13 Kasım 2009
Sayı: SİKB 2009/44

  Kızıl Bayrak'tan
  Metal işçilerinin birliği ve mücadelesini örgütlemek için!.
  İnişli-çıkışlı “açılım süreci”
Tayyip Erdoğan, savaş suçlusu
Ömer el Beşir’le
aynı zihniyeti taşıyor
Güler Zere serbest bırakıldı,
onlarca hasta tutsak
ölümle pençeleşiyor..
Şeker işçileri özelleştirme saldırısına
karşı mücadele ediyor!
  Hak-İş bürokratı Salim Uslu 25 Kasım uyarı grevini desteklemeyeceğini ilan etti...
  Kamu emekçileriyle 25 Kasım’ı konuştuk..
  Sınıf hareketinden…
  Keyfi uygulamalara ve baskılara karşı susmaktan başka direniş yoluda var..
  Metal işçilerinin örgütlü birliği için görev başına!t
  Metal isçilerinden
kurultaya çağrı
  Kapitalist kriz tipleri
- Volkan Yaraşır
  6 Kasım eylemlerinden
yansıyan tablo üzerine
  6 Kasım eylemlerinden
  GM patronlarının işten atma tehdidine
Opel işçileri grevle karşılık verdi!
  “NATO’nun adamı” olanlar için
yolsuzluk da, rüşvet de serbesttir!
  Dünyadan işçi ve emekçi
eylemlerinden..
  Ekim Devrimi etkinliklerinden....
  Ulusal soruna devrimci yaklaşımın paradoksları - 1 - M. Can Yüce.
  Eyüp Baş sonsuzluğa uğurlandı.
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

GM patronlarının işten atma tehdidine Opel işçileri grevle karşılık verdi!

General Motors (GM), kapitalizmin küresel krizinin çöküşün eşiğine sürüklediği büyük tekellerden biriydi. Barack Obama yönetiminin akıttığı milyar dolarlarla kurtarılan GM, 1929 krizinden sonra ele geçirdiği Opel’i elden çıkararak küçülme kararı almıştı.

Bir süre önce, uzun süren pazarlıklar sonucu Opel’in GM’den ayrılarak Avusturya şirketi Magna ile Rus şirketi Sberbank’a satılması konusunda anlaşma sağlandığı açıklanmıştı. Opel’in ABD’den geri alınmasını destekleyen Angela Merkel hükümeti, fabrikaların kapatılmaması koşuluyla Opel’e 1.5 milyar avro devlet yardımı vermiş, Magna şirketine ise 3 milyar avro ek yardım vaat etmişti.

Görüldüğü üzere Merkel hükümeti, Opel’in GM’den satın alınmasına özel bir önem veriyor.

Ancak tam devir işlemi başlamak üzereyken satış kararından vazgeçtiğini açıklayan GM yönetimi, Opel’in Almanya’daki fabrikalarından 10 bin işçinin atılacağını ilan etti. 6 bin işçinin çalıştığı Opel Bochum’un ise tamamen kapatılacağı belirtildi.

GM’nin kapsamlı saldırı ilanını Opel işçileri uyarı grevleriyle karşıladı. Aynı saatlerde Bochum, Kaiserslautern, Eisenach, Rüsselsheim kentlerinde iş bırakan Opel işçileri, sokaklara çıkarak kararı protesto ettiler. İşten atılma tehdidi altında bulunan Opel işçileri, GM saldırısına karşı mücadelede kararlı bir duruş sergileme eğiliminde olduklarını dile getiriyorlar. İşçiler, önümüzdeki günlerde eylemlerin diğer Opel fabrikalarına da sıçrayacağını söylüyorlar.

Daha önce satış işiyle ilgilenen Opel’de örgütlü IG Metall Sendikası, GM’nin satış kararından vazgeçmesinden rahatsız oldu. 10 bin işçinin işten atılmasıyla ilgilenmeyen sendika bürokratları, tekeller arasındaki alışverişe yakın ilgi gösteriyorlar. Oysa satış işlemi gerçekleşseydi yine 10 bin işçi işten atılacaktı. Üstelik bu saldırı, bizzat IG Metall şeflerinin onayıyla yapılacaktı.

GM’nin satış anlaşmasından çark etmesinden 21 gün önce Magna temsilcileri ile görüşen IG Metall şefleri ile işyeri temsilciliği, yıllık 265 milyon avro taviz vermeyi içeren bir sözleşmeye imza atmışlardı. Bunun karşılığında ise GM’den ayrılacak Opel’in yüzde 10’u sendika tarafından yönetilecek bir fon aracılığıyla işçilere verilecekti.

Tam bir ihanet sözleşmesine imza attığı halde, son gelişmeler üzerine GM’in Avrupa’daki toplam 50 bin Opel işçisini aylarca oyaladığını savunan IG Metall Genel Başkanı Berthold Huber, “Şimdi ise anlaşılmaz bir ‘U’ dönüşü ile karşı karşıyıyız” dedi. GM’in 10 bin işçiyi işten çıkartacağını şimdiden ilan ettiğini söyleyen Huber, “Bunu kabullenmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

İşten atılmak istenen 10 bin işçiyle olmasa da Opel’in GM’den alınmasıyla yakından ilgilenen Angela Merkel hükümeti, satış kararının iptalinden duyduğu rahatsızlığı kamuoyuna duyurdu. “Bu kararın anlaşılır yanı yok, daha birkaç hafta önce bize kesin satma kararları iletilmişti” diye konuşan Angela Merkel, yeni durumu gözden geçirdikten sonra Opel’e yardım konusunda karar vereceklerini söyledi. Merkel, konuyu ABD Başkanı Barack Obama’yla konuşacağını da açıkladı

Angela Merkel’in yanısıra Kuzey-Ren Vestfalya eyaleti başbakanı Jürgen Rüttgers ile “işveren dostu” olarak bilinen Hessen eyaleti başbakanı Roland Koch gibi gericiler de, GM’nin kararından rahatsız oldular. Yaklaşan seçimlere hazırlık amacıyla eyleme geçen işçilere destek veren bu gericilerin derdi, olası bir seçim hezimetini engellemektir.

IG Metall şefleri, Angela Merkel, Jürgen Rüttgers, Roland Koch gibi gericilerin derdi, Opel’i Amerika’dan satın almaktır. Tabii bu amaca ulaşılırsa eğer, 10 bin işçi yine işten atılacak; yani her durumda saldırının hedefinde Opel işçileri bulunuyor. Dolayısıyla şirketin satışından bağımsız olarak, grev dahil meşru ve militan bir mücadele hattı izleyip, Opel’in Avrupa’daki tüm fabrikalarını eylem alanına çevirebilirlerse, işçilerin saldırıyı püskürtmesi zor olmayacaktır.



Cunta şefleri Manuel Zelaya ile vardıkları anlaşmayı bozdular…

Honduras halkının
darbe karşıtı direnişi sürüyor!

30 Ekim’de başkent Tegucigalpa’dan yapılan açıklamada, askeri darbeyle başa geçen cunta şefleri ile devrik devlet başkanı Manuel Zelaya arasında yürütülen görüşmelerin anlaşmayla sonuçlandığı belirtilmişti. Anlaşmaya göre tarafların katılımıyla bir koalisyon hükümeti kurulacak, Zelaya ise yeniden devlet başkanlığı görevine geri dönecekti.

Anlaşmaya zoraki imza atan cunta şefi Roberto Micheletti, pratikte herhangi bir adım atılmadan çarkettiğini açıkladı. Zelaya ile bakanları olmadan “ulusal birlik hükümeti” kuracağını ilan eden cunta şefi, dört aydır devam eden siyasi krizin ancak 29 Kasım seçimlerinden sonra çözülebileceğini öne sürdü.

Darbecilerle “ulusal birlik ve uzlaşma hükümeti” kurulması konusunda anlaşmaya varan Zelaya ise, cunta şeflerinin sahtekarlığı belli olduğunda, anlaşmanın geçersiz olduğunu ilan etti.

Sığınmacı konumunda bulunduğu Brezilya Büyükelçiliği’nde basına açıklama yapan Zelaya, “yeniden devlet başkanı olmasına ilişkin meclis oylamasının yapılmadığını ve karma bir hükümet kurmak adına hiçbir girişimde bulunulmadığını” belirterek, “yapılan anlaşma artık ölü bir kağıt parçasıdır. Hükümlerinin yerine getirilmemesi bu anlaşmayı geçersiz kılmıştır” dedi.

Cunta şeflerinin manevrası üzerine açıklama yapan Zelaya’nın sözcüsü Victor Meza da, anlaşma çerçevesinde, birlik hükümetinin kurulması için son gün olan perşembeye kadar Kongre’de Zelaya’nın görevine dönmesi için oylama yapılmaması nedeniyle anlaşmanın çöktüğünü ifade etti.

Gelişmeler, darbeyi tezgahlayan faşist çetelerin 29 Kasım’da yapılacak seçimlere kadar süreci uzatmaya çalıştıklarına işaret ediyor. Nitekim darbeyi destekleyen gerici faşist güçler, şimdiden ittifak kurarak seçim sürecini fiilen başlattılar.

Bu arada “darbe hükümeti halkı kandırmaya çalışmaktadır ve çözüme dönük en ufak bir samimiyeti bulunmamaktadır” açıklamasını yapan Zelaya, cunta şeflerinin amacının 29 Kasım seçimlerine kadar durumun bu şekilde devamını sağlamak olduğunu, seçimlerde ise yolsuzluk yaparak kendisini tasfiye etmeyi amaçladıklarını belirtti.

Faşist çetelerin varılan anlaşmayı hiçe sayan tutumlarına tepki gösteren darbe karşıtı güçler de, Roberto Micheletti ile suç ortaklarının oyunlarını boşa düşürme konusunda kararlılık ifade ediyorlar.

Son gelişmeler üzerine açıklama yapan Darbeye Karşı Ulusal Cephe, “Honduras’ın anayasal devlet başkanı Manuel Zelaya görevine geri dönmedikçe hiçbir seçimin yapılmayacağını” ilan etti. Cunta yönetimine karşı direnişi sürdüren cephe, halen faşist çetelerin planları önündeki en ciddi engeli teşkil ediyor.

Manuel Zelaya’nın cunta şefleriyle görüşmeler yürütmesine rağmen sokakları terk etmeyen darbe karşıtı cephe, seçim oyunuyla cuntaya meşruluk kazandırmayı hesaplayan Micheletti ile suç ortaklarının kirli planlarını da bozmaya kararlı görünüyor. Meşru zeminde militan bir mücadele yürüten darbe karşıtı cephe, kapitalizmi direk hedef almasa da, faşist çetelerin planlarını bozabilecek güçte olduğunu kanıtlamıştır. Cunta şeflerini Zelaya ile masaya oturmaya zorlayan cephe, faşist darbeye meşruluk kılıfı uydurmaya yarayacak seçim oyununu da bozabilecek tek güç durumundadır.

Cunta şefleriyle uzun süren görüşmeler sonunda varılan anlaşmanın birkaç günde çöpe gitmesi, Zelaya’nın uzlaşma arayışlarının bir işe yaramadığını ortaya koydu. Hem tarihsel hem güncel deneyimler, faşist çetelerin ancak meşru-militan bir direnişle püskürtülebileceğini sayısız kez kanıtlamıştır. Honduras’ta da sürecin farklı bir seyir izlemesi için bir neden görünmüyor.