17 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/23

 Kızıl Bayrak'tan
12 Haziran seçimleri ve bazı dersler
Sahte hayaller değil meşru-militan mücadele!
Emek hırsızları, sendika ağaları, kontrgerilla elemanları mecliste!
Esenyurt’ta devrimci
seçim kampanyası!
Seçim çalışmaları son güne kadar sürdü...
Polis terörü ve cinayetlerine karşı Karadağ davasını sahiplenelim!
Hopa raporu işkenceyi ve çarpıtmayı belgeledi
15-16 Haziran ruhuyla mücadeleye!..
DİSK’ten 15-16 Haziran eylemleri...
Kamu TİS süreci ve
sendikal ihanet batağı
Taksim’de direnişlerin ve mücadelenin kürsüsü kuruldu
Bürokratizme ve işbirlikçiliğe karşı
devrimci sınıf sendikacılığı!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Haziran Ayı
Toplantısı Sonuçları..
Legrand işçileri ihaneti ve
direnişi anlatıyor...
Suriye’de kitle hareketi gerici güçlerin kıskacında..
NATO Savunma Bakanları Zirvesi toplandı.
Yunanistan’da 15. genel grev!…
Honduras’ta öğretmenler açlık grevinde
MLPD’nin düzenlediği 15. Uluslararası Gençlik Festivali gerçekleşti!.
225 milyon çocuk ağır işlerde çalışıyor.
Liseliler: “Çözülen şifreleriniz değil eğitim sisteminizdir!”
AKP’nin TMMOB saldırısı
“Kayıpların sorumluları mecliste!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

NATO Savunma
Bakanları Zirvesi toplandı

NATO Savunma Bakanları Zirvesi 8-10 Haziran tarihlerinde Brüksel’de toplandı. Zirvenin gündeminde bir süredir tartışılan “Füze savunma kalkanı” ile Libya ve Afganistan operasyonları yer aldı.

Rusya’dan savunma kalkanı resti

Toplantının gündemlerinden biri olan “Füze savunma kalkanı” projesi ABD ve AB emperyalist güçleri ile Rusya arasında restleşmeye neden oldu. Projenin ABD ve AB emperyalistleri için büyük bir güç üstünlüğü yaratacak olmasından dolayı Rusya, plana ortak olarak projeyi içerden çökertmek politikasına başvurdu. Ancak Rusya’nın plana ortak olma talebi NATO şefleri tarafından olumsuz karşılandı. NATO Genel Sekreteri Fogh Rasmussen Rusya ile ortak bir savunma kalkanı projesi yapılmayacağını belirtti.

Bunun üzerine Rusya Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov da rest çekti. Serdyukov, NATO ile Avrupa füze savunma sistemi konusunda anlaşma sağlayamamaları durumunda, kendi nükleer saldırı gücünü geliştireceklerini söyledi. Açık bir ifade ile “Silahlanma yarışını başlatmanın dışında alternatif kalmıyor” dedi.

ABD ve AB emperyalistleri ile Rusya arasındaki bu gerilim, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın pek çok yerini savaş alanına çevirerek talan eden emperyalist güçler arasında rekabetin artacağı ve silahlanma yarışının hızlanacağı anlamına gelmektedir. Bu rekabetin kendisini hangi biçimler altında göstereceğini ise emperyalist güç dengeleri ile emekçi halkların direnme kapasitesi belirleyecektir. Ancak şimdiden söylenebilir ki, emperyalist güçler arası bu gerilim ve rekabetin faturası her yönüyle dünya emekçi halklarına ödetilmeye çalışılacaktır.

ABD Libya’da suç ortaklığını geliştirmek istiyor

Toplantının bir diğer gündemi ise emperyalizmin Libya üzerinden yaptığı hesaplar oldu. Hatırlanacağı gibi, Libya halkının Kaddafi diktatörlüğüne karşı ayaklanmaları, emperyalist güçler için bahane olmuş, ülkeyi diktatörden kurtarma bahanesi ile ilk olarak Fransa ve bazı destekçi ülkeler Libya’ya saldırmaya başlamıştı. Bu saldırı kısa bir süre sonra NATO’ya devredilmiş ve NATO üyesi 28 ülkeden yalnızca 17’si Libya’daki bu operasyonda yer alacağını belirtmişti. Bugün ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Belçika, Danimarka, Norveç ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere sadece 9 devlet hava saldırısına aktif biçimde katılıyor.

Bu durum emperyalist haydutların şefliğini yapan ABD’yi ciddi biçimde rahatsız etmiş görünüyor. Öyle ki ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Almanya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Türkiye olmak üzere beş ülkeyi diplomatik teamüllerin dışına da çıkarak ağır biçimde eleştirdi. Gates Almanya ve Polonya’yı gerekli yeteneklere ve tekniğe sahip olmalarına rağmen hava operasyonuna hiçbir katkıda bulunmamakla suçladı. İspanya, Hollanda ve Türkiye’den ise, halen uçuş yasağını uygulatan, ancak katkılarını saldırı sortileri yaparak ya da keşif uçuşları veya havada yakıt ikmali gibi başka yüksek yoğunluklu misyonlara yardım ederek arttırmaları gereken ülkeler olarak bahsetti. ABD’nin baş müttefikleri de aynı konudan duyduğu rahatsızlığı ifade etti.

Anlaşıldığı üzere, başını ABD’nin çektiği emperyalist haydutlar Libya operasyonunun kapsamını arttırmaya, emperyalist savaş ve saldırganlığı daha yoğun bir biçime büründürmeye çalışıyorlar. Libya’yı ikinci bir Irak yapma yolundalar. Bunun için de şimdilik geri planda duran müttefikleri ve uşakları üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyorlar.

Bunun yanında “Kaddafi sonrası dönem”de tartışılmaya açılmış durumda. Kaddafi’nin muhtemel devrilişinin ardından bu pazarın emperyalist güçler arasında nasıl paylaşılacağı şimdiden gündem haline getirilmiş bulunuyor.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, zirveden önce düzenlediği basın toplantısında, savunma bakanlarından, Kaddafi’nin gidişi sonrasına nasıl hazırlanılacağını tartışmaya başlamalarını da istemişti “Kaddafi rejiminin zayıfladığını görebiliyoruz. Savaş makinesi zayıfladı”diyen Rasmussen, Kaddafi rejiminin yıkılmasının ardından Libya’da yaşanacak geçiş sürecinde BM, Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve Arap Birliği’nin öncü rol oynaması gerektiğini belirtmişti. NATO’nun Libya ordusunun yeniden yapılandırılmasında rol oynamaya hazır olduğunu da bildirerek istedikleri tabloyu bir bakıma daha net çizmişti. Buna göre saldırılara destek arttırılacak, Irak’ta olduğu gibi, Kaddafi devrildikten sonra emperyalizme bağlı, onun bölgedeki kuklalığını yapacak bir yönetim başa getirilecek.

Türk sermaye devleti kırıntı peşinde

Emperyalizmin bölgedeki tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek için seferber olan sermaye devleti artık somut olarak da daha ileri misyonlar yüklenmeye başladı. Kendisine Ortadoğu halklarına karşı emperyalizmin ileri karakolu misyonu biçilen Türk devleti, İzmir’in NATO kara harekatının merkez üssü haline getirilmesi ile emperyalist savaşta daha ileriden bir rol oynamaya başladı. Libya saldırısı başladığı anda kendi iç hukuksal sürecinin tamamlanmasını bile beklemeden filoları gönderirken ABD’nin isteklerini karşılama konusundaki “hassasiyetini” de göstermişti.

Türkiye, emperyalizmin vurucu gücü olmanın yanında, bölgenin yeniden inşa sürecinde de aktif olarak yer almanın ve emperyalist savaşın kaymağından faydalanabilmenin peşinde koşuyor. Abu Dabi’deki Libya Temas Grubu toplantısının ardından gazetecilere konuşan dışşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Libya’da Muammer Kaddafi rejimine karşısavaşan Ulusal Geçiş Konseyi’ne destek için 100 milyon dolarlık fon oluşturacaklarını söyledi. Bu tercihin Libya halkına yardımdan öte bir anlam taşıdığı biliniyor. Zira yapılan para destekleri gerçekte bir yardım değil, savaş ve saldırganlık altında yıkılan ülkelerin yeniden inşa sürecinde önemli bir kozdur. Türk sermaye devleti de bu gerçeği çok iyi bildiğinden, yeniden inşa döneminde pastadan pay kapabilmek için böylesi bir tercihte bulunuyor.

Önümüzdeki dönem, artan emperyalist savaşlara ve yıkımlara, Türk devletinin de bu savaş ve yıkımlarda oynayacağı aktif role tanıklık edecektir. Bunun için mücadeleyi yükseltmek günün öncelikli görevlerinden bir tanesidir.

 

 

 

Rolünü beğenmedi!

Daha önce füze kalkanı projesinde ana rollerden biri verilen Çek Cumhuriyeti, 2009 yılında projede revizyona gidilerek kendilerine ikincil bir rol verilmesi nedeniyle, projeden çekildiğini açıkladı.

Çek Savunma Bakanı Alexander Vondra AP’ye yaptığı açıklamada, ABD’nin füze kalkanı projesindeki ikincil rolden hayal kırıklığına uğradıklarını belirterek, planda yer almayacaklarını söyledi. Plana katılmak istediklerini ifade etti, “Ancak bu şekilde değil” dedi.

Bush döneminde hazırlanan füze kalkanı projesinde, Polonya’ya 10 füze savar konuşlandırılmasını, Çek Cumhuriyeti’ne de gelişmiş radar sistemi konulmasını öngörüyordu. Ancak daha sonra Obama yönetimi döneminde plan revizyondan geçirilmiş ve füze kalkanının Türkiye merkezli kurulmasına karar verilmişti.

Gerici ve saldırgan bir emperyalist projede birinci derece rol kapmak için gösterilen bu tutum, emperalist uşaklıkta soysuzlaşmanın en uç örneklerinden birisi oldu.