17 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/23

 Kızıl Bayrak'tan
12 Haziran seçimleri ve bazı dersler
Sahte hayaller değil meşru-militan mücadele!
Emek hırsızları, sendika ağaları, kontrgerilla elemanları mecliste!
Esenyurt’ta devrimci
seçim kampanyası!
Seçim çalışmaları son güne kadar sürdü...
Polis terörü ve cinayetlerine karşı Karadağ davasını sahiplenelim!
Hopa raporu işkenceyi ve çarpıtmayı belgeledi
15-16 Haziran ruhuyla mücadeleye!..
DİSK’ten 15-16 Haziran eylemleri...
Kamu TİS süreci ve
sendikal ihanet batağı
Taksim’de direnişlerin ve mücadelenin kürsüsü kuruldu
Bürokratizme ve işbirlikçiliğe karşı
devrimci sınıf sendikacılığı!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Haziran Ayı
Toplantısı Sonuçları..
Legrand işçileri ihaneti ve
direnişi anlatıyor...
Suriye’de kitle hareketi gerici güçlerin kıskacında..
NATO Savunma Bakanları Zirvesi toplandı.
Yunanistan’da 15. genel grev!…
Honduras’ta öğretmenler açlık grevinde
MLPD’nin düzenlediği 15. Uluslararası Gençlik Festivali gerçekleşti!.
225 milyon çocuk ağır işlerde çalışıyor.
Liseliler: “Çözülen şifreleriniz değil eğitim sisteminizdir!”
AKP’nin TMMOB saldırısı
“Kayıpların sorumluları mecliste!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Haziran Ayı Toplantısı Sonuçları

Değerlendirme ve kararlar

MİB MYK Haziran ayı toplantısı gerçekleştirildi.

Bu başlıklara ilişkin yapılan değerlendirmeler ile çıkarılan sonuçları şöyle özetleyebiliriz:


- 12 Haziran genel seçimleri üzerine değerlendirme:

1. 12 Haziran genel seçimleri AKP’nin galibiyetiyle sonuçlandı. Sırtını emperyalizme ve tekelci burjuvaziye yaslayan dinci-gerici parti, bu seçim başarısını her şeyden önce burjuva devlet mekanizması ile medya başta olmak üzere birçok aracı sınırsızca kullanmasına borçludur. Sınırsız baskı, terör ve onu tamamlayan ölçüsüz bir yalan kampanyasıyla bu sonuç sistematik biçimde hazırlanmıştır. Bu ölçüde şaşırtıcı olmamıştır. Elbette AKP’nin seçim başarısının diğer bir nedeni de kendisine rakip olacak güçte bir düzen partisinin olmamasıdır. AKP’ye karşı dengeleyici bir kuvvet olarak hazırlanan CHP, suya sabuna dokunmadan sosyal demagojiyle sonuca gitmeye çalışsa da, inandırıcı olamamıştır. Bu ölçüde de seçim oyununda rakipsiz kalan AKP galip gelmiştir. Ancak amacına da ulaşamamıştır. Zira hedefi anayasayı değiştirecek bir meclis çoğunluğuna ulaşmaktı. Bununla birlikte düzenin efendileri ortaya çıkan sonuçtan memnundur.

2. MYK işçi sınıfının geri durumda olduğu, sınıf mücadelesinin seçim oyununu bozacak ölçüde güçlü olmadığı koşullarda, ortaya çıkan bu sonucu normal karşılamaktadır. Amerikancılıkta ve sermayeye uşaklıkta birbirleriyle yarışan düzen partilerinin, işçi ve emekçi yığınlar içerisinde kabul görmesi, desteklenmesi ve umut bağlanmasının başka bir izahı yoktur. Sınıf mücadelesinin rüzgarının olmadığı yerde, meydan gerici burjuva güçlere kalmış demektir. Bu durumda da emekçinin cellatlarının kendilerini kurtarıcı olarak sunması kolaylaşır, emek düşmanı politikalar hasır altı edilebilir. 12 Haziran’da da böyle olmuştur. İşçi sınıfı tüm mücadele birikimlerine ve dinamiklerine rağmen sendika bürokratları tarafından sokaklardan uzak tutulmuş, mücadele safları boşaltılmıştır.

Bu bakımdan en büyük katkılardan birini de yazık ki işkolumuzdaki sendika bürokratları yapmışlardır. Düzenin çelik çekirdeği MESS’e ve onun düzenine yönelmiş bir büyük eylemi, dar yollara saptırıp boşa çıkarmışlardır. Eğer metal işçileri grev silahını kararlılıkla kuşanmış olsalardı toplumsal saflaşma sınıf mücadelesi ekseninde kurulur, seçim oyununun tutması zorlaşırdı. İşte bundan dolayı seçimleri değerlendirirken bir kez daha metal TİS sürecine değinmek ve bu dönem mücadelede geri duranların nasıl bir körlükle hareket ettiklerinin altını çizme gereği duyuyoruz. Bir kez daha aslolanın sınıf mücadelesi olduğunu, dolayısıyla tüm güç ve enerjimizi sınıf mücadelesini geliştirmek, işçi sınıfını sermayeye ve onun uşaklarına karşı mücadeleye çekmek için kullanmaya devam edeceğimizi vurguluyoruz.

3. Seçimlerin arkasından, seçimlerden önce ana hatlarıyla belli olan ağır bir saldırı programı işçi sınıfını bekliyor. MESS’in de hararetle zemininin hazırlanmasında pay sahibi olduğu bu saldırı programında, kıdem tazminatlarının gaspından esnek çalışmanın önündeki tüm engellerin kaldırılmasına kadar bir dizi ağır hak gaspı var. Bu, seçim sürecinde sendika bürokratlarının mücadele saflarını boşaltarak nasıl da büyük bir ihanete imza attıklarını bir kez daha doğruluyor. İşçi sınıfı şu haliyle bu kapsamlı saldırılar karşısında ciddi herhangi bir hazırlık içinde değildir. MYK daha önce defalarca yaptığı üzere bir kez daha, işçi sınıfını bu ağır saldırı konusunda uyarmakta ve mücadeleye hazırlanmak üzere harekete geçmeye çağırmaktadır.


- İşkolunda gelişmeler üzerine değerlendirme:

1. İşkolunda, MESS grup TİS sürecinin ardından, MESS’in sürecin moral kazanımlarını ortadan kaldırmak ve öne çıkan bazı işçi bölükleri üzerinden metal işçilerini cezalandırmak için yaptığı hamlenin boşa çıkarılmasıyla suların durulduğu bir sürece girilmiştir. Kuşkusuz ki bu metal işçileri lehine bir durum değildir. Çünkü TİS sürecindeki moral kazanımlar güce dönüştürülmemiş, MESS’in düzenini yıkacak bir doğrultuda yeni mevziler kazanılamamıştır. Bu işkolundaki mücadelenin geleceği bakımından iç açıcı bir tablo değildir. Yapılması gereken yaşanan sürecin çok yönlü deneyimlerinin tabanda gerektiği biçimde tartışılması yoluyla dersleriyle donanmak ve safları güçlendirmektir. Yani rehavete yer yoktur. Eksikliklerimizi ve yetersizliklerimizi gördüğümüz bir dönemin ardından yapılması gereken bunların üstesinden gelecek bilinçli ve kararlı bir yoğunlaşma içerisine girmektir. İleri-öncü metal işçilerine düşen görev de budur.

2. Yoğun sömürü koşulları karşısında sınıf kardeşlerimizin sendikalara kendiliğinden yönelimi sürmektedir. Düzce gibi sömürü cehennemine dönüştürülen bölgelerde kardeşlerimiz, büyük zorluklara göğüs gererek sendikalaşmaktadırlar. Bu yönelimin büyük bir değeri olduğu açıktır. Fakat sendikalara büyük beklentilerle gelen ve büyük çoğunluğu zorlu direnişlerle başarıya ulaşan bu sınıf bölüklerinin, sınıf mücadelesine soluk getirmesi, sendikalardaki bürokratik yozlaşmayı bünyeden atacak taze bir kan işlevi görmesi ancak taban örgütlülüklerinin düzeyine bağlıdır. Aksi halde sendika bürokratlarının bu dinamiği kötürümleştirmeleri zor olmayacaktır. Kendilerine biat etmeyen, taban örgütlenmelerini kurmak yönünde belli bir inisiyatif sergileyen ÇEL-MER işçilerinin ezilmesi örneğinde olduğu gibi, bu ilerici birikimin boğulmasına destek vereceklerdir. İşte bu nedenlerle sınıf mücadelesinde ileri çıkarak örgütlenen sınıf kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm ilerici-öncü metal işçilerini uyarmayı görev biliyoruz.


- Genel kurullar süreci üzerine değerlendirme ve planlama:

1. Birleşik Metal Sendikası’nda başlayan genel kurul süreci, toplantının ana gündemlerinden birini oluşturmuştur. MYK Mayıs ayı toplantısında genel kurullara ilişkin politik tutumunu ve çalışma hattına ilişkin genel esasları belirlemişti. Burada bunların altını bir kez daha çizmekle yetiniyoruz. Buna göre genel kurul sürecini, ilk olarak direnişler ve grup TİS süreciyle bir kez daha kendisini gösteren işbirlikçi-icazetçi sendikal anlayışla hesaplaşma zemini haline getirceğiz. İkinci olaraksa devrimci sınıf sendikacılığı bayrağını yükseltmek ve ilerici-öncü metal işçilerini bu bayrak altında toplayarak bir önderlik odağını yaratmak, en azından bu yönde ilk adımları atmak hedefleri üzerinden planlayacağız. Bu çerçevede genel kurul sürecini, fabrika zemininden başlayarak metal işçileri içerisinde bir tartışma sürecine dönüştürecek ve mücadeleyi de bu temelde geliştireceğiz.

3. Bu hedefler üzerinden çalışmalarımız başlamış ve belli bir ivme kazanmış durumdadır. Sürece hazırlık bakımından ilk adım olarak MİB bileşenleriyle yapılan son derece verimli tartışma toplantısının ardından, süreç içerisinde kullanılacak araçlara ilişkin hazırlıklara da hız verilmiştir. Bu hazırlıklar önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek ilk şube genel kurulu olan İstanbul 1 Nolu Şube Genel Kurulu vesilesiyle de somutlanmış bulunmaktadır. Şu haliyle ifade etmek gerekir ki burada atılan adımlar, politik tutumumuzun doğruluğunu kanıtlamış ve şu haliyle işbirlikçi-uzlaşmacı sendikal anlayışa karşı anlamlı bir ilk odaklaşmanın yaratılması sonucunu vermiştir. Süreç devam etmektedir ve genel kurullarda nasıl bir sonuç elde edileceğinden bağımsız olarak, yaratılacak bu birikimin geleceğe taşınması ve ileri-öncü bir önderlik iradesinin ortaya çıkmasına hizmet etmesi en büyük kazanımımız olacaktır.

4. MYK ayrıca bugün birçok fabrikada yinelenen temsilcilik seçimleri üzerinde de durmuştur. Sendikal bürokrasinin fabrikalardaki uzantısı olan, bürokrasi çarkının en etkili dişlilerinden olan bu kurumun, etkin işyeri komiteleri temelinde sınıf mücadelesinin çıkarlarına hizmet edecek biçimde kazanılması görevinin altını çizmiştir. Bu anlayışla temcilcilik seçimlerinin gerçekleştiği fabrikalarda, devrimci sınıf sendikacılığı anlayışıyla taraf olunması ve işçi iradesini temsil edecek ileri-öncü-devrimci adaylarla çıkılmasının önemini vurgulamaktadır.


- Direnişler üzerine:

1. Büyük bölümü sendikalaştıkları için saldırıya uğrayan sınıf bölükleri direnişlerini sürdürmektedirler. MYK bu direnişleri selamlamakta ve bir kez daha dayanışmanın öneminin altını çizmektedir. Diğer yandan bu direnişler içerisinde işbirlikçi sendika bürokratlarını hedefleyen Legrand gibi direnişlerin de apayrı bir önemi olduğunu vurgulama gereği duymaktadır. Selüloz-İş bürokratlarına karşı mücadele bayrağını yükselten Ontex işçilerinden sonra işkolumuzda kendilerini yalnız bırakan Birleşik Metal bürokratlarını hedefe çakan Legrand işçilerinin direnişleri ise apayrı bir anlam taşıyor. Sermaye ile birlikte sendikal bürokrasiye teslim olmayan bu direniş mevzilerinin korunması, güçlendirilmesi görevi ortadadır.

Tüm ileri ve öncü sınıf güçlerinin önünde bu direniş mevzilerine destek olmak, güç taşımak ve ihanet içinde olanlarla hesaplaşma sınavı duruyor.

2. MYK ayrıca 41. yıldönümünde 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'ni selamlamaktadır. Geleceğimiz ve haklarımız için yeni 15-16 Haziranlar yaratmaktan başka yolumuz yoktur. Bu büyük direnişi yaratan sınıf kardeşlerimiz gibi, sermayeye ve uşaklarına karşı gözüpek bir kararlılıkla mücadele etmeliyiz.

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu

16 Haziran 2011