18 Kasım 2011
Sayı: SİKB 2011/43

 Kızıl Bayrak'tan
Gerici savaş ve saldırganlıkta sınır tanımıyorlar...
Kürt hareketini ezmek için topyekün saldırganlık devam ediyor
Mensur Güzel infaz edildi
“19 Kasım’da Alaattin’in vurulduğu yerdeyiz”
Arsızlığa doymuyorlar!
Esnek çalışma yoluyla
İşsizlik Sigorta Fonu peşkeşi!
Esnek Uzmanlaşma ve Toyotaizm -
V. Yaraşır
Türk-İş Genel Kurulu’na giderken
Güç Birliği toplantıları.
Bursa’da koltuk pazarlıkları…
Birleşik Metal genel kurulları ve derinleşen bürokratik yozlaşma
Yeni bir dönemin başında gençlik çalışması...
“Ekim Devrimi ve parti” etkinlikleri
Avrupa’da siyasal gelişmeler ve
sınıf mücadelesi
Avrupa Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine - V. İ. Lenin
Wall Street eylemcileri pes etmiyor…
Novartis’te işçi kıyımına tepki...
Kürecikliler Kültür ve Dayanışma Derneği MYK Üyesi İbrahim Duman’la füze kalkanı projesi üzerine....
Tüm Bel-Sen’den İBB’de toplu özleşme…
Yasanın çöpe atılacağına önce yöneticiler inanmalı
Kamu emekçilerine
güvencesizlik dayatması!
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Bayazıt İlhan’la sağlıkta dönüşüm ve mücadele üzerine
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Arsızlığa doymuyorlar!

Van’daki ilk depremin ardından “Artık en güvenilir yerler Van ve Erciş’tir” diyerek halkın evlerine girebileceğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, felakete davetiye çıkaran sözlerini savundu. “Devletin ihmali söz konusu değil. Sözlerimin arkasındayım” diyen Bayraktar, türlü yalan ve demagojiye başvurarak kendini ve sermaye devletini aklamaya çalıştı. İstifayı düşünmediğini söyleyen Bayraktar, devletin ihmalinin söz konusu olmadığını iddia etti. Deprem konusunu “Allah’ın işine” bağlamayı ise ihmal etmedi.

Deprem yeni rant kapısı olacak

“En geç 1 ay içinde ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımızı çadırdan kurtarmayı amaçlıyoruz” diyerek Van halkını ve emekçileri aldatmaya çalışan Bayraktar, depremi bahane ederek yeni rant kapılarını aralayacaklarının da “müjdesini” verdi.

Bayraktar, hazırlıkları süren yasal düzenlemelere ilişkin şunları söyledi:

“Dört yasamız var. Yabancılara gayrimenkul satışında mütekabiliyet şartını kaldırıyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki gibi satış serbestisi getiriyoruz ama ülkenin menfaatlerini kollayarak yapacağız bunu. İkinci yasa, Deprem dönüşüm-Kentsel dönüşüm yasası. Yapı Denetimleri Kanunu var. Yani teknik müşavirlik yasası. Bir de 2B’yi getiriyoruz. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile ortak hazırladık. Hepsi yüzde 70 bitti, taslak halinde”

Böylece Bayraktar, “kentsel dönüşüm” adı altındaki kentsel yağma ve talan projelerine hız vereceklerini ve “yapı denetimi” alanındaki rantlaşmayı da derinleştiriceklerini bir kez daha dile getirmiş oldu.

Ne demişti?

29 Ekim günü yaptığı konuşmada,“Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz. Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem açısında en güvenilir Van ve Erciş’tir. Çünkü buradaki fay kırılmış ve enerjisini boşaltmıştır. 3 aya kadar hissedilen ve hissedilmeyen çok sayıda artçılar devam edecektir” diyen Bayraktar, ön hasar çalışmalarının yüzde 95 seviyesinde tamamlandığını belirterek az hasarlı evlere girilebileceğini belirtmişti.

 

 

 

Asıl afet devlet!

Van’da yaşanan ‘doğal afetin’ katliama dönüşmesinin arkasında yatan gerçekler her geçen gün daha net ortaya çıkıyor. Yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Van’da, İl Emniyet Müdürlüğü’nün ek hizmet binası olarak Çevik Kuvvet tarafından kullanılan bina da kullanılamaz durumda. Binanın bir diğer özelliği ise, bir zamanlar Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet Müdürlüğü olarak kullanılmış olması.

Sadece bu durum bile, ilk depremde 604, ikinci depremde ise 40’a yakın kişinin yaşamını yitirmesini açıklamaya yetiyor.

1980’lerin başında Afet Müdürlüğü için yapılan Çevik Kuvvet binasının duvarları 23 Ekim’de meydana gelen depremde dışarı doğru döküldü. Binanın kolonları paramparça oldu.

Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 40 kişinin öldüğü 30 kişinin yaralandığı Bayram ve Aslan otelleriyle ilgili soruşturması da Van’daki devlet katliamına işaret ediyor.

Savcılık, Bayram Otel ile Aslan Otel enkazını incelemeye alırken, teknik heyet de yaptığı ön incelemede, Bayram Otel’in taşıyıcı kolonlarının kesildiğini tespit etti.

 

 

 

Oteli vali açtırmış

Van’da meydana gelen 7,2’lik depremin ardından bölgeye gelen yardımları halka ulaştırmayan ve BDP’li belediyeyi tecrit etmeyen çalışan Van Valisi Münir Karaloğlu’nun, 9 Kasım günü meydana gelen depremde tamamen yıkılan Bayram Otel’i, yapılan tadilat sonrası yeniden hizmete açtırdığı ortaya çıktı. Karaloğlu, Bayram Otel’i hizmete açtıktan sonra, “Duvarlara kentin resimlerini de asın” önerisinde bulunmuş.

Van Valiliği’nin resmi internet sayfasında ise, Vali Karaloğlu’nun Bayram Otel’e yaptığı ziyarete ilişkin fotoğrafların bulunduğu da ortaya çıktı. Vali Karaloğlu, Bayram Otel’i ziyaret ettikten sonra, hem kişisel internet sitesine, hem de valiliğin resmi sitesine fotoğraflarını koydurdu. Vali Karaloğlu’nun yakın ilişki içinde olduğu Bayram Otel’in sahipleri, yaşanan ilk deprem sonrası binayı denetlemek isteyen yetkililere izin vermedi. Bayram Otel’in sahiplerinin “Denetim için dekorasyonları sökmemiz gerek. Dekorasyonlar bozulur izin vermeyiz” dediği öğrenildi.

Vali yardım istedi

Van’daki katliam bilançosunun ağırlaşmasında büyük payı olan Karaloğlu 11 Kasım günü yüzsüz açıklamalarda bulundu. İkinci Van depreminin yıkıcılığının tam anlaşılamadığını söyleyen Karaloğlu şöyle konuştu:

“Van’da meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki deprem, 7.2 büyüklüğündeki birinci depremden daha büyük hasar meydana getirdi. Van’da iki kamu binasının haricinde hiçbir kamu binası kullanılamıyor. Şehir adeta hayalet bir kente dönüşmüş durumda. Halen yardıma büyük ihtiyacımız var. Kamuoyunda duyarlılık düştü. İkinci Van depremininyıkıcılığı tam anlaşılamadı. Van’da gıda ve giyim takviyesine de ihtiyacımız var. Kamuoyundan yardım bekliyoruz.”


 

Genel-İş’ten protesto

DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu, Van’da ikinci kez yaşanan deprem sonrası depremzedelere yönelik polis saldırısına ilişkin basın açıklaması yaptı.

Hükümet yetkililerini Van halkının acılarını görmezden gelen tutumlarını bırakarak, bir an önce göreve çağıran Genel-İş, Van’da ilk depremin ardından uzun bir süre geçmesine karşın binalarda depreme dayanıklılık testi ile ilgili bir çalışmanın yapılmamasının yeni bir felakete yol açtığını belirtti. Depremzedelerin çadır taleplerine karşı polisin tazyikli su ve gaz bombası sıktığını ve birçok kişiyi gözaltına aldığını ifade eden sendika hükümetin tutumunu kınadı.

 

 

 

Van’da yine polis terörü

İkinci depremin ardından geceyi soğuk havada geçiren çok sayıda kişi valilik ve Afet ve Acil Yardım Merkezi (AFAD) önünde toplanarak çadır talebinde bulundu. “Vali istifa!” sloganı atan depremzedelere polis tazyikli su ile müdahale etti.

Müdahalenin ardından kurtarma çalışmalarının sürdüğü Bayram Oteli’nin enkazına gelen depremzedeler, burada tepkileri dile getirmeye devam ederken, olay yerine Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay geldi.

Atalay, tepkilerin artması üzerine “Beni dinleyecek misiniz?” diye sorduktan sonra elini sallayarak, olay yerinden ayrıldı. Hemen ardından ise polis gaz bombaları ile saldırıda bulundu. Çıkan olaylarda, 2 kişi hafif şekilde yaralanırken, 3 kişi de gözaltına alındı. Saldırı sebebiyle arama-kurtarma çalışmalarına ara verildi.

Polisin sert müdahalesine tepki gösteren bir depremzede, “Sizde hiç vicdan yok mu? Çocuğumu, evimi kaybettim” diyerek duruma tepki gösterdi.