16 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/40

  Kızıl Bayrak'tan
  Sağlıkta ve sosyal haklarda yıkım anlamına gelen SSGSS saldırısı bir yıldır yürürlükte.....
  Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyası yüzlerce ailenin hayatını kararttı...
Kürt hareketini
tasfiyeye endeksli "açılım" da son perde!
İMF-Dünya Bankası karşıtı eylemler düzenin saldırganlığını arttırdı...
Temizöz davası sürüyor...
  Grevi tabanda örmek ve örgütlemek için göreve!
  Dink davasında yargılama oyunu
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Entes direnişinden...
  Güven Elektrikte işten çıkartma saldırısı yaşanıyor.
  Devletin Kürt açılımı-Ekim
  Kadın işçiler hak ve talepleri uğruna mücadeleye atılmalıdır
  YÖK düzeninin krizine ve geleceksizliğe karşı 6 Kasım'da alanlara!
  Gençlik eylemlerinden...
  İMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul karararı - Volkan Yaraşır
  Türkiye-Ermenistan arası protokol imzalandı
  Dünyadan...
  Dersimin nefesi kesilmek isteniyor...
  Sermaye devleti katliamcı kimliğini örtbas edemez!
  Sınıf devrimcilerinden...
  Yaşayanlar anlatıyor
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TSK kendini aklama çabasında…

Sermaye devleti katliamcı kimliğini örtbas edemez!

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ardından kirli savaş gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkarken Kürt halkına yönelik operasyonlarına hız veren TSK da kirli savaş gerçeklerinin üzerini kapatma telaşına düşüyor.

Ceylan Önkol’un katledilmesinin ardından basında çıkan haberler üzerine açıklama yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) sermaye devletinin Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikalarının aklanması yoluna girişti.

Basını bilgilendirme toplantısı düzenleyen Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak Ceylan’ın ölümüyle ilgili açıklama yaptı.

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılmasına yönelik asimetrik kapsamlı ve organize bir psikilojik harekat sürdürülmektedir” diyen TSK, bir kez daha saldırgan ve tehditkar söylemlerle gerçekleri örtbas etmeye çalışıyor.

Tuğgeneral Gürak, “Ancak son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu özelliğinin yıpratılmasına yönelik asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat sürdürülmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan bu savaşın maksadı, kamuoyunu etki altına alarak Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine bir tutum ve yanlış bir ‘algı’ oluşturmaktır. Uygulanmakta olan savaşın boyutlarının tahmin edilenden çok daha karmaşık ve büyük olduğunu düşünüyoruz. Unutmayalım ki uygulamalı ve çok yönlü bir disiplin olan ‘iletişimden’ de büyük ölçüde istifade edilerek gerçekleştirilen bu psikolojik harekatın nihai hedefi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıllardır bölücü terör örgütüne karşı sürdürdüğü bu mücadeledeki azim ve kararlılığına zarar vermektir” dedi.

Apaçık bir katliamın ardından TSK, basını suçlayarak kendini aklamaya, gerçeklerin üstünü yalanlarla örtmeye çalışıyor.

Türk sermaye devletinin sahip olduğu kabarık suç dosyası, devletin katliamlarını teşhir etmek için kapsamlı bir çalışma yapmayı gerektirmiyor. Zira Kürdistan illerinden hemen her geçen gün yeni infaz haberleri geliyor.

Tarihi boyunca Kürt halkı üzerinden zulmü eksik etmemiş olan Türk sermaye devletinin yaptığı yargısız infazlar, toplu katliamlar devletin daha neler yapabileceği hakkında fikir veriyor.

Kürdistan’da yürütülen kirli savaş çerçevesinde boşaltılan köyler, tecavüze uğrayan Kürt kadınları, katledildikten sonra kulakları, kafaları kesilen gerillalar…

Geçtiğimiz aylarda açılan BOTAŞ kuyuları, Cumartesi annelerinin ağıtları, Mardin Kızıltepe’de Uğur Kaymaz’ın üstüne yaşı kadar mermi boşaltanların aklanması, genelkurmay eski başkanlarının “iyi çocukları” koruması…

İşte Türk sermaye devletinin gerçekliği...

Ve işte bunlar gibi onlarca örnek, Ceylan Önkol’u katledenin sermaye devleti olduğuna dair şüphe bırakmıyor.

Türk sermaye devleti Kürt halkı üzerinde uyguladığı imha ve inkar politikalarının toplum nezdinde karşılık bulmasını sağlamak, inandırıcılık ve güvenirlik sorunu yaşamamak için bugün dert yandığı “iletişim” araçlarını oldukça etkili bir biçimde kullanıyor. Gerek sansür yöntemi gerekse de yalan haberler ile emekçiler çok yönlü kuşatma altına alınıyor. Nitekim medya, onyıllardır bu toprakları kana bulayan kirli savaşı, nedenlerini ve kaynaklarını sorgulamadı.

Burjuva medya, şovenizmin körüklenmesinde ve bugün kirli savaşın mazur gösterilmesinde büyük bir rol oynuyor. Medya savaş halinin toplum ölçeğinde yayılması ve savaşa toplumsal desteğin örgütlenmesi amacıyla kullanılıyor.

İşçi ve emekçiler, ordunun Kürdistan’da yürüttüğü kirli savaş uygulamalarını ekranlarda göremezken, şehit edebiyatı ve “vatanın bölünmez bütünlüğü” üzerine kurulan nutuklarla emekçilerin bilinçleri bulandırılıyor, şovenizm körükleniyor.

Diğer yandan, Türk sermaye devletinin haksız ve kirli savaşını yansıtan, Kürdistan’daki katliamları anlatan ilerici, devrimci, yurtsever basın-yayın organları sansür uygulamaları ile kapatılıyor, yasaklanıyor ve farklı yöntemlerle bunların geniş kitlelere ulaşması engelleniyor.

Açıklama, bu noktada burjuva medyaya bir gözdağı niteliği taşıyor. “Ya benim yanımdasın ya karşı tarafta” deniliyor. Ortalığa saçılan pisliklerinin burjuva medyada yer almasından rahatsız olan TSK bu haberleri yansıtanları daha baştan “Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan’ bu ‘asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat”ın parçası ilan ediyor.

Nasıl ki, Dağlıca baskınından sonra bununla ilgili haberlerin işlenmesi yasaklandıysa, Şemdinli örtbas edildiyse, bu sefer de TSK medyanın sınırlarını belirlemek için gerekeni yapacaktır. Fakat hiçbir sansür, TSK’nın, Türk sermaye devletinin katliamcı kimliğini gizleyemez, gizleyemeyecektir.


 

 

Hiçbir rapor
Ceylan’ın katillerini aklayamaz!

Ceylan Önkol katledildi. Yıllardır Kürt halkına inkar ve imhayı dayatan Türk sermaye devleti, onun kanlı katliamlara imza atan ordusu tarafından katledildi.

Şimdi bu katliam örtbas edilmeye, dahası suç Ceylan’ın üstüne atılmaya çalışılıyor. Daha önceden atıldığı iddia edilen bombaya eğer Ceylan vurmasaydı, yaşamını yitirmezdi denmek isteniyor.

Şu an açıktan dillendirilmese de “soruşturma” bu muhtevada ilerliyor. Önce TSK’dan yıpratılmak istendiklerine dair açıklama yapılıyor, basına gözdağı veriliyor. Sonra “soruşturma” terör kapsamına alınıyor. Yani devlet, bunun bir “kaza” sonucu olduğunu söylese bile “bölgenin özelliklerinden” kaynaklı bu cinayetten sorumlu tutulmuyor. Kaldı ki şu anki tablo Türk sermaye devletinin Ceylan’ın katledilişini örtbas etmeye niyetli olduğunu gösteriyor.

“Souşturma” Ceylan’ın havantopu atışı ile öldürülmediğine sıkıştırılsa da, burada Ceylan’ın ne tür bir silahla katledildiğinin esasta bir önemi yoktur. Mayın, havantopu ya da bomba... Bunların hepsi, Kürt halkının özgürlük mücadelesini boğmak için Türk sermaye devleti tarafından kullanılageldi. Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşın bir aracı oldu.

Uğurları acımasızca katleden ve sonra da katillerini aklayanların Ceylan için de aynı oyunu sahneye koyacaklarından hiç şüphe yoktur.

Diyarbakır Başsavcılığı ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Ceylan’ın katledilmesini örtbas etmeye yönelik ilk açıklamalarını yaptılar.

Atalay, yaptığı açıklamada, otopside Ceylan’ın cesedinden çıkan ve olay yeri inceleme çalışması neticesinde elde edilmiş metal parçalarının detaylı incelendiğini ve bu parçaların 40 milimetrelik lancer bombasına ait olduğunun anlaşıldığını söyledi.

Önkol ailesi ve avukatları raporu skandal olarak nitelendiriyor

Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi ise, savcılığın gizlilik kararını gerekçe göstererek raporu kendilerine vermediğini, fakat basına raporun sunulduğunu ifade etti. 

Ceylan’ın yerdeki patlamamış mühimmata vurması sonucu, elininin ve yüzününün de parçalanması gerektiğini söyleyen Çelebi, “Bunun karşıdan atıldığı bir mühimmat olduğu ve olay günü atıldığı bellidir. Önceden patlamamış bir mühimmat değil. Bu askeri mühimmattır” dedi.

Ayrıca görgü tanıkları ve Ceylan’ın annesi ile babasının beyanlarında bir vızıltı ve zırlama sesinden sonra patlamanın meydana geldiğinin ifade edildiğini söyleyen Çelebi, raporun gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Çelebi şunları söyledi: “Vızıltı uzaktan atılan bir merminin işaretidir. Sesidir. Uzaktan atılan merminin sonucunda Ceylan yaşamını yitirdi. Eğer Ceylan tahta ile vurmuş olsaydı yada başka bir cisimle kolu kopar, ayağına değer yüzüne parçacıklar gelir. Patlamamış savaş artığı parçacık veya mühimmat varsa alanda, geçmişte yaşadığımız vakalarda çocuk ona vurduğunda vücudun tamamı tahrip olduğunu gördük. Burada sadece karın kısmı tahrip olmuş.”