlarını kaybedenler, patlamanın yaşandığı bina önüne yürüyerek anma programı gerçekleştirdi.
Eyleme, HDK adına İstanbul Bağımsız Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi bileşenlerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı. Ailelerin de katıldığı eylemde, yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşu yapılarak başladı. Davutpaşalı aileler adına açıklama yapan İdris Çabuk, patlamanın üzerinden 4 yıl geçtiğini, acılarının hale dinmediğine değinerek, katliamın aileler üzerinde açtığı yaraların sarılmadığına işaret etti. Davutpaşalı aileler olarak 4 yıldır adalet arayışını sürdürdüklerini kaydeden Çabuk, verdikleri mücadele sonucu göstermelik bir yargı sürecinin başladığını, ancak yargının da sorumluları aklamaya çalıştığını vurguladı.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel de, Davutpaşa’da yaşanan patlamanın iş kazası değil, iş cinayeti olduğunu belirtti.
Patlamada yaşamını kaybeden işçilerin aileleri de söz alarak öfkelerini dile getirdiler. Sorumluların yargılanıp, cezalandırılmasını istediler.
|