04 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/05

 Kızıl Bayrak'tan
Ortadoğu halklarının tutuşturduğu
isyan ateşi büyüyor!
Clinton Türkiye’ye geliyor
Torba yasa mecliste görüşülüyor,
ihanet büyüyor
Metal işçilerinin yakacağı
grev ateşini yangına çevirelim!
MESS üyelerini greve hazırlıyor
Metal işçileri greve hazır
MİB MYK Şubat Ayı
Toplantısı Sonuçları
Direnişler ve TİS süreçleri.
DİSK’i büyütme çağrısı
PTT’de coşkulu dayanışma etkinliği
Kurultay çalışmalarından
Mısır’da büyük halk
ayaklanması!
Tunus’la başladı, Mısır’la sürüyor!
Tunus’ta kritik süreç devam ediyor
İhtilalin ruhu Arap coğrafyasını
sarıyor / 1 - V. Yaraşır
Wuppertal’de Nazilere
geçit yok!
Sözde temsilciler Erzurum’da
gençlik alanlarda!
“Karneler, çürümüş
düzenin aynasıdır!”.
Anti-emperyalist mücadelede
şanlı bir sayfa: 6. Filo protestoları
Sağlıkta performans ölüm demektir!
Duyarlı bakan, duyarsız toplum(!)
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Karneler, çürümüş düzenin aynasıdır!”

Devrimci Liseliler Birliği (DLB) 2010-2011 eğitim yılının güz döneminin son gününde “Karneler, çürümüş düzenin aynasıdır!” şiarıyla paralı eğitim sistemini ve gerici müfredatını yaptıkları yürüyüşle protesto ettiler.

28 Ocak günü Avcılar Marmara Caddesi’ndeki heykel önünde biraraya gelen DLB’liler “Karneler, çürümüş düzenin aynasıdır... Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz! / Devrimci Liseliler Birliği DLB” pankartı ve taleplerinden oluşan dövizlerle Marmara Caddesi sonuna kadar sloganlar ve ajitasyon konuşmalarıyla yürüdüler. Çürümüş eğitim sistemini simgeleyen karnenin de taşındığı yürüyüş ve basın açıklaması sırasında olumlu tepkiler alan DLB’lilere eylemi izleyenler alkışlarla destek oldular.

Burjuva eğitim sistemi sınıfta kaldı

Yürüyüş sonunda DLB adına okunan basın açıklamasında, verilen karneler ve karnelerin yanına iliştirilen teşekkür ve takdir belgelerinin liselilerin gerçekliğini yansıtmadığı belirtilerek, “Karneler bizlere değil eğitim sistemine ayna tutmaktadır” denildi. Bu eğitim döneminde de paralı eğitim uygulamalarının onlarca hatta yüzlerce liseliyi elediğine değinilen açıklamada, paralı eğitimin uygulamaları nedeniyle birçok işçi-emekçi çocuğunun okulu bırakarak çalışmak zorunda kaldığı belirtildi. Ayrıca anadilde eğitim hakkının gasbedildiği, anti-bilimsel eğitimin ve baskıcı uygulamaların, soruşturmalar ve disiplin cezalarının da öğrencileri elediği belirtildi.

Okul kapılarının ardında liselileri bekleyenin ya diplomalı işsizlik ya da kölece çalışma koşulları altında güvencesiz çalışma olduğu belirtilerek eğitim sisteminin sermayenin ihtiyaçlarına göre planlandığı ifade edildi. Her sene ortaya saçılan eğitim tablosunun burjuva eğitimin sınıfta kaldığını gösterdiği söylendi.

Açıklamanın sonunda “Devrimci Liseliler Birliği olarak, bu çürümüş düzenin de onun çürümüş eğitim sisteminin de mahkumu olmayacağız!” denilerek temsili olarak bir karne yakıldı.

DLB’liler sloganlarla Marmara Caddesi’nde bulunan Fatih Dershanesi önüne yürüyerek burada Liselilerin Sesi dergisinin satışını gerçekleştirdiler. Daha sonra “Avusturya İşçi Marşı”, “Gün Doğdu” ve “Çav Bella” marşlarını hep birlikte söyleyen DLB’liler tekrar toplandıkları noktaya yürüyerek eylemlerini sonlandırdılar.

DLB’den Kadıköy’de eylem

DLB Kadıköy Dershaneler sokağında da bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Sokağın girişinde “Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleye! Karneler çürüyen eğitim sisteminin aynasıdır! / Devrimci Liseliler Birliği” pankartını açarak yürüyüşe başlayan liseliler Sınav Dershanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Eylem sonrası Kadıköy’de Liselilerin Sesi satışı gerçekleştirildi. Satış boyunca karneleri, geleceksizliği konu alan ajitasyon konuşmaları yapıldı. Liselilerle tartışma fırsatı yakalandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul



DLB’den “Devrim Okulları”

“Kapitalizmin çemberini kırıyoruz. Mücadele sıralarından, sokağın sıcaklığından Devrim Okulları’nı inşa ediyoruz. Kapitalizmin köle yetiştiren kışla tipi liselerinde yıllarca okumaya mahkum edilen liseli gençliği bugünü ve geleceği anlamaya, örgütlü mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” diyerek ara tatilde Devrim Okulları başlığı ile eğitim ve tartışma programı oluşturan Devrimci Liseliler Birliği, 27 Ocak günü Esenyurt’ta ilk dersi gerçekleştirdi.

Esenyurt İşçi Kültür Evi’nde biraraya gelen liseli gençlik ilk derste “Devrimci gençlik hareketi ve devrimci kimlik” konusunu masaya yatırdı. Ekim Gençliği’nden bir temsilcinin gençlik hareketi üzerine sunumu ile başlayan derste ‘60’larla beraber hareketlenen gençliğin devrimcileşme süreci ele alındı. 1980 darbesine kadar geçen süreç üzerinde duruldu. Devamında liselilerle beraber sunum çerçevesinde devrimci gençlik hareketinin eksiklikleri ve zayıflıkları tartışıldı.

İkinci konu olan “devrimci kimlik” başlığı ise, canlı geçen tartışmaların uzamasından kaynaklı ele alınamadı ve 1 Şubat Salı gününe ertelendi. 2. derste 80 sonrası gençlik hareketi üzerine sunum yapan Ekim Gençliği temsilcisi, komünistlerin ortaya çıkışına ve tutumuna da değindi.

Yaklaşık iki buçuk saat süren ders, liselilerin katılımı ve görüş belirtmeleri ile devam etti. Uzun süren tartışmalardan dolayı “Devrimci kimlik” başlığı 3. derse ertelendi.



KCK davası sanıksız yapılacak

Kürt siyasetçilerin ve aydınlarının yargınlandığı KCK davasının 18. duruşması 28 Ocak Cuma günü görüldü. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu yakınları, BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk katılım sağladı. Duruşmada 96 tutuklu ile 6 tutuksuz sanık hazır bulundu.

Yoklama ile başlayan duruşmada ismi okunan sanıklar Kürtçe’nin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinde “Ez livir im (Buradayım)” derken, hastalıkları nedeniyle duruşmaya katılmayan sanıkların isimlerinin okunması sırasında da “Nexweş e (Hastadır)” yanıtları verildi.

Duruşmada söz alan Avukat Metin İris son kez Kürtçe savunma talebinde bulunacaklarını açıkladı. İris’in konuşmasının ardından mahkeme sözü iddia makamına verdi. İddia makamı ise bu talebin yine “sanıkların Türkçe bilmesine” bağlayarak reddedilmesini istedi. Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, daha önceki gerekçelerle oybirliği ile talebin reddedildiğini söyledi.

Ardından sanıklar adına söz alan Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay davanın Kürtlerin, Kürt siyasetinin yargılandığı bir dava olduğunu vurguladı. Atalay davada bir tıkanıklık yaşandığını, bu tıkanıklığın sebebinin mahkeme olduğunu belirtti. Yargılama süresince, bilirkişi, Kürtçe savunma, tahliye talepleri ile birlikte bütün taleplerinin mahkeme tarafından reddedildiğini hatırlatan Atalay, aynı mahkemenin Avukat Sebahattin Korkmaz’ın Kürtçe savunma talebini kabul ettiğini hatırlattı. Mahkemenin kendi kararını uygulamadığını söyleyerek davanın siyasi bir dava olduğunu dile getirdi.

Anadilin kanunlarla sınırlandırılamayacak bir hak olduğunu söyleyerek “İnsanları kendi dilleri için bedeller ödemişse biz her ne pahasına olursa olsun biz bunu savunacağız. Bizim için anadil vazgeçilmez bir meseledir” dedi.

Kürt siyasetçiler duruşmalara katılmayacak

“Bu yargılama meşru değildir” diyen Atalay, yargılama süresince kendilerini kendi dillerinde ifade etmelerine izin verilmediğini söyledi. Duruşmaya katılmayacaklarını açıkladı.

Atalay’ın konuşmasının ardından bütün sanıklar duruşma salonundan dışarı çıkmak için ayağa kalktı. Sanıkların dışarı çıkmasın engellemek için ek jandarma kuvveti duruşma salonuna gelerek sanıkların önünde barikat kurdu. Fiziksel temasın yaşanmadığı duruşmada sanıklar ve sanık yakınları 3 dakika boyunca mahkemenin tavrını ayakta alkışlayarak protesto etti. Ardından mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.

Kürt siyasetçilerin duruşmalara katılmama yönündeki kararına karşı, mahkeme heyeti de duruşmaların sanıksız yapılmasına karar verdi.