17 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/23

 Kızıl Bayrak'tan
12 Haziran seçimleri ve bazı dersler
Sahte hayaller değil meşru-militan mücadele!
Emek hırsızları, sendika ağaları, kontrgerilla elemanları mecliste!
Esenyurt’ta devrimci
seçim kampanyası!
Seçim çalışmaları son güne kadar sürdü...
Polis terörü ve cinayetlerine karşı Karadağ davasını sahiplenelim!
Hopa raporu işkenceyi ve çarpıtmayı belgeledi
15-16 Haziran ruhuyla mücadeleye!..
DİSK’ten 15-16 Haziran eylemleri...
Kamu TİS süreci ve
sendikal ihanet batağı
Taksim’de direnişlerin ve mücadelenin kürsüsü kuruldu
Bürokratizme ve işbirlikçiliğe karşı
devrimci sınıf sendikacılığı!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Haziran Ayı
Toplantısı Sonuçları..
Legrand işçileri ihaneti ve
direnişi anlatıyor...
Suriye’de kitle hareketi gerici güçlerin kıskacında..
NATO Savunma Bakanları Zirvesi toplandı.
Yunanistan’da 15. genel grev!…
Honduras’ta öğretmenler açlık grevinde
MLPD’nin düzenlediği 15. Uluslararası Gençlik Festivali gerçekleşti!.
225 milyon çocuk ağır işlerde çalışıyor.
Liseliler: “Çözülen şifreleriniz değil eğitim sisteminizdir!”
AKP’nin TMMOB saldırısı
“Kayıpların sorumluları mecliste!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

225 milyon çocuk ağır işlerde çalışıyor...

Çocuk sömürüsünün
kökünü sosyalizm kazıyacak!

ILO’nun çocuk işçilerle ilgili açıkladığı rapor, kapitalist dünyanın vahşetine ayna tuttu. Kapitalistler sömürüde herhangi bir hukuksal ve ahlaki kriter gözetmiyorlar. Karlarını maksimize edebilmek için 5-17 yaş arasında çocukları sömürmekten geri durmuyorlar.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) raporuna göre dünyada, sağlığa, ahlaka (seks ticareti), iş güvenliği ve hukuksal dayanağı olmayan koşullarda çalıştırılan/çalışan çocuk sayısı 215 milyonu buluyor. Çocukların büyük bir çoğunluğu (115 milyon) tarım, imalat ve inşaat işlerinde çalıştırılıyor. Rapora göre geçmiş yıllarda başlatılan “Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC)” doğrultusunda 5-12 yaş arasındaki çocuk işçi sayısında düşme yaşanırken, 12-17 yaş arasındaki çocukların çalıştırılmasında yüzde 20’lik bir artışın gözlemlendiği belirtilmektedir. ILO’ya göre 17 yaş altı çocuklar çocuk işçi olarak kabul edilmektedir.

Kapitalist-emperyalist dünyada çocuklar özellikle tarım sektöründe çalıştırılmaktadır. Çalışan toplam çocuk işçi sayısının yüzde 70’i bu sektörde, yüzde 22’si hizmet sektöründe, yüzde 8’i de sanayide çalıştırılmaktadır. Özellikle tarım işlerinde çocuk işçiler üzerinden büyük karlar elde edilebilmektedir. Çocuk işçinin kapitalist patrona maliyeti neredeyse sıfırken elde edilen kar, normal bir tarım işçisiyle neredeyse aynı olmaktadır. Yoğun çocuk sömürüsü yapan uluslararası tarım tekellerinden bazıları şunlar: Tütünde Phillip Morris ve Altadis, muzda Chiquita ve Del Monte, kakaoda Cargill.

Dünyada çocuk işçi sömürüsünde, Sahra Altı denilen Afrika’nın güney bölgesi başta gelmektedir. Çocuk sömürüsünün kullanımı Afrika’da yüzde 40’ları bulurken, Asya-Pasifik bölgesinde yüzde 20,4, Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 13,4’e ulaşmıştır. Çocuk işçi kullanımı sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılmış Afrika ülkelerinde işgücü maliyetinin düşüklüğü sebebiyle yoğunlaşmaktadır. Dünya ölçeğinde faaliyet gösteren büyük kapitalist tekeller bu ülkelerdeki çocuk sömürüsünün başlıca sorumlusudur. Bunun yanısıra gelişmiş kapitalist metropollerde de 15 yaş altında 2.5 milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Bu ülkelerde 15-17 yaş arasında ise 12 milyon çocuk işçi vardır. Bu ülkelerin 15 yaş altı çocuk işçi sömürüsündeki durumu şöyledir: Amerika Birleşik Devletleri’nde 120.000, İspanya’da 200.000, İtalya’da 400.000 ve İngiltere’de 2 milyondan fazla…

Çocukların kapitalist dünyada istismarı hiçbir ahlaki ölçü tanımamaktadır. Öyle ki seks ticaretinde kullanılan çocukların sayısı milyonlarla ifade edilmektedir. UNICEF yetkilileri sadece Asya’da bir milyon erkek ve kız çocuğunun seks ticaretine alet edildiğini tahmin ediyor. Afrika’da 60-100 milyon arasında kız çocuğu tecavüze uğruyor. Afrika ve Asya’da kız çocukların HIV virüsü taşıma oranı erkek çocuklarına göre 5 kat daha fazla.

100 milyon çocuk yoksulluk ve ayrımcılıktan dolayı hiç okula gidemiyor. Çünkü günde 1 dolardan daha az bir para karşılığında çalışmak zorundalar. Her yıl 5 yaşın altındaki 11 milyon çocuk ölüyor. Bu da günde 30 bin ve her üç saniyede bir çocuk demektir. 1990-2000 yılları arasında ise 1 milyondan fazla çocuk çeşitli anlaşmazlıklardan dolayı ailelerinden ayrıldı. Yine bu dönem içinde 700 bin çocuk askere alındı, 2 milyondan fazlası sivil savaşlarda katledildi, 6 milyondan fazlası sakat, 12 milyonu ise evsiz kaldı.

Dünyada “Çocuk Bayramı” bulunan tek ülke olmakla övünen Türkiye kapitalizmi ise, çocuk işçi sömürüsünde dünyanın hiç de gerisinde değildir. Çocukların sayısı, Türkiye nüfusunun yüzde 25’i, yani 11 milyondur. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün(DİE) araştırmasına göre 6 ile 14 yaş arasındaki toplam 11 milyon çocuğun 3 milyon 842 bini çalışıyor ve bu çocukların yarısından çoğu okuma yazma bilmiyor. DİE’nin raporlarına göre Türkiye’de çocuklar 13 yaşında çalışmaya başlıyor. Çalışan çocukların babalarının yüzde 45’i işçi, yüzde 26’sı serbest meslekle uğraşıyor. Çocukların yüzde 37’si okuyamadığı için, yüzde 24’i meslek öğrenmek için, yüzde 17’si de aileye katkı sağlamak için çalışma hayatına atılıyor.

***

Kapitalist-emperyalist dünyada çocuklar sömürü ve istismarın sayısız biçimine maruz kalmaktadırlar. Sosyalist bir dünyada ise çocuk sömürüsünün tüm biçimlerinin kökü kazınacak, çocuklar özgür ve sömürüsüz bir dünyada mutluluk içinde büyüyeceklerdir.

 

 

 

Uluslararası Gençlik
Kampı’nda seminerler

Bu yıl 15.’si yapılan Uluslararası Gençlik Kampı’nda BİR-KAR’ın organize ettiği seminerler yapıldı.

Araştırmacı-Yazar Volkan Yaraşır, 11 Haziran’da “Kapitalist Kriz, Kitle Grevleri, İsyanlar, Dünya ve Türkiye’deki Gelişmeler” başlıklı, 12 Haziran’da ise “Gençlik ve İşçi Sınıfı Mücadelesi” başlıklı seminerler verdi.

11 Haziran’da yapılan seminere 80 kişi katıldı. Volkan Yaraşır, kapitalizmin yapısal krizinin bir boyutuyla sınıfsal antagonizmayı keskinleştirdiğini, diğer boyutuyla da emperyalist özneler arasında hegemonya savaşlarına yol açtığını belirtti.

Özellikle Kürt ulusal hareketinin son dönemdeki pratikleri üzeride duran Yaraşır, bu birikimlerin işçi sınıfının mücadelesi ve sınıfsal enerjisiyle birleşmesinin yaratacağı büyük olanakların altını çizdi. Kuzey Afrika’daki Arap devrimlerinin Avrupa’daki kitle grevlerinin Anadolu topraklarındaki dinamiklerle birleştiğinde bölge devrimlerinin ve kıta devrimlerinin gerçekleşme olasılığına vurgu yaptı. Ayrıca Türkiye’deki lokal işçi eylemlerinin bir radikalizasyon içine girdiğini söyleyen Yaraşır, bu birikimlerin ortak bir mecrada toplanması gerektiğini, bunun da ancak sınıf içinde ısrarlı çalışmayla mümkün olacağını belirtti. Sunumun ardından katılımcılar Yaraşır’a parlamentarizm, köylülüğün rolü, ulusal hareketin gelişimiyle ilgili sorular sordu.

Üniversiteler yeni fabrikalardır!”

12 Haziran’da yapılan ikinci seminerin konusu gençlik ve işçi sınıfıydı. Volkan Yaraşır, kapitalizmin yeniden yapılanması ve yeni sermaye birikim rejimine geçişle birlikte gençliğin toplumsal rolünde önemli değişiklikler yaşandığını söyledi. Yeni süreçte özellikle bilginin metalaşması ve üretimin temel bileşenlerinden biri haline gelmesiyle üniversitelerin fabrikaya dönüştüğünü, öğrenci gençliğin ise potansiyel bir proleter kimliğe büründüğünü ifade etti. 

Bugün Mısır, Tunus, Fransa, Yunanistan, İtalya’da öğrenci gençliğin proletaryayla ortak hareket etmesinin, okul blokajları gerçekleştirmesinin, hatta genç proleterler olarak uluslararası düzeyde sınıfsal öfkeyi tetiklemesinin rastlantı olmadığını ileri sürdü. Dün dinamiti ateşleyici özelliği olan gençliğin bugün artık dinamitin parçası haline geldiğini söyledi. Tunus, Mısır, Fransa, İspanya ve Yunanistan gençliğiyle aynı paralelde hareket edilerek, mücadelenin işçi sınıfı mücadelesiyle birleştirilmesi gerektiğini belirtti. Seminere 70 kişi katıldı. Katılımcıların çoğunluğunu gençler oluşturdu. Soru-cevap bölümüne aktif olarak katılan gençler, sanayi proletaryasının rolü, kafa emeği, üniversitelerle sermayenin ilişkisi ve Bologna süreciyle ilgili sorular sordu.

11 ve 12 Haziran’da yapılan seminerler son derece yararlı, etkili ve aktif katılımlı gerçekleştirildi.