12 Kasım 2010
Sayı: SİKB 2010/44

 Kızıl Bayrak'tan
Devlet terörüne karşı
mücadeleyi büyütmeliyiz!
Devletin zirvesinden füze kalkanına onay.

Sözleşmeli askerlikten profesyonel orduya doğru

Müdahil avukatların görüşleri..
Yargı Festus Okey cinayetini örtbas etmeye çalışıyo
TÜSİAD baronları hükümetle
“yuvarlak masa”da buluştu
MAS-DAF direnişinde
vahşi saldırı
Metalde
uyuşmazlık zaptı tutuldu.
MESS dayatmalarına karşı eylemler
MESS Grup TİS süreci üzerine
Ford Otosan işçisi ile konuştuk
Partinin kazanımları
ve yeni dönemde
yüklenme alanları
Ölüm Orucu Direnişi’nin benim için anlamı - Alaattin Karadar
İstanbul’da “Ekim Devrimi ve Ulusal Sorun” paneli.
Paşabahçe kazandı,
sıra BETESAN’da!
KESK’te bildik tartışmalar!
Eruslu’da baskılar sürüyor
Gençlik gelecek ve özgürlük
için alanlardaydı!”
Şura’da gerici
politikalalar öne çıktı
Irak’ta siyasi kaos
ve gösterdikler
ABD ara seçimlerinde Obama hezimete uğradı
İşçi ve emekçiler ayakta!.
25 Kasım’da mücadele alanlarına!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Obama’nın seçim hezimeti

2 Kasım günü ABD’de ara seçimler yapıldı. Seçim, Başkan Obama ve yönetiminin yenilgisiyle sonuçlandı. Obama’nın Demokrat Parti’si, Temsilciler Meclisi’nde ağır bir yenilgi alarak sandalye sayısında önemli bir kayıp yaşadı ve üstünlüğünü yitirdi. Ara seçimler ise Senato’daki çoğunluğunu kaybetmese de, önemli kayıplar verdi.

ABD yönetim sisteminin yasama kanadını oluşturan Kongre iki alt kademeden oluşmaktadır. Bunlar Temsilciler Meclisi ve Senato’dur. Temsilciler Meclisi eyaletlerin nüfus oranına göre değişen üye sayısıyla temsil edilir, toplam üye sayısı da 435’tir. Senato’da ise her eyaletin iki temsilcisi olup toplam sayı 100’dür. Demokratlar’ın ara seçimlerden sonra Temsilciler Meclisi’ndeki sandalye sayısı 255’ten 190’a düşerken, Cumhuriyetçiler’in sandalye sayısı 245’e yükseldi. Senato’da ise 51’e 46 gibi beş sandalyelik bir farkla Demokratlar üstünlüğü korumayı başarabildi. Sonuçlar, ABD siyasal tarihinde bu büyüklükte bir hezimetin ilk defa yaşandığına işaret ediyor.

ABD ara seçimlerinde dikkat çekici bir diğer konu ise, iki partili siyaset hayatının delinmeye başlamış olmasıdır. Çay Partisi isimli üçüncü parti internet iletişim ağı üzerinden (facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ağları) propaganda yaparak ortaya çıkmıştır. Bu parti çoğunluğunu beyaz-orta sınıftan oluşan kitlesi ile milliyetçi-muhafazakâr bir görüntü çizmektedir. Faşizme varan ırkçı söylemleri olan bu parti ara seçimlerde araftaki seçmenleri kendi adaylarına yönlendirmeyi başarmıştır.

Çay Partisi, Obama’nın sağlık reformunu ve devlet kontrollü ekonomi politikalarının “Sosyalizm”e varacağını iddia eden ve Obama’yı sosyalist olmakla suçlayan bir partidir. Gerçekte ise Obama ne sosyalisttir ne de sosyalizme çalan adımlar atmaktadır. Sosyalizmi özgürlüğün kısıtlanması olarak algılayan bu zihniyet, serbest piyasa ekonomisinden uzaklaşıldığı yönünde feryatta bulunmaktadır. Tümüyle kapitalizmden kaynaklanan sorunları Obama üzerinden sosyalizme maletmektedir.

Yoksulluğun giderek artması karşısında Obama’nın sözde reformları ABD halkının yoksulluğuna cevap olamadı. Seçimlerde dikkat çeken bir diğer nokta ise katılım oranının diğer seçimlere nazaran düşük olmasıdır. Her iki yılda bir yapılan ara seçimlerin hafta içine gelmesi ve bu günün resmi tatil ilan edilmemesi seçimlere katılımı %40 seviyesine kadar düşürdü. Bu durum yine de özünde ABD halkının apolitize edilmesi ve iki parti arasındaki farklılıkların silinmesinden kaynaklanmaktadır. Sosyal yıkım projelerinin devam ettiği de düşünüldüğünde halkın seçimlere olan ilgisi azalmaktadır. Amerikan işçi sınıfı, yıpranmış iki partiden ibaret siyasal yaşamın başka türlüsüne izin vermemesinden dolayı aktif siyasetten de uzak durmaktadırlar.

Obama’nın başkan olarak geçirdiği 2 yıllık süre içerisinde böylesine ağır bir kayıp yaşaması, ABD halkının uygulanan ekonomik programlara ve ABD’nin dış politikasına karşı duyulan memnuniyetsizliğin bir işareti olarak algılanmaktadır. Amerikan halkı 2008 yılında ABD’de başlayan sonra da tüm dünyaya yayılan ekonomik kriz karşısında “değişim” vaat Obama’ya oyunu vermiştir. Ancak krizin büyüyen faturası Obama’nın da “değişim” iddiasının sonunu getiriyor. Çünkü halkın ekonomik ve sosyal durumu daha da kötüleşmektedir.

Cumhuriyetçiler’in yoksuldan alıp zengine vermek üzerine kurulan politikalarına karşı Obama yoksullar için yeni bir umuttu. ABD’nin ilk siyahi başkanı olan Obama yönetiminde, siyahların işsizlik oranı yüzde 11 den 17’e çıktı. Genel işsizlik oranı da Bush döneminin ardından vaat edildiği gibi azalmadı, aksine giderek yükseldi. Amerikan halkının sağlık reformuna duyduğu tepki sonucunda seçimlerin kaybedildiği üzerine yazılanlar ise gerçeği yansıtmamaktadır. Yapılan araştırmalarda, sağlık reformunun yapılmasından memnun olmayanlar halkın yüzde 20’sini geçmezken, bu reformun dünkü uygulamalardan daha ileri bir adım olmadığına inanan emekçiler ise yüzde 40 seviyesinde kaldı.

Obama asıl büyük ikiyüzlülüğü ise Afganistan ve Irak’taki işgalci birliklerin geri çekilmesi konusunda gösterdi. Sözde bahanelerle işgal edilen bu iki ülkedeki Amerikan askeri varlığı geri çekilmediği gibi giderek artırıldı. Afganistan’da bulunan 50 bin askere ilaveten 50 bin asker daha gönderildi. Irak’a da aynı sayıda ek asker gönderildi. ABD ve dünya emekçilerinin tüm tepkilerine rağmen Obama ve yönetimi her iki işgali de devam ettirerek Amerikan halkının yoksulluğunun perçinlenmesinde etkili oldu. Ayrıca İran’la sorunların çözüleceği ve Guantanamo’daki askeri üssün kapatılacağı sözü de tutulmadı.

1990’lardan bugüne kadar ABD ekonomik gücünü yitirmeye devam ediyor. Askeri gücünü kullanarak işgal ettiği topraklardaki direnişlerle işgallerin maliyeti de iyice arttı. Yaşadığı krizlerden dolayı da ekonomisi iyiden iyiye göçtü. 2000’li yılların başından belirginleşen bu hızlı düşüşü Obama da durduramadı. Emlak krizi, banka krizi, General Motors’un iflası gibi gelişmeler buna işaret.

Şimdi Obama ve yönetimi Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu kaybetmenin derdine çare bulmaya çalışırken, Cumhuriyetçiler’in elindeki kozlar artmış oldu. Temsilciler Meclisi’nin temel yetkisi Amerikan bütçesinin kullanımı konusunda karar vermektir. Temsilciler Meclisi’nde yaşadığı kayıplar Obama ve yönetimini Cumhuriyetçiler’le bir anlaşma zeminine oturmaya mecbur kılacaktır. Bu durumda da ABD’nin egemen sınıf iktidarı hem Amerikan halkı hem de dünyanın ezilen halkları için baskı ve sefaleti koyulaştıracaktır.

 

 

“Çernobil treni” protestolarla karşılandı

Almanya’da “Çernobil treni”ne karşı yapılan gösterilere polis saldırdı. Çıkan çatışmalarda polis biber gazı ve tazyikli su kullandı.

17 bin polisin, trenin hareket güzergahını abluka altına almasına rağmen trenin yolu sık sık çevreciler tarafından kesildi. Fransa’nın Normandiya bölgesindeki Valognes’dan yola çıkan nükleer atık konteynerleri, Almanya’nın Dannenberg kentinde özel kamyonlara yüklendi ve 20 kilometre uzaklıktaki Gorleben’de soğuk depolara nakledildi.

50 protestocunun 7 Kasım sabahı, Morschen kasabasında bir köprüde düzenlediği eylem, nükleer atık taşıyan trenin 2,5 saat beklemesine yol açtı. Göstericiler gözaltına alındı.

Bunun yanında atıkların taşındığı “Castor” adlı özel konteynırların nakli sırasında, polisin düzenlenen protesto gösterilerine saldırması üzerine çatışma çıktı.

Dannenberg tren istasyonu yakınlarında meydana gelen çatışmalarda, polis, yaklaşık 4 bin kişiye biber gazı, cop ve tazyikli su ile müdahale etti. Eylemcilerin de karşılık vermesi üzerine yaşanan çatışmada, nükleer karşıtları bir polis aracının üzerine zift dökerek ateşe verdi. Bazı göstericiler ise demiryolu hattı üzerindeki sabitleyici taşları sökmeye çalıştı. Gösteriler sırasında 12 kişi yaralanırken, 16 kişi de gözaltına alındı.